Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] Dressrosa Üzerine Bir İnceleme

Selam olsun! Girizgahı uzatmadan konuya dalmak istiyorum...

Konumuz, manganın güncel bölümlerini işgal eden Dressrosa arcı ve Doflamingo'nun amacını kültürel örnekler üzerinden açığa kavuşturmaya çalışmak. Konu içinde kesin fikirler belirtmeyeceğim gibi, sizin de fikirlerinizi belirtmenizle gizemi daha rahat çözebileceğimize inanıyorum.
Dressrosa ve Doflamingo hakkında İspanya kültürü, tarihi ve edebiyatı merkez olmak üzere bir araştırma yaptım ve bazı sonuçlar elde ettim. Bu verilerin ışığında arcın amacını ve sonucunun nereye varacağını çözmeye çalışacağız.

Öncelikle, arcın baş karakteri ile başlayalım.

Donquixote Doflamingo

Hepimizin bildiği üzere Oda, bu karakteri Cervantes'in ünlü romanı Don Kişot'un ana karakteri olan Alonso Quijano'dan(Don Kişot) esinlenerek yarattı. Don Kişot'u okumuş olanlar, ana karakterin ne derece hayalperest ve macera düşkünü olduğunu bilir. Bu tanımı duyduktan sonra da herkes, bu adamın bizim Flamingo ile bir alakası olmadığını da anlar. Aslında alakası vardır. Elbette bu alaka sadece isim benzerliğinde kalmamıştır. Don Kişot karakteri, Doflamingo karakteri ile taban tabana zıt bir kişilik sergiler. Bunun da şaka gibi bir nedeni vardır bana göre; Oda'nın espri anlayışı. Oda, ismini ve kültürünü aldığı bu karaktere tamamen zıt kişilikli bir karakter oluşturarak belki de dikkatlerimizi başka yöne çekmeye çalışmıştır, bilemeyiz. Biz kişilikleri şöyle bir eşleştirelim.
Don Kişot: Aşırı hayalperest, maceraperest, iyi yürekli, asil ruhlu, katı ve sabit fikirli, dogmalara bağlı ve yarım akıllı, saf bir karakterdir.
Doflamingo: Hayallerden ve hayal kuranlardan kıl kapan, macera olgusunu sevmeyen, sert kişilikli, geniş fikirli, mantıklı, zeki ve uyanık bir karakterdir.

Bu ikisinin bu kadar zıt olmasının asıl nedenini tam olarak çözemedim ancak eminim cinfikirli bir üyemiz bunun hakkında güzel bir teori üretebilir.

Şimdi romanın içeriğine girelim şöylece.
Don Kişot romanında yazar Cervantes, gününün toplumuna alaycı bir eleştiri getirmiştir.
Konuya şöyle tepeden bir bakalım.
İhtiyar bir adam olan Alonso Quijano, atına atlayıp yanına da saftirik Sanço Panza'yı alarak bir şövalyenin aydınlanma yolculuğuna çıkar. yolculuk boyunca kitaplardan öğrendiklerini uygular ve Sanço Panza'yı da ödül olarak bir ada vaat ederek kandırıp macerasına devam eder. Hikaye sonlarına doğru Sanço Panza, sırf eğlence için bir derebeyi tarafından şehrin birine vali yapılmış ve başarılı olmuştur. Ancak ondan önceki vali onun ayağını kaydırarak tekrar yerine geçmiştir. Don Kişot ise arkadaşları tarafından kandırılarak köyüne geri dönmesi için ikna edilmiştir.
Hikaye kısaca budur.
Başta da dediğim gibi, Oda bu hikayenin tersini kopyalamış sanırım. Bize Don Kişot'u tersten okutuyor, gibi iğrenç bir espriyle devam edeyim.

Ters dediğim için, birazdan vereceğim örneğe şaşırmayın lütfen.
Don Kişot, bizim Flamingo. Saftirik Sanço Panza ise, Trafalgar Law.
Don Kişot, macera peşinde koşan biri ve güç veya mal istemiyor. Dof ise gerçeklerin peşinde. Güç, mal, ün ve varlık peşinde.
Burayı geçelim.
Sanço Panza! Saftirik, efendisinin emirlerine uyan ve kendisine vaat edilenler için çabalayan basit biri. Her ne kadar basit biri olsa da, saf yüreği onu adil ve merhametli biri yapıyor. Law ise zeki ve kendi çıkarları için efendisine karşı asi biri. Efendisinin ona vaat ettikleri uğruna bir süre onun himayesinde kalmış ancak vakti gelince ihanet ederek tamamen kendi çıkarlarına yönelmiş biridir. Sanço Panza gibi iyi yürekli ve adil biri midir? Şimdilik bilmiyoruz. Ancak bana sorarsanız teorim gereği tersi çıkacağından, bu adamın da pek iyi biri olmayacağını şimdiden söyleyebilirim.
Hikayenin gidişatına göre, Law'ın sahte bir zafer kazanacağı ve sonunda Sanço Panza gibi hiç bir şey elde etmeden diyarı terk eyleyeceğini söyleyebilirim. Yine de başka ihtimalleri düşünüyorum hala. Oda bu sonuçta, ne yapacağını bir Allah, bir de kendi bilir.
Daha farklı teoriler üretmek isteyenlere tavsiyem, Don Kişot'u okumaları ve olaylar arasında bağ kurmaya çalışmalarıdır. Ben o kitabı uzun yıllar önce okuduğumdan detayları net olarak hatırlayamıyorum.

Flamingo
Doflamingo demişken flamingo kuşundan bahsetmemek olmaz. Hem Dof-sama'ya hem de Ilgaz'a büyük hakaret olur.
Flamingoların değişik türleri var, farklı bölgelerde yaşayan. Ancak bizim ilgimizi çeken, elbette güney İspanya'da yaşayan Rosa Flamingosudur. Bu tür flamingolar bataklık gibi yerlerde yaşarlar ve tüylerinin parlaklığı, onları o bataklıkta bir mücevher gibi gösterir. Pembe beyaz tüylerin o paraklaklığı, güneş ışıklarıyla ahenkli bir dans sergileyerek görenleri hayran bırakır. Bizim flamingo da böyle değil mi aslında? Parlak ve dikkat çeken biridir. Elbette bir bataklığın ortasında. O bataklığın içinde Rosa flamingoları gibi yemini arar ve her zaman daha dikkat çekici olmak için tüylerini parlatır.


İskambil Simgeleri


Bu konunun en enteresan bölümü bu olacak muhtemelen. İçerdiği detaylar biraz enteresan ve olayı anlamamızda bize yardımcı olacaktır.

Öncelikle şu simgeleri bir inceleyelim.

Kupa: Aşk ve heyecanı temsil eder. Tarihte temsil ettiği düşünülen kişi, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğunun kurucusu Şarlman'dır. İspanyolca, Corazones diye okunur.

Maça: Ölümü temsil eder. Tarihte temsil ettiği düşünülen kişi, İsrail Kralı Davut Peygamber'dir. İspanyolca, Picas diye okunur.

Karo: Sağlık ve zenginliği temsil eder. Terihte temsil ettiği düşünülen kişi, Julius Sezar'dır. İspanyolca, Diamante diye okunur.

Sinek: Savaşı temsil eder. Tarihte temsil ettiği düşünülen kişi, Büyük İskender'dir. İspanyolca, Treboles diye okunur.


Bir diğer ve pek yaygın olmayan fikre göre ise, iskambil simgeleri bir devleti ve onun yapı taşlarını simgeler.
Onlar da şu şekildedir.

Kupa: Aristokratları ve devletin yönetimini simgeler.

Maça: Askeriyeyi ve askeri yöneticileri simgeler

Karo: Ekonomiyi ve burjuvayı simgeler

Sinek: Halkı ve köylüyü simgeler.


Şuradaki resme dikkatle bakalım, sağdan başlayarak.
En sağda maça bulunuyor ve o koltukta oturanın en azından omuzlarını görebiliyoruz. Dikkat ederseniz dikenli bir omuzluk takıyor ve neresinden bakarsanız bakın bu bir tür zırhtır. Maça, askeri kanadı temsil ettiği için bu adamı Dof'un askeri olarak ele alıyorum. Her kimse bizimkilere savaş gücü olarak en büyük sıkıntıyı bu adam çıkaracaktır.
Bir sonraki koltukta karoyu simgeleyen adam, yani Diamante oturuyor. Diamante, İspanyolcada elmas demektir. Bu bile Karo simgesinin burjuvazi ve zenginliği simgelediğini bana göre kanıtlar. Ayrıca Diamante, Dof tarafından en zeki olanı kabul ediliyor ve sağlam görevlere layık görülüyor. Ticaretin de sivri bir zeka ve sinsilik gerektirdiğini biliyoruz. Bu adam Dof'un dış ilişkilerini düzenliyor ve ülkeyi ekonomik olarak ayakta tutuyor.
bir sonraki koltuk ise Kupa simgesi, yani kraliyet ailesin anlamına geliyor ve görüldüğü üzere koltuk boş. O koltukta Dof'un bir büyüğü ikamet ediyor bence. Babası, amcası ya da bir aile büyüğü. Bu bağlamda Joker'in anlamı da tam olarak ortaya çıkıyor. Joker olarak isimlendirilen Vale, aslında o simgeler arasında prenstir. Doflamingo için de genç efendi sıfatlarını duyalı çok olmadı.
Diğer koltukta ise sineği temsilen Trebol oturuyor. Kendisini ilk kez halkın içinde dolanırken görmüştük. Sinek de halkı ve köylüyü temsil ediyor. Trebol da Dof'un halkı ile iletişimini ve iç işlerindeki düzenini sağlıyor diyebiliriz kısaca.
Bütün bunlar, Oda'nın sinsi zekasıyla birleştirdiği etmenler olarak benim zihnimde mantıklı bir yer ediyor. Ancak her zaman dediğim gibi bu Oda denen çorbacının ne yapacağı belli olmaz.


Dressrosa Kültürü ve Oyuncaklar

Dress, İspanyolcada giymek, giyinmek veya elbise anlamlarına gelir. Rosa ise, pembe veya gül anlamları taşır. Şimdi bu iki kelimenin anlamlarını birleştirerek nasıl bir anagram oluşturabiliriz bilemiyorum. Yan yana gelince pek de mantıklı anagramlar bulamıyorum. Ancak bu işi de cinfikirli üyelerimize bırakıyorum. Sonuçta burada birlikte bir şifre çözmeye çalışıyoruz değil mi?

Dressrosa'nın kültürünün İspanya kültürüne benzediğini bir çok kez dile getirdim. Zaten şehrin çizimlerine de bakınca bir İspanyol kasabasına benzediğini görebiliyoruz. İspanya kültürü hakkında geniş bir bilgiye sahip değilim maalesef. bu yüzden kesin bir şeyler söyleyemem. Hele ki arcın detaylarını henüz görüyor olmamız, tarihle de bir bağlantı kurmamı zorlaştırıyor. Yine de İspanya tarihindeki yükseliş dönemine bir göz atmak istiyorum. Zira Dressrosa'nın yok olmak üzere olduğunu biliyoruz. Yok olmak üzere olan bir krallık ise muhtemelen en refah dönemlerini geride bırakmak üzeredir. Ben de buna dayanarak Dressrosa'nın en refah dönemini, İspanya tarihindeki en refah dönemlerle işkillendiriyorum.
İspanya'nın en refah dönemleri, 16. ve 17. yüzyıllardır. O dönemde İber yarım adasından Müslümanlar ve Yahudiler kovulmuş, İspanyollar hakimiyeti ele almış ve coğrafi keşiflere başlayarak zenginliğe erişmişlerdi. Dönemin en güçlü İmparatorluğu Osmanlı'ya bile boyun eğmeden ticaretlerini yapmış, Avrupa'da fetihler yapmış ve Amerika'yı keşfederek orada bir çok sömürge kolonisi oluşturmuşlardı. Baya iyiydi durumları yani. Ancak hiç beklenmedik zamanlarda iç savaşlar patlak vermiş ve bir taht kavgası yüzünden ülke gerilemeye başlamıştır. Nihayetinde topraklarını kaybetmiş ve sonunda da ülke resmen başka bir krala miras bırakılmıştır.
Gelelim bizimkilerin benzerliğine. Dof ve Law, aslında bir taht kavgası içindeler. Hem de Dof'un en parlak sayılabilecek döneminde. Bu taht kavgası yüzünden Dof bazı çıkarlarını kaybediyor ve iş savaşa sürükleniyor. En nihayetinde ise ülkenin devri söz konusu olabilir. İspanya, ülkeyi Fransa kralına miras olarak bırakmıştı. Dof da ülkeyi istemeden de olsa Kaidou'ya miras bırakabilir. Tam bir şey diyemem elbette.

Oyuncaklara gelelim. Uzun zamandır Doflamingo'nun kukla meyvesi gibi bir meyvesi olduğunu ve kukla ipleriyle insanları bir kukla gibi kullandığını, o ipler aracılığıyla kesiş yaptığını ve yine o ipler aracılığıyla kendine gökte telden bir yol yaparak uçuyormuş gibi görünebildiğini iddia ediyordum. Bu iddiamda hala ısrarlıyım ve son bulgular iddiamı kanıtlar nitelikte. Asker olduğunu söyleyen oyuncağın ön planda tutulması ve onun da ipleri olan bir kukla olması şaşırtıcı değil benim açımdan. Ben Dof'un bu oyuncakları gücüyle canlandırdığını düşünüyorum. Ne çıkacağını göreceğiz sanırım.

Sitenin savcısı, değerli arkadaşım Mahir'in(Repier) benden istediği, One Piece'de perilerin çıkma ihtimaline karşı bir araştırma yapıp makale yazmamdı. Ancak araştırmalarımın sonucunda kayda değer bir veri bulamadım ve araştırmaya devam ediyorum. Japon veya İspanyol kültüründe periler hakkında öğrenebileceğiniz şeyler varsa, yardımlarınıza daima açığım elbette. Mahir'i bu güzel fikri için tebrik ediyorum ve araştırmam bitince adam gibi veriler elde eder etmez güzel bir makale yazacağımı belirtiyorum.
Bu sebeplerden mütevellit, şimdilik peri meselesine dokunamıyorum. Gel gelelim, son sayıdaki Samuray mevzuuna da henüz dokunamıyorum ve dokunmak istemiyorum. Zatoichi'yi temsil ettiğini herkes anlamışsa da, bu herifin Japon kültüründeki yerini tam olarak bilmeden tahmin yürütmek anlamsız olur.

Neyse, konuyu saptırmayalım. Bu uykusuz kafayla ancak bu kadar yazabiliyorum. Yazıya başlamadan kafamda olanları yazarken unuttuysam, sonradan eklerim hatırlayınca. Şimdilik benden bu kadar çıkıyor. Gerisi sizin yorumlarınız ve fikirleriniz olacaktır. Haydi hep beraber şu arcın sırrını çözelim de Oda'ya gününü gösterelim!





Bu yazı, sitemizin değerli üyelerinden Ilgaz-sama'ya (Invictus) ithaf edilmiştir.
 
Panza ve Law benzetmesi bence çok orjinal olmuş. Ayrıca kraliyetin çöküp başkasına miras kalacak olması da çok trajik. Panza ve Law zıt karakterler olacaksa eğer Law Luffy'e ihanet edecek demektir. O zaman Law'ın asıl hedefi yonkou devirmek değil Dresrosa'yı ele geçirmek. Luffy'i Kaido ile tek başına bırakacak o zaman.
 
75% okudum ve gercekten guzel incelenmis diye dusunuyorum. Ve gozume en cok carpan ise iskambil kartlarinin incelenmesi.
Eline saglik!
 
Law'ın korsan ailesinin adı kupa korsanları buna bakarak ve senin kupanın kraliyet ailesini temsil etmesi varsayımına bakarak; Law'ın kraliyet ailesinden olma ihtimalini çıkarabiliriz. Bu sebeple yine bahsetmiş olduğun gibi taht için geliyor olabilir. Sevdim konuyu.
 
Çok başarılı bir inceleme olmuş :good: Ben Odanın karakter tahlillerini bu kadar doğrudan alacağını düşünmüyorum.Yani gidipte bütün kurguyu bu kadar karşı taraf üstüne kurmaz.İsimleri doğrudan alır,büyük olayları doğrudan benzetir ancak karakterleri tamamiyle kendisi kurguluyor.Mesela Arabasta arcta İbranilerin bölünmesi,Yuda-Yuba benzerliği vardı.Ancak hikaye asla onun üzerine dönmedi.Sadece 1-2 ortak nokta koyup işi daha güzel,ilgi çekici hale getirdi.Ben burdada böyle olacağını düşünüyorum.Yani karakterler ne kitaptaki gibi nede tam onların zıttı gibi davranacak.Tamamiyle kendi kurduğu değişik bir kurgu üzerinden hareket eder Law.Kupa korsanları olayıysa çok mantıklı.Ben kuzen olduklarını düşünüyorum Law ve Dof'un.Law'ında hükmetme hakkı var.Ancak Doflamingo güce sahip olduğu için ilk başta onunla beraber yetişmiştir.Daha sonra kendisini geliştirip geçmeyi hedeflediği kişiden ayrılır.Geçmeyi hedeflediği kişi gibi Schibukai olur.Ve daha sonra onun Schibukailiğini düşürür.Gücünü azaltır.Bana çok mantıklı geldi şu an açıkcası.
 
Law'ın korsan ailesinin adı kupa korsanları buna bakarak ve senin kupanın kraliyet ailesini temsil etmesi varsayımına bakarak; Law'ın kraliyet ailesinden olma ihtimalini çıkarabiliriz. Bu sebeple yine bahsetmiş olduğun gibi taht için geliyor olabilir. Sevdim konuyu.
Mantıklı ancak böyle düşünürsek Acenin ilk korsan tayfasının adı maça korsanları onun Dofla bağlantılı olma ihtimali çok çok düşük ama tabi Oda bu ne yapacağı belli olmaz.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık