Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Sizi En Çok Rahatsız Eden Film

En Rahatsız Edici Fim?


  • Kullanılan toplam oy
    84
Üzücü olduğu doğru, izlerken üzüldüm. Fakat rahatsız olmamak ayrı bir konu. Ben bunu izlemeden önce de dünyanın toz pembe bir yer olmadığını biliyordum. İnsan kendi türüne bile neler yapıyor, hayvana acır mı?

Bugün Filistin'de olanlar bu belgeselde izlediklerinden çok mu farklı mesela? Değil, sen bunun olduğunu ve yaşandığını biliyor, çok rahatsız olmadan hayatına devam ediyorsun. Bu belgeseli izledin, rahatsız oldun. Muhtemelen bir yıl sonra aklına gelmeyecek izlediklerin ve o belgeselde gösterilenler yaşanmaya devam ederken sen yine rahatsız olmayacaksın. Kendini bu şekilde kandırmaya devam edebilirsin elbette, o da bir tercihtir.
Aynı şeyi düşünüyorum zaten ben de. Ama zaten herkes kendini kandırmıyor mu? Yani çoğumuz bunların farkındayız. Ama birşekilde hayatımıza devam edebilmek için istemsizce unutmayı tercih ediyoruz. Otokontrol yani. Unutkanlık insanın elinde olan birşey değil. Sen bir olaya çok üzüldüğünde bazen beyin hayatına devam edebilmek için onu daha hızlı unutur. Bu yüzden stres ve üzüntünün yaşlılarda alzheimer hastalığını tetiklediğine dair teoriler var mesela.

Birde bilmek var bilmek var. Belgesilini izerken bilmediğim ya da farkına varmadığım şeyler oldu. Bazen insan hayatı boyunca bir şeyi görür de onu gerçek anlamda anlayamaz. Hayatı boyunca onu sorgulamamıştır ve normal karşılaşmıştır. Çünkü doğduğundan beri etrafında ki herkes onu normal karşılaşmıştır. Buna birde bu açıdan bakmak lazım. İnsanların çoğu hayatı boyunca bu konuya üzerine kafa yorup toplasan 1dk bile düşünmemiştir belki. Neredeyse her din de kurban vermek vardır mesela. Belki de bu insanların sadece karınlarını doyurmak için yaptıkları bir eylemden kurtulmak ve başka bir amaç bulmak için insanların vicdanını rahatlatmak amacıyla bulukları bir fikirdir bilemeyiz.

Dediğin gibi filistin olayı güzel bir örnek. Benim de aklıma direkt o gemişti başta. Ben de deprem olayına örnek vereyim. Herkes bir istanbul depreminin olacağını ve kendilerini nelerin beklediğin az çok biliyor. Maraş depreminden sonra orada olanları gördükten sonra herkes büyük bir üzüntü duymaya ve bu olanlardan ve istanbul depreminde olacaklardan rahatsız olmaya başladı. Bir sürü kişi istanbuldan taşınmaya binalarının statik kontrollerini yapmaya başladı. Şimdi ne değişti de bunları yapan bu kadar azaldı.

İşte demek istediğim o an ki farkındalık insanı üzüyor ve aynı aynı zamanda rahatsızlık da veriyor. Bir çok arkadaşım sonunu getiremedi mesela o belgeselin. Kendini suçlu hissetmeye başlıyorsun çünkü sen de onları yiyorsun.

Sadece kısa süreliğine bir etki bırakıyor insan da evet. Ama zaten bu açıdan bakarsak dünyada ki hiçbir duygu çok uzun bir süre devam etmiyor. Bir Suç ve Ceza kıtabını okuyup belli bir süre kitabın etkisinde kalıp bazı konularda rahatsızlık duyabilirsin ama sonra bu rahatsızlığın geçmesi bunları tamamen unuttuğun yada sana hiçbir etkisinin olmadığı anlamına da geliyor. Bunlar senin fikirlerini, görüşlerini, bakış açını etkiliyor. Belgeseli izlemeden önceki ben ile sonraki ben arasında farklar olduğuna inanıyorum bu açıdan. Ne kadar o anki rahatsızlığım geçmiş olsa da.
 
Nasıl boktan bir dünyaya dönüştüysek küçükken izlediğim hiç bir film artık iğrenç veya korkutucu gelmiyor.Her türlü berbat şeyi gördüğümüz hatta günlük ana haber bülteninde izlediğimiz için eskiden bizi kusturan filmleri şimdi izleyince mimik oynatmıyor.Küçükken izlediğim Yılmaz Güneyin Duvar filmi rahatsız etmişti.Dönüş yok filmini de ilk gençlik yıllarımda izlemiştim çok rahatsız ediciydi.Listedekilerin hepsi sıkıntılı ama Sodom 'u normal bir akla sahip biri yapamaz zaten yapan adamın hikayesi de garip araştırabilirsiniz.Şuan bu filmlerdeki sapkınlıklar falan günlük yaşanan konulara dönüştü.Dünyanın en boktan zamanlarını yaşayan nesiliz.
 
Aynı şeyi düşünüyorum zaten ben de. Ama zaten herkes kendini kandırmıyor mu? Yani çoğumuz bunların farkındayız. Ama birşekilde hayatımıza devam edebilmek için istemsizce unutmayı tercih ediyoruz. Otokontrol yani. Unutkanlık insanın elinde olan birşey değil. Sen bir olaya çok üzüldüğünde bazen beyin hayatına devam edebilmek için onu daha hızlı unutur. Bu yüzden stres ve üzüntünün yaşlılarda alzheimer hastalığını tetiklediğine dair teoriler var mesela.

Birde bilmek var bilmek var. Belgesilini izerken bilmediğim ya da farkına varmadığım şeyler oldu. Bazen insan hayatı boyunca bir şeyi görür de onu gerçek anlamda anlayamaz. Hayatı boyunca onu sorgulamamıştır ve normal karşılaşmıştır. Çünkü doğduğundan beri etrafında ki herkes onu normal karşılaşmıştır. Buna birde bu açıdan bakmak lazım. İnsanların çoğu hayatı boyunca bu konuya üzerine kafa yorup toplasan 1dk bile düşünmemiştir belki. Neredeyse her din de kurban vermek vardır mesela. Belki de bu insanların sadece karınlarını doyurmak için yaptıkları bir eylemden kurtulmak ve başka bir amaç bulmak için insanların vicdanını rahatlatmak amacıyla bulukları bir fikirdir bilemeyiz.

Dediğin gibi filistin olayı güzel bir örnek. Benim de aklıma direkt o gemişti başta. Ben de deprem olayına örnek vereyim. Herkes bir istanbul depreminin olacağını ve kendilerini nelerin beklediğin az çok biliyor. Maraş depreminden sonra orada olanları gördükten sonra herkes büyük bir üzüntü duymaya ve bu olanlardan ve istanbul depreminde olacaklardan rahatsız olmaya başladı. Bir sürü kişi istanbuldan taşınmaya binalarının statik kontrollerini yapmaya başladı. Şimdi ne değişti de bunları yapan bu kadar azaldı.

İşte demek istediğim o an ki farkındalık insanı üzüyor ve aynı aynı zamanda rahatsızlık da veriyor. Bir çok arkadaşım sonunu getiremedi mesela o belgeselin. Kendini suçlu hissetmeye başlıyorsun çünkü sen de onları yiyorsun.

Sadece kısa süreliğine bir etki bırakıyor insan da evet. Ama zaten bu açıdan bakarsak dünyada ki hiçbir duygu çok uzun bir süre devam etmiyor. Bir Suç ve Ceza kıtabını okuyup belli bir süre kitabın etkisinde kalıp bazı konularda rahatsızlık duyabilirsin ama sonra bu rahatsızlığın geçmesi bunları tamamen unuttuğun yada sana hiçbir etkisinin olmadığı anlamına da geliyor. Bunlar senin fikirlerini, görüşlerini, bakış açını etkiliyor. Belgeseli izlemeden önceki ben ile sonraki ben arasında farklar olduğuna inanıyorum bu açıdan. Ne kadar o anki rahatsızlığım geçmiş olsa da.
Kendini kandırmadan bu dünyada yaşayabilmen imkansız, bunun başka bir çaresi yok. Bazı şeyleri bilmek için de böyle belgeselleri izlemeye gerek yok. Bunun için belgesel lazımsa, bazı şeylere çoktan gözünü kapatmışsın demektir. En basitinden sen çocuk pornosu izlemiyorsun, ama böyle bir şeyin varlığını bildiğin halde gözünü kapatıp yaşamaya devam ediyorsun, etmek zorundasın. Bunları kafaya takarsan aynı dakikada kendini öldürmen gerekir. Çünkü şu anda dünyanın herhangi bir yerinde senin görmediğin türden vahşetler yaşanıyor ve bu oldukça sıradanlaşmış durumda. Mesela Meksika'daki uyuşturucu kartelleri motorlu testereyle adam doğruyor, çoluk çocuk demeden insanların derilerini diri diri yüzüyor, polislerin kafalarını kesip cesetlerini otoban tabelalarına asıyor. Sen bunları görmeyince, bunlar yaşanmamış olmuyor.

Sonuç olarak sen de benim dediğime geliyorsun, çünkü gelmekten başka çaren yok. Bunları kabul edeceksin. Hoşuna gitmese de kabul etmekten başka bir çaren yok. Kabullendikçe de hissizleşirsin, bir süre sonra rahatsız bile etmemeye başlar. Böyle bir dünyada yaşıyorsun çünkü.
 
Nasıl boktan bir dünyaya dönüştüysek küçükken izlediğim hiç bir film artık iğrenç veya korkutucu gelmiyor.Her türlü berbat şeyi gördüğümüz hatta günlük ana haber bülteninde izlediğimiz için eskiden bizi kusturan filmleri şimdi izleyince mimik oynatmıyor.Küçükken izlediğim Yılmaz Güneyin Duvar filmi rahatsız etmişti.Dönüş yok filmini de ilk gençlik yıllarımda izlemiştim çok rahatsız ediciydi.Listedekilerin hepsi sıkıntılı ama Sodom 'u normal bir akla sahip biri yapamaz zaten yapan adamın hikayesi de garip araştırabilirsiniz.Şuan bu filmlerdeki sapkınlıklar falan günlük yaşanan konulara dönüştü.Dünyanın en boktan zamanlarını yaşayan nesiliz.
Etkilenmemek kısmına katılmıyorum. İzlenip yaşanılmış ve yanlış olduğu düşünülmüş demek ki dünyanın bu kadar kötüleştiği sonucuna varılmış. Hiç etkilenme olmasaydı kanal değiştirip gözlerimizi kapatır ve bihaber bir dünyada yaşamaya devam etmeyi tercih ederdik. Herkes adına konuşamam elbette ki ama eğitim ve yaş aldıkça, bazı gerçeklere dayanan yapımları izledikçe daha fazla tecrube edip, çoğu konuya daha farklı açıdan yaklaşıyorum. Yanlışın üstünü kapatmıyorum mesela. Elimden gelebilen bir yardım olabiliyorsa bundan kaçınmıyorum. Her zaman empati kurmak zorunda değilim. Bazen "Çünkü yapabiliyorum." şeklinde de olabiliyor bu. Sonuçta elime yapışmıyor. Bazen benim için çözümü çok basit olan olaylar birileri için dünyanın en zor sorunu olabiliyor. Hayattan da kopmadan gerçeklere gözleri kapatmamak lazım.
 
Requiem hariç hepsini izledim. Human Centipede de komedi gibi filmdi. Tabii ara sıra etik dışı şeyler var. Onlar sadece rahatsız etti. Ama komedi filmi gibi bir şeydi. Hele 3. filmi absürtlüğünün en uç haliydi. Hotel, iyi gore filmi.
 
Kendini kandırmadan bu dünyada yaşayabilmen imkansız, bunun başka bir çaresi yok. Bazı şeyleri bilmek için de böyle belgeselleri izlemeye gerek yok. Bunun için belgesel lazımsa, bazı şeylere çoktan gözünü kapatmışsın demektir. En basitinden sen çocuk pornosu izlemiyorsun, ama böyle bir şeyin varlığını bildiğin halde gözünü kapatıp yaşamaya devam ediyorsun, etmek zorundasın. Bunları kafaya takarsan aynı dakikada kendini öldürmen gerekir. Çünkü şu anda dünyanın herhangi bir yerinde senin görmediğin türden vahşetler yaşanıyor ve bu oldukça sıradanlaşmış durumda. Mesela Meksika'daki uyuşturucu kartelleri motorlu testereyle adam doğruyor, çoluk çocuk demeden insanların derilerini diri diri yüzüyor, polislerin kafalarını kesip cesetlerini otoban tabelalarına asıyor. Sen bunları görmeyince, bunlar yaşanmamış olmuyor.

Sonuç olarak sen de benim dediğime geliyorsun, çünkü gelmekten başka çaren yok. Bunları kabul edeceksin. Hoşuna gitmese de kabul etmekten başka bir çaren yok. Kabullendikçe de hissizleşirsin, bir süre sonra rahatsız bile etmemeye başlar. Böyle bir dünyada yaşıyorsun çünkü.
Son paragrafa kadar hemfikiriz zaten. Ama ben bunları kabul etmek ve normalleştirmek kısmına katılmıyorm. Daha doğrusu bu gerçekliği kabul ediyorum ve nedenselliğini sorgulayıp bir temele oturtuyorum. Ama bunların yanlış olduğunu da kolay kolay unutamıyorum. Rahatsız olmadan da duramıyorum. Bazen bu yüzden klasiklerden uzaklaşıp başka türlü kitaplar okurum. Çünkü bana iyilik ve kötülük üzerine çok fazla kafa yormama sebep verirler ve bu da gerçek hayatta ki rahatsılık duygumu tetikler. Dediğin gibi normalleştirirsek hayatımızın daha kolay olacağı zaten muhakkak. Bunları normal karşılamamamız gerektiğini savunuyorum, bu bizim için ne kadar acı verici olsa bile. Diğer türlü insanlığımızdan geriye ne kalır. Dünya tarihindeki anormallikler zaten bu rahatsız olan insanlar sayesinde ya da aracılığıyla düzelmedi mi?
 
Son paragrafa kadar hemfikiriz zaten. Ama ben bunları kabul etmek ve normalleştirmek kısmına katılmıyorm. Daha doğrusu bu gerçekliği kabul ediyorum ve nedenselliğini sorgulayıp bir temele oturtuyorum. Ama bunların yanlış olduğunu da kolay kolay unutamıyorum. Rahatsız olmadan da duramıyorum. Bazen bu yüzden klasiklerden uzaklaşıp başka türlü kitaplar okurum. Çünkü bana iyilik ve kötülük üzerine çok fazla kafa yormama sebep verirler ve bu da gerçek hayatta ki rahatsılık duygumu tetikler. Dediğin gibi normalleştirirsek hayatımızın daha kolay olacağı zaten muhakkak. Bunları normal karşılamamamız gerektiğini savunuyorum, bu bizim için ne kadar acı verici olsa bile. Diğer türlü insanlığımızdan geriye ne kalır. Dünya tarihindeki anormallikler zaten bu rahatsız olan insanlar sayesinde ya da aracılığıyla düzelmedi mi?
Farkında olmadan normalleştiriyorsun zaten, çünkü daha önce de dediğim gibi normalleştirmekten başka çaren yok. Benim de yok, x bir kişinin de yok. Dünyadaki yanlışların sayısı doğrulardan fazladır, ne yazık ki bunun değişmesi için gereken toplumsal bilinç yok. Dünya tarihindeki anormallikler çoğu zaman ekonomik durumlardan dolayı düzelmiştir, toplum ya da vicdanla alakası olmamıştır. Mesela köleciliğin 19 yüzyıla, hatta 20. yüzyıla kadar sürmesinin nedeni de budur (Köleliği en son Moritanya 1981'de yasaklamıştır). Kölelerin insanlık dışı şartlarda yaşadığı zaten biliniyordu ve insan hakları gibi temel hak ve özgürlükler ta İkinci Dünya Savaşı'ndan sonrasına kadar ciddi ciddi gündem olmamıştı. Balina avcılığının bitme nedeni balina yağının kullanım alanının daralmasıdır. Halen geniş çapta kullanılıyor olsaydı, balinaların nesli tükenirdi.

Günümüzde bölgesel savaşların çıkma nedenleri bile ekonomik, siyasi ya da dinidir. Diğer normlar çok daha geriden gelir. Üstte verdiğim örneği pekiştirmek adına şu anda köle ticaretinin serbest olduğu bir ülke olduğunu varsayalım. Bu ülkenin yaptıkları ahlaken doğru bulunmasa dahi, diğer ülkelerin bu ülkeye karşı yapacağı tek şey ambargo koymak ve diplomatik ilişkilerini kesmek olur. Kısacası kimse kimsenin umurunda olmuyor birbirlerinin ayaklarına basmadıkları sürece.
 
  • Like
Tepkiler: Vvv
Farkında olmadan normalleştiriyorsun zaten, çünkü daha önce de dediğim gibi normalleştirmekten başka çaren yok. Benim de yok, x bir kişinin de yok. Dünyadaki yanlışların sayısı doğrulardan fazladır, ne yazık ki bunun değişmesi için gereken toplumsal bilinç yok. Dünya tarihindeki anormallikler çoğu zaman ekonomik durumlardan dolayı düzelmiştir, toplum ya da vicdanla alakası olmamıştır. Mesela köleciliğin 19 yüzyıla, hatta 20. yüzyıla kadar sürmesinin nedeni de budur (Köleliği en son Moritanya 1981'de yasaklamıştır). Kölelerin insanlık dışı şartlarda yaşadığı zaten biliniyordu ve insan hakları gibi temel hak ve özgürlükler ta İkinci Dünya Savaşı'ndan sonrasına kadar ciddi ciddi gündem olmamıştı. Balina avcılığının bitme nedeni balina yağının kullanım alanının daralmasıdır. Halen geniş çapta kullanılıyor olsaydı, balinaların nesli tükenirdi.

Günümüzde bölgesel savaşların çıkma nedenleri bile ekonomik, siyasi ya da dinidir. Diğer normlar çok daha geriden gelir. Üstte verdiğim örneği pekiştirmek adına şu anda köle ticaretinin serbest olduğu bir ülke olduğunu varsayalım. Bu ülkenin yaptıkları ahlaken doğru bulunmasa dahi, diğer ülkelerin bu ülkeye karşı yapacağı tek şey ambargo koymak ve diplomatik ilişkilerini kesmek olur. Kısacası kimse kimsenin umurunda olmuyor birbirlerinin ayaklarına basmadıkları sürece.
Haklısın. Sosyolojik ve tarihsel açıdan sonuna kadar haklısın. Ama piskolojik açıdan bu mesele o kadar basit değil. Gerçekten bazı insanlar var bunara alışamadan hayatlarına devam ediyorlar. Hayatları boyunca mutsuz oluyorlar, bu ellerinde değil. Genelde toplumdan uzak bir hayat yaşıyorlar bu yüzden. Bir alıntı ile konuyu noktalayalım o zaman.

''Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.''
Goethe
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık