Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] One Piece ve Çizgi Roman Anlatıcılığı

Selamlar herkese. Denk gelmiş olanlar vardır, 994. sayının başlığında o sayıdan çeşitli notlar alıp bunları biraz çizgi roman anlatıcılığı tekniğine inerek analiz ettiğim bir yazı hazırlamıştım. Merak edenler için mesajı buraya iliştiriyorum:
Sayının Teknik Analizi

Bu sayı neredeyse hiçbirimizi tatmin edemedi. Sebeplerini pek çoğumuz tek nefeste sıralayabilir, o yüzden uzun uzadıya açıklamaya gerek yok. Öte yandan kafamızdaki beklentilerle tam olarak örtüşmese de elimizde 17 sayfalık bir manga var ve üstünkörü okuyup geçtiğimiz bu sayfalardan dahi One Piece'e dair, Oda'nın hikaye anlatıcılığına dair bir şeyler çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Tecrübeli bir çizgi roman sanatçısının biz farkında olmadan okuma deneyimimizi zenginleştiren ne kadar farklı tekniği ve numarayı eli kolu gibi rahatça kullanabildiğini görmek umarım hoşunuza gidecektir.

Çizgi romanlar kendine has çeşitli özelliklere ve kısıtlara sahip bir ifade formu. Bu özellikleri ne kadar efektif kullanabilirsen ve kısıtların etrafından dolanabilirsen bu formda aktarmak istediğin hikayeleri o kadar güçlendirirsin. Bugünlerde bu işin terminolojisine de gireceğim bir başlık açacağım, oradaki anlatımları One Piece üzerinden götürmek istiyorum. Bu bağlamda her yeni sayı için de notlar alıp analiz çıkartabilirim diye düşündüm. Henüz başlığı açmadığım için bu sayının analizi fazla terim ve kategorizasyon içermeyecek, daha ziyade bir teaser tadında olacak. Buna uygun olarak da bazı yerleri açık uçlu bırakacağım.

Bu sayı için üzerinde durmak istediğim dokuz madde seçtim, hazırsanız başlayalım.

Sayı, Onigashima'nın tepesini gösteren bir panelle açılıyor. Bu klasik bir establishing shot ve sahneyi kurarak nerede kaldığımızı hatırlamaya yardımcı oluyor. Hemen ardından inceleyeceğimiz ilk panelimiz geliyor.
Burada Kikunojo'nun kolunu kaybetmenin acısıyla yere yığıldığını görüyoruz. Panelde iki farklı olay var. Kiku'nun önce kafasından uçan kaskı, daha sonrasındaysa Kaido'nun rüzgar slash'iyle geriye doğru savrulan kolu yere düşüyor. Manga okurken gözümüz sayfanın sağından soluna doğru hareket ettiği için aynı panelde birden fazla olay gerçekleşecekse bunların da zaman sıralamasının sağdan sola doğru olması gerekir. Bu anlamda bu panelde bir sıkıntı yok. Ama okur olarak bunu doğru bir şekilde algılayabilmemiz için genellikle sağdan sola olan bu dikkat yolculuğunda diyalogların ve konuşma balonlarının bize eşlik etmesi gerekir. Herhangi bir konuşmanın geçmediği bir paneli pekala sıradan bir resim olarak algılayabilir ve bu nedenle gördüğümüz mizansenin yalnızca tek bir andan ibaret olduğunu düşünebiliriz.

Peki bu panelde gösterileni neden tek bir an olarak değil de birkaç saniyelik bir aksiyon olarak algılamakta zorlanmıyoruz? Bunun birinci sebebi ses efektlerinin balon olarak sunulmuş olması, önce birini sonra diğerini okumamız bize yardımcı oluyor. İkinci bir sebep ise Kiku'nun bulunduğu noktadan koluna doğru çizilen aksiyon çizgileri, bu sayede kopan kolun bir hareketi olduğunu kavrayabiliyoruz ve bu da yine belli bir zamanı ifade ediyor. Üçüncü ve bu paneli yazıya seçmemdeki asıl sebep ise Kaido'nun rüzgar slash'inin paneli çok güzel bir şekilde ortadan ikiye bölmesi ve bu sayede sahnenin görsel bütünlüğüne zarar vermeden okumayı kolaylaştırması.

Oda bunlara ihtiyaç duymadan burayı aşağıdaki gibi iki panel şeklinde de verebilirdi.
Ama bunu iki panel haline getirince sahnedeki perspektifin kaybolduğunu görebilirsiniz.

İkinci maddeye geçelim.
Yukarıda birbirini takip eden dört panel görebilirsiniz. Bu da ilgili kısım özelinde üç adet panel geçişi demek. Yani birinciden ikinciye, ikinciden üçüncüye ve üçüncüden dördüncüye. Gelgelelim bunlardan birisi diğerinden daha farklı. Yalnızca üçüncü panelden dördüncüsüne geçerken zamanda bir ilerleme oluyor. Diğer ikisinde ise aynı anın ve sahnenin farklı açılarına geçiyoruz. Savaşın yıkıcılığına farklı karelerden tanıklık ediyoruz. Sessizlik kullanımı bu kez işi zorlaştırmıyor, tam da aksine kolaylaştırıyor gibi sanki, bilmem katılır mısınız? Sessizlik bozulunca zaman tekrar ilerlemeye başlıyor. Peki sizce iki panel arası geçişin kaç farklı türü olabilir?

Bir de üçüncü madde için seçtiğim resme bakalım.
Bu kez birbirini takip eden üç panelde aynı sahne içinde peşi sıra gerçekleşen olaylar görüyoruz. Sahnede neler yaşandığını anlayabilmek için herhangi bir efor sarf etmemize gerek yok. Ama teker teker baktığımızda önümüzde aslında herhangi bir hareket devamlılığında olmayan üç farklı eylem var. Beynimiz biz fark etmeden bunları mantıksal olarak birbirine bağlıyor. Peki buradaki hikayenin ne kadarını çizimler, ne kadarını beynimizin bizim için kurduğu köprüler oluşturuyor? Bu köprülerin gerekli tüm boşlukları doldurması çizgi roman ifade formunda ne derece bir önem taşıyor?

Peki, ikinci ve üçüncü maddede biraz sorular sorduk. Şimdi somut gözlemlere dönelim.
Yukarıdaki resim, panel içindeki zaman akışına diyalogun nasıl eşlik etmesiyle ilgili çok güzel bir örnek. Ne özelliği var ki diye düşünmeniz gayet normal. O zaman bir de aşağıdaki gibi nasıl olduğuna bakın.
İlk harklı farklı bir hikaye, ikinci hali farklı bir hikaye anlatıyor değil mi? İlk halinde Kaido'nun bir şeyler söylediğini ve bu esnada kınların onu dinlediğini okuyoruz. Benim yaptığım berbat paint işi versiyonda ise Kaido lafını söylüyor ve devamında bunu duyan kınlar konuşmadan ona bakıyorlar. Yani sayfaya balonları nasıl yerleştirdiğiniz düşündüğünüzden daha önemli olabilir.

Keza beşinci maddede bunun yaratıcı bir uygulamasını görüyoruz.
Üst sıradaki panellerde Chopper'ın konuşması çerçevelerden taşmaya başlıyor, yani sahneyi ele geçiriyor, kulağımız artık onda. Ortadaki panellerde Chopper artık görünmemesine rağmen taşan balonlarda onu dinlemeye devam ediyoruz. Alttaki panellerde de aynı uygulama geçerli, Chopper'ın sağ paneldeki konuşma balonu sola taştığı için Zoro dövüşürken konuşmaya devam etmesinde herhangi bir kafa karışıklığı yaşamıyoruz.

Altıncı maddede yine üç panel kestim.
Şimdi panel sıramız bellidir, değil mi? Önce sağdaki, sonra ortadaki ve son olarak da soldaki. Birinden diğerine geçtiğimizde artık öncekini geride bırakmışızdır. Burada ise Oda bunun nasıl dışına çıkılabileceğinin ufak bir örneğini gösteriyor. Sayfanın bu kısmını okurken gözümüzün hareketi aşağıdaki gibi gerçekleşiyor.
Robin'in bakış yönü sebebiyle geride kalan panel tekrar önümüze çıkmış oldu ve aynı kişiye önce Zoro'nun sözlerinin ardından, sonraysa Robin'in sözlerinin ardından bakmış olduk.

Yedinci resimde Oda'nın kullanmayı epey sevdiği bir tekniğin örneği var. Hatta bu sayıda bundan bir tane daha bulabilirsiniz.
Burada tek bir bütün resim varken en sağda ufak bir bölümü bırakılacak şekilde iki panele bölünmüş. Arada bir bu kullanımı görüp anlamlandırmakta zorlanıyor olabilirsiniz. Bana kalırsa da efektifliği sorgulanabilecek bir tercih. Buradaki amaç kameradaki pan hareketini, yani yatay düzlemde kayma hareketini çizgi roman sayfasına yansıtabilmek. Yani sahne değişirken "Kameralarımızı şimdi de buraya çeviriyoruz" diyor Oda bizlere, o esnada da kamera yandan gelerek sahneyi ortalıyor. Panel ayrımı sayesinde bizim göz hareketimiz de buna daha uygun gerçekleşiyor, ya da en azından niyet bu.

Sekizinci maddede ufak bir flashback panelimiz var.
Burada Yamato, 20 yıl önce Oden'in idamında Shinobu'nun sözlerinden ne kadar etkilendiğini anlatıyor. Biz de bu sırada bu sözleri bir kez daha hatırlıyoruz. Peki burada niye iç içe geçmiş bir resim var? Örneğin aşağıdaki gibi iki ayrı panele ayrılabilirdi.
Bu iki resim arasındaki aradaki fark şu: Orijinal şekliyle Shinobu'nun sözleri yalnızca okura hatırlatılmakla kalmıyor, bu sözler aynı zamanda Yamato'nun zihninde tekrar canlanıyor. Benim yaptığım paint versiyonunda ise biz okur olarak ufak bir şekilde hatırlayıp Yamato'yu dinlemeye devam ediyoruz. Yani Oda kurşununu boşa sıkmayı sevmediği için bu flashbackten iki farklı şekilde faydalanmayı amaçlıyor.

Ve son olarak sayının da son sayfası olan şu sahneden bahsedeceğim:
Bu da aslında Oda'nın sık kullandığı sayfa düzenlerinden. Sayfanın odağında dimdik duran Yamato figürü herhangi bir çerçeve içine hapsedilmemiş, hatta diğer panellere taşıyor. Burada bu kararlı duruşun diğer tüm panellerdeki anlarda etkin olduğunu görebiliriz. Sağ taraftaki panellerde Sasaki'nin de Momo'nun da Shinobu'nun da odağı Yamato'da, bu şekilde bir sayfa düzeniyle biz okurun da odağı Yamato'da oluyor. Bu da içerikle paralel bir anlatım oluşturuyor.

Bu sayı için bahsedeceklerim bu kadardı. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sayı içerik anlamında ne kadar boş olsa da Oda'nın çizgi roman sanatçılığı ustalığından her zaman çıkarabileceğimiz notlar olduğunu göstermek istedim. Umarım beğenmişsinizdir. Beğenirseniz bunun geniş çaplı başlığını açmam için büyük motivasyon olur bana da.

Bu yazıda bahsettiğim üzere bir süredir kafamda bu çizgi roman anlatıcılığı meselesini One Piece mangası üzerinden irdeleyeceğim ve bunun paralelinde çeşitli analizler sunabileceğim bir başlık açmak vardı. Bunu nihayet gerçekleştiriyorum.

İlgili başlıkları okuyan arkadaşlar fark etmiştir. Benim Amerikan çizgi romanı ekolüne, bunun özelinde de Marvel Comics’in işlerine ileri düzey bir ilgim var. Bu ilgimi de vaktim ve fırsatım oldukça donanımlı içerikler çıkararak paylaşmayı seviyorum, sayıları fazla olmasa da AltEvren’de ve Kayıp Rıhtım’da daha önce yazdığım yazıları bulabilirsiniz. Son yıllarda fazla olmasa da zamanında epey manga da okuyordum. Bu ilgi de haliyle belli bir noktadan sonra yalnızca içerikle ilgili olmaktan çıkıp bu içeriğin hangi formda üretildiğine de kayıyor.

Çizgi romanlar en basit tabirle bir ifade formu ve her ifade formunda olduğu gibi işin profesyonellerinin bu formu efektif bir şekilde kullanmak için geliştirdiği ve/veya uyguladığı çeşitli yöntemler var. Ve elbette her ifade formu için geçerli olduğu gibi çizgi romanlar da bir sanat üretim aracı olabilirler. Eiichiro Oda da tarihin en çok okunan mangakası olarak bu işin çok iyi bir profesyoneli ve bu formu kullanırken kendi üslubunu geliştirmekten geri durmayan bir sanatçı. O yüzden One Piece bu konuda bize iyi bir malzeme barındırıyor.

Öncelikle bu kapsamdaki yorumlarımı yaparken kullanacağım terminolojide faydalanacağım kitaptan bahsetmek istiyorum: Scott McCloud’un 1993 yılında yayımladığı Understanding Comics. Bu kitap çizgi romanı bir ifade formu olarak ele alan çalışmalar içinde önemli bir yere sahip ve akademik düzeyde kullanılan çizgi roman vocabulary’sini adeta tek başına var etti diyebiliriz. Ben bazı terimleri Türkçeleştirmekte sıkıntı yaşayabileceğimi düşünerek geçenlerde Sırtlan Kitap tarafından basılan Türkçe çevirisini sipariş ettim. Genel anlamda başarılı bir çeviri olmuş, ilgisini çeken arkadaşlar olursa bu Türkçe basımı da alabilirler.

Çizgi roman için zamanında önemli ustalardan Will Eisner’ın kullandığı Sequential Art yani Ardışık Sanat şeklinde bir tanımlama var. Bu elbette yeterince spesifik bir tanım değil ve haliyle beraberinde çeşitli sorular da getiriyor. Ama işte bu tanımı detaylandırmak adına üretebileceğimiz sorular bizi çizgi roman formunu diğerlerinden ayıran özelliklerin neler olduğuna götürebilirler.

Başlangıç olarak çizgi romanın görsel bir sanat olduğunu ekleyebiliriz, ama Ardışık Görsel Sanat hala daha fazlasıyla genel bir tanım değil mi? Sinema da bir bakıma bu tanıma uyuyor sonuçta. Sonuçta o da ardışık düzende ilerleyen görsellerden oluşuyor. O halde aradaki temel farka şöyle inebiliriz: Sinema zaman içinde ardışık ama çizgi romanlarda olduğu gibi mekânsal anlamda sıralı değil. Bir filmin her ardışık karesi aynı mekan üzerinde, yani ekranda, gösterilirken romanda her kare farklı bir mekan üzerinde çizilmek zorunda. Sinemada zamanın etkisi neyse çizgi romanda mekanın etkisi odur.

Bu mekânsal sıralılığı işlerken de panel adını verdiğimiz çerçevelerden faydalanırız. Birbirini takip eden paneller bizlere bir öykü sunarlar. Peki bu birbirini takip etme durumu nasıl ve hangi farklı şekillerde gerçekleşir?

Buradan hareketle başlığın bu ilk mesajında özellikle yer almasını istediğim bir noktaya geleceğim. Küçükken hepimiz düşünmüşüzdür, kafamızı çevirdiğimizde arkamızda kalan Dünya’nın yok olduğunu ve bir bilgisayar oyunundaki gibi yalnızca görebildiğimiz kısımların yüklendiğini. Bu yalnızca beş duyumuzla hissedebildiğimizi gerçek kabul etme işi aslında bebeklikten başlar. Bebeklerle oynanan ce-ee (peek-a-boo) oyununu düşünün, bebek her seferinde başka bir nesnenin arkasına gizlenen yetişkinin yok olduğunu düşünür ve o her yeniden ortaya çıktığında sevinir.

Hepimiz duyularımız aracılığıyla Dünya’yı algılarız ama aslında duyularımız bize yalnızca parçalara ayrılmış ve eksik bir veri seti sunar. Gerçekliği aslında bu kısıtlı sayıda parçalar üzerine inşa ettiğimiz bir inançla algılarız. Örneğin hiçbir zaman Çin’e gitmesek de oranın var olduğuna eminizdir. Tüm bu tecrübeyle parçaları birleştirme eylemimize closure yani “tamamlama” denir.

Markette yan yana dizilmiş konservelerin yüzeylerinin yalnızca bir kısmını görürüz ama zihnimiz bunları tamamlar ve o konservenin yarım bir silindir olduğunu düşünmeyiz. Sinemada saniyede 24 kare görürüz ama ağtabaka izlenimi sayesinde zihnimiz bu durağan kareleri tamamlayarak bize hareketli bir şekilde yansıtır. Ama tüm bunların arasında öyle bir iletişim mecrası var ki tamamlamanın kullanımı hiçbirinde bu kadar çeşitlilik göstermez. Öyle bir mecra ki okur tamamlamaya bile isteyerek bilinçli bir şekilde katılır. Tamamlamanın kendisi de değişim, zaman ve devinimin ön koşuludur.

Elbette çizgi romanlardan bahsediyorum. Bu formda iki panel arasındaki boşluğa oluk (gutter) adı verilir. İşte bu olukta insanın hayal gücü iki farklı görsel imgeyi birbiriyle eşleştirip anlatıyı tamamlar. Çizgi romanlar bu aracı sürekli kullanmak zorundadır, zaman ve devinimi ancak bu şekilde icra edebilirler. Tamamlamanın gerçekleştiği bu panelden panele geçişleri altı ana kategoride sınıflandırabiliriz. İsterseniz hem bunları tanımlayıp hem de One Piece’den geçişlerle örneklendirelim.

Andan ana (moment-to-moment) diyebileceğimiz ilk kategori, tamamlamaya en az ihtiyaç duyandır.

Bir sonraki kategori, tek bir öznenin eylemden eyleme (action-to-action) adım adım ilerleyişini ele alır.

Sonraki kategori aynı sahne ve fikir içerisinde kalarak konudan konuya (subject-to-subject) geçiş sağlar. Artık tamamlama etkisi okurun zihninde anlamlı bir bütün oluşturmak için daha fazla devrededir. Aynı sahnede farklı bir plana geçilmiş gibi düşünün.

Daha sonrasında zaman ve mekanda sıçramaların yapıldığı sahneden sahneye (scene-to-scene) geçişler gelir. Burada artık okurun dikkatli bir katılımcı olması gerekmektedir.

Görünümden görünüme (aspect-to-aspect) diye adlandıracağımız beşinci tip geçişlerde zaman çoğunlukla göz ardı edilerek bir yer fikir veya duygunun değişik görünümleri üzerine seyyar bir bakış atılır. Böylesine bir geçişte sessiz paneller kullanmak yardımcı olabilir.

Son olaraksa alakasız geçişler (non-sequitur) var, yani birbiriyle en ufak bir ilgisi olmayan panellerin yan yana sıralanması. Herhangi iki panelin herhangi bir şekilde birbirinden tümüyle alakasız olması mümkün müdür sorusu bir tarafa One Piece gibi odaklı anlatım uygulayan bir işte böylesine bir örnek bulmak sanırım imkansız.

İşte tamamlama kavramı bu şekilde çizgi romanın adeta gramerini oluşturur ve bir çizgi roman sanatçısı için belki de diğer tüm ifade formlarında olduğundan daha önemli bir silahtır. Bu nedenle başlığın ana iskeletini oluştururken kesinlikle değinmem gerektiğini düşündüm. Niyetim, ileride başka yazılarla çizgi roman formunun başka ayırt edici özelliklerinden ve bunların uygulamalarından da bahsetmek. Umarım yeni bölümlerden çeşitli notlarla da zenginleştirebiliriz burayı. Sizlerden gelecek katkılar da her zaman başımın üstüne.

Eğer bu noktaya kadar okuduysanız teşekkür ederim. KorsanFan yaklaşık 10 yıldır takip ettiğim ve 7 yıldır da kimi dönemler daha az kimi dönemler daha fazla parçası olduğum, benim için önemli bir platform. Eğer bu ve bunun gibi yazılarım başkalarını da burada çeşitli şeyler üretmek için teşvik edebilirse benim için en büyük kazanç bu olacaktır. Artık aşağıda tepkime butonları da var, insanların bu şekilde takdirini ve beğenisini gösterme imkanları da oluyor. Bu da işin motivasyonunda önemli bir katkı unsuru elbette. Kısacası bence burası içerik üretmek için hiç de fena bir adres değil. Her neyse, okuduysanız tekrar teşekkür ediyor ve geri dönüşlerinizi bekliyorum arkadaşlar.
 
Son düzenleme:

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık