Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Türk Tarihinden İlginç Anekdotlar

Reis'i çok vicdansız göstermişsin o yüzden şey ettim xD
Hiçbir hükümdar melek değildir. yeri geldiğinde vicdansız, gaddar veya kana susamış olarak bize uzaktan öyle gözükebilir. ama her hükümdar gibi Osmanlı padişahları da ''Devletin bekaası'' için herşeyi göze almıştır. Birde Beyazıd yazının başında belirttiğim gibi Osmanlılar içerisinde ilklerin adamıdır. bu da bize Osmanlının beylik döneminden çıkıp bir imparatorluğa doğru yol aldığını gösterir. O yüzden çok şey etmemek lazım. :)
 
Demiryolları ise cumhuriyetin ilk yıllarında biraz gelişir, hatta marşlarda "Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" falan derler ama gerçek hiç de öyle değildir.
Bu kısımda söylediğin biraz acımasızca geldi bana. @Zero-X 1924 yılında 4112 km olan demiryoluna, 1940 yılına kadar 3208 km yeni demiryolu eklenmiş. Sonrasında zaten ikinci dünya savaşının etkisi ile tüm dünyada bir kriz var. Bence cumhuriyetin ilk yıllarında demiryolu çalışmaları için "biraz gelişti", "gerçek öyle değil" gibi sözler, yapılan onca çabaya haksızlık olur.
 
Bu kısımda söylediğin biraz acımasızca geldi bana. @Zero-X 1924 yılında 4112 km olan demiryoluna, 1940 yılına kadar 3208 km yeni demiryolu eklenmiş. Sonrasında zaten ikinci dünya savaşının etkisi ile tüm dünyada bir kriz var. Bence cumhuriyetin ilk yıllarında demiryolu çalışmaları için "biraz gelişti", "gerçek öyle değil" gibi sözler, yapılan onca çabaya haksızlık olur.
@UranyumX bilgilendirmeniz maalesef yanlış, ufak bir araştırma ile şu bilgilere ulaşabilirsiniz;

-Türkiye sınırları içinde Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş 4 bin 136 kilometre ana hat demiryolu vardı.
-1923-1951 yılları arasında 3 bin 764 kilometre yeni ana hat yol inşa edildi. Yılda ortalama 134 kilometre yol yapıldı.
-1951-2004 yılları arasında yalnızca 945 kilometre ana hat inşa edildi. Yıllık ortalama demiryolu yapım hızı 18 kilometrede kaldı.

Bu bilgiler ışığında 1951 senesinden sonra demiryolu yapmayı bıraktığımızı rahatlıkla ifade edebiliriz. Ayrıca bahsettiğiniz cümleden sonra altını özellikle çizdiğim kısım ile sonraki cümlelere dikkatinizi çekmek isterim. Yazı içerisinde Cumhuriyet'in ilk dönemini değil sonraki dönemde karayoluna yöneldiğimizi ifade etmeye çalıştım.

Biz halen taşımacılığımızın (yük veya yolcu) ağırlığını karayolu üzerinden yapıyoruz. Düşünün şuan herhangi bir şehirden demiryolu ile başka bir şehre ulaşmak mı mantıklı yoksa karayoluyla mı?
 
@UranyumX bilgilendirmeniz maalesef yanlış, ufak bir araştırma ile şu bilgilere ulaşabilirsiniz;

-Türkiye sınırları içinde Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş 4 bin 136 kilometre ana hat demiryolu vardı.
-1923-1951 yılları arasında 3 bin 764 kilometre yeni ana hat yol inşa edildi. Yılda ortalama 134 kilometre yol yapıldı.
-1951-2004 yılları arasında yalnızca 945 kilometre ana hat inşa edildi. Yıllık ortalama demiryolu yapım hızı 18 kilometrede kaldı.

Bu bilgiler ışığında 1951 senesinden sonra demiryolu yapmayı bıraktığımızı rahatlıkla ifade edebiliriz. Ayrıca bahsettiğiniz cümleden sonra altını özellikle çizdiğim kısım ile sonraki cümlelere dikkatinizi çekmek isterim. Yazı içerisinde Cumhuriyet'in ilk dönemini değil sonraki dönemde karayoluna yöneldiğimizi ifade etmeye çalıştım.

Biz halen taşımacılığımızın (yük veya yolcu) ağırlığını karayolu üzerinden yapıyoruz. Düşünün şuan herhangi bir şehirden demiryolu ile başka bir şehre ulaşmak mı mantıklı yoksa karayoluyla mı?
Öncelikle, çok detaylı bir araştırma yapmadığımı söyleyeyim. Ancak bulduğum kaynakta ifade şu şekilde; "1923-1950 yılları arasında yapılan 3.578 kilometrelik demiryolunun 3.208 kilometresi, 1940 yılına kadar
tamamlanır."
Gördüğüm kadarıyla ikimizin verdiği sayılar da üç aşağı beş yukarı tutuyor.
Diğer konuda ise galiba bir yanlış anlaşılma var.
Demiryolları ise cumhuriyetin ilk yıllarında biraz gelişir, hatta marşlarda "Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" falan derler ama gerçek hiç de öyle değildir.
Bu cümlenden "cumhuriyetin ilk yıllarında biraz gelişir ama bu abartacak bir şey değil, demir ağlarla örmek gerçek değil." gibi bir anlam çıkardım. O nedenle karşı çıktım ama galiba öyle demek istememişsin. Bahsettiğin dönem cumhuriyetin ilk yıllarından ziyade ikinci dünya savaşı sonrası herhalde.
 
Arkadaşlar tarih ve politika göreceli kavramlardır. Doğrusu yanlışı kişiden kişiye değişir. Buna sığınarak Yıldırım Beyazıt' ın kibirli olduğunu düşünmüyorum. Dönemin iki büyük lideri arasında bu türlü sürtüşmelerinin olması gayet normal. Zira savaş meydanına ilk varan Yıldırım Beyazıt' tır. İstese savaş alanına sonradan gelen Timur Han' a ani baskın yaparak savaşı kazanma şansını daha da arttırabilirdi. Vezirler bu durumu belirtmesine rağmen kozlarını dişe diş paylaşmak istediğini belirterek red etmiştir. Savaş sırasında da taraf değiştirmeler olmasaydı galip taraf Yıldırım Beyazıt olacaktı.

Tabi yukarıda da dediğim gibi tarih görecelidir.
 
Arkadaşlar tarih ve politika göreceli kavramlardır. Doğrusu yanlışı kişiden kişiye değişir. Buna sığınarak Yıldırım Beyazıt' ın kibirli olduğunu düşünmüyorum. Dönemin iki büyük lideri arasında bu türlü sürtüşmelerinin olması gayet normal. Zira savaş meydanına ilk varan Yıldırım Beyazıt' tır. İstese savaş alanına sonradan gelen Timur Han' a ani baskın yaparak savaşı kazanma şansını daha da arttırabilirdi. Vezirler bu durumu belirtmesine rağmen kozlarını dişe diş paylaşmak istediğini belirterek red etmiştir. Savaş sırasında da taraf değiştirmeler olmasaydı galip taraf Yıldırım Beyazıt olacaktı.

Tabi yukarıda da dediğim gibi tarih görecelidir.
Osmanlı tarihini sadece Osmanlı tarihçilerinden öğrenmeye kalkarsak istisnalar hariç büyük oranda manipülasyona maruz kalmış oluruz. Aynı olayla ilgili birden fazla veriyi alıp mantık süzgecinden geçirince pek bir göreceliliği kalmıyor hocam tarihin. Yoksa Kadir Popcorn da tarihçi, milliyetçi H*rodot da tarihçi, Halil İnancık hoca da tarihçi.
 
Arkadaşlar tarih ve politika göreceli kavramlardır. Doğrusu yanlışı kişiden kişiye değişir. Buna sığınarak Yıldırım Beyazıt' ın kibirli olduğunu düşünmüyorum. Dönemin iki büyük lideri arasında bu türlü sürtüşmelerinin olması gayet normal. Zira savaş meydanına ilk varan Yıldırım Beyazıt' tır. İstese savaş alanına sonradan gelen Timur Han' a ani baskın yaparak savaşı kazanma şansını daha da arttırabilirdi. Vezirler bu durumu belirtmesine rağmen kozlarını dişe diş paylaşmak istediğini belirterek red etmiştir. Savaş sırasında da taraf değiştirmeler olmasaydı galip taraf Yıldırım Beyazıt olacaktı.

Tabi yukarıda da dediğim gibi tarih görecelidir.
Osmanlı tarihini sadece Osmanlı tarihçilerinden öğrenmeye kalkarsak istisnalar hariç büyük oranda manipülasyona maruz kalmış oluruz. Aynı olayla ilgili birden fazla veriyi alıp mantık süzgecinden geçirince pek bir göreceliliği kalmıyor hocam tarihin. Yoksa Kadir Popcorn da tarihçi, milliyetçi H*rodot da tarihçi, Halil İnancık hoca da tarihçi.

Arkadaşlar, önceki mesajlarımın birisinde önemle belirttiğim bir durum vardı. türk tarihini ve özellikle osmanlı ile önceki türk devletlerini okumak istiyorsanız yabancı türkologların kitaplarına başvurmanız gerekir. yazdığım mesajı da aşağıya alıntı olarak bırakıyorum.

@Koca Ana bu yorumunuzda kesinlikle haklısınız. Ancak herkesin bildiği gibi Osmanlı Devletinin ilk kuruluş döneminde Fatih Sultan Mehmed'e kadar tarihi kayıt etme alışkanlığı tam manasıyla yoktu. Hatta fatih İstanbulu'u fethederken bu olayların günümüzde çoğu kayıtı dönemin yabancı kaynaklarından yararlanılarak hazırlanıyor (örneğin krivatolupos) veya türkolog olan yabancı kaynaklarda teferruatlı bilgiler mevcut. (örneğin zinkaisen)
Yıldırım Beyazıd kibirli miydi? Bana göre öyleydi. Ama size göre öyle olmayabilir. Ama ben bu kibirini bir zemine oturtarak bu kanıya vardım. Osmanlılar 1. Murad'ın can verdiği Kosova savaşına kadar beylik sıfatı ile anılıyordu. O savaş ve sonrasında 1. Murad'ın halefi olan 1. Beyazıd yaptıklarıyla artık Osmanlıları bir beylik olmaktan çıkarıp imparatorluk yoluna soktu. Bu çerçeveden baktığınızda her insanın fıtratında olan kibirin oluşması gayet olası bir durum. Bu kibir ile bana göre o zamanın diplomatik teamüllerine bile aykırı şekilde senin devletinle eşdeğer güçte olan bir hükümdara hakaretvari şekilde mektup yollaman senin kibirini göstermez de neyi gösterir?

evet Ankara savaşını Beyazıd kazanabilir miydi? kazanırdı. ama olsaydılar ile maalesef tarih yazılmıyor. tarih daha önce dediğim gibi insanların yorumlarına açık bir bilim dalı. siz başka şekilde yorumlarken ben bu şekilde yorumluyorum. sonuç olarak da bu tartışmalar bir türlü nihayete ermiyor. :)
 
Uzun uzun farklı konularda derlemeler yapmışsın. Ellerine sağlık.
Ancak bütün bu bilgilerin kaynağı nerede? Bunları da paylaşsan güzel olurmuş.
 
Yabaci turkologlarin da tarafli olmadiginin garantisi yok.
Burada mesele tarafsızlıktan ziyade Türk Tarihçilere göre (İlber Ortaylı ve Halil İnalcık'ı tenzih ederim.) daha teferruatlı bilgilere ulaşabilmeniz. Mesela Konstantinopolis'in fethi ile ilgili Steven Runciman'ın yazdığı ''KONSTANTİNOPOLİS DÜŞTÜ 29 MAYIS 1453'' isimli kitapta hiçbir türk kaynağında karşılaşmadığım, doğruluğu da tartışılabilecek ''kerkeporta kapısı'' aracılığıyla Yeniçerilerin istanbul'a giriş sağladığını öğrenmiştim. Veya Zinkaisen'in 7 ciltten oluşan Osmanlı İmparatorluğu Tarihi okunabilecek eserler ve bu eserlerin okunmasını İlber Ortaylı hocada tavsiye etmiştir.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık