Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Kaybolan Değerler

En Çok Hangisinin Bulunmasını İsterdiniz?

  • Kehribar Oda

    Kullanılan: 2 11.8%
  • Honjō Masamune

    Kullanılan: 11 64.7%
  • Jules Rimet Kupası

    Kullanılan: 1 5.9%
  • İslam Kılıcı

    Kullanılan: 3 17.6%
  • Patiala Kolyesi

    Kullanılan: 0 0.0%

  • Kullanılan toplam oy
    17
Bu yazımda sizlerle zamanında kaybolmuş ve halen bulunamamış bazı gerçek eserleri ve eşyaları tanıtacağım.

Kehribar Oda



Kehribar Oda, Saint Petersburg yakınlarındaki Tsarskoye Selo'nun Catherine Sarayı'nda bulunan altın varak ve aynalarla desteklenen kehribar panellerle dekore edilmiş bir odaydı.

Kehribar Oda 1701'de Prusya'nın Berlin kentindeki Charlottenburg Sarayı için tasarlanır, ancak Berlin Şehir Sarayı'na kurulur. Odanın tasarımı Alman barok heykeltıraş Andreas Schlüter ve Danimarkalı kehribar ustası Gottfried Wolfram tarafından yapılır. Schlüter ve Wolfram, 1707'ye kadar oda üzerinde çalışır. Onların çalışmaları sürerken aralarına kehribar ustaları Gottfried Turau ve Danzig'den Ernst Schacht da katılır.

Kehribar Oda, 1716 yılında Prusya Kralı I. Friedrich Wilhelm tarafından müttefiki Rus İmparatorluğu'nun Büyük Çarı Peter'a hediye edilir. Çar Peter da odanın Catherine Sarayı'na kurulmasını ister. İkinci kurulumda oda genişletilir ve üzerinde birkaç yenileme yapılır. Odanın son hali 55 metrekareden fazla bir alanı kaplıyor ve 6 tondan fazla kehribar içeriyordu. Dünyanın Sekizinci Harikası olarak kabul edilebilecek kadar güzeldi.

Kehribar Oda, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın kuzeyindeki Ordu Grubu tarafından yağmalandı. Bunun ardından yeniden yapılması ve sergilenmesi için Königsberg'e götürüldü. Bundan sonra Kehribar Oda'ya ne olduğu bilinmemektedir. Savaşın ardından odayı bulabilmek için birçok araştırma yapılsa da, hiçbir ize ulaşılamamıştır.

Honjō Masamune



Honjō Masamune, Edo döneminin çoğunda Tokugawa şogunluğunu temsil eden ve bir şogundan diğerine geçen bir kılıçtı. Masamune tarafından yapılan en iyi bilinen kılıçlardan biridir ve şimdiye kadar yapılmış en iyi Japon kılıçları arasında olduğu söylenir. 1939'da Japonya Ulusal Hazinesi (Kokuhō) ilan edilmişti.

Kılıçtaki Honjō ismi muhtemelen 1561'deki bir savaştan sonra kılıcı kazanan General Honjō Shigenaga'dan gelmektedir. Shigenaga, kılıcın önceki sahibi olan Umanosuke tarafından saldırıya uğrar. Kılıç Shigenaga'nın miğferini ikiye ayırsa da, Shigenaga ölmez ve kılıcı ödül olarak alır. Kılıcın bıçağında çok sayıda çentik olsa da, halen kullanılabilir durumdadır. Kılıç, 1592 civarında Fushimi Kalesi'ne gönderilene kadar Shigenaga'da kalır.

Shigenaga daha sonra kılıcı Toyotomi Hideyoshi'nin yeğeni ve hizmetlisi olan Toyotomi Hidetsugu'ya 13 Mai karşılığında satmak zorunda kalır. Bir kılıç eksperi olan Kyoho Meibutsu Cho, kılıca 1000 Mai değer biçer. Bundan sonra kılıç sürekli el değiştirir. Önce Toyotomi Hideyoshi'den, Shimazu Yoshihiro'ya gider. Sonrasında tekrar Hideyoshi'ye döner. Daha sonra kılıcı Tokugawa Ieyasu, Tokugawa Yorinobu ve son olarak Tokugawa Ietsuna alır. Bundan sonrasında kılıç Tokugawa Hanesi'nin Kii kolunda kalır ve kılıcın mülkiyeti Tokugawa Şogunluğu'nun (1868) sona ermesinden sonra da devam eder. Kılıcın bilinen son sahibi, II. Dünya Savaşı'nın sonunda kılıcı elinde Tokugawa Iemasa'dır.

İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Amerika Birleşik Devletleri, Japonya'yı işgal eder ve polis veya hükümet izni olmadan her türlü keskin bıçaklı eşya üretimi yasaklanır. Ayrıca Amerikalılar ülkedeki tüm kılıçların Yabancı Tasfiye Komisyonu'na teslim edilmesini ister. Bunun üzerine Tokugawa Iemasa, Honjō Masamune ve diğer 13 isimli kılıcı Aralık 1945'te Mejiro'daki bir polis karakoluna teslim eder.

Ocak 1946'da, Mejiro polisi kılıçları, Yabancı Tasfiye Komisyonu'da yer alan ve adının "Çavuş Coldy Bimore" olduğu söylenen bir adama verir. Josh Gates, Honjō Masamune'yi bulmak için Japonya'ya gider ve Yabancı Tasfiye Komisyonu'nda kılıcın verildiği söylenen kişi olan "Çavuş Coldy Bimore" isimli birinin olmadığını öğrenir. O günden sonra kılıçtan bir daha haber alınamaz. Honjō Masamune, kayıp Japon kılıçlarının en önemlisidir ve şu anki yeri bilinmemektedir.

Jules Rimet Kupası



Jules Rimet Kupası FIFA Dünya Kupası'nın orijinal ödülüydü. Kupaya en başta "Zafer" adı verilse de, kupa genellikle Dünya Kupası veya Coupe du Monde olarak isimlendirilir. 1946'da, 1929'da yarışmayı başlatmak için bir oy vermiş olan FIFA Başkanı Jules Rimet'i onurlandırmak kupanın adı Jules Rimet Kupası yapılır. Kupa, Fransız heykeltıraş Abel Lafleur tarafından tasarlanır ve lapis lazuli kaide üzerinde altın kaplama som gümüşten yapılır. 1954'te bu taban, üzerine kazananlar hakkında daha detaylı bilgiler yazılabilmesi için daha uzun bir tabanla değiştirilir. Kupa 35 santimetre yüksekliğinde ve 3,8 kilogram ağırlığındaydı. Antik Yunan zafer tanrıçası Nike'ı temsil eden kanatlı bir figür tarafından desteklenen ongen bir fincandan oluşuyordu. Jules Rimet Kupası, 21 Haziran 1930'da yapıldığı yer olan Nice'in hemen güneydoğusundaki Villefranche-sur-Mer'den yola çıkar ve Uruguay'a götürülür. Kupayı alan ilk takım 1930 Dünya Kupası'nın galibi Uruguay olur. Kupa oldukça kıymetli olduğundan, her şampiyonun bir sonraki turnuvada kupayı diğer şampiyona devretmesi gerektiğine dair bir kural konur, ayrıca turnuvayı üç kere kazanan ülkelere de kupayı tamamen kazanma hakkı verilir.

Kupa, İkinci Dünya Savaşı sırasında 1938 yılının şampiyonu İtalya'nın elindedir. İtalya FIFA Başkan Yardımcısı ve FIGC Başkanı Ottorino Barassi, kupayı Nazilere kaptırmamak için gizlice Roma'daki bir bankadan alıp yatağının altındaki bir ayakkabı kutusuna saklar. İsveç'teki 1958 FIFA Dünya Kupası, kupayla ilgili bir geleneğin başlamasına vesile olur. Brezilyalı kaptan Hilderaldo Bellini, fotoğrafçıların kupayı daha iyi görmek isteklerini duyunca, kupayı havaya kaldırır. O zamandan beri kupayı kazanan her kaptan bu hareketi tekrarlar.

Kupa, 1966'da o yıl düzenlenen turnuvayı kazanan İngiltere'nin eline geçer. Sonrasında da Westminster Central Hall'da halka açık sergilenir. Sergi esnasında kupa çalınır ve çalındıktan yedi gün sonra, Upper Norwood'da yer alan Beulah Hill'deki bir banliyö bahçe çitinin dibinde gazeteye sarılı olarak bulunur.

Futbol Federasyonu bu hırsızlık olayının üzerine sergilerde kullanılması için gizlice orijinal kupanın bir kopyasını yaptırır. Bu kopya, orijinal kupanın bir sonraki yarışma için FIFA'ya geri verilmesi gereken 1970 yılına kadar kullanılır. FIFA, FA'nın kupanın bir kopyasını oluşturma teklifini reddettiğinden, kendisinin yaptırdığı ve uzun yıllar kullanılan kupayı da bir şekilde kendisine almalıdır. Bu yüzden 1997'de 254.500 sterlin karşılığında kupayı bir müzayedede satın alır. FIFA, normalde 20.000-30.000 sterlinlik rezerv fiyatının on katını ödeyince, müzayedede satılan kupanın kopya değil, gerçek olduğu yönünde spekülasyonlar ortaya çıkar. Ancak FIFA tarafından yapılan müteakip testler, müzayededeki kupanın gerçekten bir kopya olduğunu doğruladı ve kısa süre sonra FIFA, kopyanın o zamanlar Preston'da bulunan ancak şimdi Manchester'da bulunan İngiliz Ulusal Futbol Müzesi'nde sergilenmek üzere ödünç verilmesini sağladı.

Brezilya Milli Takımı 1970'de turnuvayı üçüncü kez kazanır ve gerçek kupayı sonsuza kadar elde eder. Kupa, Rio de Janeiro'daki Brezilya Futbol Konfederasyonu merkezinde, kurşun geçirmez bir dolap içinde sergilenir. 19 Aralık 1983'te dolabın ahşap olan arka kısmı levye ile zorla açılır ve kupa çalınır. Dört kişi bu hırsızlık suçundan dolayı gıyaben yargılanır ve hapse atılır. Kupa ise hiçbir zaman bulunamaz.

İslam Kılıcı



İslam Kılıcı, Benito Mussolini'ye hediye edilen bir tören kılıcıdır.

1934'te İtalyan Libya'sının kurulmasından sonra Mussolini, yerel halkı "İtalya'nın dördüncü kıyısındaki İtalyan Müslümanları" olarak adlandırır. Bunun ardından oraya camiler ve Kuran kursları yaptırır ve var olan dini mekanları restore ettirir. Mekke'ye gidecek hacı adayları için her türden hizmet tesisleri inşa ettirir. Hatta Trablus'da İslam Kültürü Lisesi yaptırır. Faşistler ve İslam dünyasının bazı kesimleri, Mussolini'nin bu iyi niyetli politikasının Faşist İtalya ve İslam'ın ortak düşmanları olan, Fransa ve Birleşik Krallık'ı hedef aldığını kabul ediyorlardı. Bu ortak çıkarlar, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Birleşik Krallık'ın egemen olduğu ve ne İtalya'nın ileri sürdüğü talepleri ne de diğer kesimden gelen talepleri tam olarak yerine getirmeyen 1919 Versay Antlaşması'nın hükümlerine karşı duyulan isteksizlikten kaynaklanıyordu.

Mussolini, Arapların desteğini kazanmak ve ittifakı mühürlemek için, Vatikan ile yapılmış Lateran Antlaşması'nın imzacısı olmasına rağmen, İslam'ın Koruyucusu unvanını alır. Mussolini'ye göre İtalya, Libya'nın önceki sahibi olan Osmanlı Devleti'nden burayı aldığı için, Osmanlı sultanının halifelik unvanı da doğal olarak ona geçmiştir. Mussolini, 20 Mart 1937'de Trablus eteklerinde Libya direnişine karşı İtalyan işgalinin önde gelen Berberi destekçilerinden biri olan Iusuf Kerisc elinden İslam'ın Kılıcı'nı törenle alır. Mussolini, Trablus'a top atışları ile ve arkasındaki 2600 süvari ile girer. Bunun ardından Müslümanlar ve İtalyanlar arasındaki yakınlıktan bahsederek, "barış, adalet, esenlik ve Peygamber'in kanunlarına saygıyı" garanti eder.

Kılıcın arabesk süslemeli, çift kenarlı düz bir bıçağı ve som altından frizlerle donatılmış bir kabzası olan kılıç, Mussolini'nin emriyle bir sanat firması Picchiani e Barlacchi di Firenze'e verilir. Mussolini, 1937'deki birkaç törenden sonra kılıcı hiç kullanmaz ve yazlık ikametgahı olan Rocca delle Caminet'teki evindeki küçük bir cam bölmeye yerleştirir. İtalyan direnişi 25 Temmuz 1943'te Rocca delle Caminet'i yağmalar, o günden sonra kılıcı bir daha gören olmaz. Yeri de halen bilinmemektedir.

Patiala Kolyesi



Patiala Kolyesi, 1928'de Cartier Hanedanı tarafından yaptırılmış bir kolyeydi.

Kolyenin beş zinciri (ladi) ve bir de boyun tasması vardı. Kolye, o sırada dünyanın en büyük yedinci elması olan "De Beers" da dahil olmak üzere 2930 pırlanta içeriyordu. Bu elmasın kesimden önce 428 karat ağırlığı vardı ve son ayarında 234,65 karat ağırlığındaydı. Dünyadaki en büyük yastık kesimli sarı pırlantadır. Kolye ayrıca 18 ila 73 karat arasında değişen yedi büyük elmas ve bir dizi Birmanya yakutu da içeriyordu. Kolye, 1948'de Patiala Kraliyet Hazinesi'nden kaybolur.

1982'de Sotheby'nin Cenevre'deki müzayedesinde "De Beers" elması yeniden ortaya çıkar. O 1998 yılında, kolyenin bir kısmı Londra'daki bir ikinci el kuyumcu dükkanında çalışan Eric Nussbaum tarafından bulunur. Ancak diğer büyük mücevherler, Birmanya yakutları ve bir kolyeye takılan 18 ila 73 karatlık elmaslar bulunamaz. Cartier Hanedanı eksik olan kolyeyi satın alır ve dört yıl sonra orijinaline benzeyecek şekilde restore ettirir. Kaybolan elmasların yerine kübik zirkon ve sentetik elmaslar ve orijinal "De Beers" elmasının yerinde de onun bir kopyası yerleştirilir.
 
Ellerine sağlık. Güzel bir yazı olmuş. Kehribar Oda çok güzel duruyor. Bir kereliğine içinde oturmak isterdim.
 
İslam Kılıcı'nın yapılış tarihi ne zamana dayanıyor acaba? Manevi değerleri yüksek olduğundan o ve Masamune kılıçları bulunsun isterdim. Muhtemelen o değerler sebebiyle ortaya çıkarılmıyordur.
 
İçlerinde en çok ilgimi çeken, İslam Kılıcı oldu. Mussolini'nin kendisine İslam'ın Koruyucusu unvanı almasını ise ilk kez duydum. Güzel bilgiler içeriyor konu.
 
Kiliclari sevdigimden 2 hakkim bile olsa kiliclari secerdim. Birini sececek olsam buyuk ihtimal katanayi secerdim cunku yasanmisligi cok daha fazladir.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık