Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Veda Öncesi Ara Sıcaklar [Düz Yazı Serisi]

Önceden yazdığım ve gelecekte yazacağım düz yazıları tek bir başlık altında toplama düşüncesindeyim. Bazıları-belki de çoğu- ergence gelebilir. :)



-ANLAMSIZ-

Anlamsız geliyor hayat artık. Niye yaşıyoruz? Amacımız ne? Filozofvari bir yaşam sürmesem de kendimce sorduğum sorulara cevap arıyorum. Ama elimde kalan sadece anlamakta zorluk çektiğim saçmalıklar. Ya da anlamak istemediğim önemsiz şeyler.
Niye yaşıyoruz, demiştim ya, istediğim kişiyi sevemeyeceksem neden çile çekiyorum? Defolu caddelerin, ihraç fazlası insanlarını her gün görmek zorunda mıyım? Bana tiksintiyle bakan gözlerinin etkisi altında kalmaya dayanabilir miyim daha fazla? Bilmiyorum, hiçbir şeyi almıyor kafam.
Değersiz bir yaşamın parçası olmak, saçma değil mi? Yaşamak istemiyorum, yaşamak çok zahmetli…

-YALNIZDIK-

‘’En farklı sandıkların bile sıradanlardan daha sıradan çıkar ya bazen.’’
Sen ona umut bağlarsın, diğer insanlardan farklı görürsün onu. Aradan bir süre geçer ve bir bakarsın ki elinde hiçbir şey kalmamış, yine yalnızsın. Her zamanki gibi soğuk ve basık bir sessizliğin altında kalırsın, ezilirsin.
Paramparça eder o duygu seni. Dıştan mutlu görünse de bakışlarındaki derin yalnızlığı, parçalanmışlığı kimse anlamaz, yalnızsın çünkü. Her günü beraber geçirdiğin insanlar bile fark etmez bin bir parçaya bölünmüş ruhunu. Kimselere değil, sadece ona açmışsındır içini o ise arkasında enkaz halinde bırakarak terk eder seni. Dönüp bakmaz bile sana doğru.
Yalnız kalırsın dedim ya, aslında sen hep yalnızdın. O varken bile yalnızdın. Biz hep yalnızdık dostum…

-İSTEKLER VE ARZULAR-

Bıktım, mutlu sonla bitmeyen romanların başkarakteri olmak bana göre değil. Üzülmek istemiyorum artık, insanların benden tiksinmesi kalbimi kırıyor. Alışamadım bu yaşama, sevgimin geri tepmesine…

Sarılmak istiyorum ben de birine. Sadece sevmek değil arzuladığım, toplumun kabul görmesini istiyorum beni, olduğum gibi kabul görmek… Onların istediği gibi değil, amaçlarım doğrultunda bir hayat sürmek hakkım değil mi?

Neden nefret ediyor herkes benden? Dışlanan insan ben olmak zorunda mıyım? Hayallerim olamaz mı? Kalbime güvenemez miyim? Farklı mıyım ki onlardan? Sevemez miyim onların sevdiği gibi. Hayır, onların sevemedikleri gibi…

Mutlu olmak istiyorum, onların göründüğü gibi gerçekten olmayı istiyorum. Rol yapmak değil, gerçeği yaşamak hayalim benim.

Sevilmeyen ve dışlanan adam değil, kabul gören olacak mıyım gelecekte?

Sanmıyorum, belki de istemiyorumdur. Hiçbir şey bilmiyorum, kendimi anlayamıyorum. Sadece tahmin ediyorum. Belki de tek istediğim ölmektir. Ama biliyor musun moruk, ölmeye bile üşeniyorum.

-EL'VEDA'-

Karanlığa çarpan gözlerim her seferinde bir parçamızı bırakıyor geride. Hatırlamak istemediğim şeyleri siliyorum hafızamdan. Sevginin ve bir kalbe hapsolmanın ne demek olduğunu atıyorum çöpe. Hislerimin kırıntılarını toplayan kuşları izliyorum anlamsız bakışlarla. Sevgiye açlar galiba, yanlış şeye duyulan bir açlık. Sevmenin ne kadar zor olduğunu bilseler toplarlar mıydı bunları acaba?

Peki, ben neden zorluğu seçiyorum? Seninle birlikte olmanın imkansızlığını seviyorum. Ama artık olmuyor. Bedenimin taşıdığı ağırlık çok büyük, dayanamıyor kalbim. Ve ruhum, karşı çıkıyor esarete. Ben farklıyım, diğerleri gibi değilim cananım. Anlamsız bakışların sahibi olan biriyim.

Sen bunu basit bir veda olarak görebilirsin. Ama bu bir el'veda'

-BİR YARIM HİKAYE-

Yarım kalıyor bazen hayatlarımız, en çok lazım olan şeyden yoksun kalınca beden veya ruh. En güzel yerinden kesiliyor yaşamlarımız o güzellik ortaya çıkınca. Zaman duruyor sanki, kalbimiz duruyor. Karaya vuran bir balık gibi çırpınıyor vücudumuzun bir kısmı onun etki alanından çıkmak için ama faydasız bir çırpınış, balığınki gibi…

Cennetin ta kendisi sanıyoruz onu, Deccal’in cennetinde olduğunu bilmeden. Canımızı yakıyor o yaratık, büyüsü kaplıyor bedenimizi ve dünyanın en mutlu insanı oluyoruz, daha doğrusu sanıyoruz.

Ve aniden gelen bir terk edilme duygusu kaplıyor bu sefer ruhumuzu. Yarısı çalınmış hikâyemizin son buluşu başlıyor arkasına bile bakmayan o güzellik yüzünden. Son bulması ise yavaş yavaş oluyor. Beraber çekinilmiş her fotoğraf bir parçasını alıyor ruhumuzun, aç kurtlar gibi.

En sonunda yanımızda kalan şeyler bir elin parmaklarını geçmiyor; koca paketten kalan son tekin izmariti, son parçayı isteyen tek bir fotoğraf hem de şehrin en güzel yerinde çekilmiş, plakta çalan eski bir şarkı ve telefonun ekranında yazan son mesaj.

‘’Seni görmek istemiyorum, rahatsız etme beni.’’

-GÖZLERİNDEKİ DERİNLİK-

Gözlerindeki derinliğe her baktığımda içimde oluşan garip duygulara bir isim takmaya çalışıyorum. Ama olmuyor, kalbime hitap eden bu şeye isim bulamıyorum. İçimde oluşturduğu anlama layık bir kelime yok hazinemde. Okuduğum romanlarda veya şiirlerde içimdeki duyguya hitap edebilecek kelimeler yetersiz.

Anlamsız geliyor hayat, senin sessizliğini dinledikçe. Gözlerindeki derinlikte kayboldukça içimde hissettiğim fırtınaların şiddeti artıyor. Sen, bende öyle bir etki bırakıyorsun ki sensizliğe alışmak imkânsız geliyor. İmkânsızı denemekse zor geliyor bedenime, ruhuma, kısacası her şeyimle bana.

Ama gözlerinde kaybolmak her şeyden kolay, sadece bakmam yetiyor, bir de senin bakman, içtenlikle…

-ÇOK ŞEY-

Çok şey mi istiyorum dünyadan? Sadece bir tebessüm, yapmacık olmayanından. İçten ve samimi, beni ben olduğum için seven kadından. Çok büyük hayallerim yok, ne ev ne de araba istiyorum. Benim için endişelenen bir çift göz, rengi fark etmez. Biraz ilgi, biraz sevgi. Kalpten gelen bir aşkla tutacağım pürüzsüz bir el. Sadece benim için atacak bir kalp. Çok şey mi istiyorum gerçekten?

Evet, çok şey istiyorum. Kalpsiz insanların yer aldığı dünyada benim için atacak bir kalp; bir gün ona, bir gün buna bakan gözler arasında benim için endişelenen bir çift göz; herkese verilmekten aşınmış ellerin arasında pürüzsüz bir el…

Evet, gerçekten çok şey istiyormuşum…

17.01.2015

Seni Hissettim.

Seninle aramızda dağlar kadar fark vardı.

Seni hep dağların ötesinde bekleyen Şirin olarak hayal ettim.

Aramızda dağlar kadar fark vardı.

Sen bir aşk romanının esas kızı olmayı hak ederken ben o romanı yazan kişiydim. Hep beraber olduğumuzu hayal ettim, sonu gelmedi romanın. Olmadı, hayalde bile benim olmadın. Rüyamda bile benimle kalmadın.

Sen hayalin en gerçeğiydin bense gerçeğin en yalanı…

Hayallerde bile güzeldin, daha güzeldin. Çok güzeldin…

Kendimi kaybettiğim anda seninle kaldım. Sen bana ne kadar uzak olursan ol, ben sana çok daha yakındım. Nefesin kadar yakındım.

Ne kadar uzaktan bakarsan bak bana, o yüksekten bakan gözlerle, ben senin kokunu çektim içime. Nefesini hissettim.

Seni hissettim, hiç olmadığı kadar bugün…

Unuturdum

Her zaman unutkandım ben. Sürekli bir şeyleri unuturdum. Ödevleri unuturdum ilkokulda veya çantamı bırakırdım evde. Yarı yolda gelirdi aklıma ama üşenirdim gidip almaya, dayak yerdim. Aldırış etmezdim yüzüme vurulan tokatlara.

Çok şeyi unuttum. Sorumluluklarımı, yapmam gereken önemli şeyleri. Her gün karşılaştığım insanların isimlerini, yüzlerini dahi hatırlamazdım bazen. Darılırlardı bana ama önemsemezdim. İhtiyacım yoktu ki onlara.

Kışın evde unuturdum ceketimi. Umursamazdım, soğuk bile kıramamıştı üşengeç bedenimi. Hasta olmazdım. Anlamazdım ufak bir rüzgârda yataklara düşen insanları. Bu kadar nazlı olunur muydu?
Ama bu sefer unutamadım. Bir yıldan fazla geçti üzerinden. Dün gibi hatırlıyorum sözlerini, gözlerini, saçlarını… Rüzgârda dalgalanan saçlarını… Nasıl silebilirim ki hafızamdan?

Beni reddetmenin ardından yediğim her tokat acıttı yüzümü. Her darılan insanda seni gördüm ve görmeye devam ediyorum. Ağlıyorum, yalnız başıma bir köşeye sinip ağlıyorum. Erkekler ağlamaz diyenlere küfrederek ağlıyorum bazen.

Biliyor musun, dün hastalandım. Gerçekten ölmek üzere olduğumu düşündüm. Aklıma yine sen geldin. Gözlerimi kapattığım anda karşımda gözlerin belirdi. Hemen ardından saçların, kaşın ve tüm bedenin. Bütün muhteşemliğinle karşımda dikiliyordun. Gülümsüyordun ama bana değil boşluğa gülümsüyordun. Ben olmadığım için mi? Öleceğim için mi?

Hayır, henüz ölemem. Sen, bana ait olmadan gidemem. Mutlu olmak istiyorum. Mutlu ölmek istiyorum. Sen elimi tutarken gitmek istiyorum bu dünyadan. Sensizlikle dolu bir havuzda değil…
 
Diğerlerini okumak ne haddime , okusam da anlamam zaten diye yalnızlıkla ilgili olanı okuyayım dedim. Benden daha yalnızı vardır belki , okur kendimle kıyaslayıp mutlu olurum diye düşündüm. Hayal kırıklığına uğradım .
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık