Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

JLA Tower of Babel & Justice League Doom

KF buluşması sırasında muhabbeti açılmış bende mevzu "BatGod" olunca biraz bahsetmiştim. DC, tower of babel'i tıpkı diğer çizgi romanları animasyona çevirirken yaptığı gibi bu güzide eseri de katlederek uyarlamış. Ne kadar katledilmiş ve abartılmış olsa da paylaşayım istedim. Sonra aklıma Batman ve çizgi roman konusunda aşmış ve kendi alanında bi süperkahraman sayılabilen arkadaşım Onur'un blogunda yazdığı yazı geldi hatırıma. Aşağı da ki yazı Yarasa Adam sitesinden alınmış olup vaktiyle sorularımla bunalttığım Onur'un kaleminden çıkmıştır.

Yazı animasyonun can alıcı noktasına dair spoiler içerir.

JLA
Tower of Babel



Literatüre yarı doğru, yarı yanlış bir alt başlıkla Batman'in Justice League'i tek başına devirdiği macera olarak geçen, 2000 tarihli bir Mark Waid, Howard Porter ve Steve Scott çalışması JLA: Tower of Babel; dostluk, güven, takım oyunu, iletişimsizlik gibi gerçek hayat mevzularının, süper kahraman formatındaki en inandırıcı sunumlarından ve "iyi" karakterlerin Street Fighter moduna girip ikide bir yumruklaştıkları DC'de, takım içi huzursuzluklara, olayı hormonlarının dikine giden ergenlerin mahalle kavgasına çevirmeden değinen eğlenceli maceralardan biri.


Ra's Al Ghul'un yeni bir planı var! Öyle bir plan ki bu, başarı için en ufak ayrıntı bile atlanmamış. Kulesinden gönderdiği düşük-seviye sonik sinyalle küresel bir disleksi yaratıp, insanlar arasındaki iletişimi kopararak dünyada kaos yaratmak ve anlaşmanın mümkün olmayışı yüzünden çıkacak savaşlarda ülkelerin (işin içinde Türkiye de var!) birbirlerini yok etmelerini izlemek Ra's'in asıl hedefi. Kendisini durdurabilecek tek güç olan Justice League'i, en yakınındaki için bile bir strateji geliştirecek paranoyaklıktaki Batman'den çaldığı notlarla etkisiz hale getirmek plan 2, anne-babasının cesetlerini çalıp, Batman'i resimden çıkarmak plan 3. Bilim kurgu ve fantastik yazının en bilindik kötü adam faaliyeti "dünyayı yok etmek" bile, Ra's Al Ghul'un kusursuz kurgusuyla yeni, gıcır gıcır bir satranç maçı haline geliyor ve açıkçası Tower of Babel, bir Batman düşmanı için fazla mistik, fazla dünya çapında, fazla James Bond kötüsü, kısaca "fazla" bulduğum Ra's Al Ghul'un, taktikçilik bazında dünyanın en büyük dedektifi Batman'e neden rakip (hatta denk) olduğunu gösteriyor. Görmek isteyene de, istemeyene de. (Bu bağlamda, bana!)

Tower of Babel, sadece "Kara Şövalye-Ra's'e karşı" hikayesi olarak bile doyurucu bir çizgi roman sayılabilecekken, odağına Justice League'i çekip, grubun içindeki dengeleri al aşağı ederek büyük oynuyor ve bu alanda da kazanıyor. Bildiğiniz gibi Batman, Justice League'deki süper gücü olmayan tek elemandır ve buna rağmen DC evrenindeki süper kahraman çevresinden büyük saygı görür. Kimseyle kanka olmayışı, Superman'e kafa göz dalma dürtüsünün, güneşin doğuşu ve batışı kadar inkar edilemez oluşu ve takım oyuncusundan çok, yalnız kahraman doğasının barizliği bile, diğer üyelerin Batman'i gözleri kapalı güvenebilecekleri bir dost olarak görmelerine engel teşkil etmez. Oysa Batman için dünyayı kurtarma işi, zaman içinde değişebilecek, eskiyebilecek, manipüle edilebilecek arkadaşlık ve güven gibi soyut kavramlara teslim edilmeyecek kadar ciddidir. Joker dahil herkesin bir gün iyileşebileceğine inanmak ister Batman, ama Superman'in bir sabah uyanıp "Alemin kralı benim! Evren benim olacak!" diye bağırma ve gezegenleri kızartıp şiş kebap yapma olasılığına karşı da eli kolu bağlı oturmaz. Batman ne mi yapar? Yaşayan en güçlü süper kahramanların her biri için öldürmeyen-ama-süründüren durdurma yolları bulur ve fikirlerini hayata geçirir. Çünkü o, daha küçükken çok şey kaybetmiş ve bir daha mağdur olmayacağına yemin etmiştir. Hayatta ne olursa olsun karşılaşabileceği her senaryoya hazırlıklıdır. Batman'in yapacağı son şey işini şansa bırakmaktır.


Yarasa adamın saklı defterinin sayfalarının, Ra's Al Ghul'un ele geçirmesi sonucu ortalığa saçılması, Justice League elemanları tarafından haklı olarak pek hoş karşılanmaz. Batman'in "arkadaşları" için hazırladığı bu tatsız sürprizler neler, merak ediyor musunuz?

En büyük zayıflığı ateş olan Martian Manhunter için, cildini magnezyuma dönüştürerek, alev almasını sağlayan nanorobotlar tasarlamak, görmeden yüzüğünü kontrol edemeyen Green Lantern'ı kör etmek, Plastic Man'i dondurmak, su olmadan hayatta kalamayan Aquaman'i Scarecrow'un gazıyla su gördüğü yerde panik atak geçiren bir hidrofobiğe dönüştürmek, Superman için güneş ışınlarının tümünü almasına ve sonucunda duyu aşırı yüklemesi yaşamasına yol açacak bir Kırmızı Kriptonit yapmak, Wonder Woman'ı sonu gelmez bir savaş halüsinasyonuyla uyutmak, özel yapım bir kurşun ile dünyanın en hızlı adamı Flash'ı ışık hızına çıktığı an epilepsi krizlerine sokmak... Hiçbiri yenilir yutulur cinsten değil.

Batman'in arkadan iş çevirdiğine inanmak kolay, kabullenmek biraz daha zor, ama gerçek dışı değil. Mark Waid'in yazdığı Batman'i ister gelecek on yılın hesabını çoktan yapmış bitirmiş, titiz bir iş adamı, ister iflah olmaz bir komplo teorisi bağımlısı, ya da sadece insanları sevmeyen, güvensiz bir adam olarak alın, macera süresince dostlarına yardım etme isteğindeki içtenliğine inanmadan edemiyor ve JLA üyelerinin kızgınlıklarına hak vermenize rağmen onu arkadan vuran, satışçı bir karakter olarak göremiyorsunuz. Waid'in kurduğu çok hassas bir denge aslında.


Bir Batman delisi olarak gayet rahat konuşuyorum konuşmasına, ama farzımisal bir Superman fanatiği (bu JLA'deki diğer karakterler için de geçerli) hikayeyi okurken favori karakterinin az bir uğraşla sefil edilmesinden rahatsızlık duyabilir, yazarın taraflı olduğunu düşünebilir, bu maceradan nefret edebilir. Çizgi roman severlerin bir kısmında gözlemleyebileceğimiz, küçük yaşlardan gelen, kendi kahramanını diğerlerinden üstün görme ("benim babam senin babanı döver"in geek versiyonu diyelim) olayı var, ve JLA: Tower of Babel o hassas bünyelere göre değil. Ha, burada veya başka bir yerde fark etmez, Batman Superman'i yener, o ayrı! (olgunlukta sınır tanımıyorum :))

Metni kurcaladığımızda Tower of Babel şaşkınlık yaratmaya devam ediyor. Zira içinde ne zamandır moda olan, çizgi romanları sinemaya yatkın hale getirme veya realizm katma girişimlerine dair hiç iz olmadığı gibi, bir süper kahraman hikayesi olduğunu bas bas bağıran bir kötü adam motivasyonu, çılgın planlar, ve onlara getirilen coşmuş çözümler var. Diğer yanda ne var? Hem toplumlar hem de kişiler arası iletişiminin yokluğu halinde başımıza gelecekleri gösteren bir harita ve yazının sonlarına yaklaştığımız şu ana gelene kadar çoktaaaaan çözmüş olacağınız üzere, dostluk hakkında birkaç okkalı söz.

JLA: Tower of Babel, hiç DC evreni çizgi romanı okumamış olanların Justice League ile tanışmaları için de uygun bir iş. Hikaye, süper kahramanların zayıflıklarını afişe ederken güçlerini de hatırlatması, karakterler arası ilişkilere ağırlık vermesi, içeriğindeki anlaşmazlıkların ve kavgaların abartısız olmasıyla bile, ders yılının birinci günü gibi boş geçen ve karakterleri anlatmak konusunda kör göze parmak metodunu seçmiş Justice League #1'den daha etkileyici bir ilk izlenime imkan tanıyor. JLA'den bihaber bir arkadaşımız alsa, okusa bence bu öyküden keyif alır ve DC evreni hakkında bir çok bilgi edinir. "Yazar acayip bir Batman fanboy ama yea!" diyen Superman, Green Lantern hayranlarının karalamalarına da kulak asmak gereksiz. Bundan böyle ne zaman "Batman mi yener, yoksa X karakter mi?" muhabbeti dönse çıkarıp gösterebileceğiniz bir silahınız var: JLA Tower of Babel.

JLA:Tower of Babel

Justice League Doom​

Yukarıda anlattığım daha doğrusu alıntıladığım çizgi romanı temel alarak yapılmış animasyon.


Dünya büyük bir felaketle karşı karşıyadır. Dünya'ya bu yıkımı getirecek kişinin ise önünde tek bir engel vardır, Adalet Birliği. Fakat Adalet Birliği üyeleri de zor durumdadır. Her biri dâhiyane plânlarla alt edilmiştir. Peki bu plânları kim hazırlamıştı ve gerçek niyeti neydi? Mark Waid'in Tower of Babel hikâyesinden esinlenen Warner Bros. bu çizgi romandaki ana fikri alıp bambaşka bir macera çıkartmış ortaya. Tabii aksiyon dozunu da arttırmış.
Herkese iyi seyirler...

"Her şeyi düşünen, her olasılık için plân hazırlayan Batman, acaba Adalet Birliği'nin
bir gün tehlike yaratabileceğini düşünse ne yapardı? 2000 yılında Mark Waid bunu
anlatan bir çizgiroman yazdı. JLA serisinden Tower of Babel (Babil Kulesi) adı altında
çıkan 4 sayılık macerada Batman'in Adalet Birliği üyeleri hakkında gizli dosyalar tuttuğu,
zayıf yönlerini incelediği ve gerekirse her birini durdurmak için plânlar geliştirdiğini görürüz.
Öyle ya, Batman'in süper güçleri yoktur, o yüzden önceden her şeyi detaylıca plânlaması
gerekmektedir. Çizgi romanda bu dosyaları öğrenen Ra's Al Ghul, dosyaları çalıp kendi amaçları
doğrultusunda kullanmaya kalkar. Maceramız da böylece başlar.

İşte Justice League: Doom (Adalet Birliği: Felaket) bu ana fikirden hareketle yapılmış bir
animasyon. Yalnız şunu söylemek gerek; Batman'in gizli plânlar oluşturması fikri hariç
çizgi roman ve bu film arasında hemen hiç ortak nokta yok. Animasyonda dosyaları çalan
kişi Vandal Savage. Batman'in gizli plânları da çizgi romandakinden tamamen farklı.
Animasyon, çizgiromana göre daha fazla aksiyon içeriyor, sanırım bu birçoğumuzu daha
mutlu edecektir."


Justice League Doom altyazısı ve tanıtımı Türkçe Çizgi Roman konusunda ki en iyi olan ekipten Ferio tarafından çevrilmiştir.

http://www.mediafire.com/?bp9detbcldjff62
http://www.mediafire.com/?dm8bmbm99z17zj7
http://www.mediafire.com/?b4z0r9h6356ic63
http://www.mediafire.com/?jvvyns644i4o84l

Altyazı dosyanın içindedir...
 
Hala batman'i beğenenler var.

Superman : Uçabilir misin ?
Green Latern : Sihirli Güçlerin var mı ?
Flash : Özel bir gücün yok mu ?
Batman : Yok
Flash : O zaman ne işe yarıyorsun sen ?
Batman : Sizi bir arada tutuyorum.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık