Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Osmanlı'dan Götürülen Tarihi Eserler

Her şey 1838 yılında Osmanlı Devleti ve İngiltere arasında yapılan Baltalimanı Antlaşması ile başladı. Osmanlı Devleti o vakte kadar sınırları içerisindeki tarihi eserlere bir önem vermediği halde, yabancıların da bunlara dokunmalarına izin vermemişti. Ancak bu antlaşmanın ardından önce İngilizler, daha sonra da diğer Batılı devletler Osmanlı Devleti'ndeki tarihi eserleri resmen yağmalamıştır. Şimdi size bunlardan bahsedeyim.

Knidos Aslanı



1858 yılında Charles Newton isimli bir İngiliz 2 gemi ve 300 adam ile birlikte Datça'da bulunan Knidos Antik Kenti'ne gelir ve burada bulduğu her şeyi gemiye yükleyerek İngiltere'ye götürür. Götürdüğü eserlerden en önemlisi de Knidos Aslanı'dır. 2200 yaşında ve 6 ton ağırlığında olan bu heykeli yerinden kaldırıp gemiye yüklemek için vinçler ile üç ay süren bir çalışma yapılmış. Heykel şu an British Museum'da sergilenmektedir. Datça halkı 2008 yılında bu heykelin iade edilmesi için kamuoyu oluştursa da, heykel zamanında devlet izniyle verildiği için iade edilmemiştir. Heykelin bir kopyası yapılmış, ama gerçeği ile pek alakası yoktur.


Zeus Sunağı



1878 yılında Carl Humann isimli bir Alman mühendis yol yapım çalışmaları için Bergama'ya gelir ve bölgedeki antik kentte incelemelerde bulunur. Sonrasında ile sahte evraklar hazırlayarak kentteki birçok tarihi eseri yurt dışına kaçırır. Bunlardan en önemlisi kocaman bir bina olan ve günümüze kadar sapasağlam gelmiş Zeus Sunağı'dır. Sunak bulunduğu yerde parçalarına ayrılmış ve gemilere yüklenerek Almanya'ya götürülmüştür. Burada da İtalyan mimarlar tarafından yeniden birleştirilmiştir.

Nereid Anıtı


1840 yılında Charles Fellows isimli bir İngiliz gezgin Ksanthos Antik Kenti'ne gelir ve buradaki tarihi eserleri gemilere yükleyerek memleketine götürür. Götürdüğü en önemli eser de Nereid Anıtı'dır. Tıpkı Zeus Sunağı gibi bu anıt da parçalarına ayrılmış ve götürüldüğü yerde yeniden birleştirilmiştir.

Truva Hazineleri







1870 yılında Heinrich Schliemann isimli bir Alman avukat Truva Antik Kenti'ne gelir ve altın bulma umuduyla izinsiz olarak kazılar yapmaya başlar. 1873 yılında ilk altını bulunca devamının da olduğunu düşünür ve antik kentin temellerini dinamitlerle patlatarak arama faaliyetlerini sürdürür. Çıkardığı yüklü miktarda altın tarihi eseri önce Yunanistan'a, sonra da Almanya'ya kaçırır. Durum öğrenilince Schliemann'a dava açılır. Çaldığı eserler geri istenir ve verdiği zarardan ötürü tazminat talep edilir. Davalar sonucunda Schliemann 50.000 frank ödemek zorunda kalır ve çıkardığı eserlerin bir kısmını İstanbul'a gönderir, ancak hepsini vermez. 1874 yılında Schliemann çıkardığı eserleri önce Yunanistan, sonra Fransa ve en sonunda Sovyetler Birliği'ne satmaya çalışsa da başarılı olamaz ve eserler Berlin Etnoğrafya Müzesi'nde sergilenmeye başlanır. İkinci Dünya Savaşı başladığında eserlerin hepsi paketlenir ve Prusya Eyalet Bankası kasasına yerleştirilir. 1945 yılında Sovyet güçleri Berlin'e girer ve Sanat Komitesi başkanı Victor Lazarev tarafından hazineler bulundukları yerden alınarak Rusya'ya götürür. Bu hazineler şu anda Puşkin Müzesi'nde sergilenmektedir.


Milet Pazar Kapısı



Bu sefer baş rolde dandik biri değil, Theodor Wiegand isminde bir Alman arkeolog var. Bu arkadaş 1899 yılında Milet Antik Kenti'ne gelmiş ve burada kazılar yaparak bulduğu parçaları Almanya'ya götürmüş. 1903 yılına gelindiğinde bu kapıyı bulmuş ve 750 tonluk yapıyı parçalarına ayırarak ülkeden çıkarmış, daha sonra bu parçalar Pergamon Müzesi'nde yeniden birleştirilmiş ve sergilenmeye başlanmış.

Halikarnas Mozolesi Parçaları






Knidos Aslanı'nı götüren Charles Newton isimli adam, Knidos'tan önce Bodrum'a gelmiş ve Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri kabul edilen Halikarnas Mozolesi'nin kalan parçalarını, heykellerini, kabartmalarını ve mozaiklerini gemilere yükleyerek İngiltere'ye götürmüş. Kazmadıkları kısımlarda olanlar da bize kalmış.



Daha yazılabilecek çok şey var, ama insanın gerçekten morali bozuluyor. Bu olaylarda bunu yapanlar kadar, bizim halkımız da suçlu. Elin adamı koca tapınağı parça parça söküp götürürken, kimse çıkıp da hesabını sormamış. 150 sene sonra bizden giden eserlerin hesabını sormak aklımıza gelmiş. Olana da çok sahip çıkmıyoruz zaten. Mesela Samsat Steli son derece önemli bir tarihi eser olmasına rağmen, antik kent yakınındaki köy halkı bu parçayı ortasından delmiş ve zeytin ezmek için kullanmış. Elin İngilizi de köylüye az bir para verip bunu almış ve müzesine koymuş. Bakın bu aklıma gelen ilk örnek, bunun gibi daha niceleri var. İnsanlar yakınlarında bulunan antik kentlerdeki yapıların taşlarını sökerek ev, ahır ya da tarla sınırı yapmak için kullanıyor sanki memlekette taş kalmamış gibi. Fakat balık baştan kokar diye boşuna dememişler. Osmanlı zamanında geçmiş tarih bilinci neredeyse yokmuş. Ayrıca buraya koyduklarım sadece bizim ülkemizden gidenler. O dönemde Osmanlı'nın elinde olan diğer ülkeler de bu yağmadan nasibini almış. Yunanistan kendi ülkelerinden götürülen eserleri halen geri almaya çalışıyor mesela. Ancak zamanında bunların çoğu devlet izniyle götürüldüğü için, adamların keyfine kalmış geri verip vermemek. Hukuki olarak hiçbir hakkımız yok yani. Yazık gerçekten.
 
Millet antik kentine gitmiştim. Çoğu eserin götürüldüğü belli oluyordu. Bu durum gerçekten çok üzücü
 
Konu için teşekkürler.

Iyonya,Trioa ve Yunanistan gibi antik kentlerin biraktigi tarihsel mirasa sahip cikilmamasini uzuntuyle karsilamak gerekiyor. Bu anadolu topraklarinda da cokca antik kent gecti ve biz farkina olmadan cogu sey elimizden gecip gitti.

Aslinda simdiden kazi calismalarina baslasak daha cok sey elde edilebilir en azindan cunku daha yeraltindan o kadar cok sey vardir ki. Mesela su 2 ornek:



Yani garip olanda Osmanli'nin yaptigi seylerinde batida olmasi. Kanuni'nin genclik resmi,Fatih'in Bellini'ye ait olan resimi etc.

Tarihsel miras bilinci olusturmaliyiz aslinda. Ciddi anlamda gunumuzde bile o kadar onem verilmiyor.
 
Bize kalanlar kırık,dokük sütunlar.Bizim köyde de vardı.Benim küçüklüğümde bir yazıt buldular, eksik parçasını da tesadüfen bir evin buğday ambarının altına destek yapılmış olarak buldular.Üzerinde eski roma yaziları olan oval bir çeşmemiz vardı alıp götürmüşler.Daha birçok eser.Ne oldugunu bilmeyince bilen adam bir şeker verip götürüyor malı.Hala çıkar heykeller,paralar.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık