Bana ayraç gelmedi.Bu arada ayraç yapmışlar.
Neyse, bu tatsız konuları geçip, kitaba döneyim. Kitabın yarısını dün akşam, diğer yarısını bugün okudum ve böylece iki gün içinde bitmiş oldu. Yazacaklarımı bir cümlede özetlemem gerekirse teknik açıdan ilk kitaptan iki tık daha başarılı, konu olarak üç tık daha başarısız. Totalde bir tık daha kötü bir kitap.
Öncelikle bu kitabı okumak için Beyaz ve Siyah'ı okumaya gerek yok kısmından başlayayım. Tamam, ilkini okumak olmazsa olmaz değil, ama bence bunu okumak için ilki de okunmuş olmalı. Kitapda Bulut, Örümcek'in akıbeti, Gökada ve devler, Film Şeridi Canavarı, beyaz ve siyah renklerine göndermeler falan var. İlkini okumamış birileri için manasız detaylar. Üstüne bu kitap bundan sonra ilk kitabı okuyacaklara spoiler falan da veriyor.
Neyse, buna çok takılmayıp kapak ile ilgili bir şeyler yazayım. Senden çıkan bir kapak değil sanırım, ama ilk kitabın kapağının beyaz, bunun siyah olmuş olması fena olmayan bir tesadüf olmuş. 3. Kitabın kapağı da, ilk iki kitapta da her yerden çıkan rengarenk saçlı kadına (kadınlara da olabilir) ithafen rengarenk olsun, tamamdır.
Kitap teknik olarak ilkinden iyi, orası tamam, ama malesef hala eksiklikleri var. Daha önce yazılmış, aynen katılıyorum. Cümleler biraz sıradan, yolda yürüyen iki rastgele insanda (aşırı cahil olmadıklarını varsayıyorum) duyabileceğin cümleler. Bana sorarsan, çok aşırıya kaçmamak şartıyla, dilin daha ağdalı olmalı.
Mesele şey diyeyim, One Piece bölüm incelemelerindeki dilin iyi ile çok iyi arasında bir yerde. O tarz bir yazı için ağdalı bir dil kullanmak zaten çok yersiz. Günlük yaşantısında da bu dille konuşan insanlardan hiç hoşlanmam. Neyse, konuyu toparlayayım, sen bölüm incelemelerindeki dili kitaplarda da aynen kullanıyorsun, olmuyor yani.
Diğer bir konu: Betimleme. Sevmediğini biliyorum, ama kullanmalısın yani. Betimleme sevmeyen yazar da çoktur. Ama ortada buluşup bir şeyler yapıyorlar.
Gezgin nasıl görünüyor mesela, ağaç nasıl görünüyor, Yağmur Adam nasıl bir yerde oturmuş, tipi nasıl? Hani 5-10 sayfa ağacın tipini anlatma mesela, aslında anlatmanı yeğlerdim, ama en azından bir bahsetseydin. Bak bu konu ile ilgili şöyle bir şey diyeyim, hem bir iltifat, hem de bir eleştiri olarak kabul et. Normalde okuduğum kitapların filmini izlemek hiç hoşuma gitmez, ama senin kitaplarının filmi çıksa izlerdim.
Karakterlere geleyim. Film İzleme Kulübü'nden karakterlere çok önem verdiğimi biliyorsundur. Aslında senin karakterlerin başarılı, ona bir diyeceğim yok. Ama bu konuda ufak bir hile yapıyorsun. Kendi kişiliğini parçalara ayırıp, kitaptaki karakterlere dağıtıyorsun. Kral'dan Gezgin'e, Ağaçkakan'dan İhtiyar'a kadar hepsi sensin. Aslında bu durum şu an için günü kurtarıyor, ama eğer yazarsan 5-6. kitapta falan artık göze batmaya başlayacak. Yani en azından ben öyle düşünüyorum.
Konuya gelirsem, en başta yazdığım gibi, ilk kitabın konusu bence daha iyiydi, ama bu da yeterince iyi bence. Bu kısımda eleştirecek pek bir şeyim yok. Biri bana bu kitabı alayım diye sorarsa, sırf konusu sayesinde üstte yazdığım bütün şeyleri yok sayarak, al hacı, kötü kitap değil derdim.
Dediğim gibi, konu kısmında sıkıntı yok zaten. Şu teknik kısımları da biraz aşsan, cidden günün birinde Türk Edebiyatının en iyilerinden olan kitaplardan birini yazabilirsin. (Katakuri'nin dediği gibi ama biraz, uzak geleceği görüyorum şu an.)
Ben olsam şöyle yapardım, üçüncü kitaptan sonra gerçek hayatta yaşanabilecek bir olayı, mesela aşk hikayesi, geçim sıkıntısı, arkadaşlık kısacası yaşama dair herhangi bir şeyi, konuyu arka planda bırakıp diğer şeyleri öne çıkararak yazardım. İchigo birini güçlenmek için bankai olmadan yenmişti sanırım, işte o misal bu da. Bunu yaparken de açıkçası beğendiğim yazarları taklit ederdim. İnsan taklit ede ede kendi yolunu bulur bence. Onun haricinde, kendi evimi, arkadaşlarımı falan öylesine betimlerdim. Hiçbir şey ifade etmeyen diyalogları edebi bir şekilde yazmaya çalışırdım. Bunları yaparken de yavaş yavaş yazmak istediğim asıl kitabın hikayesinin temelini, karakterlerinin bazılarını falan oluştururdum.
Not: Normalde bir şeyi yapan kişi ile konuşurken, eleştiriyi çok aşırı bir şekilde yapmam. Bu yazının ilk kısımlarında biraz sert bir eleştiri yapmış olabilirim. Ama bunu kötü niyetle yazmadığımı söylemek istiyorum. Yaptığım eleştiriler de tam doğrudur diyemeyeceğim. Belki tesadüfen doğru bir yere parmak basarım diye düşüncelerimi yazdım sadece.
Not2: Buradan bana ayraç göndermeyen kitap yurduna, kargoyu 10 günde getiren MNG kargoya ve ilk sayfalarda ilk fırsatta okuyacağım yazıp hala okumayan forum üyelerine selamlarımı iletiyorum.
Neyse, buna çok takılmayıp kapak ile ilgili bir şeyler yazayım. Senden çıkan bir kapak değil sanırım, ama ilk kitabın kapağının beyaz, bunun siyah olmuş olması fena olmayan bir tesadüf olmuş. 3. Kitabın kapağı da, ilk iki kitapta da her yerden çıkan rengarenk saçlı kadına (kadınlara da olabilir) ithafen rengarenk olsun, tamamdır.
Kitap teknik olarak ilkinden iyi, orası tamam, ama malesef hala eksiklikleri var. Daha önce yazılmış, aynen katılıyorum. Cümleler biraz sıradan, yolda yürüyen iki rastgele insanda (aşırı cahil olmadıklarını varsayıyorum) duyabileceğin cümleler. Bana sorarsan, çok aşırıya kaçmamak şartıyla, dilin daha ağdalı olmalı.
Mesele şey diyeyim, One Piece bölüm incelemelerindeki dilin iyi ile çok iyi arasında bir yerde. O tarz bir yazı için ağdalı bir dil kullanmak zaten çok yersiz. Günlük yaşantısında da bu dille konuşan insanlardan hiç hoşlanmam. Neyse, konuyu toparlayayım, sen bölüm incelemelerindeki dili kitaplarda da aynen kullanıyorsun, olmuyor yani.
Diğer bir konu: Betimleme. Sevmediğini biliyorum, ama kullanmalısın yani. Betimleme sevmeyen yazar da çoktur. Ama ortada buluşup bir şeyler yapıyorlar.
Gezgin nasıl görünüyor mesela, ağaç nasıl görünüyor, Yağmur Adam nasıl bir yerde oturmuş, tipi nasıl? Hani 5-10 sayfa ağacın tipini anlatma mesela, aslında anlatmanı yeğlerdim, ama en azından bir bahsetseydin. Bak bu konu ile ilgili şöyle bir şey diyeyim, hem bir iltifat, hem de bir eleştiri olarak kabul et. Normalde okuduğum kitapların filmini izlemek hiç hoşuma gitmez, ama senin kitaplarının filmi çıksa izlerdim.
Karakterlere geleyim. Film İzleme Kulübü'nden karakterlere çok önem verdiğimi biliyorsundur. Aslında senin karakterlerin başarılı, ona bir diyeceğim yok. Ama bu konuda ufak bir hile yapıyorsun. Kendi kişiliğini parçalara ayırıp, kitaptaki karakterlere dağıtıyorsun. Kral'dan Gezgin'e, Ağaçkakan'dan İhtiyar'a kadar hepsi sensin. Aslında bu durum şu an için günü kurtarıyor, ama eğer yazarsan 5-6. kitapta falan artık göze batmaya başlayacak. Yani en azından ben öyle düşünüyorum.
Konuya gelirsem, en başta yazdığım gibi, ilk kitabın konusu bence daha iyiydi, ama bu da yeterince iyi bence. Bu kısımda eleştirecek pek bir şeyim yok. Biri bana bu kitabı alayım diye sorarsa, sırf konusu sayesinde üstte yazdığım bütün şeyleri yok sayarak, al hacı, kötü kitap değil derdim.
Dediğim gibi, konu kısmında sıkıntı yok zaten. Şu teknik kısımları da biraz aşsan, cidden günün birinde Türk Edebiyatının en iyilerinden olan kitaplardan birini yazabilirsin. (Katakuri'nin dediği gibi ama biraz, uzak geleceği görüyorum şu an.)
Ben olsam şöyle yapardım, üçüncü kitaptan sonra gerçek hayatta yaşanabilecek bir olayı, mesela aşk hikayesi, geçim sıkıntısı, arkadaşlık kısacası yaşama dair herhangi bir şeyi, konuyu arka planda bırakıp diğer şeyleri öne çıkararak yazardım. İchigo birini güçlenmek için bankai olmadan yenmişti sanırım, işte o misal bu da. Bunu yaparken de açıkçası beğendiğim yazarları taklit ederdim. İnsan taklit ede ede kendi yolunu bulur bence. Onun haricinde, kendi evimi, arkadaşlarımı falan öylesine betimlerdim. Hiçbir şey ifade etmeyen diyalogları edebi bir şekilde yazmaya çalışırdım. Bunları yaparken de yavaş yavaş yazmak istediğim asıl kitabın hikayesinin temelini, karakterlerinin bazılarını falan oluştururdum.
Not: Normalde bir şeyi yapan kişi ile konuşurken, eleştiriyi çok aşırı bir şekilde yapmam. Bu yazının ilk kısımlarında biraz sert bir eleştiri yapmış olabilirim. Ama bunu kötü niyetle yazmadığımı söylemek istiyorum. Yaptığım eleştiriler de tam doğrudur diyemeyeceğim. Belki tesadüfen doğru bir yere parmak basarım diye düşüncelerimi yazdım sadece.
Not2: Buradan bana ayraç göndermeyen kitap yurduna, kargoyu 10 günde getiren MNG kargoya ve ilk sayfalarda ilk fırsatta okuyacağım yazıp hala okumayan forum üyelerine selamlarımı iletiyorum.