Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Kütüphane] Alucard


Alucard (Ākādo), Sir Integra ve Seras Victoria ile birlikte Kohta Hirano tarafından yaratılan Hellsing serisinin üç ana karakterinden biridir.

Vampirler ve diğer doğaüstü güçlerle savaşan Hellsing Organizasyonu'nun en güçlü silahıdır. Alucard sıradan bir vampir değildir. Onun yaşayan en güçlü vampir olduğu ve serideki en güçlü karakter olabileceği ima edilmiştir. Seri boyunca yalnızca Yüzbaşı ve Alexander Anderson ona rakip olmaya yaklaşabilmiştir.

Görünümü

Alucard birçok kez istediği gibi görünebileceğini, herhangi bir durumda aldığı biçimlerin hiçbir anlam veya amaç taşımadığını söylemiştir. Bu kadar çok insanın hayatını alınmasının bir sonucu olarak, bu hayatlar onu biçime önem vermeyecek duruma getirmiştir. Cinsiyet bile Alucard için bir anlam ifade etmemektedir.

Saçlarının uzunluğu, formuna göre kısa ya da dizlerine kadar uzun olabilir. Dişleri, köpek dişleri biraz uzun olan tipik insanın dişlerinden, büyük beyaz köpek balığını anımsatan bir şekilde büyük ve üçgen şeklinde dişlere dönüşebilir. Yenilendiğinde kıyafetlerinin de düzeldiği için, kıyafetleri de fiziksel formunun bir parçasıdır.

Normal Formu
Alucard'ın yaşı belirsiz olsa da oldukça genç biri gibi görünmektedir. Uzun boylu, uzun bacaklı, geniş omuzlu bir erkeğe benzer. Güçlü duygular yaşadığında parlayabilen kan kırmızısı gözlere sahiptir. Gölgesinin bir parçası olduğu için saçlarını değiştirebilir. Genellikle kısa, simsiyah saçları vardır ve kakülleri hafifçe gözlerinin içine düşer. Alucard'ın fiziksel bedeni oldukça tutarsızdır. Bazen incecik bir vücudu varken, bazen çok geniş görünebilmektedir. Vücudunun en tutarsız kısmı kollarıdır.

Kıyafet olarak neredeyse her zaman klasik Viktorya tarzını yansıtan şeyler giyer. Kıyafetleri genelde kömür rengi bir takım elbise, deri botlar, omuzları fırfırlı (çoğunlukla kovboylarla ilişkilendirilen paltolara benzeyen) kırmızı renkte uzun bir palto ve dairesel hatlara sahip büyük bir kravattan oluşur Ayrıca kafasına geniş ve sarkık kenarlı kırmızı bir şapka ve gözlerine de yuvarlak, koyu renkli, tel çerçeveli ve koruyucu kenarlı turuncu bir güneş gözlüğü takar.

Alucard'ın eldivenlerinin her birinin arkasında gizli bir sembol gibi görünen daireler vardır. Her bir daire içinde yazılar olan beş köşeli bir pentagramdan oluşur ve her bir noktanın arasındaki boşluklarda garip astrolojik (veya simyasal) karakterler bulunur. Çemberin etrafında şu cümleler yazar: "●Hellsing ●Hells Gate Arrested ●Gott Mit Uns ●And Shine Heaven Now." Gott Mit Uns cümlesi Almancada "Tanrı Bizimle" veya "Tanrı bizimle olsun" gibi bir anlama gelir. Bunların dışında tuhaf runik harfler kullanılarak yazılmış daha sıra dışı karakterler vardır. Harf değişimi kullanıldığında "Hellsing", "Hells Gate Arrested" ve "Shine Heaven Now" yazan runik kelimelerin İngilizce olduğu anlaşılmaktadır. Dairelerin alt kısmında, bileğe doğru, köşeleri yuvarlatılmış ve dört yatay çizgiden oluşan kareler bulunur ve çizgiler bu karelerin içinde bir nevi merdiven oluşturur.

Birinci Seviye Formu
Alucard'ın Birinci Seviye formu fiziksel görünüm açısından normal görünümünden çok farklı değildir. Bu forma girdiğinde saçları uzar ve vücudu belirgin şekilde incelir. Alucard'ın Integra tarafından bulunduğu sırada sahip olduğu form, kollarını arkasında bağlayan siyah bir deli ceketi içindeydi. Alucard, Integra Hellsing'i ölümden korumak için kısıtlamalardan kurtuldu. Alucard'ın görünümü o zamandan beri değişse de, ara sıra bu forma geri dönmektedir. Luke Valentine, Tubalcain Alhambra, Walter ile olan mücadelesinde ve Anderson'u öldürdüğünde bu forma girmiştir.

Genç Kız Formu
Alucard'ın alternatif formlarından biri küçük bir çocuğa benzeyen, hayranlar tarafından sıklıkla "Girlycard" olarak adlandırılan ve kılavuzda alternatif isim olarak "Lolicard" şeklinde anılan, ancak resmi ismi "Genç Kız Formu" olan bir formdur. Alucard bu formundayken, omuzlarının hemen altına kadar uzanan düz siyah saçlara sahip, minyon ve ince bir adam olur. Beyaz bir yeleğin altına siyah bir gömlek, yeleğine benzeyen bir ceket ve atkı, beyaz pantolon, beyaz ayakkabılar giyer. Kırmızı bir kravat ve bazen de tüylü beyaz bir şapka takar. Genellikle üzerinde beyaz bir trençkot olur. Bu formda Alucard'ın görünüşü değişse de sesi değişmez.

Kont Formu
Alucard aynı zamanda Vlad Drakula olarak saltanat sürdüğü sırada olduğu gibi görünme yeteneğine de sahiptir. Bu formunda biraz daha hantal olması dışında genel yapısı değişmez. Yüzü orta yaşlı bir adamın yüzüne benzer. Yüzünde kısa, dolgun bir sakal ve bıyık çıkar. Saçları da sırtının ortasına kadar uzar ve dağınık hale gelir. Kıyafeti her zamanki takım elbisesinden farklı olarak, kırmızı kakmaları olan tunç grisi zırha ve yüksek yakalı, yırtık pırtık siyah bir pelerine dönüşür. Belindeki üç kemerden birinden büyük bir kılıç sarkar. Alucard bu formunda daha çekingen ve metanetli görünür.

Kişiliği

Alucard ölümsüz ve yenilmez olduğu için son derece bencil biridir. Rakipleriyle alay eder ve onları küçümser. Çoğu zaman kendini iyileştirmeden ve karşı saldırıya geçmeden önce onların kendisini ölümcül şekilde yaralamalarına izin verir. En sevdiği dövüş yöntemlerinden biri, paramparça olduktan sonra yeniden birleşmek ve köpeklerin kendisini öldüremeyeceğini söylemektir. Alucard, son 100 yıldır avladığı vampirlerden, özellikle de amaçsızca insan öldürenlerden son derece tiksindiğini söylemiştir. Huger ve Jessica isimlerini taşıyan iki vampirin anlamsız cinayetlerini acınası bulmuştur. Sayısız kez canavar olarak adlandırılmış olması onun bu gerçeği kabullenmesine ve böyle olmaktan keyif almasına neden olmuştur.

Savaşta yapılan her şeyin bir kumar olduğuna, yani şansın 50/50 olduğuna inanır. Hellsing Organizasyonu'nun düşmanı olmayan insanlar olsalar bile, yenmek ve öldürmek için gelenlere karşılığını verir. Rakibinin ölümlü bir varlık olmasını önemsemez, onlara da kibirli vampirlere nasıl davranıyorsa öyle davranır. Alucard' savaşın ortasında acınası bir şekilde kendilerini öldürenlerden nefret eder. ÖTAG (Özel Taktik Aksiyon Grubu) askerlerinden biri yoldaşlarına olanları gördükten sonra intihar ettiği için, Seras'la konuşurken duygusal bir patlama yaşamıştır. Alucard savaşırken tamamen gaddar ve aşırı derecede acımasız olur. Rakibini tamamen devre dışı kalmadığı ya da yeterince aşağılanmadığı sürece nadiren öldürmek için ateş eder.

Alucard inanılmaz güçlere sahip olsa da, genellikle kibrinden dolayı şaşırdığı durumlar olabilmektedir. Alexander Anderson'la olan ilk karşılaşmasında, Anderson'u tek kurşunla kolayca öldürdüğünü düşünmüş, ancak Anderson kendine geldiğinde hazırlıksız yakalanmıştır. Ayrıca büyük beklentiye girdiği Luke'un değerli bir rakip olmamasından dolayı büyük hayal kırıklığı yaşamıştır. Alucard onca gücüne rağmen defalarca kez, kendisini yok edebilecek iradeye sahip bir insan bulmak istediğini söylemiştir. Çünkü canavarı yenecek olanın her zaman için bir insan olacağına inanır.

Aslında Alucard kibrinin altında derin bir hüzün vardır. Çünkü insanları kıskanır. Yaşlılığa ve ölüme dayanma iradesine sahip insanlara büyük saygı duyar. Çünkü kendisi ölümle karşı karşıya kaldığında bu niteliklere sahip değildi. Alucard'ın bu düşünceleri seri boyunca yer yer gösterilmiştir. Örneğin Kraliçe'nin 50 yıl önceki halinin "aynı ruhlu genç kadın" olduğunu ve yaşlı halinin çok daha güzel göründüğünü söylemiştir. Anderson, Helena'nın Çivisi'ni kalbine sapladığında çok sinirlenmiştir, çünkü bunu Anderson'un kendisinin yaptığı hatanın aynısını yapması olarak görmüştür. Walter'ın genç vampir formuyla karşı karşıya geldiğinde, Walter'ın yaşlanmış vücudunun yeni vampir vücudundan "trilyonlarca, hatta katrilyonlarca kat" daha güzel olduğunu söylemiştir. Bununla birlikte içinde az da olsa insanlık kalmıştır. Ara sıra da olsa Seras ve Integra'nın önünde gözyaşı dökmüş ve kendisi için değerli olanlara şefkat gösterebilmiştir. Ayrıca kendileriyle gurur duyan insanlara da büyük bir yakınlık duyar ve genellikle sıradan bir ölümlü tarafından öldürülme arzusunu dile getirir.

Cinayete meyilli vampirlere karşı duyduğu tiksintiye rağmen, insan üstü bir varlık olmaya tamamen karşı değildir. Aksine bunun kişinin kazanması gereken bir şey olduğuna inanır. Muhtemelen kendi dönüşümünü ölümden kaçış ve korkakça bir eylem olarak görmektedirr. Seras'ın, Cheddar'daki canavarlara karşı savaşmaya devam etmesi, ölmek üzereyken bile pes etmemesi, yılmaz iradesi ve cesareti nedeniyle onun insan üstü bir varlık olmasına izin vermiştir. Alucard'ın davranışları birçok karakteri sıklıkla şaşırtır. Alucard insanları öldüren şeyin teslimiyet olduğunu, Seras gibi teslimiyeti reddettiklerinde insanların insanlık yolunda ayak izlerini bıraktıklarına inanır.

Alucard'ın kişiliğinin bir diğer önemli yönü de Tanrı ile olan ilişkisidir. İnsan olarak Türkler tarafından büyütülmüş, esir ve çocuk asker olarak padişahın tecavüzüne uğramıştır. Bir savaşçı olarak, kişinin inancını oluşturmak için kelimelerin yeterli olmadığına inanmıştır. Tanrı'nın dikkatini çekmenin tek yolunun, rakibi Alexander Anderson tarafından da paylaşılan bir inanç olan, onun adına işler başarmak olduğunu düşünmüştür. Bu düşünceye uygun olarak Tanrı'dan hiçbir zaman iyilik istememiş, bunun yerine birçok büyük ve korkunç şey yapmıştır. Kendi topraklarında ve başka ülkelerde zalimleri ve onun yöntemlerine karşı çıkanları cezalandırmış ve kazığa oturtmuştur. "Yeni Kudüs"ü yıkmak ümidiyle Müslümanlara karşı savaş açmış, kendi hedeflerine ulaşmak için askerlerini ve halkını feda etmesiyle ün kazanmış ve korkulan biri haline gelmiştir. Kendisi ve adamları yeterince büyük çaba gösterirlerse ve yeterince fedakarlık yaparlarsa, Tanrı'nın bizzat onlar adına gerektiği yerde müdahale edeceğine inanmıştır.

Eylemleri kendi halkının bile ondan korkmasına neden olmuş, bu yüzden son savaşında ona yardım etmek için çok az sayıda köylü ve asker gelmiştir. Savaşı kaybedip Türkler tarafından esir alınınca başarısız olduğunu; intikam arzusu, açgözlülük, savaş, şiddet ve güç zehirlenmesinden dolayı ülkesinin, krallığının, halkının, arkadaşlarının ve ailesinin (karısı ve çocuğu) öldürüldüğünü anlamıştır. Bu nedenle, Tanrı tarafından terk edildiğini hissetmiş ve o da Tanrı'yı terk etmiştir. Yanmış ve kuşatılmış vatanının kanını içerek bir vampir olmuştur. Yıllar geçtikçe Tanrı'ya olan nefreti daha da büyümüştür. Eylemlerine neden olan şeyin gençliğinde kendisine haksızlık edenlere karşı duyduğu nefret olduğunu ve kendi nefretini, savaşma ve agüç arzusunu maskelemek için Tanrı'nın adını kullandığı gerçeğini kabul etmiştir.

İlişkileri

Müttefikleri
Abraham Van Helsing:
Abraham bir zamanlar Dracula'nın baş düşmanıydı. Onun imparatorluğunun yıkılmasının sorumlusuydu ve Mina'yı kurtarmak için Jonathan Harker ve arkadaşlarına yardım etmişti. Van Helsing'in onun hayatını kurtaran eylemlerinin ardından Dracula, Helsing'e sadakat sözü verdi. Dracula, hayatının ilerleyen dönemlerinde Van Helsing'in oğlu tarafından "Alucard" olarak yeniden adlandırıldı. Alucard ölümlü varlıklar olarak kendisini tamamen mağlup eden kişiler oldukları için en çok Van Helsing'e ve arkadaşlarına saygı duydu. Van Helsing bazen Alucard'ın kabuslarında da kendisini göstermektedir.

Arthur Hellsing: Alucard'ın Integra Hellsing'den önceki efendisidir. İlişkileri hakkında kesin ayrıntılar bilinmemekle birlikte, Dracula'ya "Alucard" adını vermiştir.

Sir Integral Fairbrook Wingates Hellsing: Alucard, şu anki efendisi ve Hellsing Organizasyonu'nun lideri olan Integra Hellsing'e son derece bağlıdır. Hellsing'in tüm versiyonlarında Alucard ve Integra karmaşık, ama katı bir "efendi ve hizmetkar" ilişkisi yaşamaktadır. Integra, babasının ölümünden beridir Alucard'la çok yakındır. Alucard onu "sevgili efendisi" olarak tanımlar ve ona olan ölümsüz sadakatini gösterir. Alucard ve Walter, onun büyüyüp olgunlaşmasına, bir lider ve efendi olmasına yardımcı olmuştur. Alucard, onun hizmetkarı olmasının yanı sıra, aynı zamanda onun silahı ve de koruyucusudur. Düşmanlarını en ufak bir tereddüt ya da zerre kadar pişmanlık duymadan katletmesine rağmen, düşmanlarını öldüren asıl şeyin efendisinin niyeti olduğunu açıkça belirtmiştir.

Tüm bu unsurlardan Alucard'ın itaat ettiği tek kişi Integra'dır. Integra aynı zamanda Alucard'ın hayatını ve onurunu açıkça koruma zahmetine gireceği birkaç kişiden biridir. Enrico Maxwell, Integra'ya "dişi domuz" dediğinde ortaya çıkmış ve Maxwell'e efendisine hakaret ettikten sonra İngiltere'yi canlı terk etmesine izin vermeyeceğini söylemiştir. Alucard, Sıfırıncı Seviye formuna girdikten sonra, Integra'ın karşısına çıkmış ve ona kendi unvanıyla hitap etmiştir. Buna karşılık Integra da ona "Kont" diye hitap ederek onu kendine denk gördüğünü göstermiştir. Alucard, Schrödinger'in yeteneği üzerindeki kontrol kazanmak için emdiği ruhları öldürmekle geçirdiği 30 yılın ardından, geri döndüğünde ilk olarak Integra'nın odasında ortaya çıkmıştır.

Seras Victoria: Alucard'ın Mina Harker'dan bu yana vampir yaptığı ilk kişidir. Alucard,Seras'a karşı derin bir hayranlık besler. Walter ve Integra'ya, Seras'ın yaşama isteğini görünce onu bir hevesle vampire dönüştürdüğünü söylemiştir. Walter'a onu büyüleyici bir yaratık gördüğünü ve Cheddar Köyü'ndeki korkunç olaylara rağmen sahip olduğunu yaşama isteğine hayran kaldığını söylemiştir. Seras'ı vurduğunda onu vurduğu için özür dilemiş ve bunun gerekli olduğunu söylemiştir. Seras gözlerinde yaşlarla ölürken onun elini bile tutmuştur. Alucard, Seras dönüştükten sonra en başta kan içmeyi reddedince hayal kırıklığına uğrasa da, eninde sonunda kan içeceğinden her zaman emindi.Bu yüzden ilk kan içişinde onunla gurur duymuştur. Sonrasında da Seras'ın tüm potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmak için akıl hocası ve öğretmen rolünü üstlenmiştir.

İngilitere Kraliçesi: Alucard, Kraliçe ile Hellsing'de yaşanan olaylardan 50 yıl önce tanışmıştı. Alucard, Rio de Janeiro'dan döndükten sonra ikili birbirleriyle eski dostlar gibi konuşmuştur. Alucard onu elli yıl önceki aynı "şımarık kız" olarak görmüş ve yaşlı halinin çok daha güzel olduğunu söylemiştir. Bu, Alucard ile başka bir kişinin birbirlerine olan sevgilerini açıkça ifade ettikleri nadir anlardan biridir. Kraliçe onunla konuşurken Alucard'ın yüzüne dokunmuş, Alucard ise ona nazik ve gerçekten sevecen bir ifadeyle bakmıştır.

Düşmanları
Alexander Anderson:
Alucard'ın en amansız rakibidir. Anderson ve Alucard arasında dikkat çekici benzerlikler ve zıtlıklar vardır. Doğaları, hem entelektüel hem de fiziksel mücadelelerini körükleyen bir etmendir. Bu durum da Anderson'u Alucard için mükemmel ve değerli bir rakip haline getirir Alucard, ilk karşılaşmalarında Anderson hakkında hiçbir şey düşünmemiştir. Sürekli onunla alay etmiş ve mücadeleyi kazandıktan sonra, gece vakti bir vampire saldırdığı için onu "aptal" olarak nitelendirmiş, fakat cesaretinden dolayı övmeyi de ihmal etmemiştir. Fakat Anderson aslında Yenileyici'dir ve bu sayede Alucard'ı hazırlıksız yakalayarak kısa süreliğine de olsa ona üstün gelebilmiştir.

Seri ilerledikçe ikilinin ilişkisi daha da büyümüş ve birbirleriyle savaşmak için yaşar hale gelmişlerdir Anderson, serinin sonlarına doğru Alucard'a karşı koyabilmek "Tanrının Canavarı"na dönüşmüş, ancak yine de Alucard'a yenilmiştir. Alucard insan olduğu ve buna rağmen kendisine karşı mücadele etmeye çalıştığı için Anderson'a saygı duyduğundan, onun kendini bir canavara dönüştürmesine çok sinirlenmiş, hatta ağlamıştır. Anderson ile ona ağlamamasını söyleyerek "Amen" demiş ve ardından gülümseyerek ölmüştür. Alucard da ezeli rakibinin son sözünü tekrarlamış ve ona veda etmiştir.

Binbaşı: Alucard, Binbaşı ve Milenyum Örgütü'nün dönüşünü büyük bir sevinçle karşılamıştır. Binbaşı savaş ilan ettikten sonra ona "Seni defalarca kez yok edeceğim" demiş, hatta savaş ilanına iltifat ederek ilanı "mükemmel" olarak nitelendirmiştir. Alucard, Binbaşı ve onun takipçilerini "ıslah edilemez savaş çığırtkanları" olarak görür ve savaş arzusunun onlara asla yetmediğini düşünür.

Luke Valentine: Alucard, Luke'la yaptığı ilk dövüşte onun yeteneklerinden çok etkilenmiş ve reflekslerinin harika olduğunu söylemiştir. Alucard'ın rakiplerini nadiren övmesi göz önüne alınınca, bu durum onun Luke'a saygı duyduğunu göstermektedir. Dövüşleri devam ederken Alucard, Luke'un adını tekrar sormuş ve çağlardır bu kadar eğlenmediğini belirterek, Luke'un becerilerinin en güçlü vampirlerin bile üstünde olduğunu söylemiştir.

Ancak Alucard dönüştüğünde ve sabırsızlıkla Luke'un bacaklarını yenilemesini beklediğinde, Luke'un kendisinden daha güçlü bir rakiple karşılaştığında dehşet içinde kaçan omurgasız bir korkaktan başka bir şey olmadığını anlamıştır. Onu Baskerville'e yedirdikten sonra onun köpek pisliğinden başka bir şey olmadığını söylemiştir.

Walter C. Dornez: Walter, Alucard'ın eski bir dostu, hatta kardeşiydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında birlikte Milenyum Örgütü'ne karşı savaşmışlardır. Walter ayrıca Alucard'ın kullandığı silahları yapmıştır. Ancak Walter, Hellsing'e ihanet edip Milenyum Örgütü'nün safına geçince Alucard onu sadece bir oyuncak olarak görmeye başlamış, hatta Walter'ın genç vampir vücudunu çirkin olarak nitelendirmiştir.

Yetenek ve Güçleri

Gerçek Vampir
Aşağıda bilgileri verilen güçler Alucard'ın hem vampir olmasından gelen, hem de Hellsing Organizasyonu'nun yıllar süren okült araştırmalarından kazandığı güçlerdir. Alucard, gerçek gücünü sınırlandıran mühürleri kaldırmadan bile doğaüstü düşmanlarının çoğunu öldürebilen, son derece zorlu ve ölümcül biridir. Bazen bilerek rakiplerinin kendisine zarar vermesine izin verir, sonra da yenilenerek onlarla alay eder. Pek çok benzersiz yeteneğin yanı sıra, neredeyse her türlü yaralanmadan sonra kendini yenileyebilir
Yetenekleri
Doğaüstü Güç: Gerçek bir vampir olan Alucard, doğası gereği oldukça güçlüdür. Örneğin silah olarak kullandığı Jackal ve Casull isimli silahları bir insanın kaldıramayacağı kadar kadar ağırdır. Tubalcain'in sihirli kartları gibi bazı doğaüstü silahları bile çıplak elle durdurabilir ve yok edebilir. Alucard, zırh giyiyor olmalarına rağmen tek eliyle birkaç polis memurunu ortadan ikiye ayırabilmiştir. Fiziksel gücünün net sınırları bilinmemektedir, ancak fiziksel gücü içinde bulunduğu seviyeye göre değişiyor gibi görünmektedir. Zira siyah ve tulum giyen formu, diğer formlarına göre önemli ölçüde daha fazla güç ve dayanıklılık becerisine sahiptir.
Doğaüstü Hız ve Refleksler: Alucard insan gözünün takip edemeyeceği kadar hızlıdır, ancak Walter ve Tubalcain Alhambra gibi diğer vampirler ve Anderson gibi Yenileyici gücü olanlar ona ayak uydurabilir. Alucard'ın tepki süreleri birinci sınıftır. Ses hızında uçan SR-71 model bir savaş uçağını defalarca kez vurabilen Rip Van Winkle'ın mermilerinden birini dişleriyle yakalayabilmiştir.
Doğaüstü Sağlamlık ve Dayanıklılık: Alucard savaşlarında bile bir darbe almayı çok sever ve darbe alırken çıtı bile çıkmaz. Düşmanına saldırılarının on katı misilleme yapmadan önce onun kendisine saldırmasına olanak tanır. Kurşunlarla parçalandıktan sonra bile saldırıya geçebilir. Rip Van Winkle tarafından uçağı düşürüldükten sonra düşen uçağın içinden tek bir çizik bile almadan çıkmış, kendisine yüksek kalibreli silahlarla saldırılmasına rağmen gemideki herkesi kolayca yok etmiştir.
Hematofaji:
Bir vampir olan Alucard, çiğ kan tüketme yeteneğine sahiptir. Bu işe yardımcı olacak uzun, konik dişleri ve bir yılanınkine benzeyen bir dili vardır. Alucard'ın beslenme alışkanlıklarının boyun ısırmaktan, insanları parçalara ayırıp doğrudan yutmaya kadar çeşitlilik gösterdiği görülmüştür. Hayatta kalmak için kana içmeye ihtiyacı yokmuş gibi görünmektedir, ancak eğer kan içmekten mahrum bırakılırsa, ölüye benzer hareketsiz bir duruma girer.
Aestivasyon:
Alucard çok uzun süre kan içmezse hareketsiz duruma girer. Integra tarafından önce onlarca yıldır bir damla kan içmediği için hareketsiz duruyordu. Çok uzun süre kan içmemesi durumunda ölüp ölmeyeceği bilinmemektedir.
Hemokinezi:
Alucard kanı kontrol etme yeteneğine sahiptir. Bu yeteneği vücudun dışındaki kanla sınırlıymış gibi görünmektedir, çünkü sağlam durumdaki düşmanlarının kanını kontrol edebildiği görülmemiştir.
Ruh Emme: Alucard kanını emdiği kişinin ruhu ve formları üzerinde kontrol gücü kazanır. Tubalcain Alhambra'nın kanını içtiğinde Milenyum Örgütü hakkında bilgi edinebildiği için kanını içtiği kişilerin sahip oldukları her türlü bilgiyi de alabilmektedir.
Ruh Kontrolü:
Alucard, ruhunu aldığı aldığı kişileri istediği zaman çağırabilir. Bünyesine kimi alırsa alsın, bünyesindeki kişinin güçleri onun emrindedir. Seras ruhunu aldığı Pip Vernedead'e kendi ruhunda özgürlük tanırken, Alucard içinde yaşayan her şeye tamamen hükmetmeyi tercih eder. Londra Savaşı sırasında Alucard, son kısıtlaması olan Sıfırıncı Seviye'yi açmış ve sahip olduğu tüm ruhları özgürce dolaşmaları için serbest bırakmıştır. Ruhları tüm Haçlılar'ı ve neredeyse Son Tabur'un tamamını yok etmiştir. Alucard'ın içinde Alhambra ve Van Winkle'ın da aralarında bulunduğu binlerce, hatta milyonlarca ruh vardı. Hikayenin sonunda bu ruhlardan biri hariç tamamı Alucard tarafından yok edilmiştir.
Geliştirilmiş Yenilenme:
Alucard, herhangi bir fiziksel yaralanmadan sonra mükemmel ve hızlı bir şekilde iyileşme yeteneğine sahiptir. Kendi türünü öldürmek için tasarlanmış geleneksel silahlar ve kutsal silahlar tarafından paramparça edilmiş ve hepsinden sağ kurtulmuştur. Kutsal silahlar onu daha çok etkilemesine rağmen, biraz daha yavaş da olsa iyileşebilir.
Üçüncü Göz:
Alucard'ın bir ölümlününkinden daha keskin olan duyuları vardır. Bu duyular ona mükemmel isabet oranı gibi yetenekler kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda başkalarında hiç olmayan yeteneklere de sahiptir. Çok çok uzak mesafelerdeki şeyleri görmesini sağlayan bir "üçüncü gözü" vardır. Asla kullanmıyor olsa da, Seras'ın Zorin Blitz'le yüzleşirken yaptığı gibi muhtemelen insan gözünü aldatan şeylerin ardındaki gerçekleri görebilir. Alucard'ın bu yeteneği doğal bir yetenek değildir. Bu yüzden bilinçli olarak kullanılması gerekmektedir. Zira Alucard, Tubalcain'in illüzyon klonlarının arkasını görememiştir. Alucard üçüncü gözünü kullanarak doğaüstü varlıkları da tespit edebilir. Hellsing'den önceki olayları anlatan Şafak isimli hikayede Yüzbaşı'yı gördüğü anda bir kurt adam olduğunu anlamıştır. Badrick'teki olay sırasında Anderson'un süngülerindeki kutsamaların yanı sıra kaçmasını engelleyen kutsal bariyeri de görebilmiştir.
Karanlık Form:
Genel olarak bedensel, insansı bir form sergilemesine rağmen Alucard, çekirdeği siyah ve kenarları kırmızımsı olan oldukça değişken dünya dışı bir maddeye dönüşebilir. Özellikle ağır hasar aldığında bu forma girer. Karanlık formu konvansiyonel silahlara karşı bağışıktır. Formu bedeninia oluşturmanın yanı sıra bir silah görevi de görebilir.
Soyutluk:
Alucard katı nesnelerin içinden geçebilir.
Şekil Değiştirme:
Her ne kadar formunun kendisi için pek bir önemi olmasa da, Alucard her şeye dönüşebileceğini söylemiştir. Seri boyunca bir çocuğa, birkaç yarasaya, şekilsiz bir karanlığa dönüşmüştür. Ayrıca birkaç "varsayılan" formu vardır. Masa, sandalye gibi cansız nesnelerin şeklini alıp alamayacağı bilinmemektedir. Rip Van Winkle'la olan dövüşü sırasında, Rip Van Winkle'ı kanını emerken onu hareketsiz tutmak için birden fazla kol çıkardığı görülmüştür. Hamamböceklerine ve farelere de dönüşebildiği belirtilmiştir.
Sis Beden:
Alucard, kendisine yönelik saldırıları işe yaramaz hale getirmek için vücudunu bir tür koyu kırmızımsı sise dönüştürebilir.
Telepati: Alucard, Seras'la telepatik olarak iletişim kurabilmektedir. Telepati yeteneğinin maksimum bir menzili yokmuş gibi görünmektedir.
Işınlanma:
Alucard kaybolup farklı bir yerde yeniden ortaya çıkabilir. Hangi menzilden ışınlanabileceği bilinmemektedir, fakat HMS Eagle'a bir uçakla gitmesi ve İngiltere'ye geri dönmek için gemiyi telekinezi yoluyla kontrol etmek zorunda kalmasından anlaşılacağı üzere büyük su kütlelerini bu şekilde geçemez.
Telekinezi:
Alucard, HMS Eagle'ı bir gecede Londra'ya getirerek telekinezi yeteneğine sahip olduğunu göstermiştir. Kraliçe'nin iki korumasını onlara dokunmadan yere yıktığında ve otelde kendisine saldıran ÖTAG ekibinin kaçmasını engellerken de telekinezi yeteneğini kullanmıştır. Ayrıca yine telekinezi yeteneğini kullanarak ÖTAG ekibinin tamamını otelden dışarı atıp bayrak direklerine saplamıştır.
Hipnoz:
Alucard, zihin kontrol etme yeteneğine sahiptir ve bunu yalnızca insanlara yapar. Bu güçten etkilenen bir insan coşkulu, sersemlemiş bir duruma girer ve gözleri kırmızı şekilde parlar. Alucard'ın tüm emirlerine uyar, onun istediği gibi davranır ve konuşur. Bu hipnotik bağlantı doğrudan göz teması yoluyla kurulur ve Alucard'ın dikkati başka bir yerde olsa bile hipnotik bağ bundan etkilenmez.
Yerçekimine Karşı Koyma:
Alucard, Tubalcain ile yaptığı dövüş sırasında duvarda dikey olarak durabilmiş ve bu şekilde binanın çatısına koşabilmiştir. HMS Eagle ile Londra'ya ulaştığında ve Thames Bhri üzerinde konumlandığında, büyük bir mesafeye zıplamış ve Dokuzuncu Haçlı Ordusu ile Son Tabur'un arasında kalan merkez noktaya inmiştir. Bu yaptıkları yer çekimine karşı koyma becerisi olduğunu göstermektedir.
Ölümsüzlük
Alucard biyolojik olarak ölümsüzdür; hastalıklara ve yaşlanmaya karşı bağışıktır. Kendini yenilemekten keyif aldığı için bile bile her türden yaralanmaya maruz kalır. Bu durum Alucard'ın yapısal ölümsüzlüğü olduğuna da işaret etse de, Alucard'ın bizzat kendisi ölümsüzlük diye bir şey olmadığını söylemiştir Bu söylemi onun ölümsüzlüğünün yalnızca biyolojik olduğunu ve onu öldürmenin bir yolu olduğunu göstermektedir.

Alucard'ın ölümsüzlüğünün ardındaki gerçek sır, yıllar içinde biriktirdiği ruhlarda saklıdır. Birisi Alucard'ı sıradan bir vampirin öleceği şekilde yaralamayı başardığında, Alucard elindeki sayısız ruhtan birini kullanarak vücudunu yeniden inşa eder. Alucard'ın vücudunun büyük bir kısmı yok edildiğinde, parçalandığında ya da başı kesildiğinde sanki hiçbir zarar görmemiş gibi yenilenebilmesinin nedeni budur. Sıfırıncı Seviye Alucard'ın en güçlü formu olmasına rağmen, içindeki tüm ruhları dışarı çıkardığı için savunmasızdır. Bu formundayken eğer biri Alucard'ı ölümcül bir şekilde yaralayabilirse, onu öldürmeyi de başarabilir.

Kontrol Sanatı Kısıtlama Sistemi
Alucard yalnız bırakılamayacak kadar güçlü olduğundan, gücü "Kontrol Sanatı Kısıtlama Sistemi" ile sınırlandırılmıştır ve gücüne ulaşmak için "Cromwell Onayı" adı verilen bir komut sistemini kullanması gerekmektedir. Altı kısıtlama seviyesi vardır ve bunlara karşılık gelen dört farklı durum olduğu gösterilmiştir. Daha düşük sayılar, daha yüksek güç seviyeleri anlamına gelmektedir. Alucard kendi inisiyatifiyle gücünü Birinci Seviye'ye kadar serbest bırakabilir, ancak son, yani en düşük seviye olan Sıfırıncı Seviye'yi serbest bırakmak için efendisinin onayına ihtiyacı vardır. Onay aldığı takdirde en yıkıcı güçlerine tam erişim sağlayabilir. Üzerinde Hellsing mührü (gizli semboller ve üzerinde "Hells Gate Arrested, Gott Mit Uns, And Shine Heaven Now yazan beş köşeli yıldız") olan eldivenleri, Hellsing'in onun üzerindeki kontrolünün mekanizması ve kaynağıdır (bu eldivenler, Alucard insansı bir formda olmasa dahi, dönüşümlerinin büyük çoğunluğunda görülebilir).

Kontrol Sanatı Kısıtlama Sistemini Üçüncü Seviye, İkinci Seviye ve Birinci Seviye'ye serbest bırakıldı. Durum A. Cromwell Onayı artık yürürlüktedir: Hedef susturulana kadar seviyeler serbest bırakılacak.

Alucard'ın seviyeleri arasındaki tek gerçek fark, tercih ettiği dövüş yöntemidir. Savaşmak için genç bir kız formundayken makineli tüfek, normal formunda tabancalarını, Birinci Seviye formunda ellerini ve gölgelerini, Sıfırıncı Seviye formunda ise kılıcını kullanır. Serbest kalma durumları yalnızca Alucard'ın artan güçlerinin işaretleri değil, aynı zamanda onun görünümü ve dövüş yöntemleri üzerinde de etkiye sahiptir. Birinci Seviye'ye kadar genellikle her zamanki görüntüsüne sahiptir ve genellikle silahlarıyla savaşır. Çıplak ellerini yalnızca insan hedeflere karşı kullanır. Vampir rakiplerini ise genellikle kazığa oturtarak öldürür.

Londra'da ortaya çıkan kaos sırasında Integra, "Kontrol Sanatı Kısıtlama Sistemi, Sıfırıncı Seviye. İzin verildi. Hazırlıklarını tamamla. İlan et." emrini vermesine rağmen, Alucard'ın tüm gücü, tabutunun üzerinde yazılı olan şu sözler söyleyene kadar erişilebilir olmaz: "Adım Hermes'in Kuşu'dur diyor, beni evcilleştirmek için kanatlarımı yiyor." Bu olay, kriptografide ve nükleer silah fırlatmalarında kullanılan ve iki kişinin aynı anda işlem yapmasını gerektiren bir protokol olan "iki adam kuralı" olarak adlandırılan önlem sistemine benzetilebilir. Alucard, Alexander Anderson ve vampire dönüşmüş Walter'la olan son dövüşleri için Sıfırıncı Seviye'de kalmıştır. Sıfırıncı Seviye'de farklı zamanlarda, o noktaya kadar seri boyunca görülen tüm biçimlerinde görünebilir. Walter'la olan dövüşünün sonlarına doğru, Walter'ın sürekli gençleşmesiyle dalga geçmek için genç bir kız kılığına bürünmüştür.

Silahları

HELLSING ARMS .454 CASULL AUTO
Casull
(Kasūru), Colt'un 1. Dünya Savaşı önce M1903 ve M1905 tabancalar (M1911'in ilk versiyonları) için kullandığı tabanca tasarımı esas alınarak yapılmış yarı otomatik bir tabancadır. Silahın boş hali yaklaşık 6 kilo ağırlıktadır. Lanchester Katedrali haçından eritilmiş gümüşle alaşımlanmış altı adet 13 mm Patlayıcı Çelik mermilik şarjör kapasitesine sahiptir. Kısa geri tepme mekanizmasını kullanan Casull'un genel tasarımı oldukça basittir. En göze çarpan özelliği, silahın ağır geri tepmesine ağırlığıyla karşı koyan uzun sürgüsüdür. Namlu 10 inç uzunluğundadır ve ona karakteristik bir altın rengi veren titanyum nitrit ile kaplanmıştır. Casull normal vampirleri yalnızca 1 atışla öldürebilir. Bir insanın kullanamayacağı kadar ağır ve hantal olmasına rağmen Alucard'ın gücüne mükemmel bir uyum sağlar.
HELLSING SAVAŞ TABANCASI "JACKAL"
Jackal
(Jakkaru), Alucard için özel olarak yapılmış devasa bir tabancadır ve seri içerisindeki en güçlü silahlardan biridir. 390 mm uzunluğa, 16 kg ağırlığa ve siyah tunç yapıya sahiptir. 13 mm'lik devasa zırh delici patlayıcı mermiler kullanır. Alexander Anderson'ın eldivenlerinde yazan yazıyla alay etmek amaçlı, Jackal'ın üzerinde "İsa Mesih şu anda cennette" yazısı yazılmıştır. Profesör tarafından Jackal'ın içine patlayıcı bir cihaz gizlenmiştir. Bunun amacı Alucard, Milenyum'a karşı önemli bir avantaj elde ederse Jackal'ı uzaktan kumandayla patlatmaktır.

Kimliği

Alucard'ın gerçek kimliği (hem gerçekte yaşamış Vlad Tepeş, hem de kurgusal karakter olan Kont Dracula) seri boyunca birkaç kez ima edilmiştir. Alucard'ın adındaki anagramik durum (Alucard adı, Dracula adının ters yazılmış halidir), serinin adı ve Integra'nın ailesinin adı bazı ipuçları vermektedir. Fakat ipuçlarından en büyüğü rakiplerini sık sık kazığa geçiriyor olmasıdır (Brezilya'da ÖTAG askerlerini bayrak direklerine saplaması, Rip Van Winkle'ı kendi tüfeğinin üzerine oturtması ve Londra'daki Milenyum/Vatikan kuşatması sırasında yüzlerce kişiyi mızrakların üzerine geçirmesi gibi). Alucard bir defasında rüyasında Abraham Van Helsing'e olan yenilgisini görmüştür. Bu, onun Hellsing ailesine olan köleliğinin başlangıcını göstermektedir.

Alucard Sıfırıncı Seviye'yi serbest bıraktığında Integra onu "Tekrardan hoş geldin, Kont" olarak karşılayınca, Alucard'ın gerçek kimliği de ortaya çıkmıştır. Alucard 44-49 yaşlarındaki "ölümü" sırasında sahip olduğu bedenle geri dönmüştür (gerçekte yaşamış olan 3. Vlad'ın ölümü Aralık 1476'da veya Ocak 1477'de meydana geldiğinden ve doğum yılı 1428-1431 civarında olduğundan 44 ya da 49 yaşında ölmüştür). Alucard'ın yüzyıllar boyunca yutmuş olduğu ruhlar içerisinde kendi askerleri olan Eflak ordusu, katledilen köylüleri, Osmanlı Yeniçerileri, savaş atları ve sayısız başka kişi yer almaktadır. Anderson'la dövüşürken sık sık onu yüz yıl önce kendini mağlup eden adamlarla karşılaştırmıştır. Alucard bir defasında Dracula isimli eserdeki kahramanların isimlerinden bahsetmiştir; Abraham Van Helsing, John Seward, Quincey Morris ve Arthur Holmwood (tuhaf bir şekilde Jonathan Harker'ı saymamıştır). Hikayenin bir bölümü Alucard'ın eski Eflak Voyvodası 3. Vlad Tepeş olarak geçirdiği yaşamını ve "ölümünü" anlatır.

Tarihsel olarak Vlad Tepeş, Eflak bölgesindeki (bugünkü Romanya'nın olduğu bölge) hükümdarlığı sırasında kendi ülkesinde 40.000 ila 100.000 arasında insanın ölümünden sorumluydu. En bilinen idam şekli kazığa oturtmaktı. Kazığa geçirdiği insanlara işkence yapmak için kazığı insanların hayati organlarına zarar vermeden geçirmeyi öğrendiği ve bu bilgilerini cellatlarına da öğrettiği söylenir. Bulduğu yöntemle kazığı kurbanlarının kıç bölgesinden sokarak boyunlarının arkasına yakın bir yerden çıkarıyordu. Bu sayede kurbanlar kan kaybından ölmeden önce günlerce hayatta tutulabiliyordu. İdam edeceği kişileri ise doğrudan kazığa saplamayı tercih ederdi.

Vlad ayrıca Eflak Voyvodası olarak yaptıklarıyla, özellikle de herhangi bir suçluyu, hırsızı vb. ağır şekilde cezalandırmasıyla tanınıyordu. Osmanlı ordusu 15. yüzyılın ortalarında Eflak'ı işgal etmeye çalıştığında, Tuna Nehri kıyısına kazığa bağlanmış binlerce çürümüş cesetle karşılaşmıştır. Tarihsel kayıtlara göre Osmanlı askerlerinin birçoğu gördükleri karşısında ağlamış ve bu kadar insanı katleden bir kişinin Şeytan olabileceğini söylemiştir.

Vlad'ın infaz yöntemleriyle ilgili belki de en iyi bilinen olay, Osmanlı ordusunun (Konstantinopolis'in düşmesinin ardından) 1462'de Eflak'ı tekrar işgal etmesini engellemesiydi. Raporlara göre 20.000 Osmanlı askerini ve hüküm giymiş suçluyu kazığa oturtmuş ve ülkesinin başkenti Targovişte'nin etrafına dizmiştir. O dönemde Osmanlı Devleti'nin lideri olan (psikolojik savaş taktiklerini iyi bilen) II. Mehmed, Eflak başkentinin dışındaki cesetleri görünce rahatsız olmuş ve kuvvetlerine Konstantinopolis'e geri dönme emri vermiştir.

Konsept ve Yaratılma Süreci

Alucard'ın adı J. H. Brennan'ın kendi maceranı seç romanından gelmektedir. Buna bir saygı duruşu olarak Alucard'a Rio'da sahte isim olarak J. H. Brennan ismi kullandırılmıştır. Alucard aynı zamanda Hirano'nun "western" tarzı bir hikaye yapmak istemesinin ardından yarattığı orijinal Hellsing prototipinin de ana karakteriydi.

Alucard, "her türlü fiziksel hasar ve kurşunlar da dahil olmak üzere tüm hasarları engelleyebilen bir trençkot giyen bir adam" olarak tasvir edilmiştir. Hirano, yenilmez bir karakter yaratmaya çalıştığını belirtmiş olsa da. Alucard'ın kötü göründüğünü düşünmüştür. Bu yüzden trençkotu uzun bir paltoyla değiştirmiş ve Alucard'ı o kadar güçlü bir hale getirmiştir ki, Alucard'ın kendini koruyacak bir trençkot giymesine gerek kalmamıştır.

Alucard'ın tasarımı Eat-Man'danki Bolt Crank ve Trigun'danki Vash the Stampede temel alınarak hazırlanmıştır. Zira Alucard'ın görünümü Trigun'un ilk birkaç bölümündeki Vash'a benziyordu. Bu durum sadece manganın ilk bölümlerine özeldir ve Alucard'ın farklı görünmesi nedeniyle dikkate değer bir durumdur. Dördüncü bölümde Alucard'ın tasarımında büyük bir revizyona gidilmiştir.

Alucard'ın eldivenlerindeki yıldızın altında, "Tanrı Bizimle" anlamına gelen Almanca "Gott Mit Uns" kelimesi yer alır. Bu sözler İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar Alman ordusu tarafından, Nazi döneminde ise Wehrmacht tarafından kullanılırken, Waffen-SS taburları tarafından "Sadakat benim onurumdur" anlamına gelen "Meine Ehre heißt Treue" sözleri kullanılmıştır. Alucard'ın tabutunun üzerinde yazan "Adım Hermes'in Kuşu'dur diyor, beni evcilleştirmek için kanatlarımı yiyor." ibaresinin, Alucard'ın yakalanmasının ardından Hellsing ailesine hizmet etme konusundaki sadakat yemini olduğu söylenmiştir. Yani Alucard'ın tabutu sadece dinlenme yeri değil, aynı zamanda Hellsing ailesine verdiği söz veya sözleşme anlamı da taşımaktadır.

Alucard, Jackal'ı aldıktan sonra Casull'u bir kenara bırakmamış, iki silahı aynı anda kullanmaya başlamıştır. Jackal'ın sola bakan bir kovan atıcısı vardır, bu çoğu silahta bulunmayan bir özelliktir. Bu durum Jackal'ın Casull ile birlikte kullanılmasının amaçlandığını göstermektedir. Ayrıca Alucard neredeyse her zaman Jackal'ı sağ elinde ve Casull'u sol elinde tutar, bu yüzden silahları kovan atıcıları birbirlerine bakar ve Alucard ateş ettiğinda boş kovanlar onun yüzüne gelir. Hirano, Casull'un sonsuz miktarda mermiye sahip olma durumuna şaka yollu bir şekilde "Casull bir milyon mermi alabilen bir kozmosilahtır" demiştir.

Adı
Serim,m Dark Horse Comic tarafından yayınlanması ve Alucard adının İngilizce dublajda telaffuz edilmesine kadar, Alucard'ın adı Japonca ve denizaşırı kaynaklarda farklılık göstermiştir. Alucard adı en çok "Arucard" olarak yazılmıştır. Bu durum Alucard adının Japonca katakanada "Ākādo" olarak yazılmasından kaynaklanmaktadır. Japoncada "r" ve "l" aynı sestir ve aynı karakterle temsil edilir, dolayısıyla romanizasyonda "r" veya "l" kullanılabilir. Durum böyle olmasına rağmen Geneon (Hellsing OVA serisinin dağıtımcısı), Alucard adının "Arucard" olarak kalması konusunda ısrar etmiştir. Resmi ürünlerde ve internet sitesinde Alucard'ın adı halen "Arucard" olarak yazmaktadır. Funimation, Hellsing: Ultimate OVA'nın haklarını aldıktan sonra kullandığı altyazılarda "Arucard" adını kullanmaya devam etmiştir.

Alucard'ın adını Japonca yazmanın alternatif bir yolu da "Arukādo"dur. Hirano da bunun farkındadır, çünkü bir panelde Jan Valentine "Ākādoda ka Arukādoda ka shirane ̄ ga" demiştir. Onun bu sözü kabaca "onun adı Alucard mı, yoksa Alucard mı, emin değilim" şeklinde çevrilebilir. Bu olayda Alucard'ın adı konusundaki anlaşmazlıkla dalga geçilmiştir. Dark Horse Comics bu diyaloğu "Alucard mı? Ne oluyor dostum!?" olarak değiştirmiştir. Alucard'ın adı "Dracula" adının tersi olması amacıyla bu şekilde konulmuştur. Rehberin yayınlanmasıyla birlikte Alucard'ın adı nihayet doğru şekilde yazılmaya başlanmıştır. Buna rağmen Hellsing: Ultimate'ın İngilizce altyazılarında Alucard'ın adı halen "Arucard" olarak geçmektedir. OVA'nın son bölümünde de altyazıya yanlışlıkla "Sör Arucard" yazılmıştır.

Ek Bilgiler

- Hellsing: Ultimate OVA'nın İngilizce dublajında Alucard'ı seslendiren Crispin Freeman, ona en başta Romen aksanı vereceğini, ancak bunun yerine Amerikan aksanı kullanmaya karar verdiğini belirtmiştir. Büyük olasılıkla, ikinci bölümün girişinde duyulan Romen aksanı ve Sıfırıncı Seviye'nin serbest bırakıldığı sekizinci bölümde duyulan aksan, Alucard için en başta belirlenen aksandır.
- Manganın bazı sahnelerinde Alucard'ın eldivenlerindeki beş köşeli yıldız altı köşeli yıldıza dönüşür, bazen de tamamen kaybolur.
  • Mangada Alucard'ın eldivenlerinde bir gönderme vardır. Eldivenlerin üzerinde Rikdo Koshi tarafından yapılan manga serisinin adı olan "Excel Saga" yazar.
- Alucard'ın kendisiyle ilgili iki Paganizm referansı vardır. Bunlardan en belirgin olanı eldivenlerindeki beş köşeli yıldız sembolüdür. İkincisi ise "Hermes'in Kuşu" lakabıdır. Hermes, kanatlı sandaletleri ve uçma yeteneğiyle tanınan Yunan tanrısıdır. Hermes aynı zamanda ruhları Yeraltı Dünyası'na taşımasıyla da tanınırken, Alucard ruhları yutar.
  • "Adım Hermes'in Kuşu'dur diyor, beni evcilleştirmek için kanatlarımı yiyor." ifadesi de sembolizmle ilgili bir ortaçağ çalışması olan Ripley Parşömeni'nden alınmıştır. George Ripley, Kazıklı Voyvoda'nın zamanında yaşayan bir simyacıydı. Ripley'nin Felsefe Taşı'nı yaratmanın formülünü bildiği söylenir.
- Vampir olmadan önce Alucard'ın gözleri OVA'da mavimsi-mor renkteydi. Ünlü portresinde Vlad Tepeş'in gözleri kahverengidir. Ayrıca Tepeş'i "tehditkar" yeşil gözlere sahip olarak tanımlayan tarihi kayıtlar da mevcuttur.
- Genndy Tartakovsky'nin Sym-Bionic Titan çizgi filmindeki Solomon karakteri, Alucard temel alınarak yaratılmıştır.
- Alucard, Call of Duty video oyununda oynanabilir bir operatör olarak görünmüş, Crispin Freeman onu yeniden seslendirmiştir.

Hak Sahibi

Kaynak: hellsing.fandom.com/wiki/Alucard
Çeviren: Smoker
Yayınlandığı Site: korsanfan.com
 
Son düzenleme:
eline ingilizcene sağlık :good:
şu an 48 saatte 3 sınava girdiğim için yarın bakıcam ama bi teşekkür edecek zamanım var :D
yok yok post kasıyom :hhh:
 
kişiliği hakkında yazdıkalrın çok hoşuma gitti smoker tamda olduğunu anlatmışsın bu adam süper bişiy ya (sen değil smoker kun :D) alucard tabikide
bu adamın gücünün onda 1 ine sahip olsam dünyayı yönetirim:D
 
Son düzenleme:

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık