Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Tanıtım] Tuhaf Bir Şehir

Bu arada ayraç yapmışlar.

Bana ayraç gelmedi. :of:

Neyse, bu tatsız konuları geçip, kitaba döneyim. Kitabın yarısını dün akşam, diğer yarısını bugün okudum ve böylece iki gün içinde bitmiş oldu. Yazacaklarımı bir cümlede özetlemem gerekirse teknik açıdan ilk kitaptan iki tık daha başarılı, konu olarak üç tık daha başarısız. Totalde bir tık daha kötü bir kitap. :(

Öncelikle bu kitabı okumak için Beyaz ve Siyah'ı okumaya gerek yok kısmından başlayayım. Tamam, ilkini okumak olmazsa olmaz değil, ama bence bunu okumak için ilki de okunmuş olmalı. Kitapda Bulut, Örümcek'in akıbeti, Gökada ve devler, Film Şeridi Canavarı, beyaz ve siyah renklerine göndermeler falan var. İlkini okumamış birileri için manasız detaylar. Üstüne bu kitap bundan sonra ilk kitabı okuyacaklara spoiler falan da veriyor.

Neyse, buna çok takılmayıp kapak ile ilgili bir şeyler yazayım. Senden çıkan bir kapak değil sanırım, ama ilk kitabın kapağının beyaz, bunun siyah olmuş olması fena olmayan bir tesadüf olmuş. 3. Kitabın kapağı da, ilk iki kitapta da her yerden çıkan rengarenk saçlı kadına (kadınlara da olabilir) ithafen rengarenk olsun, tamamdır. :oleyo2:

Kitap teknik olarak ilkinden iyi, orası tamam, ama malesef hala eksiklikleri var. Daha önce yazılmış, aynen katılıyorum. Cümleler biraz sıradan, yolda yürüyen iki rastgele insanda (aşırı cahil olmadıklarını varsayıyorum) duyabileceğin cümleler. Bana sorarsan, çok aşırıya kaçmamak şartıyla, dilin daha ağdalı olmalı.

Mesele şey diyeyim, One Piece bölüm incelemelerindeki dilin iyi ile çok iyi arasında bir yerde. O tarz bir yazı için ağdalı bir dil kullanmak zaten çok yersiz. Günlük yaşantısında da bu dille konuşan insanlardan hiç hoşlanmam. Neyse, konuyu toparlayayım, sen bölüm incelemelerindeki dili kitaplarda da aynen kullanıyorsun, olmuyor yani.

Diğer bir konu: Betimleme. Sevmediğini biliyorum, ama kullanmalısın yani. Betimleme sevmeyen yazar da çoktur. Ama ortada buluşup bir şeyler yapıyorlar.

Gezgin nasıl görünüyor mesela, ağaç nasıl görünüyor, Yağmur Adam nasıl bir yerde oturmuş, tipi nasıl? Hani 5-10 sayfa ağacın tipini anlatma mesela, aslında anlatmanı yeğlerdim, ama en azından bir bahsetseydin. Bak bu konu ile ilgili şöyle bir şey diyeyim, hem bir iltifat, hem de bir eleştiri olarak kabul et. :) Normalde okuduğum kitapların filmini izlemek hiç hoşuma gitmez, ama senin kitaplarının filmi çıksa izlerdim.

Karakterlere geleyim. Film İzleme Kulübü'nden karakterlere çok önem verdiğimi biliyorsundur. Aslında senin karakterlerin başarılı, ona bir diyeceğim yok. Ama bu konuda ufak bir hile yapıyorsun. Kendi kişiliğini parçalara ayırıp, kitaptaki karakterlere dağıtıyorsun. Kral'dan Gezgin'e, Ağaçkakan'dan İhtiyar'a kadar hepsi sensin. :D Aslında bu durum şu an için günü kurtarıyor, ama eğer yazarsan 5-6. kitapta falan artık göze batmaya başlayacak. Yani en azından ben öyle düşünüyorum.

Konuya gelirsem, en başta yazdığım gibi, ilk kitabın konusu bence daha iyiydi, ama bu da yeterince iyi bence. Bu kısımda eleştirecek pek bir şeyim yok. Biri bana bu kitabı alayım diye sorarsa, sırf konusu sayesinde üstte yazdığım bütün şeyleri yok sayarak, al hacı, kötü kitap değil derdim. :D

Dediğim gibi, konu kısmında sıkıntı yok zaten. Şu teknik kısımları da biraz aşsan, cidden günün birinde Türk Edebiyatının en iyilerinden olan kitaplardan birini yazabilirsin. (Katakuri'nin dediği gibi ama biraz, uzak geleceği görüyorum şu an.:oleyo:)

Ben olsam şöyle yapardım, üçüncü kitaptan sonra gerçek hayatta yaşanabilecek bir olayı, mesela aşk hikayesi, geçim sıkıntısı, arkadaşlık kısacası yaşama dair herhangi bir şeyi, konuyu arka planda bırakıp diğer şeyleri öne çıkararak yazardım. İchigo birini güçlenmek için bankai olmadan yenmişti sanırım, işte o misal bu da. :ehe: Bunu yaparken de açıkçası beğendiğim yazarları taklit ederdim. İnsan taklit ede ede kendi yolunu bulur bence. Onun haricinde, kendi evimi, arkadaşlarımı falan öylesine betimlerdim. Hiçbir şey ifade etmeyen diyalogları edebi bir şekilde yazmaya çalışırdım. Bunları yaparken de yavaş yavaş yazmak istediğim asıl kitabın hikayesinin temelini, karakterlerinin bazılarını falan oluştururdum.

Not: Normalde bir şeyi yapan kişi ile konuşurken, eleştiriyi çok aşırı bir şekilde yapmam. Bu yazının ilk kısımlarında biraz sert bir eleştiri yapmış olabilirim. Ama bunu kötü niyetle yazmadığımı söylemek istiyorum. Yaptığım eleştiriler de tam doğrudur diyemeyeceğim. Belki tesadüfen doğru bir yere parmak basarım diye düşüncelerimi yazdım sadece. :(

Not2: Buradan bana ayraç göndermeyen kitap yurduna, kargoyu 10 günde getiren MNG kargoya ve ilk sayfalarda ilk fırsatta okuyacağım yazıp hala okumayan forum üyelerine selamlarımı iletiyorum.
 
Bana ayraç gelmedi. :of:

Neyse, bu tatsız konuları geçip, kitaba döneyim. Kitabın yarısını dün akşam, diğer yarısını bugün okudum ve böylece iki gün içinde bitmiş oldu. Yazacaklarımı bir cümlede özetlemem gerekirse teknik açıdan ilk kitaptan iki tık daha başarılı, konu olarak üç tık daha başarısız. Totalde bir tık daha kötü bir kitap. :(

Öncelikle bu kitabı okumak için Beyaz ve Siyah'ı okumaya gerek yok kısmından başlayayım. Tamam, ilkini okumak olmazsa olmaz değil, ama bence bunu okumak için ilki de okunmuş olmalı. Kitapda Bulut, Örümcek'in akıbeti, Gökada ve devler, Film Şeridi Canavarı, beyaz ve siyah renklerine göndermeler falan var. İlkini okumamış birileri için manasız detaylar. Üstüne bu kitap bundan sonra ilk kitabı okuyacaklara spoiler falan da veriyor.

Neyse, buna çok takılmayıp kapak ile ilgili bir şeyler yazayım. Senden çıkan bir kapak değil sanırım, ama ilk kitabın kapağının beyaz, bunun siyah olmuş olması fena olmayan bir tesadüf olmuş. 3. Kitabın kapağı da, ilk iki kitapta da her yerden çıkan rengarenk saçlı kadına (kadınlara da olabilir) ithafen rengarenk olsun, tamamdır. :oleyo2:

Kitap teknik olarak ilkinden iyi, orası tamam, ama malesef hala eksiklikleri var. Daha önce yazılmış, aynen katılıyorum. Cümleler biraz sıradan, yolda yürüyen iki rastgele insanda (aşırı cahil olmadıklarını varsayıyorum) duyabileceğin cümleler. Bana sorarsan, çok aşırıya kaçmamak şartıyla, dilin daha ağdalı olmalı.

Mesele şey diyeyim, One Piece bölüm incelemelerindeki dilin iyi ile çok iyi arasında bir yerde. O tarz bir yazı için ağdalı bir dil kullanmak zaten çok yersiz. Günlük yaşantısında da bu dille konuşan insanlardan hiç hoşlanmam. Neyse, konuyu toparlayayım, sen bölüm incelemelerindeki dili kitaplarda da aynen kullanıyorsun, olmuyor yani.

Diğer bir konu: Betimleme. Sevmediğini biliyorum, ama kullanmalısın yani. Betimleme sevmeyen yazar da çoktur. Ama ortada buluşup bir şeyler yapıyorlar.

Gezgin nasıl görünüyor mesela, ağaç nasıl görünüyor, Yağmur Adam nasıl bir yerde oturmuş, tipi nasıl? Hani 5-10 sayfa ağacın tipini anlatma mesela, aslında anlatmanı yeğlerdim, ama en azından bir bahsetseydin. Bak bu konu ile ilgili şöyle bir şey diyeyim, hem bir iltifat, hem de bir eleştiri olarak kabul et. :) Normalde okuduğum kitapların filmini izlemek hiç hoşuma gitmez, ama senin kitaplarının filmi çıksa izlerdim.

Karakterlere geleyim. Film İzleme Kulübü'nden karakterlere çok önem verdiğimi biliyorsundur. Aslında senin karakterlerin başarılı, ona bir diyeceğim yok. Ama bu konuda ufak bir hile yapıyorsun. Kendi kişiliğini parçalara ayırıp, kitaptaki karakterlere dağıtıyorsun. Kral'dan Gezgin'e, Ağaçkakan'dan İhtiyar'a kadar hepsi sensin. :D Aslında bu durum şu an için günü kurtarıyor, ama eğer yazarsan 5-6. kitapta falan artık göze batmaya başlayacak. Yani en azından ben öyle düşünüyorum.

Konuya gelirsem, en başta yazdığım gibi, ilk kitabın konusu bence daha iyiydi, ama bu da yeterince iyi bence. Bu kısımda eleştirecek pek bir şeyim yok. Biri bana bu kitabı alayım diye sorarsa, sırf konusu sayesinde üstte yazdığım bütün şeyleri yok sayarak, al hacı, kötü kitap değil derdim. :D

Dediğim gibi, konu kısmında sıkıntı yok zaten. Şu teknik kısımları da biraz aşsan, cidden günün birinde Türk Edebiyatının en iyilerinden olan kitaplardan birini yazabilirsin. (Katakuri'nin dediği gibi ama biraz, uzak geleceği görüyorum şu an.:oleyo:)

Ben olsam şöyle yapardım, üçüncü kitaptan sonra gerçek hayatta yaşanabilecek bir olayı, mesela aşk hikayesi, geçim sıkıntısı, arkadaşlık kısacası yaşama dair herhangi bir şeyi, konuyu arka planda bırakıp diğer şeyleri öne çıkararak yazardım. İchigo birini güçlenmek için bankai olmadan yenmişti sanırım, işte o misal bu da. :ehe: Bunu yaparken de açıkçası beğendiğim yazarları taklit ederdim. İnsan taklit ede ede kendi yolunu bulur bence. Onun haricinde, kendi evimi, arkadaşlarımı falan öylesine betimlerdim. Hiçbir şey ifade etmeyen diyalogları edebi bir şekilde yazmaya çalışırdım. Bunları yaparken de yavaş yavaş yazmak istediğim asıl kitabın hikayesinin temelini, karakterlerinin bazılarını falan oluştururdum.

Not: Normalde bir şeyi yapan kişi ile konuşurken, eleştiriyi çok aşırı bir şekilde yapmam. Bu yazının ilk kısımlarında biraz sert bir eleştiri yapmış olabilirim. Ama bunu kötü niyetle yazmadığımı söylemek istiyorum. Yaptığım eleştiriler de tam doğrudur diyemeyeceğim. Belki tesadüfen doğru bir yere parmak basarım diye düşüncelerimi yazdım sadece. :(

Not2: Buradan bana ayraç göndermeyen kitap yurduna, kargoyu 10 günde getiren MNG kargoya ve ilk sayfalarda ilk fırsatta okuyacağım yazıp hala okumayan forum üyelerine selamlarımı iletiyorum.
Direkt dalıyorum. :oleyo2:
Gerek yok derken, gene de okunabilir manasında. Çünkü ilk kitabın akılda kalan sorularının büyük bir kısmı açıklanmış olsa dahi kendi içinde bir konu bütünlüğüne de sahip ve bu sebeple de okunabilir. Okuyan kişi de merak edip ilkine dönebilir.

Kitap kapağı istediğim gibi olmamış olsa da esasında fena durmuyor. Üçüncü kitabın kapağı olursa nasıl olacak hiçbir fikrim yok. :(

Bu kitapta karakterlerin hikâyelerine odaklanıldığı için genel konu biraz yavan kalıyor. Bu sebeple de ilkine göre benim de pek içime sinmemişti.

Betimleme yine aynı şekilde yapmak istememiştim ve yapmamıştım.

Üçüncü kitabı okuma fırsatın olursa aradığın her şeyi bulacağını düşünüyorum açıkçası. Dediğin çalışmaları yaparak bence de gelişebilirim ama açıkçası yazma istek ve hevesimi kaybettiğim günlerdeyim ve 4. kitabı yazar mıyım onu da bilmiyorum.

Okuyup yorumladığın için teşekkür eder, diğer arkadaşları da esefle kınarım. :oleyo2:

Ayraç da tamamıyla yayınevi dandikliği muhtemelen. :(
 
Direkt dalıyorum. :oleyo2:
Gerek yok derken, gene de okunabilir manasında. Çünkü ilk kitabın akılda kalan sorularının büyük bir kısmı açıklanmış olsa dahi kendi içinde bir konu bütünlüğüne de sahip ve bu sebeple de okunabilir. Okuyan kişi de merak edip ilkine dönebilir.

Kitap kapağı istediğim gibi olmamış olsa da esasında fena durmuyor. Üçüncü kitabın kapağı olursa nasıl olacak hiçbir fikrim yok. :(

Bu kitapta karakterlerin hikâyelerine odaklanıldığı için genel konu biraz yavan kalıyor. Bu sebeple de ilkine göre benim de pek içime sinmemişti.

Betimleme yine aynı şekilde yapmak istememiştim ve yapmamıştım.

Üçüncü kitabı okuma fırsatın olursa aradığın her şeyi bulacağını düşünüyorum açıkçası. Dediğin çalışmaları yaparak bence de gelişebilirim ama açıkçası yazma istek ve hevesimi kaybettiğim günlerdeyim ve 4. kitabı yazar mıyım onu da bilmiyorum.

Okuyup yorumladığın için teşekkür eder, diğer arkadaşları da esefle kınarım. :oleyo2:

Ayraç da tamamıyla yayınevi dandikliği muhtemelen. :(
Ayraç olayına geyiğine takılıyorum zaten, çok da önemli bir mesele değil yani. :ehe:

Üçüncü kitabın tamamlandığını duydum da, son durum ne şu an için? Bir yayınevi ile anlaştın mı? Zaten 1 ve 2'yi okuduktan sonra 3'ü de her halükarda alırım yani. :)

Yazma hevesini zamanla geri kazanırsın bence, ya da kazanırsın umarım diyeyim. :D
 
Ayraç olayına geyiğine takılıyorum zaten, çok da önemli bir mesele değil yani. :ehe:

Üçüncü kitabın tamamlandığını duydum da, son durum ne şu an için? Bir yayınevi ile anlaştın mı? Zaten 1 ve 2'yi okuduktan sonra 3'ü de her halükarda alırım yani. :)

Yazma hevesini zamanla geri kazanırsın bence, ya da kazanırsın umarım diyeyim. :D
Gönderdiklerimden İthaki hariç olumsuz dönüş aldım. İthaki neyin kafasını yaşıyor bilmiyorum. Gönderdikten 6 ay sonra yazdığım mail'in ardından mail'inizi aldık dediler. :oleyo2: Yani kimseyle anlaşmadım.
 
Gönderdiklerimden İthaki hariç olumsuz dönüş aldım. İthaki neyin kafasını yaşıyor bilmiyorum. Gönderdikten 6 ay sonra yazdığım mail'in ardından mail'inizi aldık dediler. :oleyo2: Yani kimseyle anlaşmadım.
Sen de bir yıl sonra "ok" yaz. :oleyo2: Yani şimdi bu durumda Ceren Kültür mü olacak yine?
 
Sıra buna geldi. Bakalım ilk kitaptan daha iyi mi. :ehe:
Öncelikle ilk kitabı daha çok beğendiğimi söyleyeyim. Şimdi kitap hakkındaki yorumuma geçebiliriz.

Farklı bir hikaye ve her ne kadar farklı olsalar da bir sebeple aslında aynı olan insanlar. Kitap merak uyandıran bir giriş yaptı şahsımca. Gezginin ilk sayfada kral tarafından çağırılması ve çağırma sebebi bunun için yeterliydi. Üslup açısından yine aynı fakat karakter farklı olduğundandır herhalde yapılan konuşmalar daha ilgi çekiciydi.

İnsanların hikayelerinin ortak bir paydada buluşması beklenen ama güzel bir şekilde aktarılmayı da başaran bir şeydi. Gezginin diğer insanlara yardım edip kendisine edememesi klişe gelse de yine iyi işlendiği için çok da takmadım. Diğer karakterlerin hikayesi iyi düşünülmüştü ama aşçının hikayesi onun amacının yanında küçük kalmış sanki. Ayrıca karınca çobanının da hikayesini görmek isterdim ama bunu bize vermemen daha iyi olmuştur belki de. Onun hikayesini de sübjektif bir şekilde okuyucu oluşturabilir.

Kitap kurduna ayrı bir parantez açmak istiyorum. Muhtemelen kitabı okuyanlar için en sevilen karakter olabilir. Hikayesini diğerlerine göre daha güzel buldum. Kitaplara olan düşkünlüğü ve bunun zamanla yazarlığa dönüşmesi ve de kitaplar sayesinde insanları da okuyabilmesi karakteri daha da değerli kılıyor. Önemli noktalardan biri de insanların yalnızlığı yenmesi gerekiyor ve kitap bunun için güzel bir yöntem. Kitap kurdu da bunun güzel bir örneği bir bakıma.

Betimlemeleri pek sevmediğini söylemiştin. Bu ilk kitap için bir sıkıntı olmasa da bu kitap için olmuş. Betimlemeleri seven biriyim ve bu kitapta olması gerektiğini düşünüyorum. Kralı, ağacı, insanları vs senin betimlemelerinle gözümde canlandırmayı çok isterdim(kendi zihnime bıraktım bu seferlik) . Bu eksiklik bu kitapta rahatsız edici olmuş.

Çok da söyleyeceğim bir şey yok aslında yeni bir yazar olmana rağmen fena olmayan 2 kitap yazmışsın. Daha iyisi için umut veren 2 kitap. :rolleyes:
Sanırım 3 harf ve tek kelimeden oluşan bir kelime dışında söylenecek bir şey kalmadı. :respect:
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık