Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

KF Üyelerinden Öyküler

Bu başlığın amacı KF üyelerinin aklına gelen, kendilerine ait komik hikayeleri yazıdıkları bir balıktır.





+İyi günler nasılsınız?
-İyiyim.Teşekkür ederim.
+Frodo Baggins ile dağları tepeleri aştınız, dere tepe düz gittiniz. Yüzüğü hüküm dağında yok etmeyi başardınız. Peki sizdense Frodo Bey'in bu işin ekmeğini daha çok yediğini düşünüyorsunuz. Neden?
-Şimdi efendim. Bu çapsız Frodo'yu kimse köyde umursamazdı. Biliyorsunuzdur aile işler biraz karışık. Neyse efendim, ben babamdan ötürü buna hoşgörü gösterip 'nasılsınız efendim,iyi misiniz'der bir dediğini iki etmezdim. Sigortam bile yoktu düşün. Neyse gel zaman git zaman yüzük meselesi çıktı Gandalf zoruyla bunun yancısı olma görevi verildi. Sonra olaylar bilindiği üzere ilerledi.
+Aranız ne zaman açıldı?
-Gollum gelince.
+Nasıl becerdi bunu?
-Biz bunu yakaladık. Dedim ki ümüğünü sıkalım. 'Dur olmaz, baksana ne kadar tatlı' demez mi. Sonradan öğrendim. Çantasında pipo otu zulası vardı.Kafa iyi tabii her şeyi güzel görüyor. İyi patron o ya dediğini yaptık. Tasmayı taktım, yolculuğa devam ettik. Bunlar arasında yakınlaşma gülüşmeler falan. Dedim Bay Frodo buna güven duyulmaz, geceleri konuşuyor. Gel ben tutayım sen kılıcı batır.
+Ne dedi?
-Yok efendim neymiş. Hayvan hakları. Sahiplendi artık ne yapalım. Düştük yollara. Gidiyoruz, engebeli arazilerden geçiyoruz; belli yüzük buna zor geliyor diyorum ver ben taşıyım.
+O ne dedi?
-Ben ana karakterim. Bu rolü yancıya verecek değilim. Vaayyy. Yancı olduk öyle mi? Ama ben bir şey demedim. Babamdan terbiye görmüştüm. Onun hatırasını bu züppe velet için kirletemezdim. Sustum. Ta ki bir gün beni peksimetleri çalmakla suçlayana kadar. Dedim bak şunun tipine o almıştır,pis pis sırıtıyor. Ben senin kaç senelik dostunum. Iı. Nuh diyor peygamber demiyor. Iyi be gidiyorum deyip dağdan inmeye başladım. Sonra aklıma geldi. Bu salak yüzüğü kaybederse ucu bizim köye dokunacak. Gizlice peşlerine takıldım.
+Ne oldu?
-Haklı çıktım. Bu hobbitlerin yüzkarası atlı kovalar gibi mağaradan kaçıyor. O sırada üstüne çullanmaz mı bu yaratık. Ama bekledim. Alsın dersini. Neyse ki bensiz olayı idare edip o bölümü geçti. Örümcekte takıldı. Yaktım ampulü başladım düelloya,nice insanı yenen bu kara vahşeti bir başıma öldürmeyi başardım. Tabii orklar aldı götürdü Frodo'yu, kısa zaman sonra bir de onları alaşağı ettim. Aldım bunu o murdar yaratıkların elinden koyulduk hüküm dağının yokuşuna. Bu daha fazla dayanamadı. Sanki onca yaratıkla o savaşmış gibi. Dedim yüzüğü ver. Mağaranın girişi şurada atıp gelirim.
+Ne dedi?
-Olmaz. Bu benim vazifem. Bu benim yüküm.Sonra bana bakıp sırıtarak 'ama beni taşıyabilirsin' . Sırtlayıp götürdüm. Bu bi ara caydı. Atmıcam bana ne bana ne. Yetti artık .Vurdum tokatı aldım yüzüğü attım aşağı. Gerçekte bu olay böyle gerçekleşti.
+Köye dönünce ne oldu?
-Ne olacak! Her şeyi ben yaptım havaları. Neymiş yaşamlarımızı ona borçluymuşuz. Zaten bana miras değil sus payı bıraktı.
+Röportaj için teşekkürler. Başka bir gün Shanks'in eski bir tayfasıyla Yonkou Shanks hakkında röportaj yapıcaz. İyi günler.

Öykü 2
Bir gün her yanı örtülü biri ağlıyormuş. Gandalf bunu görmüş ve neden ağlıyorsun mazlum insan, demiş.
Gizemli kişi "ben insan değilim" demiş. Gandalf bunun üzerine sorun değil evlat. Kusuruma bakma. Elf veya cüce ne fark eder." demiş ve adamın omzuna elini koymuş.
Gizemli kişi "iyi de ben onlardan da değilim. Ben bir orku..."
"Vurun k*hp*ye" demiş ve yanındakilerle birlikte orku oracıkta öldürmüşler. Sonra yollarına devam etmişler huzur ve mutluluk içinde.

Öykü 3
Eski Kızıl Saç Tayfası Dursun İlaçzade Tavuksalatası ile Yonkou Shanks'in Bilinmeyenleri


+Hoş geldiniz. Nasılsınız?
-İyiyum. Teşekkür ederum. Siz?
+Ben de iyiyim. Ve hemen soruma geçiyorum.Shanks'i bize anlatsanız nasıl anlatırsınız?
-Ayyaş.
+Bu kadar mı?
-Hee valla bu kadar.
+Yaşadığınız ilginç olaylar, Beyaz Bıyık'ın gemisine çıkartma yaptınız.
-Anladım. Başlıyorum. Şimdü bu adamın gemisinde her şey biter, mermiler, yiyecekler falan. Ama şarap asla bitmez. Bitmeye yakın en yakındaki adaya gider hepsini tekrar doldurur. Bu şahıs bizi nerelere sürüklemedi ki? Benim bunun tayfasına katılma sebebim ve birçok kişinin, bu adamın önceden Roger'ın tayfası olmasıydı. Raftael'e giden yolu biliyordur diye ben buna katılıverdum. Hata yaptığımı çok sonra anlayacaktum.
+Neler yapıyor?
-Ne yapmıyor ki? Şimdü bu her sabah kaptan köşkünden çıkar, güvertede şöyle bir dolanır-bizde umutla bekleriz heh sonunda hatırlayacak yolu diye-
+Hatırlar mı?
-Nerdeee? Dün hangi adaya demir attığımızı hatırlamaz bunu mu hatırlayacak. Yaptığını tarif ediyorum. Elini yağlı saçlarında gezdirir, kaşır. Parmağını bir yöne uzatıp 'oradaaaa' diye bağırır. Her sabah, her Allah'ın günü.
+Sonra?
-Sonrası dümeni o yöne kırarız. Bil bakalım nereye geldik?
+Nereye?
-Ya popüler bir kumarhaneye ya da gazinoya meyhaneye falan. Nerde kumarhane nerde meyhane bu adam orayı gösteriyor. Sürekli Kuzeyi gösteren pusula gibi. Navigasyon yanında halt yemiş. Böyle bir kaptan olabilir mi? Ha bire umut tacirliği. Saygıdeğer Buggy'i de böyle kandırdı. Saadet zinciri kurmuşluğu da var, onu da belirteyim. Koca ana, Kaido, Mihawk ve nice korsan buna kaç milyon berilerini kaptırdı.
+Neler yaptı o paralarla üstüne başına bir şey mi aldı?
-Ne alacak? Ne alacak! Yıkanma adabı olmayan adam ne alacak! 10 yıldır, ben onu bildim bileli ne yıkandı ne ayağındaki sandeleti çıkardı. Böyle pis tiksinç bir herif. Dedim şuradan arsa alalım ileride değerlenür. Iı.
+Peki Beyaz Bıyık olayı nasıl yaşandı? Hükümet bile büyük rahatsızlık duydu.
-Şimdü. Mektubu yazıp gönderdi. Bizde o sıra daha önce gitmediğimiz bir adaya demir attık. Etrafta kırmızı kırmızı göletlerin, akarsuların olduğu garip bir yer. Meğer şarabistanmış. Çekti tabii. Yağmur yağıyor o bile şarap. Ayak basar basmaz yağmur başlayınca bu, Beckman, Yasoop, Lucky başladılar kafalarını kaldırıp damlalaru yutmaya. Bunlar bi hafta içmese 180 promil alkol çıkar kanlarında o gün limiti kırdılar.
+Ne yani içmeye çalışıyorlar?
-Hee. Fıçıları doldurdu falan. İçiyorlarda içiyorlar. O ara haber geldi. Beyaz Bıyık mektubu okumamış ayağına çağrıyor diye. Bu biraz bozuldu. Baktı bize ''kalkınnnn hıhk gidiyoruz. O adamı tıraşşş edecem' demez mi? Beckman' e döndüm: Sayın Beckman, dedim. Bu kadar içti böyle çıkmasın yola dedim.
+O ne dedi?
-'Tutmayınnn küçük enişşşteyi, salıverin gitsin'. Al birini vur ötekini. Bindük gemiye yanaştık. Hangi fıçları içeceğini bilmedüğüm için hepsine enerji içecekleriyle karıştırdım. Savaş çıkarsa işimü sağlama alayım diye. Bu çıktı güverteye, konuştular geleceğe bahis oynadım falan. Yalan! Hasır şapkayı kurtarmak için denize atlamadı. Düştü. O sıra buna tutundu, deniz canavarı geldi gözlemi kullandı, zırhlanmayı unutunca kolu kaptırdı. Gerçek bu. Neyse Wb buna afra tafra bu Wb'ye derken. Bizim manyak kalktı. Çıkardı kılıcını sallıyor. Wb durur mu? Başladılar dalaşmaya. Neyse ki kalbi tekledi, sayemde hala hayattayız.
+Peki BB'nin tayfasına nasıl katıldınız?
-Bu dangalak MF'a gidelim diye tutturunca atladık gittik. Akainu, hasır şapkanın peşine düşmüş, diyorum ki sen atla kurtar çocuğu, yok diyor epik giriş yapacam diyor. Ya ölecek çocuk ölecek. Olmazmış. Takipçi sayısını yükseltecekmiş. MF'ye gelme sebebimiz bu değilse bende bir şey bilmiyorum. Öyle son ana kadar bekledi. Bende o sıra Bb'yi gördüm. Neler yaptığını duyunca 'al beni abi' dedim. 'Bu embesellerin elinden kurtar' dedim. Iyi adam anlayışla karşıladı. O günden bu güne bu nakamadayım. Geleceğimiz parlak. 2 meyveli kaptanımız var. 2 meyve!
+Hedefiniz nedir? Korsanlar kralı olmak mı?
-Yok Bb dünyanın tamamını istiyor. Alacakta vizyonu var adamın. Bu denizlerdeki herkesin vizyonu genuş bi benim şansıma ben olmayanına rastlamıştım. Hele bizim kaptan bi bunu öldürsün...
+Peki teşekkürler. Haftaya iki yeni röportajımız var. Slytherin'li eski bir öğrenciden Hogwarts gerçekleri(ekşi sözlüktekini okumadım ama bir şeyler düşünmemi sağladı) ve Kutsal Ejderleri Rahat Ettirmeden Sorumlu Bakan Nanoa De Graham ile Dragon ve Poneglyph gerçekleri.
İyi günler.

Öykü 4
Korsanlar Kralı Zoro

Zoro, yüzerek daha önce görmediği bir adaya çıkar. Altın renginde kumulları, başta palmiye olmak üzere çeşitli tropikal ağaçlarla kaplı balta girmemiş ormanı ve ormanın derinliklerinden göğe doğru yüzlerce metre yükselen çeşitli yüzler ve ifadeler barındıran ahşap bir tapınak vardır. Sahile ayakları değer değmez, kumların içinden konfetiler patlar, ormandan ada halkı çıkar. Ellerinde çelenkler tutan iki kız Zoro'nun yanına gelip boynundan çelenkleri geçirir ve ardından elinde mikrofonlu bir adam çıkıp
-Hoş geldin Marimo!
+Mari..
-Kusura bakma. Adını bilmediğim için böyle seslendim. Adın ne?
+Zo..Zoro.
-Zoro san! Hoş geldin Raftel'e!
+Raf...(Zoro'nun kapalı gözü açılır)
-Nasıl bir cengaverdir yarabbi! Tayfası bile yok! Bu arada buraya gelmeyi nasıl başardınız?
+Ben uyuyordum Zunisha'da. Sonra düştüm herhalde. Denize çapmamla uyandım. Etrafa baktım kimseyi göremeyince yüzdüm ve buraya geldim.
-Hıhı. Anlıyorum. Bunu şu yüzden sordum. 4. poneglyph burada. Roger yanında getirip buraya bıraktı. 'İ*nelik olsun' dedi.
+Neeee?
-Neyse. Nasıl olduğu önemli değil.(Bir elini Zoro'nun omzuna atar ve halka dönüp)Artık KORSANLAR KRALI SENSİN! ONE PİECE SENİN!
Müzikler çalar, rengarenk çiçekler havaya atılır, herkes güler-Zoro hariç
+Luffy beni öldürecek. Dur. Dur. Korsanlar Kralı yoook. Korsanlar Kralı yoook. Siz beni görmediniz ben de sizi. Şimdi ben gidiyorum tayfayı ve kaptanımı alıp geliyorum. Geldiğimde hiç tanışmıyor gibi davranacaz. Anladınız mı?
-Ama...
+Ama mama yok. Ben şimdi gidiyorum. Sonra gelecem. Tamam? Şimdi Wano'ya nasıl gidebilirim?
×İhtiyar bir yerli: Sırtını tapınağa ver yüz.
Zoro'nun sırtı tapınağa denk gelmektedir ve denize atlayıp yüzmeye başlar.
-Sayın yüce. Adadayız. Sırtı...
תşşt. Çaktırma.

Atıl Kurt ile Hasbihal Zamanı

+
Hoşgeldiniz Sayın Atıl Kurt.
-Hav Hav Hav Hav!
+Eeee... Çevrilmedi.
+Sanırım ufak bir aksaklık olmuş sayın atıl kurt.
-Hav Hav Hav Hav!
+La çeviri nerede? O kadar para verdik, gittik Yorozuya'dan köpek çeviri makinesi aldık, niye çalışmıyor bu makine?
=O gorilin yapacağı iş bu kadar işte.
-Hav Hav Hav Hav!
+E Sadaharu'da işe yarıyordu.
=Yarıyodu madem niye çöpten topladık o makineyi?
+Bana niye soruyon? Röportaj başladı, rezil oluyoruz. Bir şeyler yap.
-Hav Hav Hav Hav!
=(Hain Kostok!)
+ Senin ben yapacağın işe...

(Konuşmalar kesilir, uzaktan bam güm ve hav sesleri eşliğinde hummalı bir çaba kulağa çalınır.)

+Montajda bu kısmı atın arkadaşlar, baştan alıyorum. Üç iki bir, başlıyorum.
+Hoşgeldiniz Sayın Atıl Kurt.
-Hav Hav Hav Hav!
(Hain Kostok!)
+Eeeee...
=Nooldu bak. Makine de benim gibi çevirdi. Günahımı almışsın.
+Sus lan salak, röportaja başladık. (Birinin kafasına bir şey çarpma sesi duyulur.) Montajcı arkadaşlar burayı da silsinler.
-Hav Hav Hav Hav!
(Ne biçim adamlarsınız siz lan. Birazdan dile gelecem.)
+Aha da çalıştı.
-Hav Hav Hav Hav!
(Sonunda be! Tarkan olacak o avele söyleyin, Kostok değildi babamın katili. Mal kendi kendine gelin güvey oldu, karıştırdı gene ortalığı.)
+Dört tane 'Hav'la koca paragraflık açıklama mı yaptı bu hayvan?
-Hav Hav Hav Hav!
(Ben az konuşurum ama çok şey söylerim yeğen.)
+Aman ne güzel sayın atıl kurt. Kusura bakmayın soramadık. Nasıldınız?
-Hav Hav Hav Hav!
(Bu ne biçim soru lan. Nasıl olabilirim? Babam ölmüş benim, sahibim olacak herif karı kız peşinde.)
+Yok canım. Tarkan'ı hepimiz biliyoruz. Koca bir filmini babanızın katilini bulmaya adamıştı zamanında.
-Hav Hav Hav Hav!
(Benden daha iyi mi bilecen lan? Babamı kimse öldürmedi ki katilini bulmaya bir film harcansın. Tarkan'ın şeyinin keyfine ordan oraya koştuk bütün film. Babamın yasını tutmaya vaktim bile olmadı benim.
+Babanızı kimse öldürmedi mi? E biz ölüsünü gördük onun.
-Hav Hav Hav Hav!
(Canına tak etti, kendi kılıçların önüne attı babam benim. Zavallı babam. Tarkan'ın yediği haltlardan bıktı da canını kıydı garip babam, çilekeş babammmm...)
+Tarkan'ın yediği haltlar mı? Nasıl olur efendim...
-Hav Hav Hav Hav...
(Siz tabi bunu kahraman diye bellediniz, nasıl bir zampara olduğunu bilmiyorsunuz. Da hiç mi görmediniz, her filmde önüne gelenle...)
-Hav Hav Hav Hav!
(Bozdurmayın şimdi ağzımı benim.
+Yani evet... şeyy...
-Hav Hav Hav Hav...
(Hancının karısıyla mı dersin, hun prensesleriyle mi dersin, hocasının kızıyla mı dersin, düşman kraliçeleriyle mi dersin...)
-Hav Hav Hav Hav!
(Pis herif. Bak kardeş biz hayvanız. Biz de ana bacı, baba abi yoktur. Ama hocanın kızı ne lan!)
-Hav Hav Hav Hav!
(Adam bunu bulmuş, bütün kemikleri kırılmış jöle kıvamında, iyileştirmiş, bakmış eğitmiş. Sen git adamın körlüğünden istifade kızını kandır!)
-Hav Hav Hav Hav!!!
(Şerefsiz!!!)
+Hocasının kızını mı kandırdı?
-Hav Hav Hav Hav!
(Doğru ya siz bilmiyonuz. Kamera başka açıya geçiyordu. Gerçi ben de pek bilmiyorum. Tarkan beni her seferinde postaladığından bütün konuşmaları duyamıyorum ama kıza ne vaatler verdi ne vaatler.)
-Hav Hav Hav Hav?
(Ya sonuç?)
+Kız ölüyordu evet. Ne acı.
-Hav Hav Hav Hav!
(Kızı gömmedi bile gavat!)
+Yaaaa... Vay g... Ehem, pardon. Devam edin dinliyorum.
-Hav Hav Hav Hav!
(Bu bir keresinde düşman kraliçeyle fingirdediydi de ödüm dışkıma karışmıştı. Aha dedim, savaş çıkacak. Karşı tarafta ordu, biz de anca bu.)
+O olay öyle değildi sanki yahu.
-Hav Hav Hav Hav!
(Ya yok. Bu bizimki bilerek cool triplerine giriyor, yoksa kadına kendini fark ettirmek için yapmadığı şebeklik kalmamıştı.)
+Yalnız hep çapkınlıklarından bahsettik, halbuki bir çok kahramanlığı vardı kendisinin.
-Hav Hav Hav Hav!
(Çapkın falan değil, düpedüz zampara. Sarı donlu zampara!)
+Ehem... Kahramanlık diyorduk. Mesela herkesin bildiği ahtapot dövüşü vardı.
-Hav Hav Hav Hav!
(Yuh!)
-Hav Hav Hav Hav?
(Siz onu gerçek mi sandınız lan? Bizimkinin diktiği kumaştı o. Gözünüz kaç derece miyop sizin?)
-Hav Hav Hav Hav!
(Onu da o vikingli kıza şekil olsun diye diktiydi. Bir de alttan sopalarla oynatıyordu güya gerçekmiş gibi.)
+Gerçekten mi?
-Hav Hav Hav Hav!
(Kız tavlayacam diye yapmadığı halt yok. Tek rakibi Barney Stinson.)
+Ama...
-Hav Hav Hav Hav!
(Yeter yahu sıkıldım. O diyeceklerinizin hepsi bizimkinin prodüksüyonu. Yok kahramanlık falan. Hadi size eyvallah.)
 
Son düzenleme:
Şunları da yapsana sırayla be hacı Batman-Robin ikilisinden Robinle, Süpernatural dizisinden Castiel (bu adam hep dışlanmış, itilmiş, örselenmiş gibi duruyor vardır söyleyecekleri) ve sonuncusu ayrıca en güzeli Tarkan - Kurt ikilisinden Kurt röportajı istiyorum :D Bence asıl baş rol Kurt olmalıydı orada :hhh:
 
Teşekkür ederim hepinize.

Şunları da yapsana sırayla be hacı Batman-Robin ikilisinden Robinle, Süpernatural dizisinden Castiel (bu adam hep dışlanmış, itilmiş, örselenmiş gibi duruyor vardır söyleyecekleri) ve sonuncusu ayrıca en güzeli Tarkan - Kurt ikilisinden Kurt röportajı istiyorum :D Bence asıl baş rol Kurt olmalıydı orada :hhh:
O an ne aklıma geliyorsa onu yazacağım.:fool: İçinde bir mesele ve muhabbetin olabileceğini düşündüğüm ve biraz da bilgimin olduğu konuları seçiceğim. Yazdıkların kafamda bir olay örgüsü oluşursa yazabilirim. :oleyo2:
 
Eski Kızıl Saç Tayfası Dursun İlaçzade Tavuksalatası ile Yonkou Shanks'in Bilinmeyenleri

+Hoş geldiniz. Nasılsınız?
-İyiyum. Teşekkür ederum. Siz?
+Ben de iyiyim. Ve hemen soruma geçiyorum.Shanks'i bize anlatsanız nasıl anlatırsınız?
-Ayyaş.
+Bu kadar mı?
-Hee valla bu kadar.
+Yaşadığınız ilginç olaylar, Beyaz Bıyık'ın gemisine çıkartma yaptınız.
-Anladım. Başlıyorum. Şimdü bu adamın gemisinde her şey biter, mermiler, yiyecekler falan. Ama şarap asla bitmez. Bitmeye yakın en yakındaki adaya gider hepsini tekrar doldurur. Bu şahıs bizi nerelere sürüklemedi ki? Benim bunun tayfasına katılma sebebim ve birçok kişinin, bu adamın önceden Roger'ın tayfası olmasıydı. Raftael'e giden yolu biliyordur diye ben buna katılıverdum. Hata yaptığımı çok sonra anlayacaktum.
+Neler yapıyor?
-Ne yapmıyor ki? Şimdü bu her sabah kaptan köşkünden çıkar, güvertede şöyle bir dolanır-bizde umutla bekleriz heh sonunda hatırlayacak yolu diye-
+Hatırlar mı?
-Nerdeee? Dün hangi adaya demir attığımızı hatırlamaz bunu mu hatırlayacak. Yaptığını tarif ediyorum. Elini yağlı saçlarında gezdirir, kaşır. Parmağını bir yöne uzatıp 'oradaaaa' diye bağırır. Her sabah, her Allah'ın günü.
+Sonra?
-Sonrası dümeni o yöne kırarız. Bil bakalım nereye geldik?
+Nereye?
-Ya popüler bir kumarhaneye ya da gazinoya meyhaneye falan. Nerde kumarhane nerde meyhane bu adam orayı gösteriyor. Sürekli Kuzeyi gösteren pusula gibi. Navigasyon yanında halt yemiş. Böyle bir kaptan olabilir mi? Ha bire umut tacirliği. Saygıdeğer Buggy'i de böyle kandırdı. Saadet zinciri kurmuşluğu da var, onu da belirteyim. Koca ana, Kaido, Mihawk ve nice korsan buna kaç milyon berilerini kaptırdı.
+Neler yaptı o paralarla üstüne başına bir şey mi aldı?
-Ne alacak? Ne alacak! Yıkanma adabı olmayan adam ne alacak! 10 yıldır, ben onu bildim bileli ne yıkandı ne ayağındaki sandeleti çıkardı. Böyle pis tiksinç bir herif. Dedim şuradan arsa alalım ileride değerlenür. Iı.
+Peki Beyaz Bıyık olayı nasıl yaşandı? Hükümet bile büyük rahatsızlık duydu.
-Şimdü. Mektubu yazıp gönderdi. Bizde o sıra daha önce gitmediğimiz bir adaya demir attık. Etrafta kırmızı kırmızı göletlerin, akarsuların olduğu garip bir yer. Meğer şarabistanmış. Çekti tabii. Yağmur yağıyor o bile şarap. Ayak basar basmaz yağmur başlayınca bu, Beckman, Yasoop, Lucky başladılar kafalarını kaldırıp damlalaru yutmaya. Bunlar bi hafta içmese 180 promil alkol çıkar kanlarında o gün limiti kırdılar.
+Ne yani içmeye çalışıyorlar?
-Hee. Fıçıları doldurdu falan. İçiyorlarda içiyorlar. O ara haber geldi. Beyaz Bıyık mektubu okumamış ayağına çağrıyor diye. Bu biraz bozuldu. Baktı bize ''kalkınnnn hıhk gidiyoruz. O adamı tıraşşş edecem' demez mi? Beckman' e döndüm: Sayın Beckman, dedim. Bu kadar içti böyle çıkmasın yola dedim.
+O ne dedi?
-'Tutmayınnn küçük enişşşteyi, salıverin gitsin'. Al birini vur ötekini. Bindük gemiye yanaştık. Hangi fıçları içeceğini bilmedüğüm için hepsine enerji içecekleriyle karıştırdım. Savaş çıkarsa işimü sağlama alayım diye. Bu çıktı güverteye, konuştular geleceğe bahis oynadım falan. Yalan! Hasır şapkayı kurtarmak için denize atlamadı. Düştü. O sıra buna tutundu, deniz canavarı geldi gözlemi kullandı, zırhlanmayı unutunca kolu kaptırdı. Gerçek bu. Neyse Wb buna afra tafra bu Wb'ye derken. Bizim manyak kalktı. Çıkardı kılıcını sallıyor. Wb durur mu? Başladılar dalaşmaya. Neyse ki kalbi tekledi, sayemde hala hayattayız.
+Peki BB'nin tayfasına nasıl katıldınız?
-Bu dangalak MF'a gidelim diye tutturunca atladık gittik. Akainu, hasır şapkanın peşine düşmüş, diyorum ki sen atla kurtar çocuğu, yok diyor epik giriş yapacam diyor. Ya ölecek çocuk ölecek. Olmazmış. Takipçi sayısını yükseltecekmiş. MF'ye gelme sebebimiz bu değilse bende bir şey bilmiyorum. Öyle son ana kadar bekledi. Bende o sıra Bb'yi gördüm. Neler yaptığını duyunca 'al beni abi' dedim. 'Bu embesellerin elinden kurtar' dedim. Iyi adam anlayışla karşıladı. O günden bu güne bu nakamadayım. Geleceğimiz parlak. 2 meyveli kaptanımız var. 2 meyve!
+Hedefiniz nedir? Korsanlar kralı olmak mı?
-Yok Bb dünyanın tamamını istiyor. Alacakta vizyonu var adamın. Bu denizlerdeki herkesin vizyonu genuş bi benim şansıma ben olmayanına rastlamıştım. Hele bizim kaptan bi bunu öldürsün...
+Peki teşekkürler. Haftaya iki yeni röportajımız var. Slytherin'li eski bir öğrenciden Hogwarts gerçekleri(ekşi sözlüktekini okumadım ama bir şeyler düşünmemi sağladı) ve Kutsal Ejderleri Rahat Ettirmeden Sorumlu Bakan Nanoa De Graham ile Dragon ve Poneglyph gerçekleri.
İyi günler.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık