Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Film Noir (Kara Film) Akımı

Suç, cinayet, karamsarlık, gece, yozlaşma, karanlık, paranoya, kafa sesi, bunalım …

1940’ların başından başlayıp 1950’lerin sonralarına dek varlığını sürdürmüş, sinema tarihinin karanlık yüzü: “Film Noir” bilinen adı ile “Kara Film”





II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında halkın ilgisini çeken hikayeler, kara filmi (film noir) ortaya çıkaran etkenlerdendir. Almanya başta olmak üzere tüm Avrupa’ya korku salan Nazilerden kaçarak Amerika’ya gelen dışavurumcu (Ekspresyonist) sanatçılar kara filme öncülük etmişlerdir. Suç ve gizem merkezli olay örgüsü ve karakterlerinin küfürlü replikleriyle sinemanın en sıra dışı türlerinden biri olmuştur.

Düşsel, tuhaf, karanlık, karışık ve zalim… Bu ve türevleri terimler, kara filmin odak noktasıdır ve bize alanında ipuçları verir.

Kimi çevrelere göre bir sinema türü olmaktan ziyade filme verilen his veya atmosfer olarak da adlandırılan film noir, rahatsız edicidir. Sembolizmden yararlanmış Erken Dönem Dışavurumcu Alman Sineması‘nın doğrudan etkilediği bir anlatım tarzı olan kara filmler, ışık ve gölgenin aralarında zıtlık oluşturacak şekilde abartılı kullanımı, huzursuz edici kamera açıları ve bütünü yakalamakta zorlanan karmaşık geri dönüşlerin (flashback) varlığıdır.






Film Noir, hikayelerinde mutlu sona ve umutlara yer yoktur. Deyim yerinde ise film sonları, alışılagelmişin dışında genellikle ters köşe bırakır izleyiciyi. Kara filmlerde; kötü olan daimi kötü, iyi olan belki iyi bile değildir.

II. Dünya Savaşı ve Adolf Hitler gören izleyici, artık karanlığı hissedebiliyor, kötülüğe inanıyor ve karanlığı duyabiliyordu. İnsanların kafalarında yaşam ve insanlık hakkında şüpheler oluştuğu anda Hollywood durumu kendi lehine çevirmeyi başardı: Film Noir. Amerikan film endüstrisinde ortaya çıkan bu kasvetli akımın adı, 1946 yılında eleştirmen Nino Frank tarafından konulmuştur. Akımın başlangıcı olarak 1946 tarihi kayıtlara geçse de Film Noir anlayışına daha önceki yıllarda çekilen filmlere rastlarız. Çünkü daha önce aynı formatta çekilen filmlerin, bu akıma öncelik edildiğinin farkında değildi yönetmenler. Yani kısaca; Kara filmler zaten çekiliyordu ama bu çekilen filmlere bir isim verilmemişti.


Etkin olduğu dönemin travması karakterlerinin, dolayısıyla tüm filmin ortak noktasıdır. İnsanın kara psikolojisinin sonucu var olan yeraltı dünyasını büyük oranda konu edinir. Aslında film noir bize tek bir mesaj, tek bir anlam bırakır: Öteki-Ben.



Bahsettiğimiz kara film türünü diğer sanat akımlarından/dönemlerinden ayıran diğer bir ciddi unsur ise, yapımlarda kahramanlara yer olmamasıdır. Evet, filmlerde kahramanlara yer yoktur ve “prensesi kurtarıp,sonsuza dek mutlu yaşayan” kimseye rastlayamayız. Filmler anti-kahraman çevresinde şekillenir ve bahsedilen anti-kahraman GRİ‘dir. Ne siyah ne de beyaz. Anti-kahramanların netliği yoktur. Yukarıda bahsettiğimiz gibi; kötü daimi kötüdür, iyi olan belki iyi bile değildir.

Kara film, hayatımızda inandığımız ve güvendiğimiz pek çok olguyu tartışmamızı ister. Aslında fark etmediğimiz karanlık ve kötü yönlerimizi açığa çıkarmayı ve “Masumluk” ifadesi üzerine sorular sormamızı amaç edinir.



Aslında yakın Dünya Tarihi’ne baktığımızda Film Noir anlayışının sanata ve sinemaya girmesi kaçınılmazdı. Akımın ortaya çıktığı ve hüküm sürdüğü yıllarda “Dünya Ekonomik Bunalımı, gangsterlerin hakimiyeti, II. Dünya Savaşı ve Nazi Yükselişi”, Dünya’nın uğraşmak zorunda olduğu zor durumlardı. İnsanların bu ve benzeri büyük olayların karşısında umutlu olması, aydınlık günlere inanması, mutluluk için ilerlemesi ne kadar mümkün olabilir ki?


Film noir, gerçeküstü sinemaya giden yoldaki ilk adımdır. İlerleyen yıllarda, bizim de çok iyi bildiğimiz bilim-kurgu sinemasında, televizyon ve bilgisayar destekli oyunlarda film noir anlayışına rastlarız.

Kara film (film noir) akımı 1941’de başlayıp, 1958’de “fiilen” sona ermiştir.

Not : Alıntıdır.


Kendi düşüncelerimi de ayrı bir mesajda dile getireceğim.
 
Kara filmleri tür olarak ele alırsak tartışmasız benim izlemekten en zevk aldığım,en sevdiğim türdür.Özellikle klasik amerikan kara filmleri.Bilimkurgu,drama vs hiçbirini bu türe değişmem.Ağzının tadını bilen için izlemesi çok keyiflidir sırf atmosferi bile.Öyle sıkıcı olduğu düşünülen sanat filmleri yakıştırması yapılan filmlerle de alakası yoktur.İsimleri dahi çok ilginçtir.Neredeyse tamamı ticari amaçlı çekilmiştir tabii ortaya sanat eseri denebilecek olanlar da çıkmıştır.

Aslında başlangıcı daha eski olan Fransız filmlerine dayanır öncülü Avrupa'dır aslında ilhamı onlar vermiştir Hollywood sinemasına.İngiliz kara filmleri de var ama dediğim gibi Hollywood bir başka oluyor seveni için çok eğlenceli ve keyifli.

Yani hatırladığım kadarıyla yazıyorum şöyle bir sahneye başka yerde rastlamanız zor. :)

Adam hapisten çıkmıştır yada uzun süre sonra evine tekrar dönmüştür.
Evine gelir.
Karısı içki partisi düzenlemektedir.
Sarhoş olan karısına çocuğun nerede olduğunu sorar.
Kadın sarhoş,alaycı ve umursamaz biçimde gülerek " Öldü " der.
Adam tabii çileden çıkar silahını bulur doğrultur bir sinirle.Sonra da öldürmeye değmezsin sen diyerek hışımla ayrılır.
 
Son düzenleme:
Bu tür filmler çok durağan geçiyor ya bana göre değil sanırsam.
Pek durağan sayılmaz kurgu hızlı ilerler ama günümüze göre olaylar biraz daha yavaş akıyor olabilir.Şimdilerde 1 dakika içinde 30 farklı kare sokuluyor ekrana bilen de bilmeyen de yapıyor bunu asıl o rahatsız ediyor beni.Hani hakkını verecek yönetmen olsa neyse hepsi yapıyor tam bir çorbaya dönüşüyor özensizce.Olayların yavaş ama emin adımlarla ilerlemesi bana daha güzel gelir.

Kara filmlerin Neo noir denen modern versiyonları da var yakın geçmişte çekilmiş olan özellikle seyircinin çok sevdiği filmler.Günümüzde artık böyle çekilebiliyor en fazla.Çok belirgin bir örnek olarak Temel İçgüdü filmini verebilirim mesela.Aslında bu filmlerden ilham almıştır baştan çıkarıcı bir kadın ve cinayet öyküsü yine.Femme Fatale kavramı var birde ki o bambaşka bir olgu bir bu kadar yazı daha yazıyorlar üzerine.
 
Kara Film görürüm de dalmam mı?

Önceleri güzel, alımlı, çekici, boynunda inci kolye, kulağında inci küpeli kadının gizemli ölümünün peşinde dolaşan, uşağın ev sahiplerini öldürdüğü, postacının kapıyı iki kez tıklattığı geçiş döneminde II. Dünya Savaşının çıkmasıyla beraber ortaya çıkan vahşeti fırsat bilen yapımcılar bu durumdan harikulade faydalandı. Artık inci küpeli beyazlar içindeki kadın siyah silüetler tarafından öldürülüyor. Postacılar, kapıya yakın pencerenin perdesine gölgesini bırakıyor, karanlık sokaklar tek bir kadim ışığın üzerinde gezinen uzun gölgelere karışıyordu. Artık yağmurlar insanları ıslatıyor, sis ayak bileklerine kadar iniyor, basılan su birikintileri ayak paçalarını ıslatıyordu. Beyazın ve siyahın ahengini, en beyaz anların en karanlık geceye gebe oluşunu izletiyordu. Karamsarlık kontrastın asasıydı.

Pislik tektir, her şeydir. Her şey kirli ve bulaşıcıdır. Karın aldatır, güvendiğin polis belki katildir, devletin gözleri seni görmez, adalet seni görünmeyen bir çembere hapsetmiştir. Para her şeydir ama onu elde etmek en kirli yollardan geçmektedir. O yollarda yürürken sen de bir gölge olursun, tehlike tam olarak nerededir göremezsin.

İştahlandırdın gece gece.
 
Kara Film görürüm de dalmam mı?

Önceleri güzel, alımlı, çekici, boynunda inci kolye, kulağında inci küpeli kadının gizemli ölümünün peşinde dolaşan, uşağın ev sahiplerini öldürdüğü, postacının kapıyı iki kez tıklattığı geçiş döneminde II. Dünya Savaşının çıkmasıyla beraber ortaya çıkan vahşeti fırsat bilen yapımcılar bu durumdan harikulade faydalandı. Artık inci küpeli beyazlar içindeki kadın siyah silüetler tarafından öldürülüyor. Postacılar, kapıya yakın pencerenin perdesine gölgesini bırakıyor, karanlık sokaklar tek bir kadim ışığın üzerinde gezinen uzun gölgelere karışıyordu. Artık yağmurlar insanları ıslatıyor, sis ayak bileklerine kadar iniyor, basılan su birikintileri ayak paçalarını ıslatıyordu. Beyazın ve siyahın ahengini, en beyaz anların en karanlık geceye gebe oluşunu izletiyordu. Karamsarlık kontrastın asasıydı.

Pislik tektir, her şeydir. Her şey kirli ve bulaşıcıdır. Karın aldatır, güvendiğin polis belki katildir, devletin gözleri seni görmez, adalet seni görünmeyen bir çembere hapsetmiştir. Para her şeydir ama onu elde etmek en kirli yollardan geçmektedir. O yollarda yürürken sen de bir gölge olursun, tehlike tam olarak nerededir göremezsin.

İştahlandırdın gece gece.
Tehlike sensin belki de.
 
Pek durağan sayılmaz kurgu hızlı ilerler ama günümüze göre olaylar biraz daha yavaş akıyor olabilir.Şimdilerde 1 dakika içinde 30 farklı kare sokuluyor ekrana bilen de bilmeyen de yapıyor bunu asıl o rahatsız ediyor beni.Hani hakkını verecek yönetmen olsa neyse hepsi yapıyor tam bir çorbaya dönüşüyor özensizce.Olayların yavaş ama emin adımlarla ilerlemesi bana daha güzel gelir.

Kara filmlerin Neo noir denen modern versiyonları da var yakın geçmişte çekilmiş olan özellikle seyircinin çok sevdiği filmler.Günümüzde artık böyle çekilebiliyor en fazla.Çok belirgin bir örnek olarak Temel İçgüdü filmini verebilirim mesela.Aslında bu filmlerden ilham almıştır baştan çıkarıcı bir kadın ve cinayet öyküsü yine.Femme Fatale kavramı var birde ki o bambaşka bir olgu bir bu kadar yazı daha yazıyorlar üzerine.
Kısa sürede birçok kare görme işinden ben de rahatsızım. Günümüzde iyice tadı kaçtı zaten.

90'lardan geriye gitmeyecek şekilde birkaç tavsiye verirsen bakarım bir ara. Güncellerden de olur tabi.
 
Kara Film görürüm de dalmam mı?

Önceleri güzel, alımlı, çekici, boynunda inci kolye, kulağında inci küpeli kadının gizemli ölümünün peşinde dolaşan, uşağın ev sahiplerini öldürdüğü, postacının kapıyı iki kez tıklattığı geçiş döneminde II. Dünya Savaşının çıkmasıyla beraber ortaya çıkan vahşeti fırsat bilen yapımcılar bu durumdan harikulade faydalandı. Artık inci küpeli beyazlar içindeki kadın siyah silüetler tarafından öldürülüyor. Postacılar, kapıya yakın pencerenin perdesine gölgesini bırakıyor, karanlık sokaklar tek bir kadim ışığın üzerinde gezinen uzun gölgelere karışıyordu. Artık yağmurlar insanları ıslatıyor, sis ayak bileklerine kadar iniyor, basılan su birikintileri ayak paçalarını ıslatıyordu. Beyazın ve siyahın ahengini, en beyaz anların en karanlık geceye gebe oluşunu izletiyordu. Karamsarlık kontrastın asasıydı.

Pislik tektir, her şeydir. Her şey kirli ve bulaşıcıdır. Karın aldatır, güvendiğin polis belki katildir, devletin gözleri seni görmez, adalet seni görünmeyen bir çembere hapsetmiştir. Para her şeydir ama onu elde etmek en kirli yollardan geçmektedir. O yollarda yürürken sen de bir gölge olursun, tehlike tam olarak nerededir göremezsin.

İştahlandırdın gece gece.

Güzel bir yazı bu da okumuştum bunu da alıntı yapacak çok yer vardı aslında ama ben en uygun olarak bu kaynağı seçtim.Bu konuyu açmayı bir süredir düşünüyordum ilgi olmasa da yazmış olmak için açayım istedim.

Onun dışında yine çok bahsedilir bu filmler kaybedenlerin hikayesidir diye.Tamamen farklı bir tür örneğin bir suçluyla empati kurmanı bile sağlayabiliyor bazen.Bazen de tamamen bir şehir hikayesine dönüşüyor.

Kadınlar ve gangsterler de en ilginç öğeleri.

Femme Fatale = Uğruna ölünecek kadın oluyor adeta bu filmlerde. Klasiklerde değil ama dediğim gibi modern versiyonu olan bir filmde başrolümüz kadın uğruna camı çerçeveyi aşağı indirip ona ulaşabiliyor bile. :D
 
Kısa sürede birçok kare görme işinden ben de rahatsızım. Günümüzde iyice tadı kaçtı zaten.

90'lardan geriye gitmeyecek şekilde birkaç tavsiye verirsen bakarım bir ara. Güncellerden de olur tabi.
Bu film baya iyidir.

https://www.imdb.com/title/tt0082089/?ref_=nv_sr_1

Ve bunu tavsiye ederim.Coen kardeşler duymuşsundur baya hayranı bu adamlar modern olarak epeycesini çektiler belki de belli olmaz çekmeye devam ederler.

https://www.imdb.com/title/tt0243133/
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık