Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Analiz] Portgas D. Ace'i Anlamak

Ace'le alakalı bir analiz konusu açma fikri epeydir kafamdaydı bilenler var. Kısmet bugüneymiş.


Portgas D. Ace'i Anlamak


Küçük bi araştırmayla Ace'in soy ismi Portgas adının Bartolomeu Português adında bir Portekizli korsandan geldiğini öğrendim. Pek bi olayı yok, random esinlenilmiş bir şey muhtemel. Mevzu asıl isminde dönüyor Ace'in. Öncelikle Ace'in neden babasının soy ismi olan Gol'u değil de annesinin soyadı olan Portgas'ı taşıdığını anlayalım. Zaten babasının namının getirisi olan olumsuzluklar yüzünden babasına karşı tepkili olan Ace, kendisini hükümete yakalanmadan doğurabilmek için doğum süresini uzatarak ölümüne sebep olan annesi Rouge'un fedakarlığına hürmeten onun soyadını taşır. Annesinin yaşamak zorunda kaldığı ızdıraplar Ace'in Roger'a karşı nefretini körükler.

Ace ismine gelecek olursak, as, kökeni eski Fransızca'dan gelen en küçük/düşük birimi adlandırmak için kullanılıyormuş. Hatta bu yüzden İngilizce'de kötü şans anlamı taşıyormuş. Fakat iskambil destesinin ortaya çıkmasıyla beraber mevzu da değişiyor, Ace en iyi, zirve anlamına evriliyor. Buraya kadar sıkıntı yok. Ace ismini zaten anası seçiyor. Lakin Ace, kurduğu korsan tayfasının adını "Spades-Maça" korsanları yaptığında iş başka boyut kazanıyor. Böylelikle Ace, Maça Ası'nı temsil eder hale geliyor.

Peki neden maça ası? Kupa, karo veya sinek değil de maça? Maça ası, çoğu yerde destenin en önemli, en yüksek kartı olarak görülür. Tayfa kaptanı olarak as değeri taşıması normal Ace'in. Fakat maça asının sıkıntısı, ölüm, mutsuz son, şanssızlık, mutsuzluk, keder gibi anlamlar taşımasında saklı. Bu Oda tarafından Ace'in geleceğine dair verilen bir mesaj olarak yorumlanabilir. Ama bana daha çok Ace'in kendini doğumundan beri şanssız olarak görmesinin ve karakterindeki kederli, melankolik tarafın ifadesi olarak gelir. Maça asındaki gibi Ace'te bir yandan en iyisi, en yükseği amaçlayıp temsil ettiğine inanırken diğer yandan en şanssızı ve en mutsuzu temsil ettiğine inanır. Bu komplike ve tezat duygu ifade biçimini aynı zamanda Ace'in şapkasında da görürüz. En somut biçimini ise Ace'in öldüğü sahnede. Burayı kavramak çok önemlidir çünkü Ace'in karakterinin derinliği bu tezatlıkta gizlidir.
Buradan sonra bir karakteri anlayabilmek için en standart metodu uyguluyoruz, napıyoruz, pek tabii çocukluğuna iniyoruz. Ace'in sloganlaşmış çığlığı "Kaçmayacağım!" ın tarihçesine bir göz atacak olduğumuzda, ilk defa Sabo'yla beraber Luffy'i kurtardıkları sırada duyuyoruz.
Bunun üzerine ilk olarak Sabo neden böyle dedin be olum, nebçim adamsın, ne illet huymuş arkadaş diye sövüyor. Dikkat edelim, bu özelliğinden huy olarak bahsediyor Sabo, ego veya kibir sınıflandırması yapmıyor.
Ace'i duygusal olarak en çok kırılma yaşadığı nokta, toplumun dayattığı sırf Roger'ın çocuğu olduğu için yaşamasının doğru olmadığı algısı, yargısıydı. Ve bütün yaşamı boyunca da kendi kendini bu sebeple yargıladı; Benim doğmam iyi miydi, kötü müydü?
Bilinç düzeyine erişmiş kimsesiz bir çocuk düşünün, kendini keşfetmede topluma ihtiyaç duyacak bir çocuk, fakat nereye gitse "şeytan" olarak tanımlanan, doğmaması gereken biri olarak görülen bir çocuk. Kimseye güveni olmayan bir çocuk.
Ace kibirli biri değildi. Pek tabii ki herkeste olduğu kadar kibre sahipti fakat onu kibirli olarak çağıracak denli bir baskınlık taşımıyordu kişiliği. Onun düşmanın karşısında kaçmayışı çoğunluk babasından gelen yazgıdan ve bu yazgının evirdiği karakterden ötürüydü. Bu kaderin ona verdiği lanet, maça asının sahip olduğu şanssızlıktı.
Ace ise öyle anları şu şekilde tanımlıyor; "Bazen kan beynime sıçrıyor ve eğer korkarsam ya da kaçarsam büyük bir şey kaybedecekmişim gibi... Ve sadece bir anda arkamda kaldı, o Luffy'di."

Dadan, Ace'in bu söyleminden sonra flashback yaşıyor ve Garp'ın Roger için söyledikleri aklına geliyor. Asıl önemli olan açıklama ise bu ifadede geçiyor. Burası çok önemli çünkü bu bilgi bize Ace'in neden kaçmayışını, düşmanı karşısına alışını çok net ifade ediyor.

"...Her zaman onun asıl sebebi, arkasında sevdiği kişilerin olmasıydı. Birlikte kaçmak demekte onların tehlikeye girmesine neden olabilirdi. Açıkçasını söylemek gerekirse...O kaçmadı ve düşmanında kaçmasına izin vermedi. Yandaşlarını takip etmemesi için düşmanını hep karşısına aldı."
Diyor Garp. Ace'in kaçmayışında ki güdüsel nedenin sevdiği insanları koruma arzusu olduğunu görüyoruz. Ace, karşısındakine çocukluğundan gelen yok sayılma ve aşağılanma yüzünden sırf varlığını karşı tarafa ispatlama ve kabul ettirebilme arzusu kaçmama isteği doğuruyor zaten, asıl güdüsü olan arkasındakileri koruma arzusuyla birleşince şiddetli bir hale dönüşüyor, Ace'in tabiriyle kan beynine sıçrıyor, ve karşı koymaktan başka yol bırakmıyor.
Bu dışlanmanın ve yaftalamanın getirdiği aidiyetsizlik, Beyazsakal ile tanıştığında kırılıyor. Çünkü hayatında en büyük yarayı açan baba figürü, farklı bir anlam kazanıyor. Marco Ace'e tüm dünya tarafından dışlanmış, hor görülmüş tipler olduklarını söylüyor tayfadakilerin. Ve Beyazsakal'ın sahip çıktığını, oğulları olarak gördüğünü bu yüzden ona baba dediklerini ve mutlu olduklarını söylüyor. Bu Ace'te oluşan duvarı çatlatmaya yetiyor ve nihayet ait olabileceği bi yer olduğunu hissediyor. Beyazsakal Korsanları'na katılıyor. Üstüne Beyazsakal'a kendi kimliğini, can düşmanı Roger'ın oğlu olduğunu açıklamasına rağmen Beyazsakal'ın bunu hiç umursamamasını görünce daha da bir bağlanıyor.
Tabi zaman geçiyor ve kader ağlarını örüyor... Teach, tayfanın altın kuralını yıkıyor, tayfadan birini, nakamasını, Thatch'i öldürüyor. Thatch'in Ace'in tümeninden olması, cinayeti babasına hakaret olarak görmesi, her şeyden önce nakamasının öldürülmesi Ace'i çıldırtıyor. Beyazsakal altıncı hissini bahane ediyor, gitme eyleme diyor. Sal gitsin, ölen ölmüş diyor. Ace içini yiyip bitiren bu ihaneti, kara lekeyi görmezden gelemiyor, nakamasını huzura kavuşturmak için Teach'in peşinden gidiyor. Beyazsakal durumdan şüphelenmesine rağmen Ace'in arkasından bir destek bile yollamıyor. Gitmişin ardından istisna diyor, gidenin ardından...
Bunun üstüne olan oluyor ve Teach'le Ace karşılaşıyor. Teach'in kardeşi Luffy'nin peşinde olması ise duruma noktayı koyuyor, gözü kara Ace var gücüyle savaşıyor ve yeniliyor. Ardından bildiğiniz gibi, mapus günleri ve malum savaş...
Ve süregelen tartışmalara sebep olan, bazılarınca Ace'i kibirli, aptal ve düşüncesiz ilan eden Ace'in öldürülme sahnesine gelelim. Öncelikle Ace, Beyazsakal'ın tayfanın geri kalanı için kendini feda etmesinin bilincinde, durumu kabulleniyor. Bu fedakarlığa karşı kaçmaları gerektiğinin farkında. "Biliyorum! Bunun boşa gitmesine izin vermeyeceğim!" diyor.
Tam burada Ace'in Roger'dan bulaşan kara yazgısının diğer parçasını hatırlatmak gerekir. Garp, Roger'ı anlatırken sırf arkadaşları hakkında kötü konuştukları için ülkenin ordularını katletti diyor. Roger'ın bu sevdiklerine laf kondurmayan yüzü, maalesef Ace'in de hayatına mal olacak mirası oluyor.
Ve artık ölüm anına geldik. Buraya dikkat edelim, olayların ne kadar kısa sürede gerçekleştiğini anlayabilmek, Ace'i yargılarken göz önünde bulundurmamız gereken nokta.




Karşısındakini nasıl tahrik edebileceğini iyi bilen Akainu Beyazsakal'a hakaretler yağdırmaya başlıyor. Babasından oğluna geçen sevdiklerine laf ettirmeme duygusu, Ace'in bir anlık kontrolünü yıkıyor. Kan beynine sıçrıyor, gözleri kararıyor, Akainu'ya dönüyor. Çünkü kader onu bu şekilde yetiştirdi. Doğumundan beri babasının kalıntısıyla, toplumun yaftalamasıyla bu karaktere sahip olmak zorundaydı. Yapamadı. Kaçması gerektiğinin bilincinde olmasına rağmen üzerine yapışan bu dürtüyü kıramadı. Kaldı ve hakaretlere karşı tavır aldı. Belki Luffy olmasaydı, onu korumak için kendini feda etmek zorunda kalmasaydı sakinleşebilip, sakinleştirilebilip ayrılabilirdi. Bir kaç dakika içinde oldu her şey.
Ace'in neden tahrik oyununa karşı koyamadığını anlayabilmek için Ace'i anlayabilmek gerek. Doğumundan beri, hatta doğumundan evvel babasının Roger olmasıyla kabusu başlamıştı zaten. Kader ona uygun bir son hazırlıyordu. Oda, ona uygun bir son hazırlıyordu. Maça ası lanetini gerçekleştirdi.

Ace, şapkasındaki simgeler gibi tezat duygularla dolu, komplike bir karaktere sahipti. Seride en güler yüzlü karakterlerden diyebileceğimiz ve etrafına pozitif enerji yayan, gittiği her yerde sevilen, saygı gören Ace aynı zamanda kendi içinde karamsar ve melankolik bir ruh taşıyordu. Bu tezatlığın en yoğun hali ölürken suratında bıraktığı gülümsemeydi.
Bu konuyu Ace'in kendini öldürten hatasının neden kaynaklandığının biraz olsun anlaşılabilmesi için hazırladım. Umarım faydalı olmuştur. Olmadıysa da yazıklar olsun, duygusuz insanlar sizi.

 
Son düzenleme:
Yazıyı okumadan ne anlatıyor az çok tahmin ediyorum. Bazıları anlasalarda anlamazdan gelirler. Alemin gördüğü gerçek delikanlı, kaçmak nedir bilmeyen yegane 'D'.
Şimdi okumaya başlayabilirim
 
Reis eline ayağına sağlık çok iyi güzel yazmışsın ama böyle bir karakteri açıklamaya gerek yok, insanlar keşfi kendileri yapmalı.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ace'yi öldüğü ana kadar sevmezdim bile millet bayılırdı, o ölüm başkalarında ters etki bende ters etki yaptı. Delikanlılığın zirve noktasıdır Ace.
 
Lan olm ağlayacaktım bu ne böyle.:üzgünüm:
Roger ile bağını yakalaman güzel olmuş. Keşke oda bu kadar kolay harcamasaydı. Eline sağlık.:good:
 
Çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık. Ace, Oda’nın en iyi işlerinden cidden. Keşke ölmeden önce biraz daha yer alabilseydi hikayede. Belli aralıklarla ölümünü ve son anlarında söylediklerini açıp dolmuş gözlerle izlerim. Öyle bir şey izlerken kolayca ağlayan bi insan değilim ama üzerimde farklı bir etkisi var bu karakterin. :D
 

Üye silindi 5781

Uzun zamandır başkasının elinden bu kadar güzel , duygulandıran , üstünde çokça uğraşılmış bir yazı okumamıştım.Tüm kalbimle söylüyorum eline sağlık.
Ama bir isteğim var
Bu güzel yazıya Rouge'u da yazmanı çok isterdim.Sırf Korsanlar Kralı ile bağlantısını Dünya'ya göstermemek için hamileliği tamı tamına 20 ay sürdü ve bu fedakarlık için annesinin ona koyduğu Gol D. Ace ismini reddetti ve soyismini Portgas D. Ace yaptı.Belki de bu annesinin başına gelenler , Roger'a duyduğu öfkenin başlamasına sebep olmuştur @Shakky ne diyorsun ?


Tekrardan eline sağlık , çok güzel bir yazı olmuş.

"Ace'in yaptığına inanamıyorum! Kaptan Roger'ın yaptığı şey bu! Bazen kaçmasını istedim ve gözyaşı döktüm... Dinle Luffy; Gözyaşı dökmek ve kaçmak, kazanma ve yenilgiyi kabul etmek, bir adam olduğunu gösterir! Ağlamanın tam zamanı ancak harekete geçmek gerekiyor."
Shanks - Bölüm: 505
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Teşekkürler gençler.
Uzun zamandır başkasının elinden bu kadar güzel , duygulandıran , üstünde çokça uğraşılmış bir yazı okumamıştım.Tüm kalbimle söylüyorum eline sağlık.
Ama bir isteğim var
Bu güzel yazıya Rouge'u da yazmanı çok isterdim.Sırf Korsanlar Kralı ile bağlantısını Dünya'ya göstermemek için hamileliği tamı tamına 20 ay sürdü ve bu fedakarlık için annesinin ona koyduğu Gol D. Ace ismini reddetti ve soyismini Portgas D. Ace yaptı.Belki de bu annesinin başına gelenler , Roger'a duyduğu öfkenin başlamasına sebep olmuştur @Shakky ne diyorsun ?


Tekrardan eline sağlık , çok güzel bir yazı olmuş.

"Ace'in yaptığına inanamıyorum! Kaptan Roger'ın yaptığı şey bu! Bazen kaçmasını istedim ve gözyaşı döktüm... Dinle Luffy; Gözyaşı dökmek ve kaçmak, kazanma ve yenilgiyi kabul etmek, bir adam olduğunu gösterir! Ağlamanın tam zamanı ancak harekete geçmek gerekiyor."
Shanks - Bölüm: 505
Bunu söylediğin için teşekkürler, yazarken aklımdaydı bundan da bahsetmek ama unuttum ilerledikçe. Düzenledim.Teşekkürler yorumun için.
 
Eğer güçsüzsen, kaçmasını bileceksin. Roger güçlüydü ve kaçmadı, Ace ise güçsüz olmasına rağmen kaçmadı. Ace'in yaptığı asla yazgıyla veya gururla açıklanamaz. Birilerini kurtarmak gibi bir gayesi olsaydı, durmayıp yoluna devam ederdi. Zaten bir yığın insanın ölümüne neden olmuşsun, bir de bu ölümlerin bir hiç uğruna olmasına neden oluyorsun. Çok birilerinin isminin kötülenmemesini istiyor ise, başta babasının isminden başlasın. Babasını olduğu gibi kabul edip babasının arkasından yürüyen korsanları arayıp bulsaydı(Bkz; Luffy Ray'i bulup eğitim alıyor), Şanks'ı bulunca babasını sorsaydı, Ray ile antrenman yapsaydı, Şanks'ın tayfaya geçip kendini babasının miçosundan eğitim alırken bulsaydı, işte o zaman Ace benim gözümde hakikaten sağlam bir karakter olurdu. Onun yerine ömrü boyunca aslını reddetti, Wb'ye baba dedi, kendi amaçsız yolundan yürüdü ve nihayetinde aptalca öldü. Roger'e karşı sarfetmiş olduğu bütün sözler, aptallığını kanıtlar nitelikte. Asla sevemeyeceğim bir karakter.
 
Ace Oda'nın iyi işlerinden. Bu konuda kimse hakkını yiyemez sanırım. Karakter iki boyutlu olmaktan çok uzak.
Hoş bir aneliz olmuş. Teşekkürler..
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 2)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık