Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Anket] Hangi Devrimde Yer Almak İsterdiniz?

Orada Olmalıydım Dediğiniz Yer?


  • Kullanılan toplam oy
    20
Diyelim elinizde bir devrime katılmak için bir şansınız var, hangi devrime bizzat şahit olmak isterdiniz?

Amerikan Devrimi (1765-1783)



İngilizler ve 13 Amerikan kolonisi arasındaki gerilim, İngiltere'nin 1765'te, Fransa ile yaptığı Yedi Yıl Savaşı'nın masraflarını karşılamak için kolonilere adil olmayan vergiler dayatan bir kararname olan Damga Yasası'nı yürürlüğe sokmasıyla artmaya başlar. Protestocuların yeni vergilere kızması ve mutsuzluklarını dile getirmesiyle şiddet olayları baş gösterir. Kayda değer ilk isyan 1773'te, Özgürlüğün Çocukları olarak bilinen bir grup protestocu'nun, Boston Çay Partisi olarak bilinen olayda, İngiltere'nin koyduğu çay vergisini protesto etmek için Boston Limanı'na 342 sandık çayı dökmesi ile meydana gelir. 1774'te, on üç koloniden 12 delege mevcut durumu tartışmak için bir araya gelir ve bağımsızlığa geçişte kolonilerin yönetim organı olarak hizmet edecek olan Kıta Kongresi'ni kurar. İlk başta, açıkça bağımsızlık talep etmezler, ancak İngiliz Parlamentosu'nda temsil edilmeden vergilendirmeyi de kabul etmezler.

İngilizler ve 13 Amerikan kolonisi arasındaki ilk savaş, 1775'te İngiltere kralının kuvvetlerini Amerikan silahlarına ve malzemelerine el koymak için gönderdiğinde çıkar. Yıllardır tırmanan gerilim Lexington ve Concord Savaşları ile patlak verir. 4 Temmuz 1776'da Kıta Kongresi, İngiliz monarşisini reddeder ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulması için zemin hazırlayan resmi bir bildiri olan Bağımsızlık Bildirgesi'ni kabul eder. Çatışmalar George Washington'un birliklerinin, Fransız ordusunun yanı sıra, 1781'de Yorktown Savaşı'nda İngilizlere karşı da kesin bir zafer elde edene kadar birkaç yıl daha devam eder. Nihayet İngilizler, 1783 Paris Antlaşması ile Amerika'dan tamamen çekilir ve oradaki tüm haklarını kolonilere devreder.


Fransız Devrimi (1789-1799)



18. yüzyılın sonlarında Fransa halkı, cömert ve pahalı yaşam tarzları olan soylular dışında, çoğunlukla sefalet içinde yaşıyordu. Ağır vergiler toplayan, ama karşılığında hiçbir şey vermeyen bir monarşiden bıkan vatandaşlar, yaygın hoşnutsuzluklarını Kral XVI. Louis'e yöneltir. Bu da bir sonuç vermeyince devrimciler, 14 Temmuz 1789'da kendilerini silahlandırmak için bir ortaçağ cephaneliği ve hapishanesi olan Bastille'i basar. Devrimciler bu hareketleri ile aynı zamanda monarşinin mutlak gücünün bir sembolüne saldırmış olur. Bu olayı takip eden iki ay boyunca, isyanlar ve kitlesel histeri ülkeyi tükettiği için, bu döneme Büyük Korku adı verilir. Değişim için bastıran bir grup temsilci olan Ulusal Kurucu Meclis, Fransa'nın siyasi geleceğini tartışırken, Maximilien de Robespierre gibi etkili figürler toptan hükümet reformunu savunmaya başlar.

1792 yazında, Jakobenler olarak bilinen aşırılık yanlılarından oluşan bir kulüp, ülkeden kaçmaya çalışan kralı tutuklar. Bu olan, ilk Fransız Cumhuriyeti olan Ulusal Konvansiyon'un kurulmasına yol açar. Ocak 1793'te Kral XVI. Louis giyotinle idam edilir ve Jakobenler'in Terör Saltanatı Fransa'yı on ay boyunca Fransa'yı kasıp kavurur ve sokaklar kan gölüne döner. Bu süreçte devrim düşmanı olduğu olduğu iddia edilen 17.000'den fazla kişi idam edilir ve en az 10.000 kişi yargılanmayı beklerken hapishanede ölür. Robespierre'in ölümü, Fransızların aşırı şiddet kullanımına karşı isyan ettiği yeni bir döneme girilmesine neden olur.

Ağustos 1795'e gelindiğinde, yürütme yetkisi parlamento tarafından atanan beş üyeli bir kolektife devredilir, ancak ülkenin durumu düzelmez. Dört yıl daha süren zorluklar, yolsuzluklar ve hoşnutsuzluklardan sonra, 1799'da Napolyon Bonapart darbe yaparak iktidarı ele geçirir ve tüm bunlara bir son verir. Fransız Devrimi, yüzyıllardır hüküm süren Fransız monarşisinin ortadan kaldırılmasıyla, insanların gücünü ve gerçekten bir fark yaratma yeteneklerini tüm dünyaya göstermiştir.

Haiti Devrimi (1791-1804)



Saint Domingue (günümüzdaki adı Haiti) 1659'dan beri Karayip adası Hispaniola'ya bir Fransız kolonisiydi. Fransız Devrimi'nden esinlenen köle grupları, 22 Ağustos 1791'de zalimlere karşı savaşmak için ayaklanır. 100.000'den fazla eski köle bu davaya katılır, amaçları toprak sahiplerini öldürmek ve mülklerini yok etmekti. Fransız sömürgeciler ise bir ayaklanma çıkacağını düşünüp buna göre hazırlık yapmışlardı, ama bunun pek önemi yoktu. Eski köle Toussaint L'Ouverture liderliğindeki devrimciler, 1792'de adanın üçte birinin kontrolünü ele geçirir. Kan dökülmesini durdurmak için Fransa'daki Ulusal Meclis, Saint Domingue'deki beyaz olmayan insanlara haklar verir.

1793'te beyazlar, İngiltere ile bir anlaşma yapar. Kendi Karayip topraklarında, özellikle Jamaika'da isyan çıkmasından endişe duyan İngiltere, koloniyi ele geçirmeyi ve köleliği geri getirmeyi kabul eder. İspanya da, kolonileri Santo Domingo'daki Hispaniola'da bulunduğu için savaşa girer. Fransa 1794'te Saint Domingue'de köleliği resmen kaldırınca, L'Ouverture onlara karşı savaşmaktan vazgeçip, onlar için savaşmaya başlar. İngilizler birkaç defa yenilince bu işten vazgeçer. 1801 yılına gelindiğinde, L'Ouverture kendisini Hispaniola adasında ömür boyu Genel Vali ilan eder. Ancak, devrimci lider Napolyon'un Saint Domingue'i geri almak için gönderdiği birlikler tarafından yakalanır. L'Ouverture bir Fransız hapishanesinde ölür, ancak generallerinden biri olan Jean-Jacques Dessalines, 1803'te Vertieres Savaşı'nda devrim güçlerini zafere taşır, ülkesini kurar ve bağımsızlığını ilan eder. Tarihçiler, Haiti Devrimi'ni Batı dünyasındaki en başarılı köle isyanı olarak görür ve etkisinin Amerika'da hissedildiğini kabul eder.

Çin Devrimi (1911)



Bir dizi başarısız savaş nedeniyle, Qing Hanedanı Asya'daki önemini hızla kaybetmeye başlar. Ülke çapında yaşanan hayal kırıklıkları, kısa sürede sıradan vatandaşlar arasında isyankâr düşüncelere yol açar. Sonuç olarak, 20. yüzyılın ilk yıllarında, emperyal sistemi ortadan kaldırmak amacıyla Devrimci İttifak kurulur. Ulusun Babası olarak adlandırılan politikacı ve doktor Sun Yat-sen, harekette araçsal bir rol oynar. Hepsi Qing ordusu tarafından bastırılan birkaç isyan çıkarılır. Ancak 1911 sonbaharında Wuchang'daki bir ayaklanma durumu tersine çevirir.

Kan dökülmesini durdurmak için Qing mahkemesi, Yuan Shikai'yi yeni başbakan olarak atayacak kadar ileri giderek anayasal bir monarşi olasılığını tartışmaya başlar. Reform vaadi olmasına rağmen, çeşitli Çin eyaletleri Devrimci İttifak'a bağlılıklarını ilan eder. Eyaletlerin temsilcileri, Sun Yat-sen'i yeni Çin Cumhuriyeti'nin geçici başkanı olarak seçtikleri ilk ulusal meclis için toplanır.

1912'de imparator tahttan feragat ederek imparatorluk sistemine ve Qing Hanedanı'nın yüzyıllardır süren egemenliğine son verir. Müzakerelerden sonra Yuan Shikai, ilk resmi cumhurbaşkanı olarak seçildiği takdirde cumhuriyetin kurulması kabul edilir. 1911 devrimi, Çin Halk Cumhuriyeti'ni Mao Zedong yönetimi altında sokan bir ayaklanma olan 1949'daki Çin Komünist Devrimi'nin yolunu açmasından dolayı Çin tarihindeki kritik anlardan biridir.

Rus Devrimi (1917)



20. yüzyılın başlarında Rusya, Avrupa'nın en az gelişmiş ve yoksul ülkelerinden biriydi. Ülkelerinin durumuyla mücadele eden işçiler, 1905'te monarşiyi protesto eder. Bu protesto da Kanlı Pazar katliamına ve başarısız bir ayaklanmaya yol açar. Fakat bu olaydaki devrimci coşku unutulmaz. Birinci Dünya Savaşı, Rus ekonomisini felce uğratır ve yüksek ölüm oranlarına neden olur. Çar II. Nikolay, orduyu komuta etmek ve askerlere moral vermek için ülkeden ayrılır, ancak yaptığı bu hareket nedeniyle etkisiz bir lider olduğu ortaya çıkar. Üstelik giderken ülkeyi kendini peygamber ilan etmiş mistik Rus lider Grigori Rasputin'in etkisi altında kalmış, halk tarafından sevilmeyen ve Alman asıllı bir kadın olan karısının eline bırakır.

1917 Şubat'ta sırasında protestocular bir kez daha Petrograd, (şimdiki adıyla Saint Petersburg) sokaklarına çıkar. Ancak 1905 protestolarından farklı olarak, bu sefer hükümdarlarına olan inancını yitirmiş önemli sayıda asker de onlara katılır. Yeni geçici hükümetin kurulmasından birkaç gün sonra Çar II. Nicolas tahttan çekilir. Böylece Romanov Hanedanı ve imparatorluk sistemi son bulur. Ancak burjuvalardan oluşan yeni hükümet, ülke ekonomisini daha da kötüleştiren ve halen devam eden I. Dünya Savaşı'ndan çekilmeyi kabul etmez.

1917 Ekim Devrimi sırasında, Vladimir Lenin önderliğindeki solcu Bolşevik Parti üyeleri ve onlara katılan devrimciler, geçici hükümetin tam oturmamış otoritesinden güç alarak Kışlık Saray'ı basar. Lenin, kapitalistler tarafından değil, köylüler, işçiler ve askerler tarafından yönetilen yeni bir Sovyet hükümeti kurulması gerektiğini savunur. Lenin'in çabalarına rağmen devrim, Petrograd dışındaki bölgelerde benimsenmez. Beş yıl boyunca, iç savaş Rusya'yı tüketse de, en sonunda zafer Lenin'in olur ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olacak olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kurulur.
 
Kendi devrimimin peşindeyim, başında olmadığım hiç bi devrime hizmet etmem.

Konuyla kısmen alakasız ama öyle. İdealler ve süslü cümleler ancak insanları yanıltmak içindir. O yüzden sürü psikolojisine karşıyım.
 
devrimler, tabi ki @Smoker üstadın anlattıkları kadar az değil. örneğin bahse konu yazının içerisinde olması gereken en önemli devrimlerden birisi de ''küba devrimi'' olarak adlandırılan devrimdir. keza bu devrim ile che guevara ve fidel castro gibi ikonik kişilerin günümüze kadar kendini ''devrimci'' olarak sınıflandıran herkesin örnek aldığını çoğu devrimci'nin/solcu'nun tişörtüne resmini bastırdığı che resimleri ile anlayabiliriz.

devrim kavramı, halkın mevcut iktidara karşı ayaklanması olarak en kısa şekilde özetlenebilir. tarih içerisinde halk hareketleri ile birçok isyan meydana gelmiş ve mevcut yönetimlerde değişiklikler meydana gelmiştir. veya bu isyanlar yönetim tarafından kanlı veya kansız şekilde bastırılmıştır. Bu konuya en iyi örneklerden birisi Osmanlı İmparatorluğunun tarih kitaplarında ''lale devri'' olarak bilinen dönemini bitiren patrona halil isyanı gösterilebilir. ancak yukarıda belirttiğim bu tür ''halk ayaklanmaları'' ve bunun sonucu yönetimin değişmesi olayını bir ''DEVRİM'' olarak nitelemek yanlış olur. çünkü devrimin asıl amacı mevcut iktidarı yönetimden uzaklaştırarak, ülkeyi yeni bir yönetim şekli ile yönetme kavramını ortaya atmaktadır. örneğin patrona halil isyanı sonrası 3. ahmet tahtan indirilmiş, ancak aynı monarşi yönetimi devam edecek şekilde yerine 1. mahmut tahta oturtulmuştur. bu örnekten anlaşılacağı üzere bu yaşananlar bir devrim değil, bir halk ayaklanması ile iktidarın değişmesi kavramıdır. bu iki kavramı birbirinden ayırdığımıza göre ana konumuza dönme zamanı geldi...

başlıkta bulunan tüm olayları bir potada erittiğimizde ve yukarıda yaptığım açıklamalara istinaden, bu yaşananların hepsinin kesinlikle bir ''DEVRİM'' olduğunu söyleyebiliriz. yukarıda ne demiştik: mevcut iktidara karşı ayaklanan halkın iktidarı yıkarak yeni bir yönetim şekli ile ülkeyi yönetmesi veya bağımsızlığını ilan etmesi durumu yukarıdaki tüm olaylarda kesinlikle gerçekleşmiştir. tüm devrimlerin ortak noktası ise bir kaosu, terörizmi ve çok kan dökülmesini yanında getirmesidir.

amerikan devriminin sonuçları günümüze kadar sirayet ettiğini iddia edebiliriz. bu devrim sonucunda ABD olarak isimlendirilen devletin ortaya çıktığını iddia edemeyiz. ABD olarak isimlendirilen devlet eyaletler arası savaş veya amerikan iç savaşı olarak bilinen savaşla ortaya çıkmıştır. amerikan bağımsızlık savaşı ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyenler şu yazıyı inceleyebilirler: (https://stealthistorian.blogspot.com/2019/06/amerikan-bagmszlk-savas.html)

amerikan bağımsızlık savaşının bölgede bir domino etkisi yarattığı pek tabi söylenebilir. yine yukarıda bahsi geçen haiti bağımsızlık savaşı ile birlikte bölgede bulunan hakimiyet sahası ile ilgili çekişmeler neticesinde ilerleyen yıllarda ispanya-amerika savaşı yaşanmış ve bunun sonucu olarak ispanya'nın amerika kıtasındaki hakimiyeti son bularak önce meksika sonra orta amerika devletleri bağımsızlıklarına kavuşmuştur.

bu devrim kavramının avrupa ayağında ise yeni bağımsız devletler yerine monraşinin son bulması ve cumhuriyet kavramının ortaya çıktığını görürüz. herkes fransız devriminin bu olayların başlangıcı olduğunu iddia etse de, asıl devrim mantığı amerika kıtasında doğmuştur. fransız devrimi her ne kadar monraşinin sonu cumhuriyetin doğuşu olarak görülse de, monarşi devrim sonucu alt edilmiş, ancak bu devrimden sonra cumhuriyet kavramı sözde kalmış ve mevcut siyasi yapıdan dolayı tam olarak uygulamaya alınamamıştır. bu durum fransa'da napolyon dönemine kadar devam etmiş ve ''napolyon dönemi'' ile birlikte dünya ''diktatörlük kavramı'' ile tam olarak tanışmıştır.

devrim dönemi boyunca avrupa'da en büyük darbeyi Osmanlı İmparatorluğu aldığı da unutulmamalı. balkanlarda fransız devriminin getirdiği yeni düşünsel kavramlar bağımsız olmak isteyen halk kavramını ortaya çıkartmış ve bunun sonucu olarak balkan savaşları neticesinde bugüne kadar sirayet eden bölgesel sorunlarla birlikte yeni devletler ortaya çıkmıştır. (https://stealthistorian.blogspot.com/2020/03/balkan-savasnda-osmanl-donanmas-bolum-1.html) / (https://stealthistorian.blogspot.com/2020/04/balkan-savasnda-osmanl-donanmas-bolum-2.html)

1. dünya savaşı ile birlikte oluşan kaos ortamı ve halkın giderek fakirliğe sürüklenmesi ile birlikte sovyet devriminin tohumlarının atıldığı söylenebilir. ancak bana göre devrimin asıl kaynağı tanenberg muharebesinde rus ordusunun aldığı ağır yenilgidir. bu yenilgi ve fakirlik ile halk arasındaki hoşnutsuzluk artmaya başlamış ve bunun tepe noktası 1917 yılında halk hareketinin doğmasına neden olmuştur. bolşevik devriminin avrupadaki diğer devrimlerden farkı, çarın iktidardan uzaklaşması sonrası kızıl ve beyaz devrimciler arasında vuku bulan bir iç savaşında yaşanmasıydı. bolşevik devrimi ise bize ''soğuk savaş'' dönemini yaşamamıza neden olan ve tam bir kutuplaşmanın yaşandığı ve bizleri ''vekalet savaşı'' ile tanıştıran dönemi ortaya çıkarttı. (https://stealthistorian.blogspot.com/2019/08/soguk-savas-nasl-baslad.html)
 
Zor bir soru. İlkte Amerikan devrimi diyecektim, sonra Haiti devrimini okuyunca düşüncem ona kaydı. Şimdi de Fransız devriminde, Napolyon'un ordularında savaşmak vardı...
 
Rus devriminde yer almak isterdim.

Bana hep ilgi çekici gelmiştir Sovyetler.
Rus devrimi en kanlı olanlarından.Öyle buradaki gibi Padişahın ve ailesinin yurtdışına gitmesine de izin vermiyorlar.Çarı ve ailesini kandırıp bodrum katında bütün aileyi tarıyorlar tek bir kişi bile kalmıyor.Sonrasında da rus halkı için iyi mi oldu tartışılır malum Amerika propagandasını yapmayı çok sever.
 
Lenin'le tarihe geçen o trene binmek güzel olurdu. ?

Rus devrimi en kanlı olanlarından.Öyle buradaki gibi Padişahın ve ailesinin yurtdışına gitmesine de izin vermiyorlar.Çarı ve ailesini kandırıp bodrum katında bütün aileyi tarıyorlar tek bir kişi bile kalmıyor.Sonrasında da rus halkı için iyi mi oldu tartışılır malum Amerika propagandasını yapmayı çok sever.
Kısa filmini daha geçen gün izledim.

 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık