Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] Antik Dawn Krallığı... Analiz ve Öngörü

Değerli arkadaşları saygıyla selamlıyorum. Çok uzun zamandır bir şeyler yazmıyordum. En son Wano kısmına gelene kadar uzun vadeli şu analizi yapmıştım:
Şimdilerde Wano Saga’nın ikinci perdesi de kapanmışken; artık her Kabuki perdesinde OP dünyasına ait tarihsel bazı çözümlemelerle karşınıza gelmek istiyorum.

Öncelikle bazı Youtube… (yutubırlar işte, nasıl yazılıyorsa bu artık) önermek istiyorum. Muhtemelen sizler de birçoğunu takip ediyorsunuzdur. Ancak bir iki tane de ben önereceğim. İçlerinde en sevdiklerim;

Mr. Morj
https://www.youtube.com/channel/UCvohL2eaDa7TAImOJaYl5dQ
Elemanın muazzam güzel çözümlemeleri var. Bir sinemacı, bir edebiyatçı gözüyle kurguyu değerlendiriyor. Sembolizmler üzerinden kısa ve çok hoş videolar çekiyor.

Tekking 101
https://www.youtube.com/user/tekking101
Bu çocuğu izlerken dahi insan böyle gülümsüyor, acayip sempatik ve zeki. Mizah kalitesi çok iyi olduğu gibi, gevezeliklerinin arasında çok iyi analizler, özellikle coğrafyaya dair muazzam videoları var.

Joyboy Theories
https://www.youtube.com/channel/UCIGQ1-ZhOkyZztHrFZxgq0w
Bu elemanı da birçoğunuz tanıyor muhtemelen. Kaliteli teoriler üretiyor, izlemenizi tavsiye ederim.

Bu yazıyı yazarken özellikle faydalandığım ve ilham aldığım elemanlar bunlar. Ancak bu ve bir sonraki teoriler kendi şahsıma ait orijinal abuklamalar ve sabuklamalardır. Şimdiden okuma zahmetine katlananlara teşekkür eder, katkı sunmak isteyen bütün arkadaşların yorumlarını beklerim.


夜明け – YOAKE (DAWN - ŞAFAK)

One Piece Manga 395. “Ohara vs. Sekai Seifu”
Geçmiş tüm insanlığa aittir. Hiç kimsenin “anlatılmamış tarihi bilme arzusunu” engellemeye hakkı yoktur. Geçmişte ne yaşanmış olursa olsun, insanlar eliyle yapılmış olduğu sürece hepsini kabul etme sorumluluğumuz var. Bundan korkmadan bunu anlayabilirsek, karşı tedbirleri almak da mümkün olacaktır.

Bu dünyanın gerçekliği içerisinde en çok öğrenmek istediğimiz kitabelere kazınmış mesajlar ve bu kitabelerin varlık sebepleridir. Neden eski insanlar mesajlarını ve tarihi geleceğe aktarmak adına onları bu kırılmaz taşlara kazıyıp tüm dünyaya dağıttılar? Kâğıda yazdıklarında mesajlarının yok olacağından korktukları için mi? Eğer öyleyse bu kitabeleri bırakanlar açıkça bir düşmana sahiptiler. Bu insanların o düşman tarafından yenildikleri şeklindeki diğer olasılığı da düşünürsek, o düşman yaşamış ve tarihe kalmış olmalı. Ne tuhaftır ki 800 yıl önce, Boş Yüzyıl nihayet sona ererken; Dünya Hükümeti denen oluşum ortaya çıktı.

Yenilen insanların düşmanı bugün ki Dünya Hükümeti ise Boş yüzyılın Dünya Hükümetinin elleri tarafından silinmiş uygunsuz bir tarih olduğu sonucuna varabiliriz. O zamandan kalma tarihsel dokümanları okuyarak ve belirli sayıda kitabeyi deşifre ederek, çok geçmeden güçlü ve yüce bir ülkenin varlığını keşfettik. Bir zamanlar muazzam gücünden gurur duymuş o ülkeyle ilgili bütün bilgiler tamamen silinmiş. Dünya Hükümeti diye bahsettikleri müttefik bir oluşumun eylemlerini fark ettiklerinde, fikirlerini geleceğe aktarmak için gerçeği taşlara kazımış olmaları muhtemel. O taşlar bugüne kalmış olan Kitabelerdir. Antik Silahların dünyayı mahvedeceği kesin. Ancak daha da önemlisi; o ülkenin varlığının ve fikirlerinin gerçek tarihle birlikte ortaya çıkması. Bu durum sizin için daha fazla tehdit oluşturmuyor mu? Bu tehdidin doğasını açığa çıkarmalıyız. Ama her şeyi çözmenin anahtarı, bir zamanların görkemli ülkesinin adı olan…

Ohara çok fazlasını öğrenmiş. Saldırıyı başlatın.
Profesör Clover’ın son konuşması. Rayleigh’in biz onlar gibi dahi değildik dediği bilgenin son sözleri. Manganın 395. Bölümü, “Ohara vs. Sekai Seifu”. Söz konusu Yüce Krallığı’n adı, Ohara’nın tarihten silinmesine sebep oluyor. Hem fiziken hem de fikren. Tıpkı 800 yüzyıl önce o krallığın ta kendisine yaptıkları gibi.



One Piece “Romance Dawn” adıyla başlar. Bunu genel olarak “Maceranın Şafağı” olarak çevirseler de, bana kalırsa esasta Goda-Sama’nın demek istediği “Şafağın Hikâyesi” idi. “Dawn’ın Hikâyesi, Yoake no Monogatari” olarak çevrilebilir. Aslında biz ilk bolümden beri Antik Dawn Krallığının hikâyesini izliyoruz. Pedro’nun sürekli bahsettiği Şafağı Getirme meselesi de buna dayanıyor bence.

One Piece esas olarak Dünyanın Karanlığı ve Işığı arasındaki grileşmiş saydam mücadeleyi anlatmaktadır. OP dünyasında Kötülük ve İyilik, Karanlık ve Işık, Yami to Hikari; göklerden gelen ilahi bir emir değildir. İnsanlığın toplumsal ahlak ve erdemi bireysel çürümeye, yani iktidarın gaspına karşı verilen savaş sonucunda ortaya çıkardığı kavramsal bilgeliklerin savaşıdır. Bu savaş hem dünya içerisinde bireylerin verdiği mikro kozmik bir ölçekte, hem de daha evrensel, galaktik olarak makro kozmik bir ölçekte devam edegelmektedir. Tarihin bir emri varsa eğer bu emir; etki ve tepkinin kaçınılmaz sonucu olarak gerçekleşen felaketi: yani TUFAN’ı anlatmaktadır. Tıpkı bugünün en gerçek felaketi olan Küresel Isınmanın önlenemez ve fakat en açık şekilde gelişinin görmezden gelinişi gibi, insan davranışı ve biliminin küresel ölçekli felaketlere yol açışını, yani tüm kutsal kitaplar ve mitolojide Tufan olarak anlatılan felaketi, üstünden birkaç yüz bin yıl geçer geçmez unutuşumuz ve bize bırakılan mirasa karşı artık kaygısız kalışımız neticesinde yeniden yaşamaya mahkûm oluşumuzdur. İşte Clover Hakase’nin bahsettiği bu tarihten ders çıkarma meselesinin özü burada yatmaktadır. Rüzgar ekenin fırtına biçtiğini öğreten tarih; bugünün tarih yazıcılığında ne kadar görmezden gelinse de, antik bilgelikte hala yerini korumaktadır. Bu bazen Gılgameş Destanı, bazen Nuh Tufanı, bazen de Buzul Çağı’nın zamanından önce sonlanışıdır. One Piece dünyası da; bana kalırsa kölecilik, iktidar hastalığı ve ırkçılığa karşı bir duruş olduğu kadar, büyük ölçek de ekolojik bir felaketin anlatısıdır.



Ohara’da ki kütüphane de gördüğümüz üzere, One Piece dünyasında 6 adet ay, yani uydu var. Hatta bu uydulardan birisinin kendi ayı bile var. Aslında Grand Line ve Shin Sekai’nin imkânsız hava koşullarını oluşturan da bu ayların med-cezir etkileri. Enel’in kapak hikâyesinden öğrendiğimiz gibi: Sora no Mono-tachi, yani kanatlı ırklar bu aylardan birinden, Enel’in Fairy Vearth dediği aydan geliyorlar. Aslında OP dünyasın da yaşayan 6 ırk da bu 6 farklı uydudan geliyor.

Dünyalı ningen (insan) ırkına ek olarak, belki de kozmik bir felaketten kurtularak buraya yelken açan 6 farklı ırk:

1 – Kyojin-zoku: şimdilerde Elbaf ülkesinde yaşayan Devler

2 – Kobito-zoku: Green Bit adasında yaşayan Cüceler

3 – Minku-zoku: Zou’da yaşayan Kürklüler

4 – Gyojin-zoku: güneşe hasret bir şekilde deniz altında yaşayan Balık insanlar

5 – Sora no Mono: çeşitli gök adalarında yaşayan kanatlı ırklar ve

6 – Magellan, Hannyabal, Tenguyama, King ve Kappa Kawamatsu gibi Yôkai (cin, şeytan) ırkları: ki Big Mom’ın söylediğine göre neredeyse tüm tür yok olmuş. Hatta Mihawk ve İmu bir Yôkai olabilir diye düşünüyorum.

İlk kozmik felakette; Dünya Beyaz Deniz ve Bembeyaz Deniz tarafından korunmuş olabilir. Ya da bu fenomonal denizler bu felaket neticesinde de ortaya çıkmış olabilir. Gan Fall’ın da dediği gibi, insanlar tarafından icat edilen her şeyin bir silah haline de dönüşmesi için (örneğin yemek yapmaya yarayan ateşin bir savaş unsuruna dönüşmesi), göklerden hediye olarak getirilen Şeytan Meyveleri ilk başta toplumsal refaha katkı sunması için kullanılırken, zaman içerisinde bireysel iktidar hırsı bunu ölümcül bir silaha dönüştürmüş olabilir. Örneğin Gura Gura no Mi deniz altındaki olası fay hatlarını kaydırmak ve yerleşim yerlerinden uzak tutmak için kullanılırken, bunu yiyen kişinin kişilik bozukluğu neticesinde bir ölüm makinasına dönüşmüş olabilir. Tıpkı Shiro Hige – Kuro Hige farkı gibi. Ya da Law’ın Ope Ope no Mi meyvesi cerrahi amaçlarla kullanılırken, yiyen kişi neticesiyle bir ölüm silahı haline gelmiş olabilir.

Yani yine insan veya insan benzeri evrimleşmiş her canlı türünün gezegeni ve kozmik dünyayı bir felakete sürüklemesi ve bunun neticesinde bir çeşit tufan yaşanması muhtemel. İşte bu diğer türlerin de dünyaya gelişi ve Şeytan Meyvesi denilen bu cezbedici “Yasak Elma”yı getirmesi de bunun sonucunda gerçekleşmiş olabilir. İlk başta bu meyveler Akuma ile özdeşleştirilmiş olmasalar dahi, kullanıcılarının yarattığı cehennem, isminin hakkını vermiş olabilir. Rayleigh’in dediği gibi, “sizler bizimle aynı sonuca varmayabilirsiniz.” Antik Silahlar Antik Krallığın silahları mıydı, yoksa onlardan korunmayı mı amaçlıyordu? Meyve kullanıcıları iktidarın cezbedici cinnetine kapılmış da olabilirler pek tabi… Bu noktada coğrafya da bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir.



Red Line’ın Grand Line’a bağlanan girişine (veya tüm girişlerine) antik taş anıtlar koyulmuş durumda. Normalde Döndüren Dağ insan eliyle yapılmış gibi bir görünüme sahip durumda. Acaba tepesinden Pluton gibi bir Kodai Heiki (Antik Silah) ateşlenmiş ve ikinci bir atış yapılamadan yok edilmiş olabilir mi diye düşünüyor insan. Bu dağın yok edilmesi halinde hem dört deniz birbirine bağlanıyor, hem de All Blue dediğimiz fenomen ortaya çıkıyor. Bu tip bir durumda muhtemelen Calm Belt denen deniz kuşağının da dengesi bozularak Grand Line ve Shin Sekai de tüm denizlere bağlanıyor. Daha doğrusu Shin Sekai’nin bağlantısını kurmak için Marijoea’nun da yok edilmesi gerekiyor.

Antik Silah denilen muazzam güçlü aletler de bu noktada ortaya çıkmış olabilir. Antik Krallık'ın yok edilişi döneminde, Water 7 denilen efendisiz ve demokratik ada oluşumunda, gemi marangozları ile ünlü bu şehir-devletine bir elçi yollanıyor ve Antik Silah Pluton yaptırılıyor. Nesiller boyunca adadaki en iyi marangozdan çırağa geçen bir Antik Silah Planı var. Bu silahın yapılmış hali ise Alabasta Krallığı'nda hala mevcut ve adada bir yerde gömülü. Yani Robin Crocodile'a bu sırrı vermek istemese de, gerçek onun hala o adada olduğu. WG'nin kurucu ülkelerinden birine emanet edilen bir silahtan söz ediyoruz? Water 7'da yapılıp, işlevini tamamladıktan(?) sonra düşmanın ellerine teslim edilen bir silahtan. İşlevi neydi ve nerede kullanıldı peki? Bence silah son bir özgürlük manifestosu olarak Döndüren Dağ'ın oluşumunda kullanıldı.


Esasta Red Line dediğimiz duvar, bu dünyaya ait olmayan bir oluşum. Bunu da şöyle anlamlandırabiliriz. Yalnızca Laboon değil, başka ada balinalarının da kafalarında Laboon gibi yaralar var. Laboon eğer gerçekten yalnızca Rumbar Korsanları için bekliyor olsaydı, bir noktadan sonra Crocus gibi Grand Line’a doğru da açılabilirdi. Oysa aynı zamanda içgüdüsel bir sıla hasreti ve atalarından beynine kazınmış olan genetik bir rota da var. İşte bu genetik rota Red Line denen, şimdiye kadar başka hiçbir yerde görmediğimiz bir kırmızı taş oluşumu nedeniyle tıkanmış durumda. Belki de diğer türlerin dünyaya gelişine yol açan kozmik felaket neticesinde dünyaya çakılan bu duvar, uyanış (kakusei) yaşamış bir şeytan meyvesi kullanıcısının yetenekleri neticesinde dünyayı çevreleyen ve özellikle Dünya Hükümetinin var olan denizleri kontrol etmesini kolaylaştıran bir hale olarak dünyanın “özgürlüğünü” elinden almış durumda.


Tıpkı bugün ki Levely gibi, orjinal gelenek de Antik Şafak Krallığından geliyor. Bir konsorsiyum, senato gibi bir temsilciler yapısı var ve bu temsilcilere Dawn ya da kısaca D. deniyor. Bu temsilciler her ırktan olmakla birlikte, aralarından bir “Kral veya Korsanlar Kralı” seçerek ona yetki veriyorlar. Bu yetkinin sembolü olarak da taç değil, bir “hasır şapka” veriliyor. Bu yetkili her ırktan olabiliyor. Bu yüzden Jaguar D. Saul gibi devler de D. adını taşıyabiliyorlar. Son yetki onayını da Joy-Boy alıyor. Muhtemelen Joy-Boy döneminde, süregelen ırkçılık ve nefret söylemlerine inat, Oars ırkının antik devlerine kıtalar çektiriliyor ve Wano Ülkesi oluşturuluyor. Onigashima (Antik Dev Kafatası) ve 6 farklı değişik iklim tiplerinde ki adalardan bir ortak yurt oluşturuluyor. Esasta Mama’nın Totto Land’de yapmak istediği tüm ırkların yaşadığı bir coğrafya projesi hayata geçiriliyor. Herkes hazırlanıp yerleşmeye gelecekken, köleci ve ırkçı 20 krallık ayaklanarak Joy-Boy ve Antik Krallığı deviriyor.

Minkler Momo’nun atası olan Uranüs tarafından, Uranüs’ün kontrolünde ki Zou’ya bindiriliyor. Ancak Darbe gerçekleştiğinde korkan Zou Uranüs’ü ve savaşmak isteyen Minkleri dinlemeyerek kaçınca, darbenin ardından Uranüs son emrini veriyor ve Zou’yu lanetleyerek “Şafak Yeniden Gelene Değin” yürümeye mahkûm ediyor. Poseidon ise son hazırlıklarını yapmış, bütün balık insanları Noah’a doldurup gidecekken, darbenin haberi geliyor ve Joy-Boy özellikle Prenses Poseidon’a yönelik bir özür mektubu yazdırıyor Uranüs ve Kouzuki klanına.

Bu bahsettiğim darbe ve savaş hali öyle bir günlük bir olay değil, yıllarca devam ediyor. Bu sırada Wano dışarıya kapalı ve askeri bir oluşum haline gelirken, 20 Krallık ve Tenryûbito canavarları da East Blue’yu kan gölüne buluyorlar. Sekai Seifu denen oluşum resmileşirken, tüm kayıtlar silinip kölecilik kalıcı ve ezeli hale getiriliyor.

East Blue en zayıf deniz olarak adlandırılıyor. Bunun sebebi bugün ki Goa Krallığı’nın bulunduğu Dawn Adasının, aslında antik krallığın merkezi olmasından kaynaklanıyor olabilir. Birçok D. çıkarmış olan Dawn Tô ve East Blue geneli, esasta Antik Krallığın ta kendisiydi bence. Sekai Seifu denen 20 Krallık oluşumunun da ilk hedefinin East Blue olması bu mantığa dayanıyor. Serinin başlangıcında neredeyse bir senedir Dawn Adası’na demir atmış olan Shanks ve tayfası da bu şekilde anlam kazanıyor bence. Ace’i ararken Luffy’yi bulmak gibi bir şey aslında.

İşte Poneglyphlerin varlık sebebi bu şekilde anlam kazanıyor. Ya çok imkansız düzlemde bir Kenbunshoku no Haki ya da Toki Toki no Mi (Zaman Meyvesi) sayesinde olacaklar öngörülerek eskiden beri Kairoseki işlemesiyle ünlü Wano, şeytan meyvesinin güçlerini etkisiz hale getiren ve Deniz Krallarını uzaklaştıran bu taşlara mesajlar kazıyarak onları dünyanın dört bir yanına dağıtıyorlar. Genel anlamda bu diğer müttefik ırklara miras bırakılıyor. Buna metaforik “Üst Dünya”ya çıkmayı reddeden kadim Alabasta Kraliyeti Cobra ailesi de dahil ediliyor. İşte bu nokta da bazı şeyler kafamı bulandırıyor. Cobra ailesi acaba Antik Krallık tarafından WG içine yerleştirilmiş bir ajan ailesi miydi? Yoksa Antik Krallık gerçekten de kötü işler yapmaya başlamıştı da Alabasta artık bu gidişata bir dur demek adına mı bu hamleyi yaptı? Öte yandan Kobitoların Donquixote Ailesi ile olan anılarına baktığımızda gerçekten de bu ailenin ırkçı ve canavarca kölelik yöntemlerine başvurduğunu görüyoruz. Yine de Poneglyphler WG’nin ihanetine karşı bir önlem niteliği ile işleniyor ve dağıtılıyor.


Poneglyphler (Kitabeler) 30 adet ve bunların 17 âdeti Antik Silahlar ve bu tip şeylerden bahsederken, dokuz tanesi tek bir parçayı; Rio Pongeglyph (Yani One Piece) olarak gerçek tarihi anlatırken, 4 âdeti de Raftel (Laugh Tale) veya Antik Krallık’ın yerini gösteriyor. Ancak bence serinin ilerleyen bölümlerinde öğreneceğimiz üzere, 2 karakter 800 yüzyıl öncesinden bu güne kalıyor. Savaş halen devam etmekte ve Roger'ın Stampede Filminde de belirttiği gibi "henüz erken" deyişinin sebeplerine, bir sonraki analizlerde değineceğiz. Bu iki karakterden biri Momonusuke'nin annesi olan Toki iken, diğeri de İmu-Sama...

Goda-Sama Luffy ve Hasır Şapka tayfasını tasarlarken, her biri için farklı bir ülkeden etkileniyor. Luffy'nin kökleri Brezilyalı ve tarihi anlatan 9 Kitabenin bileşimine "Rio" poneglyph deniliyor. Rio tıpkı Rio de Janeiro'da olduğu gibi "Irmak" anlamına geliyor. Tarih esas itibariyle bir ırmaktır. Ne zaman ki insan tarihi incelemek ister, o ırmağın içinden yalnızca bir ddamlaya yoğunlaşarak, kimi zaman bildiğimiz kadarıyla bütünsel, kimi zaman ise ırmağın gerçekliğini göz ardı ederek damlaya odaklı bir çözümleme yapar. Yani Marx zamanında Sümerler bugün ki kadar biliniyor olsaydı; belki de Marksizm bambaşka bir boyut kazanmış olurdu.

İnsan ne yazık ki sadece kendi zamanıyla sınırlı bir canlıdır çoğu zaman... ve ancak kendi türünün toplam bilgisi ve kavrayışı kadar anlamlandırabilir dünyası ve evrenini. Tarih nehrinin akışı içerisinde, zulüm çağları ve barış dönemleri birbirini kovalar, kahramanlıklar ve ihanetler birbirine karışmış bir halde bulunur. Diyalektik evrensel gerçekliğin bağıdır... ve özgürlüğü bilebilmek için esareti de yaşaması gerekir insanın. Cehennemsiz bir cennet, savaşsız bir barış, karanlığın olmadığı bir aydınlık yoktur. Tarih sahnesi Wano Kuni'de (Wa no Kuni - Uyum Ülkesi) büyük savaşa ve karanlığa doğru bir adım daha yaklaşırken, Pedro'nun dediği gibi: Hiçbir gece sonsuza kadar sürmez, Şafak sökmeye yazgılıdır" diyerek, bu part'ı kapatıyoruz.

Bir daha ki part'ta, 40 sene öncesi ve Roxlar etrafında geliştirilecek olan analiz de görüşmek üzere... Saygılar ve sevgilerle... Shinnen no Hata - Keyserav :good:
 
D. isimlerinin Krallığın konsey üyelerine dayanması fikri bana mantıklı geldi olma ihtimali çok yüksek bence. Goa Kingdom ve Down adasının sıradan bir yer olmaması konusunda da hem fikiriz ancak Antik Krallığın merkezi olması konusunda bazı şüğhelerim var benim. Bu konularda yazınca tersten başlamış olduk artık.

Kozuki Toki kesinlikle Kozuki değil. Öyle bir meyvenin ilk kullanıcısı olma ihtimali benim için çok yüksek. Düşünülen gibi IM karanlık yüzyıldan beri boş tahtta oturuyor ise bu ikilinin ilişkili çıkma ihtimalleri doğuyor, doğru bir noktaya armak basmışsın.
Gökyüzü insanları dışında kimsenin aylardan geldiğini düşünmüyorum aslında o yüzden o bölüm hakkında çok bir şey diyemem ama gelmiş olabilirler mi? Tabi ki.
 
Harika bir yazı olmuş, bir solukta okudum. Eline sağlık.

Pone'lerin yok edilememesi, Lady Toki'nin meyve gücü sayesinde gerçekleşmiştir diye düşünüyorum. Zaman meyvesi bu taşları uzay-zamanda sabit kılarak, yok edilemez kılmış olabilir.
 
Çok güzel yazı. Eline sağlık. Farklı ırklar temelin güzel yazılmış. Her ırk için farkli uydu güzel. Uzun boyun kol ve bacakları insan olarak mi aldık? Ya da 3 gözleri yokai?

En zayıf deniz olayı ve kita çeken olayi, 6 bölgeli Wano olayını da beğendim. Eline sağlık genel olarak, beğendim
 
Çok iyi yazı. Tebrik ederim. Çok hoş detaylar var. Nefetari ailesi; hatırladığım kadarıyla krallıklarını hiç bırakmıyorlar. Goroseideki kel bu yüzden hain diyor onlar için.
 
Kılıçlar falan görmekten bunalmıştım, ilaç gibi geldi. One Piece'i hala takip ettiren şeyler bu yazıda geçenler, emegine saglık.

Uzayla bir bag var ama bahsettigin gibi Red Line falan kadar derin bir mevzu degildir, umarım. Daha dunyevi bir mesele olmasını tercih ederim.

Hukumetin, yok ettigi Antik Krallıgın yönetim tarzını örnek alması fikri çok hoşuma gitti. Zira bu uygulamayı sadece görunuşte yapmaları guzel ironi olur. Zaten Devrimciler Kamabakka'da konuşurken, hukumeti degil, ejderleri hedef aldıklarını bir şekilde dile getiriyorlardı.

İnsan ne yazık ki sadece kendi zamanıyla sınırlı bir canlıdır çoğu zaman
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık