Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Mers El Kebir Baskını : Operation Catapult

Ön Edit : Yazının operasyon görüntülerinin de içinde olduğu görseller ile desteklenmiş versiyonunu okumak isteyenler blog'dan ulaşabilirler. (bkz: historeal) (LİNK) https://stealthistorian.blogspot.com/

Savaş tarih boyunca yenilmiş veya işgal edilmiş devletlerden arta kalan askeri unsurların ne olacağı ile ilgili sorular veya sorunlar galip ülkeleri hep düşündürmüştür. Bahsi geçen bu konuda tarih boyunca birçok örnekte mevcuttur. Kimi devlet bu askeri unsurları bünyesine katarken, kimisi de silahlarını bıraktırarak dağıtmayı seçmiştir. Bu konuda en ilginç örneklerden biriside 2. Dünya savaşında Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiş Fransa’nın askeri unsurunun bir kısmını oluşturan donanmasının ne olacağı ile ilgili yaşanan olaylardır. İşgal sonrası Fransız Donanması’nın durumu hem Almanlar hem de İngilizler için ciddi bir sorun yaratmaktaydı. İşgalci olan Almanlar ile Almanların işgaline kadar Fransızlarla müttefik olan İngilizlerin, Fransız Donanmasıyla ilgili görüş, plan ve sonuçlarını sizlerle bu meyanda paylaşmak istiyorum.

10 Mayıs 1940 sabahı Alman Hava İndirme Birliklerinin, Lahey ve Rotterdam’daki bazı tesislere baskını ile başlayan Operation Sichelschnittn (Orak Operasyonu) Hollanda, Belçika ve Fransa’nın işgal edilmesiyle sonuçlanmış ve 22 Haziran 1940 tarihinde imzalanan ‘’Fransa Anlaşmasıyla’’ yukarıda ismi zikredilen bu operasyon sonuçlanmıştır. Almanya'nın Fransa'yı mağlup ederek Kuzey Fransa’yı işgal etmesinden sonra Güney Fransa'nın Vichy kentinde Almanya'nın kuklası olan bir devlet kuruldu (Vichy Hükümeti / Temmuz 1940 – Eylül 1944). Kurulan bu devletin başkanlığına ise Birinci Dünya Savaşı'nın Fransız kahramanlarından Mareşal Philippe Pétain getirilmişti. Vichy hükümetinin yetki alanı Fransa’nın güney bölgesi ve Fransız sömürgelerini kapsamaktaydı. Yapılan anlaşmaya göre Fransa’ya ait silahlı kuvvetler dağıtılacak ve silahları Almanlara teslim edilecekti. Deniz kuvvetleri ise silahtan arındırılarak Almanya ve İtalya’nın gözetiminde tutulacaktı ve her iki ülke de bu silahları herhangi bir çatışmada kullanmayacaktı. Fransa’nın çöküşü ve Vichy Hükümeti’nin kurulması müttefik kuvvetleri güvencesiz bir duruma sokmuştu. Vichy Hükümeti’nin başında bulunduğu Fransızlar savaş karşıtı değildi ve Nazi Almanya’sının da ağır etkisindeydiler. İlerleyen dönemde Kuzey Afrika’daki engin Fransız Sömürgeleri ve bu sömürgeleri koruyan Fransız Filosu Hitler ve müttefikler için ayrı ayrı ele alınması gereken kritik bir konu haline geldi.

Müttefikler, aralarında Charles De Gaulle tarafından yönetilen Fransızlarla birlikte, Fransız filosuna erişim sağlayarak kendi saflarına çekmek istedi. Ancak Alman koruması altında faaliyet gösteren Vichy Hükümeti bu teşebbüsün önüne geçerek donanmayı kendi kontrolleri altında tutmayı başardı. Fransız filosu az savaş görmüş ve sağlamdı; filonun yaklaşık yüzde 40'lık kısmı Marsilya yakınlarındaki Toulon'daki askeri üsse konuşlanmıştı. Almanların işgali sırasında Fransızlar tarafından Cezayir'deki Mers El Kebir limanına iki modern muharebe gemisi Dunkerque ve Strasbourg’un yanında Provence ve Bretagne ile Mogador gibi modern destroyerlerin arasında bulunduğu on üç destroyer, deniz uçağı gemisi Commandant Teste ve dört denizaltı kaçırılmıştı. Ayrıca Senegal’in Dakar limanında tamamlanmak üzere olan Richelieu zırhlısı ve Fas’ın Kazablanka limanında %80’lik kısmı tamamlanmış Jean Bart zırhlısı bulunmaktaydı. Mısır’ın İskenderiye limanında Dreadnought dönemi zırhlı Lorraine ile iki modern savaş kruvazörü ve iki hafif kruvazör bulunmaktaydı. İngiltere’nin Plymouth ve Portsmouth limanlarında Surcouf’unda (o dönemde dünyanın en büyük denizaltısıydı) aralarında bulunduğu dört denizaltı, Dreadnought dönemi zırhlılar Courbet sınıfı Paris ile Courbet, destroyerler Triomphant ve Léopard ile birlikte sekiz torpido botu bulunmaktaydı.

Almanların bu gemileri zorla ya da Fransız işbirliği ile ele geçirmeleri halinde, İngiliz Kraliyet Donanması'na rakip olabilecek güçlü bir donanmaya sahip olacakları aşikardı. Dolayısıyla birleşik Fransız, İtalyan ve Alman filosu tüm Akdeniz’e hâkim olabilir ve İngilizlerin Afrika’daki sömürgelerini rahatlıkla ele geçirebilirdi. Churchill'in kâbusu, filonun Almanlar tarafından ele geçirilerek kendilerine karşı kullanılma olasılığıydı.


Alman donanmasındaki subaylar ve Mussolini, Churchill’in kabusunu gerçek kılmak için lobi yaparken, Hitler daha sofistike bir hesap içerisindeydi. Hitler Almanların Fransız filosunu ele geçirmeye çalışması durumunda, Fransız filosunun İngiltere’ye katılarak kendilerine karşı kullanılmasından korkuyordu. Bu nedenle Hitler ile Mussolini arasında 18 Haziran’da Münih'te yapılan toplantıda Mussolini’nin, Fransız filosunun kontrolünü ele geçirme talebi Hitler tarafından reddedilmiştir. Hitler İngilizlere katılması muhtemel Fransız Donanmasındaki destroyerlerin Atlantik’teki Alman Denizaltılarına karşı askeri dengeyi Almanlar aleyhinde değiştireceğine inanmaktaydı. Böylece hem Churchill hem de Hitler, Fransız filosunu potansiyel yararından çok bir tehdit olarak görmekteydiler.

Vichy Hükümeti’nin ise donanma konusunda kendi hesabı vardı. Devlet başkanı Philippe Pétain başkanlığındaki üst düzey Fransız yetkililer, Fransız filosunun Birleşik Krallığa katılma tehdidinin, Almanlar üzerinde baskı oluşturacağını; dolayısıyla Almanları Güney Fransa ve Fransız sömürgelerinden uzak tutacağını tahmin ediyorlardı. Donanma komutanı François Darlan, Almanların Fransa’yı işgali sırasında Atlantik Filosunu Toulon'a taşımış ve Brest’te bulunan deniz üslerini tahrip etmişti. Ayrıca Darlan arasının iyi olduğu İngilizlere yolladığı gizli mesajlarda Almanlarla kesinlikle işbirliği yapılmayacağı ve Almanlar gemilere el koymaya kalktığı takdirde buna izin verilmeyeceğini bildirmiştir. Darlan gemilere el konulması ihtimaline karşı donanmaya gizli bir emir yayınlayarak personelin gemi ambarlarında kendisini batırmak için patlayıcı bulundurması emrini vermiştir. Lord Dudley Pound ile general Charles De Gaulle arasında yapılan görüşmede Charles De Gaulle, İngiliz Lorduna Fransız Donanma Komutanı’nın ciddi olduğunu belirtmiş ve “Darlan filonun komutanıdır ve feodal bir komutan filosunu asla teslim etmez. ” şeklinde sözler sarf etmişti. Darlan ise bu kibar ama ısrarlı diplomatik istek ve önerileri “ölmekte olan bir devleti ziyaret eden mirasçılar” olarak değerlendirmişti.

Fransız komutanın verdiği güvencelere rağmen, İngilizler ve Churchill İmparatorluğun güvenliğini bir insanın sözüne bağlamanın yanlış olduğunu düşünüyorlardı. İngilizler, kıyı topçusu tarafından iyi korunan Toulon'daki filo hakkında çok az şey yapabileceklerinin farkındaydı. Bunun üzerine Fransız sömürgelerinde bulunan donanma ile ilgili ne yapılabileceğini değerlendirmeye aldılar. Churchill, Mers El-Kebir'de bulunan Dunkerque ve Strasbourg ile iki modern savaş gemisi, Richelieu ve Jean Bart hakkında endişeliydi. Çünkü hepsi Alman eşdeğerlerine üstün idi ve Almanların eninde sonunda bu üstün savaş makinelerini ele geçirmek isteyeceğini düşünüyordu. Ancak o dönemde Alman yöneticilerde Churchill ile aynı düşüncedeydi ve bir şekilde İngilizlerin bu savaş gücüne müdahale edeceğini veya ele geçirmeye çalışacağını düşünmekteydi.


İngiltere donanma yetkilileri başlangıçta Fransızların Kuzey Afrika Filosuna saldırılmasına şiddetle karşı çıkmıştı. Bunun yerine Fransız filosunun ikna edilerek Fransız Karayiplerine silahlarından arındırılarak gönderilmesi düşüncesindeydiler. Donanma yetkililerinin olası saldırıyla ilgili iki kaygısı vardı. Bunlardan birincisi düzenlenecek askeri bir operasyon en modern Fransız gemilerini batıramayabilir ve muhtemel İngiliz kayıplarına neden olabilirdi. İkincisi ise saldırıdan sonra Fransa’nın muhtemel bir misilleme yapacak olmasıydı. Ancak en kötüsü, İngiltere’nin denizaltı filosu dâhil Fransa ile bir deniz savaşında kendini bulma ihtimaliydi. Siyasi olarak, sadakatleri hala belirsiz olan Fransız Sömürge İmparatorluğunda bulunan askeri unsurların böyle bir saldırı karşısında, De Gaulle’nin Özgür Fransız Kuvvetleri'nden daha çok Vichy Hükümetiyle yan yana hareket etmeleri de muhtemeldi. Ancak, İngiliz makamları ve üst düzey deniz görevlileri, Fransızların güvenilmez olduklarını değerlendirerek, Churchill’in görüşlerine katılmak zorunda kaldılar. İngilizler, Kuzey Afrika Filosunun bir gece demir alarak ertesi sabah Toulon'daki filoya katılmasını ve Almanların emrine girmesini riske edemeyecekleri düşüncesindeydiler. İngiliz Donanması, Kuzey Amerika'dan temin edilen gıda ve silah yardımlarını taşıyan konvoylarını korumakla meşguldü. Ayrıca Birleşik Krallıkta beklenen Alman işgali için mümkün olan her gemiye ihtiyaç duyulmaktaydı ve sürekli olarak sömürgelerde konuşlu Fransız Filosunu izleme kabiliyetine sahip değillerdi. Bunun üzerine 1. Deniz Lordu Dudley Pound donanma stratejistlerine Fransa’nın, Kuzey Afrika’da bulunan filosuyla ilgili bir harekât planı hazırlanması konusunda talimat verdi. Planların hazırlanmasını müteakip Lord Dudley’e sunularak onay alındı.

Amiral Darlan'ın Fransız gemilerinin Almanların eline geçmeyeceği yönündeki güvencesine rağmen, İngiliz savaş kabinesi 27 Haziran’da toplanarak Kraliyet Donanmasının Kuzey Afrika, Mısır ve İngiltere limanlarındaki tüm Fransız savaş gemilerini ele geçirmesi veya yok etmesi kararı alındı ve Lord Dudley’in planını devreye soktu. Yapılacak bu askeri harekâta Operation Catapult (Mancınık Operasyonu) ismi verildi ve kurulacak yeni operasyon gücünün başına Koramiral Sir James Somerville'in getirilmesine karar verildi. Aynı gün Birinci Deniz Lordu Dudley Pound, elli sekiz yaşındaki Koramiral James Somerville'e Mers El-Kebir'deki Fransız filosunu etkisiz hale getirecek Force H'yi (Görev Gücü H) yöneteceğini tebliğ etti. Zeki, enerjik ve yetenekli olan Somerville, askerleri tarafından sevilen bir komutandı ve Fransız meslektaşları tarafından da saygı görmekteydi. Oluşturulan bu deniz gücünün ilk görevi Fransız Donanmasını ikna ederek İngiltere’ye götürmek ve gemileri Kraliyet Donanması komutasında Almanlara karşı savaşmasını sağlamaktı. Ancak Fransızların bu teklifi kabul etmemesi durumunda görev gücüne Fransız filosunu yok etmesi emredilmişti. Bu görev kendisine tebliğ edildiğinde Amiral Somerville’in değerlendirmesi, Fransızların son dakikada bile olsa İngilizlerin taleplerini karşılayacağı yönündeydi. Bu görev gücünde modern zırhlılar HMS Hood, Queen Elizabeth Sınıfı HMS Valiant, Revenge Sınıfı HMS Resolution, uçak gemisi HMS Ark Royal, hafif kruvazörler HMS Arethusa, HMS Enterprise ve 11 destroyer bulunmaktaydı.

2 Temmuz'da, hazırlıklarını tamamlayan Force H (Görev Gücü H) görevini icra etmek için Cebelitarık’tan ayrılarak Mers El Kebir’e doğru yol almaya başladı. Filo limandan ayrıldıktan sonra Donanma Komutanlığı Somerville'e şu mesajı yolladı:


Bir İngiliz Amiral için karşı karşıya olunan en nahoş ve zor görevlerden biri ile sınanmaktasınız. Görevinizi kararlılıkla gerçekleştireceğinize inanıyor ve size güveniyoruz.


Görev gücü Mers El-Kebir limanına 3 Temmuz'da saat 7:00'de ulaştı. Görev gücü Mers El Kebir’e ulaştığı sırada Fransız filosunun başın Amiral Marcel Bruno Gensoul bulunmaktaydı. Amiral James Somerville ültimatomu Amiral Marcel Bruno Gensoul’a sunmak için HMS Ark Royal'in Fransızca konuşan komutanı Kaptan Cedric Holland’ı seçti. Cedric Holland, İngiliz destroyeri HMS Foxhound ile liman girişine yaklaştı. Gensoul, ziyaretin amacını bildiği için, Holland ile görüşmeyi reddetti ve Foxhound'un liman girişinden ayrılmasını istedi. Ancak holland çekilme emrini dinlemeyerek Gensoul’ün amiral gemisi Dunkerque’e doğru yol almaya devam etti. Holland saat 9:05’ de Dunkerque’e ulaştı. Dunkerque’de İngiliz Komutanı Gensoul’un yardımcısı Bernard Dufy karşıladı ve filo komutanının yanına götürdü.

Holland filo komutanı Gensoul’e İngiliz Hükümeti’nin ültimatom yazısını iletti. Gensoul’un eline ulaşan ültimatom özetle şu şekildeydi:

1- İngiltere Kraliyet Donanmasına katılın ve Almanlar ile İtalyanlara karşı beraber mücadele edelim. Eğer askerlerinizin bizimle beraber savaşmasını istemiyorsanız gemiler minimum personelle İngiltere limanlarına yol alsın ve gemilerin limana yanaşmasından sonra geri kalan personeli güvenli şekilde ülkelerine yollayalım. Gemileriniz savaş bitiminde Fransa’ya geri teslim edilecek veya gemilerin hasar görmesi durumunda ülkenize tazminat ödenecektir.

2- Gemilerinizi Alman veya İtalyanlara karşı kullanmak istemez iseniz filomuzla birlikte minimum personelle ve silahlarınızdan arındırılmış olarak Karayiplerdeki Martinique Adalarına götürülsün ve bu limanda Amerika Birleşik Devletleri'ne emanet edilsin. Savaşın bitimine kadar emniyette kalacak gemiler savaş sonunda Fransa’ya teslim edilecektir.

3- Son olarak, yukarıdaki seçenekleri kabul etmemeniz durumunda, majestelerinin hükümetinden, gemilerinizin Alman veya İtalyanların eline düşmesini önlemek için gerekli olan her türlü gücü kullanma emrini aldım.

Ültimatom eline ulaşan Gensoul zaman kazanmak için üst makamlardan onay gelmeden teslim olamayacağını iletmesi ile gergin bir bekleyiş başlamış oldu. Gensoul’ün zaman kazanmak için ültimatomdan sonraki gelişmeleri daha detaylı inceleyerek, saldırı anına kadar olan süreci saat saat aktarmakta fayda var.

Saat : 12:30 – İki filo arasında müzakereler sürerken Amiral Somerville’in emriyle Fransız filosunun limandan çıkışını engellemek için Fairey Swordfish ve Blackburn B-24 Skua uçakları liman girişine manyetik mayın bırakmaya başladılar. Bu sırada Fransız Curtiss H75-C1 Hawk uçakları önleme uçuşuna başlamış ve bir Skua uçağı ile çatışma yaşamışlardır. Skua uçağı vurularak düşmüş ve içindeki İngiliz personel ölmüştür. Bu çatışmada ölen askeri personel İngilizlerin tüm çatışma boyunca tek kaybı olarak kayıtlara geçmiştir.

Saat : 14:19 - Somerville, Fransız Amiral Gensoul'a yolladığı mesajla ültimatomu kabul etmemeleri durumunda saat 15:00'da güç kullanmak durumunda kalacaklarını bildirdi.

Saat : 14:30 - Gensoul, İngiliz filosuna Cedric Holland ile müzakere edeceğini ve o şekilde karar vereceğini bildirdi. Ayrıca verilen ültimatom ile ilgili Amiral Gensoul Donanma Komutanı François Darlan’a bu saate kadar bilgi vermemiştir. Fransız Amiral Donanma Komutanlığına mesaj çekerek yardım talebinde bulunmuştur.

Saat : 16:15 – Amiral Gensoul, Dunkerque’un kaptan köşkünde Cedric Holland ile görüştü ve Donanma Komutanı Darlan tarafından 27 haziran’da gönderilen emri kendisine gösterdi. Bu emirde Almanların herhangi bir şekilde gemilere el koymaya kalkması durumunda gemilerin patlayıcı yerleştirilerek batırılması bildirilmişti. Ancak Holland bu konuda ikna olmadığını belirtti.

Saat : 17:12 – Somerville, Fransızların kendisini daha fazla oyaladıkları takdirde, Fransız filosunun yardıma geleceğini düşünüyordu. Gensoul'a ültimatomun saat 17: 30'a kadar kabul edilmemesi halinde İngilizlerin ateş açacağını bildirildi. GENSOUL ise mesajı sessizce okuduktan sonra Cedric Holland ile vedalaşarak gemisini terk etmesini istemiştir.

Saat : 17:54 – Amiral Sommerville’e Donanma Komutanlığından gelen acil mesajda ‘’Settle matters quickly’’ (meseleyi derhal halledin) yazmaktaydı. Bunun üzerine İngiliz görev gücüne bağlı savaş gemileri gerekli manevraları yaparak, yoğun bir broadside salvo atışı ile limanda demirli Fransız gemilerinin üzerine mermi yağdırmaya başladı. Dar limanın içine yerleştirilmiş olan Fransız gemileri, tüm silahlarını İngilizlere karşı yönlendiremedikleri için ciddi şekilde dezavantajlıydılar. Bu saldırıda Gensoul’un amiral gemisi Dunkerque’e HMS Hood tarafından 15 inch (381 mm) toplarla arka arkaya 4 atış yapılmış ve gemiye ciddi zarar vermişti. Bunun üzerine gemi mürettebatı Dunkerque’u liman içerisindeki ’’Saint André’’ bölgesine doğru hareket ettirmiş ve karaya oturttu. Dunkerque zırhlısı ile ilgili daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyenler şu yazıyı inceleyebilirler. (bkz. Dunkerque Sınıfı Muharebe gemileri) Dunkerque’un yanında bulunan Provence zırhlısı arkasından aldığı hasarlar üzerine yine mürettebatı tarafından karaya oturtulmak üzere ‘’Roseville’’ bölgesine hareket ettirilmiştir. Provence’in yanında bulunan Strasbourg zırhlısı ‘’Fort Santon’’ bölgesinde demirli ve aralarında Mogador’unda bulunduğu 5 destroyerle birlikte demir alarak hareket etti. Mogador liman ağzına ulaşamadan ciddi hasar almış ve kaptanı tarafından ‘’Saint Clotilde’’ açıklarında karaya oturtuldu. Strasbourg ve geri kalan 4 destroyer ise ciddi hasar almadan ve İngilizler tarafından döşenen mayınlara çarpmadan liman ağzından çıkış yaparak kaçmaya başladı. Strasbourg’un yanında demirli olan Bretagne zırhlısı, İngilizlerin üçüncü salvosu sırasında, arka taretlerine gelen bir mermiyle patladı ve birkaç isabet daha aldıktan sonra ters dönerek battı. Bu saldırı sırasında Bretagne zırhlısında bulunan mürettebattan 977 tanesi öldü. Deniz uçağı gemisi Commandante Teste’de yapılan saldırıda hasar gördü. Ancak yüzebilir konumda kaldı. Bu salvolar sırasında Fransız gemileri tamamen devre dışı bırakıldı. Ancak kıyı bataryaları silahlarını ateşlemeye devam etti. Bu hengâmeden kaçmayı başaran Strasbourg ve dört destroyere HMS Ark Royal’den kalkan Fairey Swordfish torpido bombardıman uçakları ile saldırı yapıldı. Ancak Strasbourg’un hava savunma silahları tarafından vurulan iki uçağın düşmesiyle saldırı başarısız oldu. Düşen uçaklardaki askerler ise HMS Wrestler destroyeri tarafından kurtarıldı. Saat 18:43’de İngiliz savaş gemileri Mers El Kebir'den kaçan Fransız gemilerini kovalamak için uzaklaşmaya başladılar, ancak Sommerville’in yönettiği görev gücü içerisinde Strasbourg zırhlısına yetişebilecek tek gemi HMS Hood olduğu için harekat saat 20:20’de Amiral Sommerville tarafından durduruldu. Saat 20:55’ te, bir başka torpido uçak saldırısı Fransız gemilerine yöneltildi. Ancak gemiler hasar görmeden yoluna devam etti. Saldırıdan kurtulan bu beş Fransız gemisi 4 Temmuz'da Toulon limanına ulaşmıştır. bu operasyon esnasında Fransız gemilerinin manevralarını ve İngilizlerin mayın döşediği bölgeleri linkini vereceğim harita üzerinden inceleyebilirsiniz. (LİNK)


İngilizler 3 Temmuz gecesi saldırıyı tamamlayarak geri çekildi. Ertesi günlerde Fransızların beyanatları üzerine İngilizler hasar verdikleri gemilerin yüzer durumda ve sağlam olduğunu düşünerek yeni bir harekat planı hazırladılar. Bu harekatta ana hedefler Dunkerque ve Provence gemileri olacaktı. Harekat 6 Temmuz günü şafak vakti HMS Ark Royal’den kalkan Fairey Swordfish uçakları ile gerçekleştirildi. Bu saldırıda Dunkerque en az bir torpido tarafından vuruldu. Bu saldırıda 154 kişi öldü ve 8 kişi yaralandı. Ayrıca Dunkerque’ün yanında demirlemiş olan devriye botu Terre-Neuve’ye isabet eden torpido teknede depolanmış derinlik bombalarının infilak etmesine neden olmuş ve 8 kişinin ölümüne sebep olmuştu. Devriye botunda bulunan derinlik bombalarının patlaması sonucu Dunkerque’de de ciddi hasar meydana gelmişti. Provence zırhlısına yapılan akınlarda ise gemiye 2 torpido isabet etti ve yan yatmasına neden oldu.

İngilizlerin Mers El Kebir’e yaptığı saldırı neticesinde; toplamda 1.297 Fransız denizci öldürüldü ve 350 kişi yaralandı. Fransızlar tarafından karaya oturtulan Dunkerque, Provence ve Mogador saldırıdan sonra geçici olarak onarıldı ve Güney Fransa'da bulunan Toulon limanındaki kuru havuzlara daha detaylı onarımlar için götürüldü.

Mers El Kebir’de ki saldırının yapıldığı gün İskenderiye'deki Fransız gemileri, Amiral René Émile Godfroy'un komutası altındaydı. Mers El Kebir’de verilen ültimatomun aynısı Fransız Komutana 3 Temmuz'da Amiral Andrew Cunningham tarafından verildi. Godfroy, verilen ültimatomu 7 Temmuz’da şartlı olarak kabul etti. Bu filo 1943'e kadar İskenderiye'de kaldı ve Özgür Fransız Donanmasına katılmayı kabul ettikten sonra ayrılmalarına izin verildi.

3 Temmuz'da, İngiltere'deki Plymouth ve Portsmouth limanlarında demirli Fransız gemilerine İngiliz subaylar müdahale etti. İngilizlerin, Fransız gemilerine çıkışı sırasında bazı Fransız mürettebat işbirliği yaparken bazıları da direniş gösterdi. Mücadeleler sırasında iki İngiliz subay ve bir Fransız denizci öldürüldü. İngilizler gemilerdeki kontrolü sağladıktan sonra, gemilerdeki bazı mürettebat Özgür Fransız güçlerine katılırken; İngiliz ve Özgür Fransız güçlerine katılmayı reddeden mürettebat ise Fransa'ya geri gönderildi.

Saldırıdan sonra beklendiği gibi, Vichy Hükümeti ile Birleşik Krallık arasındaki ilişkiler şiddetli şekilde gerildi. Vichy Hükümeti gerekli tedbir ve misillemeler ile ilgili hazırlıklara başladı ve İngiltere ile olan bütün ilişkileri kesti. Operasyondan sonra, filo komutanı Amiral Darlan Fransız filosuna emir vererek mümkün olan her yerde İngiliz donanmasına saldırılmasını emretti. Ancak, Pétain ve Dışişleri Bakanı Paul Baudouin, ertesi gün Darlan’ın emrini iptal ettiler. Baudouin, "Filomuza saldırı ayrı bir şey, savaş başka bir şey," diyerek Darlan’ı ikna etti. Yine de Fransız gemilerine yapılan el koyma ve saldırılara misilleme yapan Fransız bombardıman uçakları İngiliz filosuna Cebelitarık'ta Temmuz ayında birkaç kez ve Eylül'de iki kez saldırdı. Özgür Fransız ordusunun başında bulunan De Gaulle, Vichy Hükümetine bağlı filoya karşı askeri harekata destek vermesine rağmen, gereksiz güç kullanımını ve çok sayıda Fransız’ın ölümünü eleştirmekten geri kalmadı.

Hitler, İtalya Dışişleri Bakanı Galeazzo Ciano'ya yaptığı açıklamada; ‘’Son İngiliz saldırısı müttefiklerimiz arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldıran ve çıkarlarımıza hizmet eden bir eylem olmuştur.’’ şeklinde beyanat vermişti. Almanya, daha sonra ateşkesin öngördüğü gibi, Fransız filosunu silahsız olarak demirlemesi yerine silahlı bir şekilde kalmalarına izin verdi. İngiliz saldırısı ve Fransızların düşmanca tepkisi, Hitler'in Fransız Kuzey Afrika’sını işgal etmek isteyen Mussolini ve Franco'nun başarısız olacakları konusundaki görüşünü güçlendirdi.

Askeri olarak bakıldığında ise operasyon başarılı olarak addedilebilir. Bu saldırılarla İngilizler, Fransız filosunun yaklaşık yarısını etkisiz hale getirmiş ve önemli bir kayıp yaşamamıştı. Öte yandan, Churchill'in en çok korktuğu dört muharebe gemisinden sadece ikisi hizmet dışı bırakılabilmişti. Ayrıca donanma yetkililerinin ön gördüğü kötü senaryolardan hiçbirisi gerçekleşmemiş ve en az kayıpla harekat tamamlanmıştır.

Sonuç olarak;

Operation Catapult iki düzeyde değerlendirilmelidir. İlk olarak gelecekte yaşanan olaylar göz önüne alındığında, operasyon trajik bir hataydı. Çünkü Amiral Darlan sözüne sadıktı ve Alman kuvvetlerinin Kasım 1942'de Toulon'daki gemilere el koymaya çalıştığında verdiği emir uygulanmış ve Almanlar gemileri ele geçirmeden tüm gemiler ambarlarındaki bombaları patlatarak batmıştı. Ancak operasyon sonrasında Amiral Somerville’in eşine yazdığı mektupta belirttiği üzere ‘’ the truth is my heart wasn’t in it and you’re not allowed a heart in war’’ savaşta duygusallığa yer yoktu ve İngilizler bir kişinin sözüne güvenerek kendilerini riske atmamayı seçmişlerdi.


İkinci olarak devletlerin güvenliği veya çıkarı söz konusu olduğunda ülke liderleri müttefiklerine karşı dahi askeri güç kullanmayı göze alabilmeleridir. Bu olaya başka bir örnek ise 1. Dünya savaşı sırasında milletimizce az bilinen ve müttefik olan Osmanlı askerleriyle Alman Askerleri arasında Kafkas Cephesinde yaşanmış çatışma gösterilebilir. (bkz. 1. Dünya Savaşında Türk-Alman Çatışması)



 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık