Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Yüce Ağaç: Arayış

Uzun zaman önce, Yaşam Oyunu diye bir kitap yazıyordum. Gerçekten uğraşıyordum ancak bir noktadan sonra konuda tıkandım kaldım. Sonrasında ise kitabı bırakmak zorunda kaldım, Yaklaşık 2 aydır bu evreni kurguluyorum. Umarım hiçbir yerde tıkanmam. Okuyup eleştirirseniz sevinirim.

@007stargate hocam eleştirilerini bekliyorum <3


Konu şu :

Yeni bir Kıtalar Savaşı baş gösterdiğinde, İnsan diyarı, en kötü anlarını yaşıyordu. Umutları tükenmiş, savaşta kazanma şansları kalmamıştı. Diğer ittifakları da aynı durumdaydı, Pelebron Kıtası ölmek üzereydi. Tek şansları, Yüce Ağaç'ı bulmaktı. Bu ağacı halen bulan olmamıştı, bu yüzden çoğu kişi bunun efsane olduğunu düşünüyordu. Ancak Kral Narba Yanankılıç, bu efsanelerin gerçek olduğuna inanıyordu. Yüce Ağaç sayesinde, Tanrıların gücüne ulaşabileceklerine inanıyordu. bu nedenle, yakındaki kasabalardan birinde, kendini eğitmeye adamış olan genç asker Keanexl'a bir ulak gönderdi.



NOT: SPOİLER EKLERİ, SPOİLER DEĞİLDİR. KONUNUN KARIŞIK OLMASINI ENGELLEMEK İÇİNDİR.

BÖLÜM LİNKLERİ


Birçok efsane de yazdım evren hakkında, boş zamanlarımda bu postta paylaşacağım.



Blog ve Face sayfası da açtım, efsaneler ve ayrıntılar için. Bölümler, blog ve wattpadde eş zamanlı yayımlanacak. Efsaneler ve bazı kaçırdığınız noktalar, soru cevaplar ise facebook ta.

https://yuceagac.blogspot.com.tr/?m=1

https://www.facebook.com/Yüce-Ağaç-537971173261385/

Efsaneler :

Ejderha Mar'Ank Efsanesi :

Tanrılar, son bir kez daha aralarında anlaştı. Dünyaya verdikleri bu muazzam hediyeden sonra, onlara bir dehşet vermeye karar verdiler. Böylece eşitlik sağlanabilecekti. Neredeyse hepsi dünyaya indi, Sadece Leli ve Maknar bu karara karşı çıktı ve yardım etmedi. Tanrılar, dünyanın tepesine çökecek olan bulutu yaratmak için uzun bir süre düşündüler, zaman onlara etki etmiyordu ancak, dünya git gide değişiyordu, bu değişimler onların fikirlerini git gide şekillendiriyordu, en sonunda Humat bir kuşu yanına çağırdı, "Bu kuşu güçlendirin," dedi. Diğer Tanrılar, "Bir kuş güçlü olsa bile ne yapabilir ki?" diye sordu. Humat, "O Sadece bir kuş olmayacak, sadece söylediğimi yapın" diye cevap verdi, Tanrılar, kuşu o kadar güçlendirdi ki, o küçük kanatlarını bir kere çırpmasıyla, dağlar tuzla buz olabilirdi. Bir ötüşü, herkesi sağır edebilirdi. Humat, kuşa bir şey yapmamasını emretti, sonrasında, yanına bir timsah çağırdı. Yine Tanrılardan bu hayvanı güçlendirmelerini istedi, hep birlikte bu hayvana muhteşem bir güç verdiler. Sonrasında ise Humat, Rukonlar'ın Tanrısı Ralfamor'u yanına çağırdı, "Bunları en iyi şekilde birleştir, Ralfamor," dedi. Ralfamor, timsahın, dişleri ve derisini, kuşla birleştirdi, bu küçük kuş artık, bir canavara benziyordu, küçücük cüssesinde koca ve güçlü bir ağzı ve korkutucu bir derisi vardı. Humat, "Bu yaratık artık eşitliği sağlayabilir," dedi. Undalar'ın Tanrısı Farf, "Bu yaratık iğrenç gözüküyor, bunu biraz güzelleştireceğim" diye haykırdı. Sonra ise, yaratığı büyüttü, yaratığın, kanatları bir dağ boyutuna ulaştığında, artık kuşa hiç benzememeye başlamıştı. Humat büyük bir kahkaha atarak, "Onu daha çirkin yaptın," dedi. Farf, "Şimdi çok güzel olacak," dedi. Ve yaratığa bir özellik daha ekledi. Yaratık, ağzını açtığında, alevler etrafı sardı ve soğuk kış, birden yaza döndü. Karlar eridi, bulutlar geri çekildi. Farf büyük bir kahkaha attı. Sonrasında ise, "Gitme vaktimiz geldi," diye bağırdı.

Ork tanrısı Rang :

Ulfar elini düşen kılcına doğru uzattı, Canavar elini bir hamlede ikiye kesti, Ulfar, kola doğru baktı, nasıl bir his yaşadığını kendi bile bilmiyordu, kol simetrik bir şekilde ikiye bölünmüştü, ucundan kanlar akıyordu. Bir kaç saniye sonra hiçbir şey göremez oldu, Bu korku, onu kör etmeye başlıyordu, Canavar hiçbir ses çıkarmıyordu, ortada sadece ölümün sesi vardı. Birden bir ses yankılandı, Yüce Rang kendini gösterdi, gökyüzünden bir yıldırım gibi düştü ve kılıcını çekti. Canavar hızla ona doğru koşmaya başladı, Rang bu 10 metre boyundaki iğrenç yaratığa gülüyordu, kendi ise canavarın yanında Ulfardan bile kısa kalıyordu. Kılıcı Canavar yaklaştıkça daha da keskin olmaya başladı, canavar onunla karşı karşıya gelince ise büyük bir ses daha ortaya çıktı. Bu ses büyülü kılıç Melvar'ındı. Kılıç bir savaş çığlığı atarak canavarı ortadan ikiye bölmüştü. Canavarın vücudunun üst kısmı o kılıca bakıyordu, Hala ölmemişti. Yüce Rang ise biraz kızmaya başlıyordu, çünkü yaratık kendinden değil kılıcından korkmaya başlamıştı. Ancak canavarın karşısında daha büyük bir tehlike vardı, kılıcı kendi elleriyle döven Yüce Rang. Kılıcı yerine koydu, Canavar ise bu andan yararlanarak Rang'ın üstüne atlamaya kalktı. Rang yaklaşık 5 metre boyundaki yüzlerce kola sahip bu canavarın kollarını tek eliyle yakaladı. Diğer eliyle de canavarın kafasını vücudundan kopardı. Sonra Ulfara doğru yaklaştı. Elini adamın gözlerine koydu. Sonra ise ortadan kayboldu. Ulfar ise o günden sonra yüzyıllarca sağlıklı bir şekilde yaşadı. Hiç ölmeyecek gibiydi, Bir tanrı gibi...

Elf Tanrıçası Leli :

Büyük Kral Aleran, zamanın başlangıcında daha kıtalar ayrılmadan önce, Gece gökyüzünde parlayan bir cisim gördü, bu şey ne bir gezegendi ne de bir yıldız, ikisinden de güzel ve parlaktı. Onlara bir yol gösterdi, Elfler tüm eşyalarını toplayıp, bu cismin gösterdiği yoldan gitmeye başladı, eskiden elfler kurak topraklarda yaşardı. Buralar artık onlar için hiçbir şey ifade etmediği için, gitmek onlara çok kolay gelmişti. Uzun bir süre yol aldılar. Bu yol boyunca nice gençler yemek aradıkları için ölmüş, doğan çocuklar ise susuzluktan kurumuştu. Sonunda Bir denizle karşı karşıya kalmışlardı. Durdukları yer ise göç ettikleri yerden bile kuraktı. Dünyanın sonuna geldiklerini düşündükleri zaman, oturup umutsuzca beklemeye başladılar. Sonra ise gökteki şey aşağı indi. O aşağı indikçe her yer parlamaya ve yeşillenmeye başladı, yaklaştıkça bu cismin bir kadın olduğu gözükmeye başlandı ve yere ayak bastığı zaman orası bir ormana dönüşmüştü. Elfler ona olan teşekkürlerini sunmak için, ellerinde olan her şeyi ona götürmek istediler, ama bu kadın öyle güzeldi ki, yaklaşmaya çalışan herkes kendini onun güzelliği yüzünden yerde buldu. Sonunda bir erkek ortaya çıktı. Kadın onu bekliyordu, Bu adam Büyük Elf Kralı Aleran'ın tek oğluydu. Babası ölünce tacını yeni bir yer bulana kadar giymemeye karar vermişti. Tacını aldı ve kadına doğru götürdü. Bayılacak gibi hissediyordu. Kadına bakamıyordu. tacı kadına uzattı, yüzü ise diğer tarafa dönüktü. Kadın güzel sesiyle " Ben Leli, bu ormanı size armağan ediyorum. İstediğim tek şey, bu ormana sahip çıkmanızdır." Sonrasında ise tacı eline aldı ve Aleran'ın oğlu Banter'in kafasına taktı. Sonrasında ise göğe doğru yükselmeye başladı.
 
Son düzenleme:
Daha burası giriş. Giriş güzel olmuş bir kaç diyalog sonrası başrol oyuncusunun Eğitimi nedir ne değildir Flashbavk yapabilir biraz daha bilgi verebilirsin bu kişi ile ucundan ucundan...
Başrol oyuncusunun adının sonundaki xl yi anlamadım :)

O değil de...
gayet iyi gidiyor... Kral savaş konusunda bir kaç diyalog paylaşabilir detayları ile ilgili...
Bence bunun peşini bırakma...
 
Daha burası giriş. Giriş güzel olmuş bir kaç diyalog sonrası başrol oyuncusunun Eğitimi nedir ne değildir Flashbavk yapabilir biraz daha bilgi verebilirsin bu kişi ile ucundan ucundan...
Başrol oyuncusunun adının sonundaki xl yi anlamadım :)

O değil de...
gayet iyi gidiyor... Kral savaş konusunda bir kaç diyalog paylaşabilir detayları ile ilgili...
Bence bunun peşini bırakma...
Tabi, birçok flashback ile geçmişi aydınlatacam, zaten bırakmayı pek düşünmüyorum, bayağı uzun bir süredir evreni kurguluyorum. Teşekkürler.
 
Bu ara kafam bende degil takibe aldim ama yasam oyunlarinda don bana nerde niye takildin. O kadar yazmisin bosa gitmesin hem asil hayvanlara donen hikayen vardi keske ona sarilsaydin. Buna gore daha ozgun bir konusu vardi. Senin icinde cok iyi hazirlik olurdu kitap yazma konusunda. @KeanexlLive
 
Son düzenleme:
Bu ara kafam bende degil takibe aldim ama yasam oyunlarinda don bana nerde niye takildin. O kadar yazmisin bosa gitmesin hem asil hayvanlara donen hikayen vardi keske ona sarilsaydin. Buna gore daha ozgun bir konusu vardi. Senin icinde cok iyi hazirlik olurdu kitap yazma konusunda. @KeanexlLive
Hocam, onlarda hep bir aksilik çıkıyordu, bazen hiç yazamıyordum, bazen yazmak istediğim zaman ilham gelmiyordu, ama bu sefer, bayağı hazırlıklı çıktım yola hatta dur bir tane efsane atayım şuraya.
 
Ejderha Mar'Ank Efsanesi :

Tanrılar, son bir kez daha aralarında anlaştı. Dünyaya verdikleri bu muazzam hediyeden sonra, onlara bir dehşet vermeye karar verdiler. Böylece eşitlik sağlanabilecekti. Neredeyse hepsi dünyaya indi, Sadece Leli ve Maknar bu karara karşı çıktı ve yardım etmedi. Tanrılar, dünyanın tepesine çökecek olan bulutu yaratmak için uzun bir süre düşündüler, zaman onlara etki etmiyordu ancak, dünya git gide değişiyordu, bu değişimler onların fikirlerini git gide şekillendiriyordu, en sonunda Humat bir kuşu yanına çağırdı, "Bu kuşu güçlendirin," dedi. Diğer Tanrılar, "Bir kuş güçlü olsa bile ne yapabilir ki?" diye sordu. Humat, "O Sadece bir kuş olmayacak, sadece söylediğimi yapın" diye cevap verdi, Tanrılar, kuşu o kadar güçlendirdi ki, o küçük kanatlarını bir kere çırpmasıyla, dağlar tuzla buz olabilirdi. Bir ötüşü, herkesi sağır edebilirdi. Humat, kuşa bir şey yapmamasını emretti, sonrasında, yanına bir timsah çağırdı. Yine Tanrılardan bu hayvanı güçlendirmelerini istedi, hep birlikte bu hayvana muhteşem bir güç verdiler. Sonrasında ise Humat, Rukonlar'ın Tanrısı Ralfamor'u yanına çağırdı, "Bunları en iyi şekilde birleştir, Ralfamor," dedi. Ralfamor, timsahın, dişleri ve derisini, kuşla birleştirdi, bu küçük kuş artık, bir canavara benziyordu, küçücük cüssesinde koca ve güçlü bir ağzı ve korkutucu bir derisi vardı. Humat, "Bu yaratık artık eşitliği sağlayabilir," dedi. Undalar'ın Tanrısı Farf, "Bu yaratık iğrenç gözüküyor, bunu biraz güzelleştireceğim" diye haykırdı. Sonra ise, yaratığı büyüttü, yaratığın, kanatları bir dağ boyutuna ulaştığında, artık kuşa hiç benzememeye başlamıştı. Humat büyük bir kahkaha atarak, "Onu daha çirkin yaptın," dedi. Farf, "Şimdi çok güzel olacak," dedi. Ve yaratığa bir özellik daha ekledi. Yaratık, ağzını açtığında, alevler etrafı sardı ve soğuk kış, birden yaza döndü. Karlar eridi, bulutlar geri çekildi. Farf büyük bir kahkaha attı. Sonrasında ise, "Gitme vaktimiz geldi," diye bağırdı.
 
Son düzenleme:
Eline sağlık.

Okurken anime izliyor hissine kapıldım bu iyi mi değil mi bilmiyorum ama devamı olsaydı okurdum ve ırkların savaşına merakı olmayan biri söz konusuysa bu iyi bir şey.

Devamının getirmen dileğiyle :sapkali:
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık