Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Dünyanın En Tehlikeli Yerleri

En Çok İlginizi Çeken Yer

  • İskelet Sahili

    Kullanılan: 4 15.4%
  • Kralın Küçük Yolu

    Kullanılan: 2 7.7%
  • Kuzey Sentinel Adası

    Kullanılan: 9 34.6%
  • Natron Gölü

    Kullanılan: 4 15.4%
  • Oymyakon

    Kullanılan: 0 0.0%
  • Sundarbans Mangrov Ormanı

    Kullanılan: 2 7.7%
  • Yılan Adası

    Kullanılan: 5 19.2%

  • Kullanılan toplam oy
    26
Bu yazımda size dünyanın en tehlikeli bölgeleri ve yerleri olarak kabul edilen bazı bölgeleri paylaşacağım.

İskelet Sahili (Skeleton Coast - Namibya)



İskelet Sahili, Namibya'nın Atlantik kıyılarının kuzey kısmı ve Angola'nın güneyindeki Kunene Nehri'nden Swakop Nehri'ne kadar olan bölgeye verilen isimdi, ancak bu isim bazen tüm Namib Çölü kıyılarını tanımlamak için de kullanılır. Namibya'daki Bushmenler bölgeyi "Öfkeyle Oluşan Toprak Tanrısı" olarak adlandırırken, Portekizli denizciler bir zamanlar burayı "Cehennemin Kapıları" olarak adlandırmıştır.

İskelet Sahili'nin kıyısındaki soğuk Benguela akıntıları yılın büyük bir bölümünde sahilin yoğun bir sis tabakası ile kaplanmasına yol açar (Angolalılar buna cassimbo der). Bu bölgede rüzgarlar karadan denize eser, yağış nadiren yılda 10 milimetreyi aşar ve iklim burada herhangi bir canlının yaşamasına izin vermeyecek kadar elverişsizdir. Sahile vuran dalgalar oldukça serttir. Bu yüzden motorlu gemiler ve tekneler dahi karaya çıkabilse bile, aynı noktadan tekrardan denize açılamaz. Buradan kıyıya çıkıldıysa, kurtulabilmenin tek yolu son derece sıcak ve vahşi olan yüzlerce kilometre uzunluğundaki çölü geçmektir.

Bölgenin adı, bir zamanlar balina avcılığı endüstrisinden gelen balina ve fok kemiklerinden gelmektedir, ancak modern zamanlarda kıyı, açık deniz kayaları ve sis tarafından yakalanan gemi enkazlarının kalıntıları nedeniyle bu adı halen taşımaktadır.


Yılan Adası (Ilha da Queimada Grande - Brezilya)



Yılan Adası olarak da bilinen Ilha da Queimada Grande, Atlantik Okyanusu'nda Brezilya kıyılarında yer alan bir adadır. São Paulo Eyaleti'ndeki Itanhaém bölgesine bağlıdır. Ada oldukça küçüktür (106 dönüm) ve ılıman bir iklime sahiptir. Adanın arazisi, çıplak kayalardan, yağmur ormanına kadar önemli ölçüde değişiklik gösterir. Ada aynı zamanda sadece kuş ile beslenen, nesli kritik derecede tükenme tehdidi altında olan ve Latin Amerika'nın en zehirli yılanı olarak kabul edilen altın mızrakbaşlı çukur engerek yılanlarının yaşadığı tek yerdir. Adada dört binden fazla yılan olduğu düşünülmektedir. Eskiden adada yaşayan insanlar olsa da, adanın son yerlisi 1980 yılında adadan ayrılmış, Brezilya hükümeti de hem yılan sokması nedeniyle insan ölümlerinin önüne geçmek, hem de yılanları koruyabilmek için 1985 yılında adaya giriş çıkışları yasaklamıştır. Adaya sadece Brezilya Donanması'nın ve yılan türleri ile ilgili araştırma yapan bilim insanlarını girmelerine izin verilmektedir.


Kuzey Sentinel Adası (North Sentinel Island - Hindistan)



Kuzey Sentinel Adası, Güney Sentinel Adası'nı da içeren Bengal Körfezi'ndeki bir takımada olan Andaman Adaları'ndan biridir. Dış dünya ile herhangi bir teması genellikle şiddetle reddeden, gönüllü olarak kendini tecrit etmiş bir yerli halk olan Sentinelliler'in yaşadığı yerdir. Sentinelliler, modern medeniyet tarafından neredeyse hiç dokunulmadan kalan son kabile halkı arasındadır.

Sentinelliler normal Hindistan yasalarından muaftır ve tamamen kendi hallerinde yaşamaları için onlara özel izin verilmiştir. Bu halkın 60.000 yıl önce Afrika'dan buraya göç ettikleri ve o zamandan beridir de burada yaşadıkları düşünülmektedir. 1956 Andaman ve Nikobar Adaları Yerli Kabilelerin Korunması Yasası doğrultusunda günümüz dünyasındaki hastalıklara aşina olmayan bu halkın hastalık kapmasını önlemek için adaya 10 kilometreden daha fazla yaklaşmak yasaklanmıştır. Ada, Hindistan Donanması tarafından korunmaktadır.

Adanın dış dünya ile ilk teması Güney Asya'da faaliyet gösteren bir İngiliz şirketi olan Doğu Hindistan Şirketi ile olmuştur. Şirkete ait bir gemi 1867 yılında adanın yakınındaki resiflerde karaya oturmuş, mahsur kalan tayfa üyeleri Kraliyet Donanması tarafından kurtarılmıştır. 1880 yılında civar adalardaki yerlileri medeniyet ile tanıştırma görevine çıkmış İngiliz kaşiflerden biri adaya gelir ve ikisi yaşlı, dördü çocuk olmak üzere altı Sentinelli'yi İngiltere'ye götürür. Ancak yaşlılar hastalıktan dolayı kısa sürede ölünce, çocuklar tekrardan adaya gönderilir. 1887 yılına kadar adaya İngiliz ziyaretleri sürse de, Sentinelliler ölen iki kişi yüzünden dış dünyadan gelen insanları artık hoş karşılamazlar. 1967 yılına kadar huzur içinde yaşamaya devam eden Sentinelliler, bu sefer de Hintliler trafından rahatsız edilmeye başlanır. Hintliler her seferinde ada halkı tarafından saldırıya uğrasalar da, 2004 yılındaki Hint Okyanusu Depremi'ne kadar adaya barış ziyaretlerini sürdürürler. Depremin ardından ada halkına helikopterle yardım götürdüklerinde mızrak ve ok atışlarına maruz kalınca da, ada ile iletişimi keserler ve adaya çıkmayı da yasaklarlar. Buna rağmen 2006 yılında kaçak avcılık yapmak için adaya çıkan iki balıkçı ada halkı tarafından öldürülür ve kıyıya gömülür. 2018 yılında ise Amerikalı bir misyoner adaya gizlice girerken ada halkı tarafından okla vurulur, misyoner kaçmayı başarsa da daha sonra yeniden adaya döner ve bu sefer öldürülür.


Natron Gölü (Lake Natron - Kenya)



Natron Gölü, Tanzanya'nın Arusha Bölgesi'nde bulunan bir tuz/soda gölüdür. Doğu Afrika Vadisi'nin doğu kolu olan Gregory Vadisi'nde yer alır. Göl, uluslararası öneme sahip bir olan olan Natron Gölü Havzası içinde bulunur.
Göl, esas olarak Kenya'nın merkezinden gelen Güney Ewaso Ng'iro Nehri ve mineral bakımından zengin kaplıcalarla beslenir. Oldukça sığdır, en derin noktasının derinliği üç metreden azdır ve su seviyesine bağlı olarak genişliği değişim gösterir. Göl, maksimum 57 kilometre uzunluğa ve 22 kilometre genişliğe ulaşabilir. Çevresinde, çoğunlukla Aralık ve Mayıs ayları arasında yılda toplam 800 milimetreye ulaşan düzensiz mevsimsel yağış görülür. Gölün sıcaklığı genellikle 40 derecenin üzerindedir.
Gölde meydana gelen yüksek düzeydeki buharlaşma, göl yüzeyinde natron (sodyum karbonat dekahidrat) ve trona (sodyum seskikarbonat dihidrat) oluşmasına sebep olur. Bu yüzden gölün alkalinitesi 12'den daha büyük bir değere ulaşabilir. Gölü çevreleyen ana kaya, Pleistosen Dönemi'nde oluşmuş alkali, sodyum ağırlıklı trakit lavlardan oluşur. Lavlarda önemli miktarda karbonat bulunur, ancak kalsiyum ve magnezyum seviyeleri çok düşüktür. Bu da gölün kostik alkali tuzlu suya konsantre olmasını sağlar. Gölün bu özellikleri nedeniyle, içine giren canlılar taşlaşır.
Göl yaşam koşulları açısından oldukça elverişsizdir. Bu yüzden tek hücreli canlılar haricinde gölde yaşam yoktur. Çoğu hayvan, gölün 60 dereceye kadar çıkabilen yüksek sıcaklığına, yüksek ve değişken tuz içeriğine dayanamaz. Gölün kenarlarındaki biraz daha az tuzlu suda bazı balıklar da hayatta kalabilir.
Göl, 2,5 milyon küçük flamingo için Doğu Afrika'daki tek düzenli üreme alanıdır. Tuzluluk arttığında, siyanobakteriler de artar ve göl daha fazla yuvayı da destekleyebilir. Doğu Afrika'daki tek büyük sürü olan bu flamingolar, Spirulina (kırmızı pigmentli mavi-yeşil alg) ile beslenmek için yakındaki tuzlu göllerinde toplanır. Natron Gölü flamingolar için güvenli bir üreme yeridir, çünkü gölün kostik ortamı mevsimsel olarak oluşan evaporit adalarında yuvalarına ulaşmaya çalışan avcılara karşı bir doğal bir engel vazifesi görür.


Oymyakon (Rusya)



Oymyakon, Kolyma Karayolu üzerinde Tomtor'un 30 kilometre kuzeybatısındaki Indigirka Nehri kıyısında yer alan Saka Cumhuriyeti'nin Oymyakonsky Bölgesi'nde bulunan kırsal bir bölgedir. Dünyadaki en soğuk kalıcı yerleşim yeri olarak bilinmektedir.
Aşırı bir yarı arktik iklime sahip olan Oymyakon, Soğuk Kuzey Kutbu olarak kabul edilen yerlerden biridir (bu yerlerden diğeri 629 kilometre uzaklıktaki Verkhoyansk kasabasıdır). Oymyakon'da zemin kalıcı olarak donmuş haldedir.
Ocak 1924'te -71.2 derece olarak kaydedilen sıcaklığın anısına kasaba meydanına inşa edilmiş bir anıt vardır. 6 Şubat 1933'te Oymyakon meteoroloji istasyonunda -67,7 derecelik bir sıcaklık kaydedildi. Bu, Kuzey Yarımküre'de resmi olarak kaydedilen en düşük sıcaklıktı. Yalnızca Antarktika daha düşük resmi sıcaklıklar kaydetmiştir (ölçülen en düşük sıcaklık 21 Temmuz 1983'te Vostok İstasyonunda kaydedilen −89,2 derecelik sıcaklıktır).
Oymyakon Meteoroloji istasyonu, Oymyakon ve Tomtor arasındaki bir vadide yer alır. Deniz seviyesinden 750 metre yükseklikte bulunur. Son araştırmalar, bölgedeki kış sıcaklıklarının rakıma bağlı olarak 10 derece kadar arttığını göstermektedir.
Oymyakon'da bazı yıllar, sıcaklık Eylül sonunda 0 derecenin altına düşer ve Nisan ortasına kadar donma noktasının altında kalır. Bazen Aralık, Ocak ve Şubat ayları için ortalama minimum sıcaklık -50 derecenin altında seyreder. Bazen yaz ayları da oldukça soğuk olabilmektedir, ancak Haziran ve Temmuz aylarında sıcaklık asla -10 derecenin altına düşmez. Bu bölgede 25 Ekim ile 17 Mart arasında hiçbir zaman donma noktasının üzerinde bir sıcaklık kaydedilmemiştir. Oymyakon ve Verkhoyansk, Ocak ayında her gün −60,0 derecenin altında sıcaklıklar kaydedilen, kalıcı olarak insanların ikamet ettiği iki yerdir ve dünyada başka örneği bulunmamaktadır.
Oymyakon'da kışlar uzun ve aşırı soğuk geçse de, yazlar ılık, hatta bazen sıcaktır. Kayıtlara geçen en sıcak ay, ortalama 18,7 derece ile Temmuz 2010'dur. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 30 derecenin üzerindeki sıcaklıkların görülmesi nadir yaşanan bir olay değildir. 28 Temmuz 2010'da 34.6 derecelik rekor bir sıcaklık kaydedilmiş ve 105.8 derecelik bir sıcaklık aralığına ulaşılmıştır. Verkhoyansk, Yakutsk, Delyankir ve Kanada'daki Fort Vermilion dünyada 100 dereceden daha yüksek bir sıcaklık genliğine sahip bilinen diğer yerlerdir.
Oymyakon'da iklim oldukça kurudur, ancak ortalama aylık sıcaklıklar yılın yedi ayı boyunca donma noktasının altında olduğundan, önemli ölçüde buharlaşma yalnızca yaz aylarında gerçekleşir. Yazlar ise, kışlardan çok daha yağışlı geçer. Son verilere göre bölgede 462 kişi yaşamaktadır.


Sundarbans Mangrov Ormanı (Hindistan, Bangladeş)



Sundarbans, Bengal Körfezi'ndeki Ganj, Brahmaputra ve Meghna Nehirleri'nin birleşmesiyle oluşan deltada yer alan bir mangrov alanıdır. Hindistan'ın Batı Bengal eyaletindeki Hooghly Nehri'nden Bangladeş'teki Baleswar Nehri'ne kadar uzanır. Kapalı ve açık mangrov ormanları, tarım amaçlı kullanılan araziler, bataklıklar ve çorak arazilerden oluşur. Sundarbans'taki yer alan dört mekan, UNESCO Dünya Mirası Alanları olarak listelenmiştir. Bunlar; Sundarbans Ulusal Parkı, Sundarbans Batı, Sundarbans Güney ve Sundarbans Doğu Vahşi Yaşam Barınakları'dır. Tüm bu koruma çabalarına ve tedbirlere rağmen, Ekosistemlerin Kırmızı Listesi çerçevesinde 2020 yılında yapılan bir değerlendirmede Sundarbans'ın tehlike altında olduğu kabul edilmiştir.
Sundarbans Mangrov Ormanı, Bangladeş'in Khulna Bölgesi'ndeki ormanların 6.017 kilometrekaresini ve Batı Bengal'deki Parganas Bölgeleri'nin 4.260 kilometrekaresini oluşturan yaklaşık 10.000 kilometrekarelik bir alanı kaplar. En bol bulunan ağaç türleri sundri ve gewadır. Ormanlar, 290 kuş, 120 balık, 42 memeli, 35 sürüngen ve sekiz amfibi türü olmak üzere 453 hayvana ev sahipliği yapmaktadır.
Balıklar ve bazı omurgasızlar dışındaki her türlü vahşi hayvanın öldürülmesi veya yakalanması tamamen yasaklanmasına rağmen, 20. yüzyılda ormanın ekolojik kalitesinin düşmekte olduğu görülmüştür. Hindistan Orman Müdürlüğü, Batı Bengal'deki Sundarbans Milli Parkı'nın idaresi ve yönetiminden sorumludur. Bangladeş'te, ormanı korumak için 1993 yılında bir Orman Çemberi oluşturulmuş ve o zamandan beri bu bölge Orman Baş Muhafızları tarafından korunmaktadır. Her iki Hükümetin koruma çabalarına rağmen, Sunderbans hem doğal hem de insan yapımı nedenlerden dolayı tehdit altındadır. 2007 yılında, Sidr Kasırgası'nın karaya çıkması nedeniyle Sundarbans'ın yaklaşık yüzde 40'ı zarar görmüştür. Orman, ayrıca yükselen deniz seviyesi ve azalan tatlı su kaynağı nedeniyle artan tuzluluktan da etkilenmektedir. Yine Mayıs 2009'da Aila Kasırgası, Sundarbans'a büyük zararlar vermiştir. UNESCO'nun 2016 raporuna göre, Bangladeş'in Khulna kentinde yer lan Bagerhat Bölgesi'ndeki Rampal Upazila'da, yani Sundarbans'ın 14 kilometre kuzeyinde yer alan bölgeye yapılması planlanan Rampal Elektrik Santrali'nin bu eşsiz mangrov ormanına daha fazla zarar vermesi beklenmektedir.
Bu bölgeyi tehlikeli yapan en önemli unsur ise kaplan saldırılarıdır. Bengal kaplanları bu bölgede yoğun olarak yaşamaktadır ve yılda yaklaşık 50 kişi kaplan saldırıları sonucunda hayatını kaybetmektedir.


Kralın Küçük Yolu (El Caminito del Rey, İspanya)



Kralın Küçük Yolu, İspanya'nın Malaga eyaletindeki Ardales yakınlarında yer alan El Chorro'daki dar bir geçidin dik duvarları boyunca sabitlenmiş beton bloklardan oluşan bir yürüyüş yoludur. Yapılışının ardından kaderine terk edilmiş ve bu süreçte bakıma muhtaç hale gelmiştir. On yıldan fazla bir süredir de kısmen kapatılmıştır. Dört yıllık kapsamlı onarım ve yenilemelerin ardından 2015 yılında yeniden açılmıştır. 1999 ve 2000 yıllarında yoldan geçmeye çalışan beş kişinin ölmesi nedeniyle "dünyanın en tehlikeli yürüyüş yolu" kabul edilmiştir.
Kralın Küçük Yolu, Chorro Şelaleleri ve Gaitanejo Şelaleleri'ndeki hidroelektrik santrallerindeki işçilere, şelalelerin aralarında geçiş yapmak, malzemelerin taşınmasını sağlamak ve kanalın denetimini ve bakımını kolaylaştırmak için inşa edilmiştir. Yolun inşası 1901'de başlamış ve 1905'te tamamlanmıştır. Kral Alfonso XIII, 1921'de Conde del Guadalhorce barajının açılışı için bu yoldan geçmiş, bu yüzden yolun adı Kralın Küçük Yolu olarak kalmıştır. Yol, 1 metre genişliğindedir ve aşağısındaki nehrin 100 metre üzerinde yukarısındadır.
Orijinal yol betondan bloklardan yapılmıştır ve kaya yüzeyine yaklaşık 45 derece açıyla inşa edilen payandalarla desteklenen çelik raylar üzerine oturtulmuştur. Yolun durumu yıllar içinde kötüleşmiş ve beton bloklardan bir kısmının veya tamamının çöktüğü çok sayıda bölüm oluşmuştur. Sonuç olarak yolun bazı bölümlerinde sadece beton blokları destekleyen çelik raylar kalmıştır. Yol boyunca bir güvenlik teli olmasına rağmen, orijinal korkuluklardan çok azı günümüze kadar gelebilmiştir. Yolda çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. 1999 ve 2000 yıllarında meydana gelen iki ölümlü kazadan sonra, yerel yönetim yolun her iki girişi de kapatmıştır. Giriş yasak olmasına rağmen 2013 yılına kadar dört kişi daha ölmüştür.
Endülüs Bölgesel Hükümeti ve Malaga Yerel Hükümeti, Haziran 2011'de restorasyon maliyetlerini (otopark ve müze dahil) 9 milyon avroluk paylaşma konusunda anlaşmıştır. Projenin tamamlanması yaklaşık üç yıl sürmüştür. Yolun orijinal kısmının büyük bölümü olduğu yerde kalmıştır.

 
Son düzenleme:
Paylaşım için teşekkürler.

Portekizli denizciler bir zamanlar burayı "Cehennemin Kapıları" olarak adlandırmıştır.
Korkutucu bir izlenim bıraktı bu sahil.

. Sahile vuran dalgalar oldukça serttir. Bu yüzden motorlu gemiler ve tekneler dahi karaya çıkabilse bile, aynı noktadan tekrardan denize açılamaz.
Bu da nedeni. Çok tuhaf bir durum.

Ada aynı zamanda sadece kuş ile beslenen, nesli kritik derecede tükenme tehditi altında olan ve Latin Amerika'nın en zehirli yılanı olarak kabul edilen altın mızrakbaşlı çukur engerek yılanlarının yaşadığı tek yerdir
Sadece kuş ile beslenen yılanda ilk defa duydum. :S

Sentinelliler normal Hindistas yasalarından muaftır ve tamamen kendi hallerinde yaşamaları için onlara özel izin verilmiştir. Bu halkın 60.000 yıl önce Afrika'dan buraya göç ettikleri ve o zamandan beridir de burada yaşadıkları düşünülmektedir. 1956 Andaman ve Nikobar Adaları Yerli Kabilelerin Korunması Yasası doğrultusunda günümüz dünyasındaki hastalıklara aşina olmayan bu halkın hastalık kapmasını önlemek için adaya 10 kilometreden daha fazla yaklaşmak yasaklanmıştır. Ada, Hindistan Donanması tarafından korunmaktadır.
Çok güzel bir şey. Tabi İngilizlerin ve Fransızların yok ettiği kabilelere bakınca cidden güzel bir şey. Bu çok sevindirdi.

Hintliler her seferinde ada halkı tarafından saldırıya uğrasalar da, 2004 yılındaki Hint Okyanusu Depremi'ne kadar adaya barış ziyaretlerini sürdürürler. Depremin ardından ada halkına helikopterle yardım götürdüklerinde mızrak ve ok atışlarına maruz kalınca da, ada ile iletişimi keserler ve adaya çıkmayı da yasaklarlar. Buna rağmen 2006 yılında kaçak avcılık yapmak için adaya çıkan iki balıkçı ada halkı tarafından öldürülür ve kıyıya gömülür. 2018 yılında ise Amerikalı bir misyoner adaya gizlice girerken ada halkı tarafından okla vurulur, misyoner kaçmayı başarsa da daha sonra yeniden adaya döner ve bu sefer öldürülür.
Tuhaf bir durum :S Adaya gelenlerin durumu da cabası.

Sonrasini da okuyacagim bugun.
 
Paylaşım için teşekkürler.


Korkutucu bir izlenim bıraktı bu sahil.


Bu da nedeni. Çok tuhaf bir durum.


Sadece kuş ile beslenen yılanda ilk defa duydum. :S


Çok güzel bir şey. Tabi İngilizlerin ve Fransızların yok ettiği kabilelere bakınca cidden güzel bir şey. Bu çok sevindirdi.


Tuhaf bir durum :S Adaya gelenlerin durumu da cabası.

Sonrasini da okuyacagim bugun.
Sentinelliler ilginç bayağı. Adamlar dışarıda bambaşka bir dünya olduğunu bildikleri halde adalarından çıkmıyor.
 
Bilinmeyen her bölge için tehlikeli diyebilirim. Bilinen bir şeye karşı insanoğlu önlemini alır.
 
Sentinelliler ilginç bayağı. Adamlar dışarıda bambaşka bir dünya olduğunu bildikleri halde adalarından çıkmıyor.
1880 yılında civar adalardaki yerlileri medeniyet ile tanıştırma görevine çıkmış İngiliz kaşiflerden biri adaya gelir ve ikisi yaşlı, dördü çocuk olmak üzere altı Sentinelli'yi İngiltere'ye götürür. Ancak yaşlılar hastalıktan dolayı kısa sürede ölünce, çocuklar tekrardan adaya gönderilir. 1887 yılına kadar adaya İngiliz ziyaratleri sürse de, Sentinelliler ölen iki kişi yüzünden dış dünyadan gelen insanları artık hoş karşılamazlar
Burda cevabını açıklamışsın gibi.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık