Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Kendi Evrenini ve Karakterini Oluştur

Direk kitap gibi yazmışsın sen de. Güzel hikaye hatta kaliteli bir anime izlemiştim vakti zamanında. Adını hatırlamasam da ona çok benziyor.

Hhaha chapter chapter gidiyoruz ha. Birde en heyecanlı kısımda kesmişsin. İnsan ilk bölümüz uzun tutar biraz. 3.bölümü sabırsızlıkla bekliyorum.
4. partı akşam atarım senin için bir de babam araya girdi o yüzden kesmek zorunda kaldım.
 
Part 4: dövüşün sonu
Not: nigeru ve setsuninin karşılaştıkları ucube onların omzuna geliyor

Nigeru ve setsuni karşılarınd ki ucubeye taktik geliştirmeye fırsat bulmadan ucube saldırmaya başlıyor. Korku kalkanı ile onu durdurmaya çalışsada por'u giderek azaldığı için kalkan zayıflamaya başlıyor ucubenin 3 darbesi sonucu kalkan kırılınca nigeru ayağından yakaladığı ucubeyi döndürüp fırlatarak zaman kazanmaya çalıştı ama ucube kanat çıkartarak ters bir hamle ile nigerunun omzuna saldırıyor ama setsuni ucubenin ağzına bir tekme oturtarak uzaklaştırıyor. o sırada aldığı yaradan dolayı nigeruda dizlerinin üzerine çöküyor setsuni nigeruyu alıp kaçmaya çalışsa da ucube ayaklanıp saldırıya geçti.

Setsuni: demek buraya kadardı

Tam ucube ikisinide öldürecekken minator tek yumruk ile ucubeyi ezdi, setsuni şaşkınlıkla minatora neden böyle yaptığını soruyor

Minator: cevap vermek zorunda değilim

Minator dört ayak üstünde ormana doğru kaçarak uzaklaşır. Setsuni yaralardan dolayı yere yığılır, yaklaşık 5 10 dk sonra ekipler gelip yaralıları hastanelere taşırlar. Nigeru uyanıp

Nigeru: ne oldu neden hala hayattayız

Setsuni: minator bizi kurtardı sanırım bizim için endişelendi

(o sırada ormanda ki minator)

Minator: neden onları kurtardım? Sanırım o böceği ezmek istedim.

Part 4 son.
 
Part 4: dövüşün sonu
Not: nigeru ve setsuninin karşılaştıkları ucube onların omzuna geliyor

Nigeru ve setsuni karşılarınd ki ucubeye taktik geliştirmeye fırsat bulmadan ucube saldırmaya başlıyor. Korku kalkanı ile onu durdurmaya çalışsada por'u giderek azaldığı için kalkan zayıflamaya başlıyor ucubenin 3 darbesi sonucu kalkan kırılınca nigeru ayağından yakaladığı ucubeyi döndürüp fırlatarak zaman kazanmaya çalıştı ama ucube kanat çıkartarak ters bir hamle ile nigerunun omzuna saldırıyor ama setsuni ucubenin ağzına bir tekme oturtarak uzaklaştırıyor. o sırada aldığı yaradan dolayı nigeruda dizlerinin üzerine çöküyor setsuni nigeruyu alıp kaçmaya çalışsa da ucube ayaklanıp saldırıya geçti.

Setsuni: demek buraya kadardı

Tam ucube ikisinide öldürecekken minator tek yumruk ile ucubeyi ezdi, setsuni şaşkınlıkla minatora neden böyle yaptığını soruyor

Minator: cevap vermek zorunda değilim

Minator dört ayak üstünde ormana doğru kaçarak uzaklaşır. Setsuni yaralardan dolayı yere yığılır, yaklaşık 5 10 dk sonra ekipler gelip yaralıları hastanelere taşırlar. Nigeru uyanıp

Nigeru: ne oldu neden hala hayattayız

Setsuni: minator bizi kurtardı sanırım bizim için endişelendi

(o sırada ormanda ki minator)

Minator: neden onları kurtardım? Sanırım o böceği ezmek istedim.

Part 4 son.
Novel okumayı sevmeyen biri olarak hikayelerini okumaya bayılıyorum. ? :utan:
 
Tekerrür:

sahil kasabasında bir okul yurdunda dikkatsizlik sonucu bir yangın başlar... itfaiye olay yerine varıp öğrencileri teker teker dışarı çıkartmaya başlar öğrencileri sayan öğretmen bir kaç öğrencinin kayıp olduğunu söyler, bir itfaiye erleri ise yangın içine dalıp çocukları kurtarmak için alevlerin içine dalarlar...

Olaylar sonrası:
yangından kurtulan bir çocuk gözünü hastanede açar ve bir ailenin ağladığını yan biraz yana baktığında ise kendisini kurtaran adamın yüzünün yandığını ve kurtaramadığı çocuklar için ağladığını görür ve o olay üzerine itfaiyeci olmaya ve başka ailelerinde ağlamaması için itfaiyeci olmaya karar verir.

Haberler: amakani sahilinde bulunan öğrenci yurdu yangınına itfaiye ekiplerinin gitmesi sonucu 68 öğrencinin kurtarıldığı bu öğrencilerden 12'sinin yangın dolayısı ile bayıldığı ve yurt içinde kalan 8 öğrenci hayatının kaybettiği ve ayrıca 2 itfaiye erinin öldüğü ve ayrıca yangının bir hademenin ihmalkarlığı sonucu olduğu bilgisi elimize ulaştı.

O olaydan yirmi yıl sonra: bizim çocuk büyüyüp bir itfaiye eri olmuştur...

Sunucu: şu anda tatsukawa(isim bulmakta kötüyüm) döber kavşağının kuzeydoğusunda bulunan bir şirket yanmakta itfaiye ekipleri şu anda olay yerine gidiyor.

Olay yeri:
İtfaiye içinden ekipler çıkmaya başladı bir grup alevlere su dökerken bir grup ise alevler içine dalıp içeride kalan insanları kurtarmaya başlar bizim erimiz ise posta ofisinde bayılan bir adamı sırtına alıp bina dışına doğru koşar ama o sırada bir eşya düşüp bacağını çok ciddi bir şekilde keser ve o halde koşmaya devam eder... Hastanede gözünü açan erimiz uyandığında yanında kurtardığı sivilin teşekkür notunu bulur vücudunun çok iyi olduğunu hisseder bir bacağı hariç.

Haberler: bir çalışanın sönmemiş izmariti yüzünden çıkan yangında şirkette bulunan 200'e yakın insanın hayatının riske girdiği yangında 20'ye yakın sivil hayatını kaybetti...


40 yıl sonra: bizim emekli olmuş erimiz bir bankta otururken 2 blok ötede bir yangın olduğunu duyar olay yerine giitiğinde erlerin sivilleri sırtlarına alıp ambulanslara taşırken görür, yangının nasıl çıktığını sorduğunda bir çocuğun ihöalkarlık sonucu bir çakmağı açtığı ve bu yüzden yangın çıktığını öğrenir.

Evine giden erimiz emekliliğinde yazar olma hevesi tutmuştur ve daktilosunu açıp yazı yazmaya başlar.

Tarih tekerrür eder diye bir laf vardır oysaki bu cümle o kadar yanlıştır ki tekerrür eden insanlardır. tarih insanlar tarafından oluşur, değişir...

Son.

Son cümlenin sonunu getiremedim ama bir anda aklıma böyle bir hikaye geldi.
 
Bir süredir üzerinde detaylıca düşündüğüm bir evrenim vardı. Yazı daha da uzamasın diye tüm detayları eklemedim fakat aklımda ki bazı karakterleri ve kalan detayları da ileride buraya eklemeyi düşünüyorum.

Evren
Evren birden fazla Tanrının yarattığı bizimkine benzer bir dünyada yaşayan insanları ve diğer ırkları kapsıyor. Dünya'nın ismi Etomya. Etomya orta çağ dünyasına benzer bir zaman diliminde ve teknolojisinde geçmektedir. Bu evrende Tanrılar kendilerini canlılara gösterebilir ve varlıkları herkes tarafından kabul edilmektedir. Tanrıların her biri dünyada ki farklı bir işlenişten sorumludur. Hepsinin kendine özel güçleri ve görevleri bulunmaktadır. Tanrıların yetenekleri fiziksel ve fizik ötesi olarak iki sınıfa ayrılır. Fiziksel sınıfta olan Tanrılar evrende ki fizik olaylarını yönetirken (doğa olayları vb.) Fizik ötesi sınıfta olanlar Zaman, Mekan, Ölüm, Kader, Hayal, Şehvet, Nefret, Sefalet, Savaş, Ruh gibi kavramları yöneten Tanrılardır. Toplamda 15 Tanrı bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Baş Tanrı'dır. Diğer tüm Tanrıları yaratan ve gücü her şeye yeten en yüce olandır. Baş Tanrı diğer Tanrılardan yarattıkları Dünya için canlılar oluşturmasını ister. Kendisi ise en son olarak insanları yaratır. En değer verdiği ve en çok beklentisi olduğu ırk insanlardır. İnsanlarla beraber toplamda 6 ırk ve 6 krallık bulunmaktadır. Bunlar şekil değiştirebilen Kinos'lar, Devler, Periler, Cüceler, okyanus haklı Omaku ve İnsanlardır. Evrende 150 senedir devam eden bir savaş vardır. Kinos ve Devlerin kurduğu ittifak karşısında İnsan ve Cüce ittifakının savaşıdır. Omaku'lar yaşadıkları okyanusun dışı ile ilgilenmedikleri için savaşa katılmamışlardır. Periler ise savaşmaktan anlamayan barışçıl canlılar oldukları için savaşta taraf olmamışlardır fakat kanatları çok değerli olduğu için en çok katledilen ırktır, bu sebeple diğerlerinden saklanarak yaşamaktadırlar.

Güç Unsurları
Rün:
Evrenin ana güç unsurudur. Tanrılar tarafından bahşedilen güçlere denir. Bu güçler kendi içinde Elementsel, Bedensel, Zihinsel ve Evrensel olarak dörde ayrılır. Her bir tür ründen birden fazla vardır ve kişi eğer yeterli bir seviyedeyse birden fazla rüne sahip olabilir. Fakat tek bir rün gücünü kontrol etmesi bile zaman aldığından birden fazla gücü kontrol etmek çok zordur. Bunu başarabilen oldukça az kişi bulunmaktadır. Rün güçleri aynı zamanda bir silaha da aktarılabilmektedir. Bir silah üzerinde kontrolü sağlamak daha kolay olduğundan çoğunluk bunu tercih eder. Fakat rün gücü silah aracılığıyla kullanıldığında asla tam potansiyelini yansıtmaz. Kullanması daha kolay olsa da ortaya çıkardığı güç kendi başına kontrol edebilen birininkine kıyasla daha düşüktür.

Elementsel Rün: Ateş, Sıvı, Hava Gazları, Rüzgar, Toprak, Yıldırım gibi elementleri kontrol etmeyi yarayan ründür. En fazla bulunan ve silaha aktarılması en kolay olan Rün çeşitidir. Bir silaha aktarıldığında iki farklı kullanım şekli vardır. İlki kullanıcının elementin gücünü silah üzerinde kontrol edebilmesini sağlar. Örneğin bir kılıca ateş rünü aktarılırsa o kılıç artık ateş çıkarabilen bir kılıç olur. İkincisi ise elementin kendisi üzerinde etki edebilmesidir. Örneğin ateşi, rüzgarı, suyu kesebilen bir kılıca dönüşmesi gibi. Bu rünü kendi başına kullanabilen kişilerinse bir ayrıcalıkları vardır. O da doğada bulunan elementleri direkt kontrol edebilmeleridir. Kendilerinin alev yaratması dışında yangında çıkan bir alevi, bir su birikintisinde ki suyu veya havada ki gazı kullanabilirler. Rünü silah üzerinde kullananlar ise böyle bir şeyi yapamazlar, onlar sadece silahın kendisinin onlara sunduğu güç ile sınırlıdırlar.

Bedensel Rün: Kullanıcın bedeni üzerinde değişiklikler yapabilmesine olanak sağlayan ründür. Elementsel rüne göre daha nadir bulunur. Kişinin bedeni üzerinde iki farklı kullanım şekline sahiptir. İlki kişinin bedeninin gözle görülür bir şekilde değişmesini sağlar. Örneğin vücut olduğundan daha çok büyüyebilir veya küçülebilir. Aynı zamanda incelip, kalınlaşabilir de. İkinci kullanımı ise kullanıcının fiziksel yeteneklerini arttırır. Bedeni normal halinden daha güçlü, dayanıklı veya hızlı olabilir. Bu rünü kontrol etmesi pek kolay değildir, eğer yeterince iyi kontrol edilemezse vücutta istenmeyen değişikliklere sebebiyet verebilir. Yada kişinin bedeni eski haline geri gelemeyecek şekilde değişime uğrayabilir. Bu rünü silaha aktarmak mümkündür. Aynı kişinin kendisinde olduğu gibi silahlarda da iki kullanım şekli vardır. İlki silahın boyutunun büyümesi veya küçülmesidir. İkinci kullanım ise silahın keskinliğinin, sağlamlığının yada bıraktığı hasarın arttırılmasıdır. Silah üzerinde yeteri kontrol sağlanamazsa aynı vücutta olduğu gibi boyutu tekrar eski haline getirilemeyebilir.

Zihinsel Rün: Kullanıcın karşısında ki kişinin zihni ile oynamasına imkan veren rün çeşitidir. Bu rün bedensel rünlerden bile daha nadir rastlanan bir sınıftır. Kullanan kişi karşıdakini hipnoz edebilir, olmayan şeyler gösterebilir veya istediğini yaptırabilir. Kişi ile telepati yoluyla iletişim kurabilir ve zihninden geçenleri o söylemeden öğrenebilir. Bu güçlerine rağmen üzerinde hakim olması hiç kolay değildir. Birden fazla kişi üzerinde kullanmak oldukça zordur ve kişi sayısı arttıkça gücün düzgün çalışabilmesi de gittikçe zorlaşır. Aynı zamanda eğer karşıdakinin iradesi kullanıcıdan fazlaysa gücün etkisini kaybetme ihtimali de vardır. Bu rün yeteneği de kişinin kendi kullanımı dışında silahlara veya eşyalara aktarılabilir. Takan kişinin zihnine girilmesini sağlayan bir aksesuar veya sapladığı kişinin zihnini kontrol edebilmesini sağlayan bir hançer gibi. Eşyaların gücü kişilerin kullanımına göre daha zayıftır ve eşya hasar görürse etkisini kaybeder.

Evrensel Rün: En nadir bulunan ve en tehlikeli olan rün sınıfıdır. Bu rün kullanıcının evrenin fiziğine hükmedebilmesini hatta fizik kuralları ile oynamasına bile imkan verir. Kullanıcının yer çekimi, basınç, zaman, mekan veya gerçeklik gibi unsurları kontrol edebilmesine olanak sağlar. Bu güç sayesinde kişi adeta depremler yaratabilir, fizik kurallarını bozarak gerçekliği değiştirebilir, var olmayan şeyler yaratabilir veya karşıdakinin varlığını evrenden silebilir. Bu tanrısal güçlere sahip olan kişi sayısı çok az olmakla beraber kullanan kişilerin ömrü de diğer canlılara göre kısa olur. Bu gücü kullananlar karşılığında direkt kendi yaşam enerjilerini sunarlar. Bu rünün verdiği güçlerin bir sınırı vardır örneğin kişi evreni kökten değiştirebilecek bir seviyeye ulaşamaz. Fakat dünya üzerinde büyük değişikliklere sebebiyet verebilir. Başka bir sınırlamaya örnek olarak zaman rünü ile geçmişe gidilemez veya kullanıcı kendisi dışında birini geleceğe gönderemez. Zamanda sıçrayabileceği aralığında bir sınırı vardır. Zamanı belli bir oranda hızlandırıp, yavaşlatabilir. Bu rünler üzerinde tamamen hakimiyet kurabilmek ömrün kısalığından ötürü neredeyse imkansız gibidir. Bu rünlerin güçleri diğerlerinin aksine silahlara aktarılamaz. Sebebi ise bu güçlerin ağırlığına dayanabilecek bir silah bulunmamasıdır.

Irklar
Cüce:
Cüceler teknoloji anlamında en gelişmiş olan ırktır. Savaşlarda mancınıklar, düşmanları ok yağmuruna tutan silahlar ve bomba atar araçlar kullanırlar. Çoğunlukla balta, balyoz gibi ağır silahlar tercih ederler ve yaşadıkları coğrafyanın dağlık olmasından ötürü keçileri hem ulaşımda hemde orduda bolca kullanırlar. Küçük boylarına rağmen hem zihin olarak hem vücut olarak oldukça dayanıklıdırlar. İşçilik olarak yaptıkları da takdire şayandır zırhları ve silahları son derece sağlamdır. İnatçılıkları ile tanındıklarından ötürü diğer ırklar ile araları çok sıkı fıkı değildir. Kendi ırklarına karşı aşırı bir bağlılıkları vardır. Evrende ki büyük savaş başladıktan sonra mecburi olarak insanlarla taraf olmayı kabul etmişlerdir. Geçen yılların sonucunda insanlar ile araları daha iyi hale gelmiştir.

İnsan: İnsanlar Etomya üzerinde ki en çok rün kullanan ırktır. Diğer ırklara göre fiziksel olarak daha zayıf oldukları için Baş Tanrı tarafından onlara verilen avantaj rün güçlerini daha kolay kavrayabilme ve daha rahat bir şekilde kullanabilme olmuştur. Ayrıca nüfus olarak en kalabalık olan ırk yine onlardır. En geniş sınırlara sahip olan krallık insanlara aittir. Fakat buna rağmen en güçlü Krallık kendileri değildir. Bildiğimiz insani özellikleri gösterirler, bencillikleri ve güce olan bitmek bilmeyen bir açlıkları olsa da vicdan olarak ön plana çıkanlar yine kendileridir. Savaşlarda çoğunlukla kılıç, kalkan, yay, arbalet kullanırlar. Yolculuk ve savaş için ise atları tercih ederler. Diğer ırklarla aralarını genelde iyi tutmaya çalışırlar fakat Kinos'lar ve Devler ile uzun süredir kanlı bıçaklıdırlar. Bu yüzden savaşta onların karşısında durmuşlardır.

Kinos: Kinos'lar şekil değiştirebilen bir ırktır. Hayvanlarla araları çok iyi olduğu için onların görüntüsüne bürünürler, genellikle yarı hayvan yarı Kinos benzeri bir surette olurlar. Derileri normal insanlara göre daha koyudur veya daha açıktır. Keskin dişleri ve sivri kulakları vardır. Görünümüne büründükleri hayvanların fiziksel özelliklerini de üstlenirler böylece savaşlarda oldukça galibiyet kazanmışlardır. Bir filin kuvveti, bir çitanın hızı veya bir kartalın uçma becerisi. Bu ve daha birçok hayvanın özelliklerini kendilerine adapte edebilirler. Hayvanlarla araları iyi olduğu için Etomya üzerinde bulunan neredeyse tüm hayvanlar onlara destek olur. Hem savaşta hemde istihbarat konusunda hayvanların yardımlarını kullanırlar. Ayrıca az sayıda bulunan bazı özel canlıların da yeteneklerine sahiptirler. Kinos'lar insanlardan sonra nüfus olarak en büyük ikinci ırktır ve en güçlü krallıktır. Savaş Tanrısı'nın yanında taraf oldukları içinde güçlü konumdadırlar. Savaşlarda diğer ırklar kadar çok silah kullanmazlar, zırhları da daha hafiftir. İnsanların ve cücelerin hayvanları zorla kullandıklarını düşündüklerinden ötürü araları onlarla kötüdür. Devler ve Omaku'lar ile daha iyi anlaşırlar.

Dev: Devler boyutlarından ötürü fiziksel olarak diğer ırklara göre daha güçlü ve dayanıklıdır. Bu kaba kuvvetlerinin karşılığı olarak zeka olarak pek gelişmemişlerdir. En teknolojiden uzak ve barbarca yaşayan ırk onlardır. Onları kandırmak pek zor değildir fakat çok güvenilir de değillerdir. Yabancıları fazla sevmezler, iletişim becerileri kısıtlı olduğu için daha çok kendi aralarında takılırlar. Savaşlarda çoğunlukla topuz kullanırlar. Derileri dayanıklı olduğu için zırh giyme ihtiyacı hissetmezler fakat bazılarına Kinos'lar tarafından kendilerine özel yapılan zırhları giyerler ve daha da dayanıklı bir hale gelirler. Eskiden hayvanlar ile beslenirlerdi Kinos'lar ile ittifak kurduktan sonra ise İnsanlar ve Cüceler ile beslenmeye başlamışlardır.

Omaku: Okyanusların derinliklerinde yaşayan ırktır. Suyun altında nefes alabilirler, bazı türleri suyun dışında da nefes alabilmektedir. Aralarında deniz kızları ve deniz adamları da bulunmaktadır. Su altı dünyası onların hükmü altındadır, su altı canlılarını kontrol edebilirler ve onlarla beraber hareket ederler. Emirlerinde Kraken gibi efsanevi yaratıklarda bulunmaktadır, silah olarak ise genellikle mızrak kullanırlar. Suyun altında bile gidebilecek kadar dayanıklı gemilere sahiptirler. Kendi dünyalarına saldırılmadıkça barışçıl bir politika izlerler. Dış dünyada olup bitenle fazla ilgilenmezler bu yüzden Kinos'lar onlara ittifaklık teklifi ile geldiğinde geri çevirmişlerdir. Onlar yalnızca suların koruyucusudur ve bölgelerine zarar geldiğinde harekete geçerler, okyanusları kirletenlerden haz etmezler. Fazla yabancı ağırlamazlar fakat Krallıklar arası yapılan görüşmelere katılırlar.

Peri: Etomya üzerinde ki en barışçıl, savaş karşıtı ırktır. Herhangi bir silahları yoktur ve savaşmaktan anlamazlar onlar sadece keyfi bir yaşam sürmektedirler. Dünyaya iyilik yaymak için yaratıldıklarına inanırlar ve herkese karşı iyi bir yaklaşım sergilemeye çalışırlar. Yaraları iyileştirme konusunda oldukça yeteneklidirler bu yüzden uzun ömürlü canlılardır. Parıltılı bir görüntüleri vardır ve kanatları sayesinde uçabilirler. Bu kanatlar şans getirdiğine inanıldığı için çok değerli olduğundan ticaretini yapmaya kalkan çok kişi olmuştur. Sırf bu sebeple birçok peri avı gerçekleşmiş bir çoğuda ya öldürülmüş yada köle olarak kullanılmıştır. Bunun üzerine sayıları azalan Periler diğer ırkların arasında yaşamaktan vazgeçmiş ve izole bir adaya çekilerek kendi hallerinde yaşama kararı vermiştir.

Hikaye
Ana karakter Lingor Baş Tanrı'nın oğludur ve Dünya yılı ile 1000 yaşındadır. Bilinen tek Tanrı çocuğu kendisidir ve bunun getirisi olarak da oldukça güçlüdür. Tüm tanrılarının yeteneklerinden ufak bir doza sahiptir. Fakat kendisi oldukça küstah ve sorumsuzdur. Yaşının aksine kafası ergen bir çocuğunkine benzer şekilde çalışır. Diğer Tanrılara kıyasla daha basit bir görevi vardır. O da Etomya üzerinde ki canlıları izlemek ve yaşananları kayıt tutmaktır. Ama o bu görevi bile doğru düzgün yerine getirmez, canı istediği zaman yapar. Genelde keyfine göre evrende gezer ve güçleri ile kendine eğlence çıkarır. Fakat bir gün asla yapmaması gereken bir şeyi yapar. Yine canının sıkıldığı bir vakit kendisinden bir savaş için yardım isteyen İnsanlara yardım ederek Devlere karşı o savaşı kazanmalarını sağlar. Oysa Tanrıların canlılara Rünler ile güç bahşetmek dışında Etomya'da ki olaylara müdahale etmeleri kesinlikte yasaktır. Lingor bu kuralı bildiği halde çiğnemiştir ve Baş Tanrı tarafından çok ağır bir şekilde cezalandırılır. Tüm güçleri elinden alınır ve sıradan bir insan olarak elinde sadece bir kılıç ile Dünya'ya gönderilir. Baş Tanrı ondan 150 yıl önce kendisine karşı gelen Savaş Tanrısının başlattığı savaşı bitirmesini ister. Eğer bunu başarabilirse tüm güçleri ve konumu tekrardan ona verilecektir. Fakat bu görev Lingor'un sandığından çok daha zor olacaktır. Bu çetin yolculukta bir sürü yeni yoldaş edinecek olan Lingor aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğunu da öğrenecektir.
 
Bir süredir üzerinde detaylıca düşündüğüm bir evrenim vardı. Yazı daha da uzamasın diye tüm detayları eklemedim fakat aklımda ki bazı karakterleri ve kalan detayları da ileride buraya eklemeyi düşünüyorum.

Evren
Evren birden fazla Tanrının yarattığı bizimkine benzer bir dünyada yaşayan insanları ve diğer ırkları kapsıyor. Dünya'nın ismi Etomya. Etomya orta çağ dünyasına benzer bir zaman diliminde ve teknolojisinde geçmektedir. Bu evrende Tanrılar kendilerini canlılara gösterebilir ve varlıkları herkes tarafından kabul edilmektedir. Tanrıların her biri dünyada ki farklı bir işlenişten sorumludur. Hepsinin kendine özel güçleri ve görevleri bulunmaktadır. Tanrıların yetenekleri fiziksel ve fizik ötesi olarak iki sınıfa ayrılır. Fiziksel sınıfta olan Tanrılar evrende ki fizik olaylarını yönetirken (doğa olayları vb.) Fizik ötesi sınıfta olanlar Zaman, Mekan, Ölüm, Kader, Hayal, Şehvet, Nefret, Sefalet, Savaş, Ruh gibi kavramları yöneten Tanrılardır. Toplamda 15 Tanrı bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Baş Tanrı'dır. Diğer tüm Tanrıları yaratan ve gücü her şeye yeten en yüce olandır. Baş Tanrı diğer Tanrılardan yarattıkları Dünya için canlılar oluşturmasını ister. Kendisi ise en son olarak insanları yaratır. En değer verdiği ve en çok beklentisi olduğu ırk insanlardır. İnsanlarla beraber toplamda 6 ırk ve 6 krallık bulunmaktadır. Bunlar şekil değiştirebilen Kinos'lar, Devler, Periler, Cüceler, okyanus haklı Omaku ve İnsanlardır. Evrende 150 senedir devam eden bir savaş vardır. Kinos ve Devlerin kurduğu ittifak karşısında İnsan ve Cüce ittifakının savaşıdır. Omaku'lar yaşadıkları okyanusun dışı ile ilgilenmedikleri için savaşa katılmamışlardır. Periler ise savaşmaktan anlamayan barışçıl canlılar oldukları için savaşta taraf olmamışlardır fakat kanatları çok değerli olduğu için en çok katledilen ırktır, bu sebeple diğerlerinden saklanarak yaşamaktadırlar.

Güç Unsurları
Rün:
Evrenin ana güç unsurudur. Tanrılar tarafından bahşedilen güçlere denir. Bu güçler kendi içinde Elementsel, Bedensel, Zihinsel ve Evrensel olarak dörde ayrılır. Her bir tür ründen birden fazla vardır ve kişi eğer yeterli bir seviyedeyse birden fazla rüne sahip olabilir. Fakat tek bir rün gücünü kontrol etmesi bile zaman aldığından birden fazla gücü kontrol etmek çok zordur. Bunu başarabilen oldukça az kişi bulunmaktadır. Rün güçleri aynı zamanda bir silaha da aktarılabilmektedir. Bir silah üzerinde kontrolü sağlamak daha kolay olduğundan çoğunluk bunu tercih eder. Fakat rün gücü silah aracılığıyla kullanıldığında asla tam potansiyelini yansıtmaz. Kullanması daha kolay olsa da ortaya çıkardığı güç kendi başına kontrol edebilen birininkine kıyasla daha düşüktür.

Elementsel Rün: Ateş, Sıvı, Hava Gazları, Rüzgar, Toprak, Yıldırım gibi elementleri kontrol etmeyi yarayan ründür. En fazla bulunan ve silaha aktarılması en kolay olan Rün çeşitidir. Bir silaha aktarıldığında iki farklı kullanım şekli vardır. İlki kullanıcının elementin gücünü silah üzerinde kontrol edebilmesini sağlar. Örneğin bir kılıca ateş rünü aktarılırsa o kılıç artık ateş çıkarabilen bir kılıç olur. İkincisi ise elementin kendisi üzerinde etki edebilmesidir. Örneğin ateşi, rüzgarı, suyu kesebilen bir kılıca dönüşmesi gibi. Bu rünü kendi başına kullanabilen kişilerinse bir ayrıcalıkları vardır. O da doğada bulunan elementleri direkt kontrol edebilmeleridir. Kendilerinin alev yaratması dışında yangında çıkan bir alevi, bir su birikintisinde ki suyu veya havada ki gazı kullanabilirler. Rünü silah üzerinde kullananlar ise böyle bir şeyi yapamazlar, onlar sadece silahın kendisinin onlara sunduğu güç ile sınırlıdırlar.

Bedensel Rün: Kullanıcın bedeni üzerinde değişiklikler yapabilmesine olanak sağlayan ründür. Elementsel rüne göre daha nadir bulunur. Kişinin bedeni üzerinde iki farklı kullanım şekline sahiptir. İlki kişinin bedeninin gözle görülür bir şekilde değişmesini sağlar. Örneğin vücut olduğundan daha çok büyüyebilir veya küçülebilir. Aynı zamanda incelip, kalınlaşabilir de. İkinci kullanımı ise kullanıcının fiziksel yeteneklerini arttırır. Bedeni normal halinden daha güçlü, dayanıklı veya hızlı olabilir. Bu rünü kontrol etmesi pek kolay değildir, eğer yeterince iyi kontrol edilemezse vücutta istenmeyen değişikliklere sebebiyet verebilir. Yada kişinin bedeni eski haline geri gelemeyecek şekilde değişime uğrayabilir. Bu rünü silaha aktarmak mümkündür. Aynı kişinin kendisinde olduğu gibi silahlarda da iki kullanım şekli vardır. İlki silahın boyutunun büyümesi veya küçülmesidir. İkinci kullanım ise silahın keskinliğinin, sağlamlığının yada bıraktığı hasarın arttırılmasıdır. Silah üzerinde yeteri kontrol sağlanamazsa aynı vücutta olduğu gibi boyutu tekrar eski haline getirilemeyebilir.

Zihinsel Rün: Kullanıcın karşısında ki kişinin zihni ile oynamasına imkan veren rün çeşitidir. Bu rün bedensel rünlerden bile daha nadir rastlanan bir sınıftır. Kullanan kişi karşıdakini hipnoz edebilir, olmayan şeyler gösterebilir veya istediğini yaptırabilir. Kişi ile telepati yoluyla iletişim kurabilir ve zihninden geçenleri o söylemeden öğrenebilir. Bu güçlerine rağmen üzerinde hakim olması hiç kolay değildir. Birden fazla kişi üzerinde kullanmak oldukça zordur ve kişi sayısı arttıkça gücün düzgün çalışabilmesi de gittikçe zorlaşır. Aynı zamanda eğer karşıdakinin iradesi kullanıcıdan fazlaysa gücün etkisini kaybetme ihtimali de vardır. Bu rün yeteneği de kişinin kendi kullanımı dışında silahlara veya eşyalara aktarılabilir. Takan kişinin zihnine girilmesini sağlayan bir aksesuar veya sapladığı kişinin zihnini kontrol edebilmesini sağlayan bir hançer gibi. Eşyaların gücü kişilerin kullanımına göre daha zayıftır ve eşya hasar görürse etkisini kaybeder.

Evrensel Rün: En nadir bulunan ve en tehlikeli olan rün sınıfıdır. Bu rün kullanıcının evrenin fiziğine hükmedebilmesini hatta fizik kuralları ile oynamasına bile imkan verir. Kullanıcının yer çekimi, basınç, zaman, mekan veya gerçeklik gibi unsurları kontrol edebilmesine olanak sağlar. Bu güç sayesinde kişi adeta depremler yaratabilir, fizik kurallarını bozarak gerçekliği değiştirebilir, var olmayan şeyler yaratabilir veya karşıdakinin varlığını evrenden silebilir. Bu tanrısal güçlere sahip olan kişi sayısı çok az olmakla beraber kullanan kişilerin ömrü de diğer canlılara göre kısa olur. Bu gücü kullananlar karşılığında direkt kendi yaşam enerjilerini sunarlar. Bu rünün verdiği güçlerin bir sınırı vardır örneğin kişi evreni kökten değiştirebilecek bir seviyeye ulaşamaz. Fakat dünya üzerinde büyük değişikliklere sebebiyet verebilir. Başka bir sınırlamaya örnek olarak zaman rünü ile geçmişe gidilemez veya kullanıcı kendisi dışında birini geleceğe gönderemez. Zamanda sıçrayabileceği aralığında bir sınırı vardır. Zamanı belli bir oranda hızlandırıp, yavaşlatabilir. Bu rünler üzerinde tamamen hakimiyet kurabilmek ömrün kısalığından ötürü neredeyse imkansız gibidir. Bu rünlerin güçleri diğerlerinin aksine silahlara aktarılamaz. Sebebi ise bu güçlerin ağırlığına dayanabilecek bir silah bulunmamasıdır.

Irklar
Cüce:
Cüceler teknoloji anlamında en gelişmiş olan ırktır. Savaşlarda mancınıklar, düşmanları ok yağmuruna tutan silahlar ve bomba atar araçlar kullanırlar. Çoğunlukla balta, balyoz gibi ağır silahlar tercih ederler ve yaşadıkları coğrafyanın dağlık olmasından ötürü keçileri hem ulaşımda hemde orduda bolca kullanırlar. Küçük boylarına rağmen hem zihin olarak hem vücut olarak oldukça dayanıklıdırlar. İşçilik olarak yaptıkları da takdire şayandır zırhları ve silahları son derece sağlamdır. İnatçılıkları ile tanındıklarından ötürü diğer ırklar ile araları çok sıkı fıkı değildir. Kendi ırklarına karşı aşırı bir bağlılıkları vardır. Evrende ki büyük savaş başladıktan sonra mecburi olarak insanlarla taraf olmayı kabul etmişlerdir. Geçen yılların sonucunda insanlar ile araları daha iyi hale gelmiştir.

İnsan: İnsanlar Etomya üzerinde ki en çok rün kullanan ırktır. Diğer ırklara göre fiziksel olarak daha zayıf oldukları için Baş Tanrı tarafından onlara verilen avantaj rün güçlerini daha kolay kavrayabilme ve daha rahat bir şekilde kullanabilme olmuştur. Ayrıca nüfus olarak en kalabalık olan ırk yine onlardır. En geniş sınırlara sahip olan krallık insanlara aittir. Fakat buna rağmen en güçlü Krallık kendileri değildir. Bildiğimiz insani özellikleri gösterirler, bencillikleri ve güce olan bitmek bilmeyen bir açlıkları olsa da vicdan olarak ön plana çıkanlar yine kendileridir. Savaşlarda çoğunlukla kılıç, kalkan, yay, arbalet kullanırlar. Yolculuk ve savaş için ise atları tercih ederler. Diğer ırklarla aralarını genelde iyi tutmaya çalışırlar fakat Kinos'lar ve Devler ile uzun süredir kanlı bıçaklıdırlar. Bu yüzden savaşta onların karşısında durmuşlardır.

Kinos: Kinos'lar şekil değiştirebilen bir ırktır. Hayvanlarla araları çok iyi olduğu için onların görüntüsüne bürünürler, genellikle yarı hayvan yarı Kinos benzeri bir surette olurlar. Derileri normal insanlara göre daha koyudur veya daha açıktır. Keskin dişleri ve sivri kulakları vardır. Görünümüne büründükleri hayvanların fiziksel özelliklerini de üstlenirler böylece savaşlarda oldukça galibiyet kazanmışlardır. Bir filin kuvveti, bir çitanın hızı veya bir kartalın uçma becerisi. Bu ve daha birçok hayvanın özelliklerini kendilerine adapte edebilirler. Hayvanlarla araları iyi olduğu için Etomya üzerinde bulunan neredeyse tüm hayvanlar onlara destek olur. Hem savaşta hemde istihbarat konusunda hayvanların yardımlarını kullanırlar. Ayrıca az sayıda bulunan bazı özel canlıların da yeteneklerine sahiptirler. Kinos'lar insanlardan sonra nüfus olarak en büyük ikinci ırktır ve en güçlü krallıktır. Savaş Tanrısı'nın yanında taraf oldukları içinde güçlü konumdadırlar. Savaşlarda diğer ırklar kadar çok silah kullanmazlar, zırhları da daha hafiftir. İnsanların ve cücelerin hayvanları zorla kullandıklarını düşündüklerinden ötürü araları onlarla kötüdür. Devler ve Omaku'lar ile daha iyi anlaşırlar.

Dev: Devler boyutlarından ötürü fiziksel olarak diğer ırklara göre daha güçlü ve dayanıklıdır. Bu kaba kuvvetlerinin karşılığı olarak zeka olarak pek gelişmemişlerdir. En teknolojiden uzak ve barbarca yaşayan ırk onlardır. Onları kandırmak pek zor değildir fakat çok güvenilir de değillerdir. Yabancıları fazla sevmezler, iletişim becerileri kısıtlı olduğu için daha çok kendi aralarında takılırlar. Savaşlarda çoğunlukla topuz kullanırlar. Derileri dayanıklı olduğu için zırh giyme ihtiyacı hissetmezler fakat bazılarına Kinos'lar tarafından kendilerine özel yapılan zırhları giyerler ve daha da dayanıklı bir hale gelirler. Eskiden hayvanlar ile beslenirlerdi Kinos'lar ile ittifak kurduktan sonra ise İnsanlar ve Cüceler ile beslenmeye başlamışlardır.

Omaku: Okyanusların derinliklerinde yaşayan ırktır. Suyun altında nefes alabilirler, bazı türleri suyun dışında da nefes alabilmektedir. Aralarında deniz kızları ve deniz adamları da bulunmaktadır. Su altı dünyası onların hükmü altındadır, su altı canlılarını kontrol edebilirler ve onlarla beraber hareket ederler. Emirlerinde Kraken gibi efsanevi yaratıklarda bulunmaktadır, silah olarak ise genellikle mızrak kullanırlar. Suyun altında bile gidebilecek kadar dayanıklı gemilere sahiptirler. Kendi dünyalarına saldırılmadıkça barışçıl bir politika izlerler. Dış dünyada olup bitenle fazla ilgilenmezler bu yüzden Kinos'lar onlara ittifaklık teklifi ile geldiğinde geri çevirmişlerdir. Onlar yalnızca suların koruyucusudur ve bölgelerine zarar geldiğinde harekete geçerler, okyanusları kirletenlerden haz etmezler. Fazla yabancı ağırlamazlar fakat Krallıklar arası yapılan görüşmelere katılırlar.

Peri: Etomya üzerinde ki en barışçıl, savaş karşıtı ırktır. Herhangi bir silahları yoktur ve savaşmaktan anlamazlar onlar sadece keyfi bir yaşam sürmektedirler. Dünyaya iyilik yaymak için yaratıldıklarına inanırlar ve herkese karşı iyi bir yaklaşım sergilemeye çalışırlar. Yaraları iyileştirme konusunda oldukça yeteneklidirler bu yüzden uzun ömürlü canlılardır. Parıltılı bir görüntüleri vardır ve kanatları sayesinde uçabilirler. Bu kanatlar şans getirdiğine inanıldığı için çok değerli olduğundan ticaretini yapmaya kalkan çok kişi olmuştur. Sırf bu sebeple birçok peri avı gerçekleşmiş bir çoğuda ya öldürülmüş yada köle olarak kullanılmıştır. Bunun üzerine sayıları azalan Periler diğer ırkların arasında yaşamaktan vazgeçmiş ve izole bir adaya çekilerek kendi hallerinde yaşama kararı vermiştir.

Hikaye
Ana karakter Lingor Baş Tanrı'nın oğludur ve Dünya yılı ile 1000 yaşındadır. Bilinen tek Tanrı çocuğu kendisidir ve bunun getirisi olarak da oldukça güçlüdür. Tüm tanrılarının yeteneklerinden ufak bir doza sahiptir. Fakat kendisi oldukça küstah ve sorumsuzdur. Yaşının aksine kafası ergen bir çocuğunkine benzer şekilde çalışır. Diğer Tanrılara kıyasla daha basit bir görevi vardır. O da Etomya üzerinde ki canlıları izlemek ve yaşananları kayıt tutmaktır. Ama o bu görevi bile doğru düzgün yerine getirmez, canı istediği zaman yapar. Genelde keyfine göre evrende gezer ve güçleri ile kendine eğlence çıkarır. Fakat bir gün asla yapmaması gereken bir şeyi yapar. Yine canının sıkıldığı bir vakit kendisinden bir savaş için yardım isteyen İnsanlara yardım ederek Devlere karşı o savaşı kazanmalarını sağlar. Oysa Tanrıların canlılara Rünler ile güç bahşetmek dışında Etomya'da ki olaylara müdahale etmeleri kesinlikte yasaktır. Lingor bu kuralı bildiği halde çiğnemiştir ve Baş Tanrı tarafından çok ağır bir şekilde cezalandırılır. Tüm güçleri elinden alınır ve sıradan bir insan olarak elinde sadece bir kılıç ile Dünya'ya gönderilir. Baş Tanrı ondan 150 yıl önce kendisine karşı gelen Savaş Tanrısının başlattığı savaşı bitirmesini ister. Eğer bunu başarabilirse tüm güçleri ve konumu tekrardan ona verilecektir. Fakat bu görev Lingor'un sandığından çok daha zor olacaktır. Bu çetin yolculukta bir sürü yeni yoldaş edinecek olan Lingor aynı zamanda insan olmanın ne demek olduğunu da öğrenecektir.
Öncelikle eline sağlık oldukça güzel bir evren tasarımı olmuş. Rün güçlerini çok güzel kurgulamışsın. Girişteki tanrıları Türk mitolojisinden alıntılamışsın/esinlenmişsin sanırım. Çok hoşuma gitti bu. Biraz spritütalizme girip düşünce gücünün önemini açıklayarak rünler desteklenebilir. Ayrıca yine spritüalizmden yedi tanrı katmanı ve 8. katman tanrının evrenin kendisi olması gibi olaylarda bu evrene yakışabilir diye düşündüm.
Hikaye konusu ise muazzam tamamen yorum yapamayacak kadar beğendim.
 
Öncelikle eline sağlık oldukça güzel bir evren tasarımı olmuş. Rün güçlerini çok güzel kurgulamışsın. Girişteki tanrıları Türk mitolojisinden alıntılamışsın/esinlenmişsin sanırım. Çok hoşuma gitti bu. Biraz spritütalizme girip düşünce gücünün önemini açıklayarak rünler desteklenebilir. Ayrıca yine spritüalizmden yedi tanrı katmanı ve 8. katman tanrının evrenin kendisi olması gibi olaylarda bu evrene yakışabilir diye düşündüm.
Hikaye konusu ise muazzam tamamen yorum yapamayacak kadar beğendim.
Güzel yorumların için çok teşekkürler. Tanrıları genel olarak mitolojilerden esinlendim diyebilirim evet, hoşuma gidiyor evren içinde bu tür varlıkların da yer bulması. Dediğin spritüalizm olayı bu evrene güzel uyabilir gibi geldi bana iyi bir tavsiye oldu. Güç sistemi üzerine de özellikle düşünmüştüm, detaylı olsun istedim. Hikaye konusunda ise biraz Thor'dan esinlendim diyebilirim onun da benzer olaylar geliyordu başına. Kudretli bir ana karakterin güçlerinden arınarak bir şeyler yapma mecburiyetinde kalması hoş bir ikilem yaratır diye aklıma geldi.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık